Mustafa filmi 29 Ekimde sinemalarda. Can DÜNDAR`ın yazıp yönettiği ve müzikğinin Goran BREGOVIÇ`in yaptığı Mustafa filmi büyük ses getirecek.
Atatürk, bu filmde "Mustafa" olarak anlatılmasının yanısıra, özellikle bazı kesimlerin arzusuna uygun olarak, agresif kadın düşkünü iktidar hırsıyla hareket eden ve gerektiği hallerde milletin dini duygularını maksatlı olarak kullanmış biri gibi anlatılmış. Can Dündar ın böyle bir yapıma imza atmış olması beni hayret düşürdü.Sarı Zeybek le bu filmi aynı kişinin yapmışl olabileceğine inanmak çok zor. Bu film sanki birileri tarafından Atatürk`ümüzü karalamak maksadı ile ısmarlanmış gibi. Vurgulanan konular özellikle seçilmiş ve bugünün Türkiye`sinde yaşanan ne kadar sorun varsa onu ateşleyecek konular özellikle vurgulanmış. Kürtlere anayasal özerklik verilmesi gibi düşüncelerin açıklandığı filmden sonra yarın bugünkü yada gelecekteki hükümetler böyle bir ayrıcalık tanıdığında "Atatürk`ün de niyeti buymuş" savunmasına zemin hazırlanmış mesela. Aynı şekilde Can Dündar`ın tabiriyle "Mustafa" nın dini konularla ilgili yaptığı açıklamalar, özellikle dindar kesimin ondan daha da uzaklaşmasını sağlayacak tek yönlü , subjektif detaylar içeriyor. Ben bu filmi hem Can Dündar`ın bugüne kadar ortaya koyduğu kimliğinin yerle bir oluşu , hem de Atatürk ü farklı yönleriyle tanıtayım derken büyük bir karalamaya atılmış bir imza olarak görüyorum.
Dündar nesnel olduğunu savunuyor.
Peki madem öyle neden 57. alaya değinmemiş? "Size ölmeyi emrediyorum" sözünü söyleten destansı sevk kabiliyeti nerede? Nerede o insanların döktüğü kanın değerine ilişkin tek satır cümle?
Çanakkale savaşı bitiminde evlatlarını kaybeden yabancı annelere "Üzülmeyin evlatlarınız artık bizim evlatlarımız olmuştur" şeklindeki yorumunu bu gün bir taşın üzerinde yazılı gören yabancılar dizleri üzerine düşüp hala göz yaşı dökmektedir bilir mi acaba bunları Dündar Bey?
Bunlar Atatürk`ün insani boyutları değildir de nedir peki?
Atatürk rakı içer deyince mi insani boyutu anlatılıyor?
Hani nerede "Geldikleri gibi giderler" sözü? İstanbul İşgalini görmenin o büyük acısı yok filmde! Kurtuluş savaşı power point sunumu gibi bir çırpıda bitiveriyor! Ne kongreler, ne milli bilincin kurtuluşumuzu sağlaması, ne insanların ellerindeki avuçlarındakini sonuna kadar harcayıp bitirmesi anlatılmış.
O Onurlu Mücadele ES geçilmiştir.
Bekir Coşkun`un Atatürk Mustafa`yı izlese yazısı her şeyi anlatıyor zaten. Okuyun derim. Şükür ki helal süt emmiş kalemi kuvveti birileri hala var memleketimde.
Yapılan Manevi mirasımıza karşı işlenmiş bir AYIPTIR.
Can Dündar ayıbını bilerek yapmıştır. Değil mi ki usta bir belgeselcidir!
O yüzden lütfen arkadaşlar elinizi vicdanınıza koymadan, iki kere düşünmeden, neyi feda ettiğinizi bilmeden eh işte bu da bir filmdir yapanın fikridir demeyin.
Zira diyemezsiniz de çünkü konu bu milletin gelmiş geçmiş tüm bireylerine aittir ve hakkaniyet denilen bir şey vardır. Çünkü konu Atatürk`tür. Yani canımızı ve özgürlüğümüzü borçlu olduğumuz kişinin ve onunla birlikte yol almış, çarpışmış Türk Halkının içinde olduğu bir filmidir bu.
10 Kasım 2008 Atatürkün ölümünün 70. yılı. Ve bu yıla kadar ATATÜRK`ümüze layık, onu ve düşüncelerini dünyaya ve yeni yetişen gençliğe anlatamadık.