Arapça ve Türkçe Hadisli Nickler اَلدِّينُ النَّصِيحَةُ قُلْنَا: لِمَنْ )يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟( قَالَ: لِلَّهِ وَلِكِتَابِهِ وَلِرَسُولِهِ وَلأئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامَّتِهِمْ (Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk O da; “Allah’a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi Müslim, İmân, 95

Bu konu 1693 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Arapça ve Türkçe Hadisli Nickler 1693 Reviews

    Konuyu değerlendir: Arapça ve Türkçe Hadisli Nickler

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1693 kez incelendi.

  1. #1
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Yeni Arapça ve Türkçe Hadisli Nickler

    Arapça ve Türkçe Hadisli Nickler


    اَلدِّينُ النَّصِيحَةُ قُلْنَا: لِمَنْ )يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟( قَالَ: لِلَّهِ وَلِكِتَابِهِ وَلِرَسُولِهِ وَلأئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامَّتِهِمْ


    (Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk O da; “Allah’a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi

    Müslim, İmân, 95

    2
    اَلإِسْلاَمُ حُسْنُ الْخُلُقِ


    İslâm, güzel ahlâktır


    Kenzü’l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225


    3
    مَنْ لاَ يَرْحَمِ النَّاسَ لاَ يَرْحَمْهُ اللَّهُ



    İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez


    Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16


    4
    يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا وَبَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا



    Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz


    Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6


    5
    إنَّ مِمَّا أدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلاَمِ النُّبُوَّةِ:



    إذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ


    İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür


    Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6


    6
    اَلدَّالُّ عَلىَ الْخَيْرِ كَفَاعِلِهِ



    Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir


    Tirmizî, İlm, 14


    7
    لاَ يُلْدَغُ اْلمُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ مَرَّتَيْنِ



    Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz(Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez)


    Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63


    8
    اِتَّقِ اللَّهَ حَـيْثُمَا كُنْتَ وَأتْبِـعِ السَّـيِّـئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهَا



    وَخَالِقِ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ


    Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran


    Tirmizî, Birr, 55


    9
    إنَّ اللَّهَ تَعَالى يُحِبُّ إذَا عَمِلَ أحَدُكُمْ عَمَلاً أنْ يُتْقِنَهُ



    Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur


    Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, 1/275; Beyhakî, fiu’abü’l-Îmân, 4/334


    10
    اَلإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً أفْضَلُهَا قَوْلُ لاَ إِلهَ إِلاَّاللَّهُ وَأدْنَاهَا إِمَاطَةُ اْلأذَى عَنِ الطَّرِيقِ وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ اْلإِيـمَانِ



    İman, yetmiş küsur derecedir En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır Haya da imandandır


    Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58


    11
    مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أضْعَفُ اْلإِيـمَانِ



    Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun Bu da imanın en zayıf derecesidir


    Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248


    12
    عَيْنَانِ لاَ تَمَسُّهُمَا النَّارُ: عَيْنٌ بَـكَتْ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَعَيْنٌ



    بَاتَتْ تَحْرُسُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ


    İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz


    Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 12


    13
    لاَ ضَرَرَ وَلاَ ضِرَارَ


    Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur


    İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta’, Akdıye, 31


    14
    لاَ يُؤْمِنُ أحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ



    Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz


    Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71


    15
    اَلْمُسْلِمُ أخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ


    Müslüman müslümanın kardeşidir Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter

    Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58



    16
    لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا



    İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız


    Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 56


    17
    اَلْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ النَّاسُ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ



    Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir


    Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8


    18
    لاَ تَبَاغَضُوا وَلاَ تَحَاسَدُوا وَلاَ تَدَابَرُوا وَكُونُوا عِبَادَ اللَّهِ إخْوَانًا



    وَلاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أنْ يَهْجُرَ أخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثِةِ اَيَّامٍ


    Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz


    Buhârî, Edeb, 57, 58


    19
    إنَّ الصِّدْقَ يَهْدِي إلَى الْبِرِّ وَ إنَّ الْبِرَّ يَهْدِي إلَى الْجَنَّةِ وَإنَّ الرَّجُلَ لَيَصْدُقُ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدِّيقًا وَ إنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إلَى الْفُجُورِ وَ إنَّ الْفُجُورَ يَهْدِي إلَى النَّارِ وَ إنَّ الرَّجُلَ لَيَـكْذِبُ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّابًا


    Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür İyilik de cennete götürür Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır Yalancılık kötüye götürür Kötülük de cehenneme götürür Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır

    Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104


    20
    لاَ تُمَارِ أخَاكَ وَلاَ تُمَازِحْهُ وَلاَ تَعِدْهُ مَوْعِدَةً فَتُخْلِفَهُ



    (Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme


    Tirmizî, Birr, 58


    21
    تَبَسُّمُكَ فِي وَجْهِ أخِيكَ لَكَ صَدَقَةٌ وَأمْرُكَ بِالْمَعْرُوفِ وَ نَهْيُكَ عَنِ الْمُنْكَرِ صَدَقَةٌ وَإِرْشَادُكَ الرَّجُلَ فِي أرْضِ الضَّلاَلِ لَكَ صَدَقَةٌ وَإِمَاطَتُكَ الْحَجَرَ وَالشَّوْكَ وَالْعَظْمَ عَنِ الطَّرِيقِ لَكَ صَدَقَةٌ



    (Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır


    Tirmizî, Birr, 36


    22
    إِنَّ اللَّهَ لاَ يَنْظُرُ إِلَى صُوَرِكُمْ وَأمْوَالِكُمْ وَلـكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأعْمَالِكُمْ



    Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar


    Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;


    Ahmed b Hanbel, 2/285, 539


    23
    رِضَى الرَّبِّ في رِضَى الْـوَالِدِ وَسَخَطُ الرَّبِّ في سَخَطِ الْـوَالِدِ



    Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır


    Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir


    Tirmizî, Birr, 3


    24
    ثَلاَثُ دَعَوَاتٍ يُسْتَجَابُ لَهُنَّ لاَ شَكَّ فِيهِنَّ:



    دَعْوَةُ الْمَظْلُومِ، وَدَعْوَةُ الْمُسَافِرِ ، وَدَعْوَةُ الْوَالِدِ لِوَلَدِهِ


    Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir:


    Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın evladına duası


    İbn Mâce, Dua, 11


    25
    مَا نَحَلَ وَالِدٌ وَلَدًا مِنْ نَحْلٍ أَفْضَلَ مِنْ أدَبٍ حَسَنٍ



    Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir


    hediye veremez


    Tirmizî, Birr, 33


    26
    خِيَارُكُمْ خِيَارُكُمْ لِنِسَائِهِمْ



    Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır


    Tirmizî, Radâ’, 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50


    27
    لَيْس مِنَّا مَنْ لَمْ يَرْحَمْ صَغِيرَنَا وَيُوَقِّرْ كَبِيرَنَا



    Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı


    göstermeyen bizden değildir


    Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66


    28
    كَافِلُ الْيَتِيمِ لَهُ أوْ لِغَيْرِهِ أنَا وَ هُوَ كَهَاتَيْنِ فيِ الْجَنَّةِ وَأشَارَ بِالسَّبَّابَةِ وَالْوُسْطَى



    Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur

    Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42

    29
    اِجْتَنِبُوا السَّبْعَ الْمُوبِقَاتِ قَالُوا يَا رَسُولَ للهِ وَمَا هُنَّ قَالَ: اَلشِّرْكُ بِاللَّهِ وَالسِّحْرُ وَ قَتْلُ النَّفْسِ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إلاَّ بِالْحَقِّ وَأكْلُ الرِّبَا وَأكْلُ مَالِ اْليَتِيمِ وَالتَّوَلِّي يَوْمَ الزَّحْفِ وَقَذْفُ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلاَتِ الْمُؤْمِنَاتِ


    (İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının Onlar nelerdir ya Resulullah dediler Bunun üzerine: Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu
    Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144

    30
    مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلاَ يُؤْذِ جَارَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيُكْرِمْ ضَيْفَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أوْ لِيَصْمُتْ



    Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun


    Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75


    31
    مَا زَالَ جِبْرِيلُ يُوصِينِي بِالْجَارِ حَتَّى ظَنَنْتُ أنَّهُ سَيُوَرِّثُهُ



    Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki;


    ben (Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim

    Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141

    32
    اَلسَّاعِي عَلَى الأرْمَلَةِ وَالْمِسْكِينِ كَالْمُجَاهِدِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ



    أوِ الْقَائِمِ اللَّيْلَ الصَّائِمِ النَّهَارَ

    Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden
    veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle
    geçiren kimse gibidir
    Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41;
    Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78

    33
    كُلُّ ابْنِ آدَمَ خَطَّاءٌ وَخَيْرُ الْخَطَّائِينَ التَّوَّابُونَ



    Her insan hata eder


    Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir

    Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30

    34
    عَجَبًا لأمْرِ الْمُؤْمِنِ إِنَّ أمْرَهُ كُلَّهُ خَيْرٌ وَلَيْس ذَاكَ لأحَدٍ إِلاَّ لِلْمُؤْمِنِ: إِنْ أصَابَتْهُ سَرَّاءُ شَـكَرَ فَـكَانَ خَيْرًا لَهُ وَإِنْ أصَابَتْهُ ضَرَّاءُ صَبَرَ فَـكَانَ خَيْرًا لَهُ



    Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur


    Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61


    35
    مَنْ غَشَّـنَا فَلَيْس مِنَّا



    Bizi aldatan bizden değildir

    Müslim, Îmân, 164

    36
    لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ نَمَّامٌ



    Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden ya da affedilmedikçe)


    cennete giremezler


    Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79


    37
    أعْطُوا الأجِيرَ أجْرَهُ قَبْلَ أنْ يَجِفَّ عَرَقُهُ



    İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz


    İbn Mâce, Ruhûn, 4


    38
    مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْسًا أوْ يَزْرَعُ زَرْعًا فَيَـأكُلُ مِنْهُ



    طَيْرٌ أوْ إِنْسَانٌ أوْ بَهِيمَةٌ إِلاَّ كَانَ لَهُ بِهِ صَدَقَةٌ


    Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır


    Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10


    39
    إِنَّ فِي الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ



    وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ ألاَ وَهِيَ الْقَلْبُ


    İnsanda bir organ vardır Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur Dikkat edin! O, kalptir


    Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107


    40
    اِتَّقُوا اللَّهَ رَبَّـكُمْ وَصَلُّوا خَمْسَـكُمْ وَصُومُوا شَهْرَكُمْ وَأدُّوا زَكَاةَ أمْوَالِكُمْ وَأطِيعُوا ذَاأمْرِكُمْ تَدْخُلُوا جَنَّةَ رَبِّـكُمْ



    Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz


    Tirmizî, Cum’a, 80


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Arapça ve Türkçe Hadisli Nickler

          Kategori: Dualar, Ayetler, Hadisler

          Konuyu Baslatan: ŞiMaL

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1693


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş