Akhenaton'un Günlüğünden... İmtihânım çok ağır dediğinde; kaldır da başını semâya bak. Gecenin simsiyah saçlarında asılıdır en ağır yıldızlar... Rûhunun burçlarına çarpan sağır yıldızlar, sanma seni tüketmekten birgün hiç yorulmayacak... İmtihânım çok ağır dediğinde, karların altından fışkıran o kardelen çiçeklerine bak. İncecik bedenleriyle nasıl da meydan okurlar hayata, Güneş'i bir kez görebilmek için. Taşıdığı çiçekler, o incecik bedenlerinden ağırdır ve boynu bükük dururlar bu yüzden

Bu konu 1091 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
İmtihânım Çok Ağır Dediğinde 1091 Reviews

    Konuyu değerlendir: İmtihânım Çok Ağır Dediğinde

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1091 kez incelendi.

  1. #1
    Vuslata Hasret - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    12.10.2009
    Mesajlar
    8.961
    Konular
    4260
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    758
    @Vuslata Hasret

    Standart İmtihânım Çok Ağır Dediğinde

    Akhenaton'un Günlüğünden...
    İmtihânım çok ağır dediğinde; kaldır da başını semâya bak. Gecenin simsiyah saçlarında asılıdır en ağır yıldızlar... Rûhunun burçlarına çarpan sağır yıldızlar, sanma seni tüketmekten birgün hiç yorulmayacak...

    İmtihânım çok ağır dediğinde, karların altından fışkıran o kardelen çiçeklerine bak. İncecik bedenleriyle nasıl da meydan okurlar hayata, Güneş'i bir kez görebilmek için. Taşıdığı çiçekler, o incecik bedenlerinden ağırdır ve boynu bükük dururlar bu yüzden hep. Ama bebeklerini kaybeden bir anne gibi, onlar da tutunurlar hayâta, onlar da tutunurlar hayâta...

    İmtihânım çok ağır dediğinde, Rabbine olan bağlılığından başka her şeyini kaybeden Hazret-i Eyyûb'a bak; senin de işlerin yoluna gitmediğinde, bütün servetini kaybettiğinde... Allah-u Teâlâ, Hz. Eyyûb'u imtihan etmeyi murâd etti. Onun mallarını çeşitli vesilelerle elinden aldı. Koyunları sel, ekinleri ise rüzgâr ile telef oldu. Hz. Eyyûb, hiç şikayette bulunmayarak Allah-u teâlâya hamd ve şükürde bulundu ve şöyle dedi: "O malı-mülkü bana Rabbim vermişti... Şimdi de aldı... Çünkü sâhibi, O'dur."

    İmtihânım çok ağır dediğinde, Peygamber'den Hz. Hâtice'yi, Ebû Tâlîb'i çalan "Hüzün Yılları"na bak. Sen de kanatların kırıldığında, en sevdiklerini kaybettiğinde... O ilk Müslümanları "gerici" diye nitelendiren Kureyş Müşriklerinin, yüzlerinde İslâm'ın nûrunu gördüğü, yüzlerinde ölmeden ölüşü, sonsuz bir iman ve teslimiyyeti ve ahret'i gördüğü, yüzlerinde Allah'ı hatırlatan, yüzlerinde secdenin nûru nakış nakış akan hiçbir Müslüman'ı "kamusal alan"larında görmeye tahammül edemeyip onları sürgün ettikleri, ambargolar uyguladıkları, tapınageldikleri heykellerinin önünde diz çökmeleri için uyguladıkları zulüm, baskı ve dayatmalara...

    İmtihânım çok ağır dediğinde, Mekke çöllerinde Ammâr'a bak... Annesi Sümeyye, devrin putları Lât, Menât ve Uzzâ'ya tapınmadığı, onlara "yüce" ya da "ulu" demediği için Ebû Cehîl tarafından böğrüne saplanan bir mızrakla şehîd edildi. Babası Yâsîr de öyle. Onların da vardı "iknâ odaları", çöllerinde kızgın kumlara yatırılıp göğüsleri Mekke'nin ağır, kızgın ve yakıcı taşlarıyla dağlanmış Bilâl'ler barındıran... Akla-hayâle gelmedik işkenceleri; sınırlar ve tahammüller zorlayan... Zulüm, hiç değişmedi. Değişen, sadece adları...

    İmtihânım çok ağır dediğinde, Hendek Savaşı'nda, yiyecek hiçbir şey bulamadığı için açlıktan mübârek karnına taş bağlayan Kâinat'ın Efendisi'ne bak... Kendisinin ve ashâbının en ağır imtihânlardan geçtiği, içecek bir yudum suyu bile bulamadıklarında, günümüz "âhirzamân" Müslümanlığının Rablerini ATM makinelerine dönüştürüp bilmem kaç kez okuduklarında konfor üstüne konfor, mal zenginliği sağlayacaklarını ümit ettikleri duâların, Peygamber sevgisi için değil; "Şu işim olsun, bu işim olsun" diye okunan salavâtların henüz îcâd olunmadığı...

    Yeter ki, "mühürlü" olmasın göğsünde atan o kalp... Yeter ki, her seferinde "Bir nefes daha al kalbim." diye sarıl hayâta tutunarak. Yeter ki sana karşı işlenen suçlara, zulümlere ve iftirâlara karşı, her şeyi Allah'a havâle et, O'nu kendine tek "Vekîl" kılarak...

    Birgün, sabâh olur, ve sabâh olur birgün; her türlü kirden arınmış bir inancın o sabâhımsı dudakları arasında... Birgün sabâh olur ve sabâh olur birgün; en yakın vakitlerdir karanlığın en koyu olduğu vakitler sabaha... Birgün sabâh olur, ve sabâh olur birgün; tutuşmaz gökyüzü, gözyaşlarıyla ıslanmayınca... Birgün sabâh olur, ve sabâh olur birgün, kalbinde beslediğin çiçeklerin, karların arasından kardelenler gibi fışkırınca... Rabbin, çekemeyeceği yükü sana yüklemez, sabret: Birgün, sabâh olur, ve sabâh olur birgün.....

    Ve sen de birgün, şu fânî dünyâya dâir çok büyük bir derdin olursa, Rabbine dönüp; "Benim büyük bir derdim var!" deme! Derdine dönüp; "Benim çok büyük bir Rabbim var!" de!


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: İmtihânım Çok Ağır Dediğinde

          Kategori: Atış Serbest

          Konuyu Baslatan: Vuslata Hasret

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1091

    Ezan Oldum Dinmedim.Bayrak Oldum İnmedim. Şehit Oldum Ölmedim.Adım Müslüman Soyadım Türk Benim

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş