Bizde bir Millî Marş'a duyulan ihtiyaç 1920 yılında Erkân-ı Harbiye Reisliği tarafından ortaya kondu. Erkân-ı Harbiye Dairesi, Maarif Vekâletine müracaat ederek millî azim ve imanı besleyecek bir marşın yazılmasını ordu adına teklif etti. Maarif Vekâleti 7 Kasım 1920'de basın yolu ile, konu hakkında bir yarışma açıldığını bütün yurda duyurdu. Birinciliği kazanacak şaire 500 TL mükâfat verilecekti. Bu, devrine göre büyük bir miktardır.yarismaya katılacak şiirlerin 21 Aralık 1920 tarihine kadar

Bu konu 1886 kez görüntülendi 2 yorum aldı ...
İstiklal Marşı Tarihçesi 1886 Reviews

    Konuyu değerlendir: İstiklal Marşı Tarihçesi

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1886 kez incelendi.

  1. #1
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart İstiklal Marşı Tarihçesi

    Bizde bir Millî Marş'a duyulan ihtiyaç 1920 yılında Erkân-ı Harbiye Reisliği tarafından ortaya kondu. Erkân-ı Harbiye Dairesi, Maarif Vekâletine müracaat ederek millî azim ve imanı besleyecek bir marşın yazılmasını ordu adına teklif etti. Maarif Vekâleti 7 Kasım 1920'de basın yolu ile, konu hakkında bir yarışma açıldığını bütün yurda duyurdu. Birinciliği kazanacak şaire 500 TL mükâfat verilecekti. Bu, devrine göre büyük bir miktardır.yarismaya
    katılacak şiirlerin 21 Aralık 1920 tarihine kadar Maarif Vekâletine gelmesi gerekiyordu. Gelen şiirler 23 Aralık'tan itibaren Vekâlette kurulmuş bir komisyon tarafından incelenecekti.

    Yarışmaya katılım büyük oldu. Mecliste devrin pek büyük ünlü edibi ve şairi vardı. Bunlardan bazıları da yarışmaya katıldılar. Hatta Şark Fatihi olarak isim yapan Kâzım Karabekir Paşa dahi yarışmaya katılmıştı.

    Yarışmaya 724 şiir geldi. Ancak bunlardan hiçbiri komisyon tarafından beğenilmedi. Bu arada Mehmet Âkif'in millî bir destan olabilecek bir şiir üzerinde çalıştığı etrafa yayılmıştı. Âkif, meclisin oturum dışı saatlerinde, loş köşelerde, Tâcettin Dergâhı'nın uykusuz geçen saatlerinde avucunun içine aldığı küçük kâğıt parçalarına İstiklâl Marşı isimli şiirinin ilk şekillerini karalıyordu. Ancak, şiirini yarışmaya katmayacağı da ağızdan ağıza söyleniyordu. Bunun sebebi yarışmaya konan mükâfattı.

    Ancak Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere pek çok milletvekili Mehmet Âkif'in yarışmaya katılmasını, hatta Millî Marş'ı onun yazmasını istiyordu. Çünkü Türk'ün irade ve imanını ancak onun anlatabileceği inancı yaygındı.

    Nihayet, Maarif Vekili Hamdullah Suphi, 5 Şubat 1921 tarihinde Âkif'e yazdığı bir mektupta "asil endişenizin îcap ettiği ne varsa hepsini yaparız" diyerek ve para meselesini kaldırmayı vaat ederek Âkif'in yarışmaya katılmasını sağlamaya çalıştı. Âkif, yakın dostlarının ve bilhassa Balıkesir mebusu Hasan Basri Bey'in ısrarı ile şiirini yarışmaya gönderdi.

    TBMM'nin 26 Şubat 1921 tarihli toplantısında Millî Marş konusu ele alındı. Şiirleri incelemek üzere bir komisyon kuruldu. Komisyon, 724 şiir arasından 7 şiiri Meclis kürsüsünden okumaya karar verdi.

    1 Mart 1921 tarihli, Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlık ettiği oturumda , Hasan Basri Bey'in bir takriri üzerine şiirlerin okunmasına Âkif'in şiiri ile başlandı. Daha ilk mısra büyük bir alkış tufanı ile karşılandı. Şiirin her mısraı yoğun alkış sağnağı ile karşılandı. Nafia Vekili İsmail Fâzıl Paşa'nın isteği kabul edilerek şiir dört defa ve her defası da büyük heyecan ve alkışlar arasında okundu. Kalan 6 şiirin okunmasından, meclis kararı ile vazgeçildi. Türk'ün irade ve imanını dile getiren şiir bulunmuştu.

    12 Mart 1921 tarihli oturumda bu şiirin Millî Marş olarak kabulü oylandı ve kabul edildi.

    Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. 1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etti. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930 da değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı orkestrası şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922 de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe kondu. Marşın armonilenmesini Edgar Manas, bando düzenlemesini İhsan Servet Künçer yaptı.

    İstiklâl Marşı, bir milletin millî ve dinî irade ve imanını ebediyyen ayakta tutacak ve besleyecek kudrette bir dil abidesidir. Türk milletinin mâşerî vicdanına onun kadar yakışan bir başka şiirimiz yok gibidir.

    İstiklâl Marşı yazıldığı sıralarda Anadolu'nun birçok şehri işgal altındaydı. Tarih boyunca devletsiz yaşamamış milletimizin istiklâl ve istikbâli tehlikedeydi. Ülkenin ufukları kap karanlıktı.

    İşte Mehmet Âkif'in İstiklâl Marşı ile yükselen sesi, vatan semalarında böyle bir zamanda yankılandı.

    Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!

    Burada korkmak fiili, hiçbir zaman ürkmek, çekinmek, hatta canından dolayı kaygı duymak manalarını taşımaz. Vatan ve istiklâl için milletçe duyulan asil endişeye bir cevap ve çıkış yolu teşkil eder.

    İstiklâl Marşı, milletimizin, tarih boyunca bağlandığı ve yaşattığı değerleri, baştan sona kadar derin bir şiir örgüsü içinde işler.

    Bu değerlerden ilki İstiklâldir. İstiklâl'in sembolü ise Al sancaktır. Al sancak, bacası tüten son ocak kalıncaya kadar dalgalanacaktır.

    İkinci ve çok önemli duygu da Hakka tapmaktır. Âkif, istiklâlle Allah'a tapma arasında bağ kurar.

    Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin , istiklâl

    mısraı bunu açık şekilde gösteriyor. Burada Hak kelimesi, adalet, doğruluk değil, doğrudan Allah karşılığıdır.

    İstiklâl Marşı'nda üzerinde önemle durulan bir başka sosyal değer de hürriyettir.

    Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

    Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

    Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.

    Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

    kıt'ası bu fikri mükemmel şekilde dile getiriyor.

    Bütün şiirin en heyecanlı bölümü olarak gösterebileceğimiz bu kıt'ada sadece şiirin tonalitesi yükselmez, aynı zamanda güzel bir çağrışımla Oğuz Kağan Destanı ile Ergenekon Destanı birlikte hatırlanır. Şiir tam bir tarihî derinlik kazanır.

    Âkif, dördüncü kıt'ada sömürgeci batıya karşı çıkar. Batının maddî medeniyetinin saldırısını iman dolu göğsü ile durdurabileceğini söyler:

    Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,

    Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var

    Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

    "Medeniyyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

    Bu son iki mısraın manası "Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar, bırak ulusun, dursun, merak etme, o canavar, böyle bir imanı boğamaz" şeklindedir.

    Bazılarının ulusun kelimesine verdikleri "yücesin" manası yanlıştır. Vurgu son hece üzerinde olacaktır.

    Bu kıt'adan hareket ederek Âkif'i medeniyet düşmanı göstermek isteyenler olmuştur. Oysa Âkif, burada sömürgeci batı medeniyetine karşı çıkmaktadır. Asıl metinde medeniyet kelimesi tırnak içine alınmış ve özel mana belirtilmiştir.

    İstiklâl Marşı'nın altıncı ve yedinci kıt'aları, özellikle yedinci kıt'anın

    Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

    Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, Şühedâ!

    mısraları, son dokuz asrın Türk tarihinin ve Anadolu coğrafyasının vatan oluş şeklinin ifadesidir.

    İstiklâl Marşı'nın dokuz kıt'ası ard arda çeşitli maddî ve manevî değerlerle zenginleşerek, gittikçe artan bir frekansla, istiklâle yürüyüşü dile getirir. Onuncu kıt'ası ise; daha önce işaret edilen bütün değer sistemlerini de tekrarlayarak, tam bir final mükemmeliyetine ulaşır.

    Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!

    Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.

    Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:

    Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;

    Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!

    Yarışmanın Sona Kalan Diğer 6 Şiir

    1
    Yıllarca altı cephede ateşle kanlara;
    Türk'ün hilâl-ü dinine düşman olanlara;
    Ceddin o; Yıldırım gibi saldın zaman zaman
    Yüksek başın eğilmedi bir art cihanlara
    Ey kahramanlar ordusu, ey yıldırım-Şitab.
    Göster cihan-ı mağribe bir kanlı inkılab
    Ey mazi-i havariki bin destan olan;
    Garbın zalam-ı zulmüne yüz yıl kılınç salan
    Arslan yürekli ordu; demir giy; silah kuşan!
    Zira hududu kapladı ateşle kan, duman.
    Ey kahramanlar ordusu, ey yıldırım - Şitab,
    Göster cihan-ı mağribe bir şanlı inkılab!
    Arslan mücahid ordusu, ey haris-i salah
    Destinde seyf-i hak gibi pek şanlı bir silah
    Açtın sema-yi millete pür-nûr bir sabah.
    Atî bizim... bizim artık vatan, zafer, felah.
    Ey kahramanlar ordusu; ey yıldırım - Şitab.
    Göster cihan-ı mağribe bir şanlı inkılab
    MEHMET MUHSİN
    2
    Altı bin yıl efendilik yaptın,
    "Kahraman Türk" idi cihanda adın.
    Bir ateşten siperdin İslam'a
    Sönmeyen bir güneş gibi yaşadın.
    Ey büyük ünlü milletim ileri!
    Hasmına çiğnetme koş bu şanlı yeri!
    Düşmanın bir cihansa dostun
    Hak Hakkın elbette müstakil yaşamak
    Atıl, ez, vur, senindir istiklâl
    Ebedî parlasın şu al bayrak...
    Ey benim şanlı milletim ileri;
    Ele çiğnetme koş bu ülkeleri!
    M (Bursa Milletvekili Muhittin Baha Bey Yarışmaya "M" rumuzu ile katıldı. Müzakereler esnasında şiirini geri çekti.)
    3
    Ey Müslüman, ey Türk oğlu
    Açıldı istiklâl yolu
    Benim bu son günlerimdir,
    Diyor bize Anadolu.
    Çek sancağı Türk ordusu
    Olmaz Türk'ün can korkusu
    Esarete dayanır mı
    Türk vatanı, Türk namusu?
    Bu son savaş bize farzdır,
    Fırsatımız gayet azdır,
    Muzaffer ol da ey millet
    Altın ile tarih yazdır.
    Birleşelim özümüzden,
    Dönmeyelim sözümüzden,
    Hem silelim bu lekeyi,
    Tarihdeki yüzümüzden.
    İSKENDER HÂKİ
    4
    Göz yaşına veda et
    Ey güzel Anadolu!
    Hakkını korur elbet
    Türk'ün bükülmez kolu
    Cenk ederiz genç, koca
    Bugün değil, yarın da
    Yadımız ağladıkça
    İzmir ezanlarında.
    Hak yolunda kan olur,
    Dünyalara taşarız;
    Ya şerefle vurulur,
    Ya efendi yaşarız.
    Her gün yeni bir hile
    Arkasından satıldık;
    Her gün yeni bir dille
    Yurdumuzdan atıldık
    Yeter, ey Ka'be'mizi
    Elimizden alanlar
    Alıkoyamaz bizi
    Yolumuzdan yalanlar.
    Hangi alçak el alır,
    El zinciri boynuna?
    Kim Yunan'ı bırakır
    Türk kızının koynuna?
    KEMALEDDIN KAMI
    5
    Millet aşkı, din aşkı, vatan aşkı uyansın
    Yurdumuza göz dikenler al kanlara boyansın
    Ya ben ya onlar diyen silâhına dayansın
    Türk oğludur bu millet
    Türk'ündür bu memleket
    Türk oğludur bu millet
    Türk'ündür bu memleket
    Düşman gözü tutamaz yanar dağlar başını
    Bağrımızda saklarız vatanın her taşını
    Yurdumuza yan bakan döker gözün yaşını
    Türk oğludur bu millet
    Türk'ündür bu memleket
    Türk oğludur bu millet
    Türk'ündür bu memleket
    Can veririz her zaman hürriyet yoluna
    ‘Ya gazi, ya şehid'lik ne devlettir kuluna
    Ata emanet etmiş namusunu oğluna
    Bize Türk oğlu derler
    Hep bizimdir bu yerler
    A.S.
    6
    Türk'ün evvelce büyük bir pederi
    Çekti sancağı hilâl-i sehari
    Kanımızla boyadık bahr ü berri
    Böyle aldık bu güzel ülkeleri
    İleri, arş ileri, arş ileri
    Geri kalsın vatanın kahpeleri
    Seni ihya için ey nâmı büyük
    Vatanın uğruna öldük öldük
    Ne büyük kaldı bu yolda ne küçük
    Siper oldu sana dağlar gibi Türk
    Yürü ey milletin efradı yürü
    Ak süt emmiş vatan evlâdı yürü
    Vatan evlâdını kurban edeli
    Milletin hür yaşamaktır emeli
    Veremez kimseye bir Çamlıbeli
    Bağlanır mı acaba Türk'ün eli
    İleri, arş ileri, arş ileri
    Çiğnenir çünkü kalan yolda geri.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: İstiklal Marşı Tarihçesi

          Kategori: Türk Tarihi

          Konuyu Baslatan: Emine

          Cevaplar: 2

          Görüntüleme: 1886


  2. #2
    IgdirQizi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    25.07.2012
    Mesajlar
    71
    Konular
    6
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    463
    @IgdirQizi

    Standart

    Bayrağımız gökte dalgalanmaya devam etsin.Birlik ve beraberliğimiz daim olsun...ALLAH Korumamızı sağlayan askerlerimize güç, ailelerine sabır gurur,devlet yöneticilerimize aklı selimlik ve sabır,Milletimize tokluk,dirlik,cin gözlülük(Düşmanlarla başa çıkabilmemiz için)versin AMİN..Vatan severliğimiz bugün olduğu gibi yarında aynı şekilde devam etsin.Yeni gelecek nesillerin bizlerden en iyi şekilde yönetmesini nasip etsin..Düşmanlarımız zelil olsun..AMİNN... NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE !
    AXŞAMLAR
    Düşende gözleri yarim xeyale axşamlar
    Mehebbet ehli düşer min belaya axşamlar
    Düşende saçları yarim xeyale axşamlar
    Mehebbet ehli düşer min belaya axşamlar
    Axşamlar axşamlar axşamlar

    Bir özge lezzeti var asig ile mesuge
    Reqipsiz yeteler ger vusale axşamlar
    Şerabı yarsız içende biraz da qem getirer
    Gül üzlü yar ile ol hem piyale axşamlar
    Axşamlar axşamlar axşamlar ).(

  3. #3
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart

    Amin Canim Ne MuTLu TürKüM Diyene

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş