Türk mitolojisi, tarihi Türk halklarının inanmış oldukları mitolojik bütüne verilen isimdir. Eski efsaneler, Türk halklarının eski ortak inancı Tengricilikten öğeler taşır. Bunların bazıları sonradan islami öğeler ile değiştirilmiştir.
Türk mitolojisi, birçok araştırmacıya göre aynı Tengricilikte de olduğu gibi tektanrıcı bir temelden, zamanla çoktanrıcı bir biçime doğru gelişmiştir. Ayrıca tarihi Türk halklarının temasa geldikleri Zerdüştlük, Mani dini ve Budizm de Türklerin mitolojisinde izler bırakmıştır. Bu yüzden genel bir tanım olan Türk mitolojisine, halkların çeşitliliği ve inançtaki farklı unsurlar göz önünde tutulursa Türk Mitolojileri demek daha doğru olabilir.
En eski kalıntılar
Türk halklarının yazı kullanmaları ancak 6. yüzyıldan sonra başladığı için, Türk mitolojisinin en eski kalıntıları ancak diğer halkların yazılı belgeleriyle kanıtlanabilir. En önemli kanıtlar eski Çin yazılarında bulunur. Örneğin M.Ö. 330 yılından kalan bir yazıda Türk mitolojisinin en önemli efsanelerinden olan Asena efsanesi ile karşılaşılır.
Asena efsanesi
Asena veya Aşina (Çince: 阿史那, Pinyin: āshǐnà Wade-Giles: A-shih-na) Türk mitolojisinde önemli bir rol oynayan efsanevi bir dişi kurtun doğurduğu on erkek çocuğun biri
Türkiye'de ise dişi kurtun adı olduğu düşünülmektedir. Ziya Gökalp 1922 yilinda Diyarbekir'de yayımlanmış Küçük Mecmua dergisine verdiği "Türk devletinin tekâmülü" adlı makalesinde Bu da Çinlilere göre (Asena=Kurt) manasındadır demektedir. Göktürk Kağanlığının Eski hükümdarlarının mensubu olduğu Aşina, Zena, Asen veya Şunnu adı verilen sülale, efsaneye göre bu dişi kurttan türediği inanılır. Aslı Açina kelimesinden gelmektedir.
Efsanenin buluntulara göre en eski şekli
Antik Çin kaynaklarından, Tü'küe halkının türeyişini anlatan Asena efsanesinin farklı şekillerine rastlanılır. Bulunan en eski şekli şöyledir:
'Tü-küe
„Tü-küe kavimi Hiung-nu'ların bir uzantısıydı. Hükümdar soyunun isimi A-Se-Na idi. Kendilerince ayrı bir ordu kurmuş, ama sonradan komşu bir kavim tarafından yenilgiye uğramışlardı. On yaşında bir çocuğun haricinde bütün kavimleri katliama kurban gitmişti. Düşman askerlerinin hiçbirisi bu çocuğu öldürmeye cesaret edememişti. Çocuğun ayaklarını kesip, onu bir bataklığa attılar. Orada bir dişi kurt vardı, çocuğu et ile besledi. Böylece çocuk zamanla büyüdü ve dişi kurt ile çiftleşti. Kurt derhal gebe kaldı. Düşmanların kralı, çocuğun hala yaşadığını öğrendi ve öldürtmek için tekrar adamlarını gönderdi. Adamlar çocuğun yanındaki dişi kurtu öldürmek istemediler. Dişi Kurt derhal "Kao Çang"'ın (Turfan)'ın Kuzeybatısında bulunan bir dağın üstündeki mağaraya kaçtı. Mağaranın içinde bir kaç yüz "li" genişliğinde, uzun otlarla kaplı ve etrafı dağlarla kapalı bir ova vardı. Dağın içine kaçan dişi kurt, bu yerde on oğlan çocuk doğurdu. Çocuklar büyüyünce dışarıdan kadınlar aldılar. Bu kadınlar hamile oldu. Çocukların hepsi ayrı bir soy adı aldı. Birisinin soy adı A-Se-Na oldu.“