http://www.seyfullahturksoy.com/images/stories/azerbaycan.jpg Türkiye'ye en yakın Türk Cumhuriyeti Azerbaycan'dır.Diliyle, kültürüyle, gelenekleriyle, yaşam biçimiyle.. Azerbaycan'ın şehirlerini bizim Anadolu'muzun şehirlerinden ayrı tutamayız... Büyük şair Yavuz Bülent Bakiler üstadımızın ifadesiyle, "Azerbaycan yüreğimdeki bir şahdamardır..."Nitekim Osmanlı da Azerbaycan'ı böyle gördüğü için tarihin her döneminde Azerbaycan'a ilgisini ve desteğini esirgememiştir. Hem Rus hem de Fars

Bu konu 1433 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Azerbaycan'da Osmanlı Torunları 1433 Reviews

    Konuyu değerlendir: Azerbaycan'da Osmanlı Torunları

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1433 kez incelendi.

  1. #1
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart Azerbaycan'da Osmanlı Torunları



    Türkiye'ye en yakın Türk Cumhuriyeti Azerbaycan'dır.Diliyle, kültürüyle, gelenekleriyle, yaşam biçimiyle.. Azerbaycan'ın şehirlerini bizim Anadolu'muzun şehirlerinden ayrı tutamayız... Büyük şair Yavuz Bülent Bakiler üstadımızın ifadesiyle, "Azerbaycan yüreğimdeki bir şahdamardır..."Nitekim Osmanlı da Azerbaycan'ı böyle gördüğü için tarihin her döneminde Azerbaycan'a ilgisini ve desteğini esirgememiştir. Hem Rus hem de Fars siyaseti tarihin her döneminde, Anadolu Türkleri'yle Azerbaycan Türklüğü arasına set çekmeye çalışmış ama pek de başarılı olamamıştır.


    Kardeşliğin en güzel örneklerinden biri ise 1918 yılında yaşanmıştır.

    O tarihte Ermeni çeteler İngilizler'in ve Ruslar'ın da desteğini alarak Azerbaycan'ı ele geçirmiş ve kadın-çocuk demeden büyük bir katliama girişmişlerdi.

    Pekçok şehirde masum insanları baltalarla doğruyor, süngülerle delik deşik ediyorlardı.

    Osmanlı Devleti ise 7 ayrı cephede savaşıyordu.

    Güçsüzdü, yorgundu...

    Fakat Osmanlı, sarsılmaz imanı ve Türklük şuuruyla Azerbaycan Türklüğü'nün imdadına koştu.

    1918'de yazılan destan

    Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Paşa binlerce kahramandan oluşan Kafkas Türk İslam Orduları'yla Azerbaycan'ı düşman işgalinden ve büyük bir soykırımdan kurtardı. İşte o zor savaş yıllarında, Azerbaycan'ın her bölgesinde şehitler verdik.

    Tesbit edilen 1130 şehit adına Bakü'de, Şehitler Hıyabanı'nda, Karabağ ve Azadlık şehitlerinin yanıbaşında bir anıt bulunuyor.

    Azerbaycan'daki Türk sevginin temelinde işte bu kahraman askerlerimiz ve büyük komutan Nuri (Killigil) Paşa vardır. 1918 yılından sonra Azeri Türkleri çocuklarına en çok Nuri (Nuru) adını vermiştir. Ancak, son yıllarda popülist kültürün azgınlaşması ve yaygınlaşması sonucunda, Türkiye'de olduğu gibi Azerbaycan'da da büyük bir yozlaşma göze çarpıyor.

    Türksoy'la İpekyolu'nun tarihi misyonu

    Dolayısıyla, Nuri Paşa, Kafkas Türk Orduları, 1918 işgali gibi hayati önem taşıyan konular son yıllarda unutulma sürecine girmişti. Üç yıl önce, Bakü'de Son Osmanlı Nevruz Dede programını Türksoy'la İpekyolu'nda gündeme getirerek müsbet gelişmelerin perdesini araladık. Nevruz dede, daha 9 yaşında anadan yetim bir çocukken, babası Nimetullah Paşa'yla birlikte, Nuri Paşa komutasındaki askerlerin arasına karışmış ve 98 yaşına kadar bir daha Türkiye'ye dönememişti.

    Baba oğul birbirlerini kaybetmişlerdi. Nevruz dede, daha sonra Lejyon orduları'na komutan olmuş ve Sovyetlere karşı savaşmış, sonra yakalanarak 25 yıl hapis cezası almış, dişleri ve tırnakları sökülerek 10 yıl hücrede kalmıştı.

    Bu asırlık çınarı, nur yüzlü kahraman Türk evladını bulup Türkiye'ye getirmek bize nasip olmuştu. Nevruz Dede programlarımızla birlikte tarihin bir dönemi aralanmış oldu. Nuri Paşa ve Kafkas Türk Orduları yeniden hatırlandı. Ardından Bakü'de Nuri Paşa Anıtı kampanyasını başlattık. Bu düşüncemi dönemin Bakü Büyükelçisi, şimdi Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü olan Hüseyin Avni Karslıoğlu'na da anlattım. Çok memnun oldu ve bu kampanyayı destekleyeceğini belirtti. Şimdi sevinerek ifade ediyorum ki, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev bu konuyla yakından ilgileniyor ve nasipse önümüzdeki aylarda Nuri Paşa Anıtı'nın açılışı gerçekleşecek.

    Ben inanıyorum ki, iki kardeş ülke arasındaki ilişkileri canlandıracak en önemli faktör, bu kahraman ve abide şahsiyetlerimizdir.

    Saatli'de bir Türk istihbarat subayı..

    Azerbaycan'ın muhtelif yerlerinde yatan aziz şehitlerimizi, kahraman askerlerimizi zaman zaman gündeme getiriyorum.

    Geçtiğimiz günlerde Saatli bölgesindeydim. Şimdiye kadar kimsenin pek haberdar olmadığı Çanakkale gazisi bir Türk istihbarat subayı olan binbaşı Vehbi İbrahimoğlu'nun mezarını bulduk. Bu kahraman komutan, Çanakkale'de savaştıktan sonra, 1944 yılında, Stalin'in sürgüne gönderdiği Ahıska Türkleri'nin akibetini araştırmak üzere, Sovyet sınırına girer. Fakat Ruslara esir düşer. On yıl hapis cezası alır. Cezasını Dağıstan'da bir hapishanede çeker. Sonra Saatli'ye bağlı Kazanbatan köyünde Ahıska Türkleri'ni bulur. Ömrünün sonuna kadar o köylerde imamlık ve öğretmenlik yapar. Pekçok insana Kur'an dersi verir.

    Binbaşı Vehbi, Türkiye hasretiyle 1972 yılında son nefesini verir.Nasipse, yakında bu kahraman askere yakışır bir mezar yaptıracağız. Bu konuda değerli genç işadamı kardeşim Hüseyin Büyükfırat söz verdi. Zaten bu komutanın mezarını bulmamızda da Hüseyin Bey'in çok büyük katkısı oldu. Kendisine teşekkür ediyorum.

    Saatli'deki çekimlerimizin ardından Şamahı'ya gittik. Yanımda çok değerli dostlarım Ziya Şahin, Abdülkadir Büyükfırat ve Hüseyin Büyükfırat vardı. Şamahı yolunda, şehit İzzet Paşa'nın mezarını ziyaret ettik. Ermeniler tarafından Acıdere'de vurulan ve Nuri Paşa'nın dizlerinin dibinde son nefesini veren bu kahraman askerin kabri bugün bir ziyaretgah. Yoldan geçen hemen herkes arabasını durdurup İzzet Paşa'ya ve diğer kahraman askerlerimize dua ediyor.

    Daha önce Bakü'nün Merdakan bölgesinde bir okul bahçesinde yatan iki şehidimizin kabrini de ziyaret edip Türksoy'la İpekyolu'nda gündeme getirmiştim.

    Azerbaycan'dan döndükten sonra Hüseyin Büyükfırat'tan bir telefon aldım. Gencecik yaşına rağmen ömrünü bu büyük davaya adayan sevgili kardeşim Hüseyin Büyükfırat, Lenkeran bölgesinde de bir Osmanlı Türk paşasının kabrinin olduğunu tesbit etmişti. Nasipse yakında yolumuz Lenkeran'a düşecek ve Cemal Paşa'nın kabrini ziyaret edeceğiz.

    Hani istiklal şairimiz Mehmed Akif, "Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda" demişti ya, Azerbaycan'ın her karış toprağı Osmanlı- Türk şehitleriyle dolu...

    O şehitlerimiz oldukça, Türkiye-Azerbaycan kardeşliği hep yaşayacak...

    Hiçbir güç Türklüğün bu iki bayraktar ülkesini engelleyemeyecek.

    Ve ne mutlu ki, 1918 yılında Azerbaycan toprağını Ermeni işgalinden kurtarmaya koşan Anadolu Türkleri'nin torunları, bugün aynı şevk ve aynı ruhla Azerbaycan'da bulunuyor. Azerbaycan'daki çok değerli komutanlarımız, tıpkı geçmişte Nuri Paşa'nın yaptığı gibi, Azerbaycan'da modern bir ordunun kurulmasına öncülük ediyor. Ve bir de yaptıklarıyla ve yaşantılarıyla Osmanlı torunu olduğunu ispatlayan yiğit, samimi ve mert kerdeşlerimiz var. Bir gönül ve maneviyat adamı Ziya Şahin, yardımsever işadamı Hüseyin Büyükfırat, Gençliğe Yardım Fondu Başkanı Ahmet Tecim, Tüsiab Başkanı Yavuz Keleş başta olmak üzere, fikir ve icraatlarıyla Osmanlı'nın torunu olduğunu ispatlayan samimi Anadolu insanlarının Azerbaycan'daki varlığı en büyük zenginliğimizdir.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Azerbaycan'da Osmanlı Torunları

          Kategori: Türk Tarihi

          Konuyu Baslatan: Emine

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1433


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş