Arpaçay'ı Aşdı Taşdı Arpaçayı aştı taştı Sel Saramı aldı kaçtı Üç bacının gözü yaştı Apardı seller Saramı Bir uca boylu balamı Arpaçayı derin olmaz Akan sular serin olmaz

Bu konu 2295 kez görüntülendi 3 yorum aldı ...
Türkülerimiz ve Hikayeleri 2295 Reviews

    Konuyu değerlendir: Türkülerimiz ve Hikayeleri

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2295 kez incelendi.

  1. #1
    Doktor Amca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    4.252
    Konular
    1062
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    100
    @Doktor Amca

    Standart Türkülerimiz ve Hikayeleri

    Arpaçay'ı Aşdı Taşdı
    Arpaçayı aştı taştı
    Sel Saramı aldı kaçtı
    Üç bacının gözü yaştı

    Apardı seller Saramı
    Bir uca boylu balamı

    Arpaçayı derin olmaz
    Akan sular serin olmaz
    Sara gibi gelin olmaz

    Apardı seller Saramı
    Bir uca boylu balamı

    Gidin deyin Han Çobana
    Gelmesin bu el Mugan'a
    Gelse batar na-hak kana

    Apardı seller Saramı
    Bir uca boylu balamı

    Arabalar gelir koşa
    Ben kurbanım kalem kaşa
    Oğlan elin çıktı boşa

    Apardı seller Saramı
    Bir uca boylu balamı



    Arpaçay'ı Aşdı Taşdı
    İnsanoğlu, türküsüz kaldığı zaman gurbettedir derler. Türküler var, türkülerde ulus var yaşam var. İnce yüce duygularla insan var.

    Türkülerimiz, ninnilerimiz ve ağıtlarımız bir olay üzerine doğmuş. Tümünün bir öyküsü var. Tümünde ortak olan: İnsan duygularını dile getirmesi.

    Bu öykü, Kars'ın Arpaçayı ilçesine bağlı Şöregel adıyla anılan düzlük bir araziden geçen Arpaçayı suyu ile Kar Suyu'nun birleştiği Mugan denilen yerde geçer.

    Bir zamanlar Mugan denilen bu yerde bir köy varmış. Köyün varlıklı ağasının Saran adında bir kızı varmış ki; uzun boyu ince beli, sırma gibi saçlarıyla köy yiğitlerinin düşlerine girermiş. Saran, güzelliğinin yanısıra çok da becerikliymiş... Koyunları, inekleri sağar, ata biner, renk renk kilimlerin en güzelini dokurmuş.

    Saran'ın babasının sürüsünü güden bir çoban varmış. İsmi Han. O da uzun boylu yakışıklı, yiğit bir delikanlı. Günlerden bir gün, Han çoban, koyunları, sağılması için ağıla getirmiş... O günde Saran süt sağıyormuş ağılda... Derken iki gencin bakışları karşılaşmış, gözlerinden çıkan aşk kıvılcımları gönüllerinde alevlenmiş, birbirlerine aşık olmuşlar... Ama ne çare, kız ağa kızı... Oğlan ise garip bir çoban... Derdini kalbine gömmüş Han Çoban, gömmüş ama, sonunda dayanamamış yaşlı ninesine anlatmış. Yaşlı nine bu durumu Saran'ın anasıyla konuşmuş. Konuşmuş konuşmasına da anası ne yapsın.

    Yaşlı nineye, dönüp:
    -"Han Çoban, yiğit namuslu bir delikanlı, Kızım Saran'a da layık, ne var ki ağa bunu duyarsa küplere biner, bizleri yaşatmaz" demiş.

    Nine de; ağayı razı edebilmek için köyün ileri gelenlerini toplayıp, ağadan "Allah'ın emri, peygamber'in kavli" ile Saran kızı, Han çobana istemişler. Ağa önce kızmış, itiraz etmiş, sonunda:

    "Bir şartla olur" demiş. "Çobana nişan ederim ama yedi yıl kızla oğlan birbirlerini görmeyecekler. Han Çoban yayladaki otlaktan köye inmeyecek"

    "Ağanın söyledikleri Han çobanla, Saran kıza anlatıldığında, onlar: "Yeter ki sağlık olsun, yedi yıl nedir ki, kuş gibi gelir, düş gibi geçer" demişler. Demişler ama yedi yıl bu, dile kolay. Saran kız kardeşleriyle birlikte oturmuş dokuma tezgahına, her yıl için bir halı dokumuş... Sonunda yedi yıl tamamlanmış yedi halı da dokunmuş. Köy halkı neşe içinde düğün gününü beklerken, Saran, kardeşleri ve anasıyla birlikte, yedi yılda dokuduğu halıları temizlemek için Arpaçayı'na gelip yıkamaya başlamışlar. Derken hava kararmış... Gök gürlemiş... Şimşekler çakmış.... O sırada sel halılardan birini götürürken, Saran kız çeyizini kurtarmak için kendini suya atmış... Bir anda suyun içinde kaybolup gitmiş...

    Sonunda Saran'ın cesedini sudan çıkarmışlar. Kızını o durumda gören Saran'ın anası bu ağıdı yakmış.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Türkülerimiz ve Hikayeleri

          Kategori: Azeri Şarkı Sözleri

          Konuyu Baslatan: Doktor Amca

          Cevaplar: 3

          Görüntüleme: 2295

    Ben dostlarımı ne kalbimle ,
    Ne de aklımla severim...
    Olur ya... Kalp durur... Akıl unutur...
    Ben dostlarımı ruhumla severim...
    O , ne durur... Ne de unutur...


    Axtardim men seni yuxularimda..
    seninle sensiz oldum xeyallarimda..
    ömür yollarimiz ayri olsada...
    bir ömür yasadim bakislarinda...

  2. #2
    Doktor Amca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    4.252
    Konular
    1062
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    100
    @Doktor Amca

    Standart

    Azerbaycanlı besteci Mehmet Türkel Bey tarafından, Azerbaycan halkı adına büyük önder Atatürk'e ithaf edilen bu eser, ilk kez 6 Ekim 1924 yılında Atatürk'ün Kars'a geldiği an, Kars tren garında karşılama töreninde okunmuş ve oyun olarak da oynanmıştır.

    Bu eserin daha sonra Türkiye'nin her köşesinde sevgiyle benimsenerek okunduğu biliniyor. Muzaffer Sarısözen, Kars yöresi derlemeleri sırasında yöre ekibinden dinleyerek TRT arşivine kazandırmıştır.


    Hoş Gelişler Ola
    Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa
    Askerin milletin bayrağınla çok yaşa

    Arş arş arş ileri ileri
    Arş ileri marş ileri
    Dönmez geri Türk'ün askeri
    Sağdan sola soldan sağa
    Al da bayrağın düşman üstüne

    Cephede süngüler ayna gibi parlıyor
    Azeri Türkleri bayrak açmış bekliyor

    Arş arş arş ileri ileri
    Arş ileri marş ileri
    Dönmez geri Türk'ün askeri
    Sağdan sola soldan sağa
    Al da bayrağın düşman üstüne

    Parlayan yıldızın alemi tenvir eder
    Cumhuriyet bayrağı semalar içre süzer

    Arş arş arş ileri ileri
    Arş ileri marş ileri
    Dönmez geri Türk'ün askeri
    Sağdan sola soldan sağa
    Al da bayrağın düşman üstüne

    Yöre Ekibi - Kars
    Ben dostlarımı ne kalbimle ,
    Ne de aklımla severim...
    Olur ya... Kalp durur... Akıl unutur...
    Ben dostlarımı ruhumla severim...
    O , ne durur... Ne de unutur...


    Axtardim men seni yuxularimda..
    seninle sensiz oldum xeyallarimda..
    ömür yollarimiz ayri olsada...
    bir ömür yasadim bakislarinda...

  3. #3
    Doktor Amca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    4.252
    Konular
    1062
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    100
    @Doktor Amca

    Standart

    Acem Kızı
    Silkinip de Hanova’ya çıkınca
    Eylen Hanova’da kal Acem Kızı
    Uğrun uğrun kaş altından bakınca
    Can telef ediyor gül Acem Kızı

    Canım kurban olsun kıymet bilene
    Belin ince boyun benzer fidana
    Ateşine yandı Tarsus Adana
    Getirdin başıma hal Acem Kızı

    Silkinip de Hanova’ya çıkarsın
    Misk ü amber gül yanağa takarsın
    Kaş altından uğrun uğrun bakarsın
    Can alır sendeki tel Acem Kızı

    Seni saran oğlan neylesin canı
    Yumdukça gözünden döker mercanı
    Burnu fındık ağzı kahve fincanı
    Şeker mi şerbet mi bal Acem Kızı

    Yavru şahin gibi ben de döneyim
    Yeleli de kıratıma bineyim
    Berdül aynasında gökçek yanağın
    Dudağından akar bal Acem Kızı

    Canani aşık da der ki naz olur
    Yavaş salın sonun belki hız olur
    Mısır haznesini versem az olur
    Beni de üstüne al Acem Kızı

    Aşık Canani - Kars
    Ben dostlarımı ne kalbimle ,
    Ne de aklımla severim...
    Olur ya... Kalp durur... Akıl unutur...
    Ben dostlarımı ruhumla severim...
    O , ne durur... Ne de unutur...


    Axtardim men seni yuxularimda..
    seninle sensiz oldum xeyallarimda..
    ömür yollarimiz ayri olsada...
    bir ömür yasadim bakislarinda...

  4. #4
    Doktor Amca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    4.252
    Konular
    1062
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    100
    @Doktor Amca

    Standart

    Nasihat (Yar Oynamasın)
    Hasta Hasan evinde uzun zaman hasta yattığı için, çok sevdiği karısı ona sürekli bakmaktadır. Ancak bir gün köyünde bir düğün olur ve hasta Hasan da bu düğüne ailece davetlidir.

    Ailece davetli olmasına karşın, hasta olduğu için, kalkıp bu düğüne gidemez. Karısı da onu bırakıp gidemez.

    Köyün kadınları düğüne bu ailenin gelmediğini görünce, toplanırlar ve hasta Hasan’ın evine gelirler. Amaç, hasta Hasan gidemiyorsa hiç olmazsa karısına izin alıp götürmek.

    Hasta Hasan’dan karısını düğüne götürmek için izin isterler. Hasta Hasan karısına düğüne gitme iznini verdikten sonra, alır sazı eline bir türkü söyler.



    Nasihat (Yar Oynamasın)

    Gözeller yığılf toya gedeller
    Amanat amanat yar oynamasın
    Men bilirem da rıca minnet edeller
    Yüngüllüf edip de tez oynamasın

    Gözeller yığılıp yüze bakarlar
    Al yanağa kızıl güller takarlar
    Sonra söyler başımıza kalkarlar
    Karakaş altında göz oynamasın

    Hasta Hasan deyir ela göz yarım
    Sana kurban olsun devletim varım
    Demirem oynamasın oynasın yarim
    Disekten aşağı bel oynamasın

    Aşık Murat Çobanoğlu - Kars
    Ben dostlarımı ne kalbimle ,
    Ne de aklımla severim...
    Olur ya... Kalp durur... Akıl unutur...
    Ben dostlarımı ruhumla severim...
    O , ne durur... Ne de unutur...


    Axtardim men seni yuxularimda..
    seninle sensiz oldum xeyallarimda..
    ömür yollarimiz ayri olsada...
    bir ömür yasadim bakislarinda...

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş