Allah : Varlığı zorunlu olan ve bütün övgülere lâyık bulunan, yaratan, yapıp eden, ezeli, ebedi olan, eşsiz ortaksız kudret.
Afüvv : Affeden, hataları ve günahları bağışlayan.
Ahad : Zatında varlığında tek olan.
ü‚hir : Sonu olmayan.
A’lâ : En yüce.
A’lem : En iyi bilen.
ü‚lim : Tüm bilgilerin kaynağı olan, her şeyi gereğince bilen.
Aliyy : Yüceliğin kaynağı ve sahibi. Ulu.
Azîm : Ululuğun kaynağı ve sahibi, çok yüce.
Azîz : Kudret ve onurun kaynağı ve sahibi. Çok güçlü, çok onurlu.
Bâri : Var eden, bir model olmaksızın canlıları var eden.
Basîr : Görme gücünün kaynağı, en iyi şekilde gören. Her şeyi gören.
Bâtın : Gözle görülemeyen, her şeyde kendinden bir güç bulunan.
Bedî : Var eden, yarattıklarını ahenk ve güzelliklerle donatan.
Berr : İyilik ve lütfu sonsuz olan.
Câmi : Toplayıp düzenleyen, kıyamet günü hesaba çekmek için mahlukatı toplayan.
Cebbâr : İradesini her durumda yürüten, yaratılmışların halini iyileştiren.
Ekrem : Cömertlerin cömerdi. Cömertliği sonsuz.
Evvel : İlk. Başlangıcına zaman belirlemek söz konusu olmayan.
Fâlık : Yarıp parçalayarak ortaya yeni bir şey çıkaran, tohum ve danelerin içinden yeni ürün çıkaran.
Fâtır : Yaratan. Birtakım varlıkları yarıp parçalayarak yeni varlıklara ve yeni oluşlara vücut veren.
Fettâh : Açan. Fetih ve zafer lütfeden. Kolaylık sağlayan.
Gaffâr : Dilediğinde günahları beklenmedik şekilde affeden.
Gâfir : Bağışlayıcı affedici.
Gâfur : Sürekli bir biçimde günahları affeden.
Gâlib : Her hal ve şartta galip gelen.
Ganî : Zengin. Zenginliği sınırsız olan. Yanında herkesin yoksul kaldığı kudret.
Haalik : Yaratan, var eden.
Habîr : Her şeyden en iyi biçimde haberdar olan.
Hâdî : Hidayet veren. Doğruya, iyiye ve güzele kılavuzlamada en yüce kudret.
Hâfiy : Lütufkâr.
Hâfız : Koruyan ezberinde tutan.
Hafîz : Koruyup gözeten. Her şeyi kontrol ve gözetimi altında tutan.
Hakîm : Tüm hikmetlerin kaynağı. Her yaptığında mutlaka bir hikmet bulunan.
Hakk : Gerçeğin kaynağı ve belirleyicisi. Her yaptığı ve emri gerçeğe en uygun olan. Hakkın ve hukukun kaynağı ve belirleyicisi.
Halîm : Davranışlarında yumuşak ve şefkatli. Sertlik ve katılıktan uzak olan.
Hallâk : Yaratışı sürekli olan.
Hamîd : Her türlü övgünün sahibi ve muhatabı olan.
Hasîb : En iyi ve en hassas biçimde hesap soran.
Hayy : Sürekli diri. Hayatın kaynağı. Kendisi için ölüm söz konusu edilemeyen.
İlah : Tapılmaya layık tek kudret. Yüce, eşsiz.
Kaadir : Kudretin kaynağı ve sahibi.
Kaahir : Yarattıkları üzerinde hüküm ve egemenlik kuran.
Kadîr : Gücü her şeye ulaşan, her şeyde hissedilen.
Kâfî : Hem kendisine hem de yarattıklarına yeten. Kullarının her türlü istek ve ihtiyaçlarına cevap veren.
Kahhâr : Gerçeği örtüp, buyruklarına karşı çıkan inkarcıları kahrı altında ezen.
Karîb : Çok yakında olan. Kullarına şah damarlarından daha yakın olan.
Kavî : Gücü bizzat kendinden olan.
Kayyûm : Kudretin kaynağı.
Kebîr : Tüm büyüklük ölçülerinin kavrayamayacağı şekilde büyük olan.
Kerîm : Lütfu hep işleyen, cömert.
Kuddûs : Tüm kutsallıkların kutsadığı, tüm varlığın tespih edip yücelttiği.
Latîf : Gözle görülmeyen.
Mâlik : Sahip olan.
Mecîd : Cömertlik ve ululuğun kaynağı.
Melik : Güç, saltanat ve yönetimin en yüce sahibi.
Melîk : Güç ve saltanatı dilediği şekilde dağıtan.
Metîn : Her hal ve tavır karşısında sebat ve dayanıklılığını koruyan. Güçlü, zorlu.
Mevlâ : Koruyup gözeten, destek veren. Sevdiklerinin her hal ve şartta yanında bulunan.
Mucîb : En iyi şekilde, en kısa zamanda cevap veren.
Muhît : Her şeyi çepeçevre kuşatan.
Muhyî : Yaratan, hayat veren. Ölüleri dirilten.
Mukît : Yarattıklarının gıda sistemlerini, beslenme tarzlarını belirleyen ve her birinin gıda edinmesini sağlayan.
Muktedir : Her şeye gücü yeten, kudretli.
Musavvir : Şekil, renk ve desen veren. Görünüş kazandıran, görünüşü ahenkli kılan.
Müheymin : Hükmü altında tutan. Kâinatın bütün işlerini gözetip yöneten.
Mümin : Güven veren, vaadine güvenilen.
Müsteân : Darda ve zorda kalanın başvurduğu yardım dilediği kudret. Kendisinden yardım ve destek istenen.
Müteâl : Aşkın, yüce. İzzet, şeref ve hükümdarlık bakımından en yüce olan.
Mütekebbir : Ululuk ve yüceliğin kaynağı olan. Kibre ve böbürlenmeye sapanları hizaya getiren.
Nasîr : Yardım eden.
Nûr : Işık. Işığın, aydınlığın, yol gösterişin, erdirişin kaynağı ve yöneticisi olan.
Rab : Besleyip, terbiye edip eğiten.
Rahîm : Rahmet ve merhameti sınırsız olan. Bağışlayan, esirgeyen.
Rahman : Rahmeti sonsuz olan. Bağışlayan, esirgeyen.
Rakîb : Kontrol eden, gözleyip gözetleyen.
Raûf : Acıma, şefkat ve esirgemesi sınırsız olan.
Refî : Yücelten, izzet ve şeref veren.
Rezzâk : Yarattığı tüm varlıkların rızklarını fazlasıyla veren.
Samed : Tüm ihtiyaçların, niyetlerin, övgülerin, yakarışların yöneldiği eşsiz kudret.
Selâm : Esenlik, barış ve mutluluğun kaynağı.
Semî : En iyi şekilde işiten, duyan. Her şeyi işitip duyan.
Şâkir : Şükredenleri duyup ödüllendiren.
Şehîd : En yüce tanık. Her şeyi görüp gözetleyen.
Şekur : Bütün şükürlerin yöneldiği kudret. Az iyiliğe çok mükâfat veren.
Tevvâb : Tövbeleri çok kabul eden. Tövbe nasip eden. Kendisine yönelenlerin bu yönelişlerini karşılıksız bırakmayan.
Vahhâb : Bağışı sınırsız olan. Sürekli ve sınırsız bir biçimde bağışta bulunan.
Vâhid : Sıfatlarında, özelliklerinde tek ve biricik olan.
Vâris : Bütün mülk ve saltanatların sonunda kendine teslim edildiği kudret. Dilediğini dilediğine mirasçı kılan.
Vâsî : Varlığı sürekli genişleten. Yaratışı ve yarattıklarını dilediği şekilde artırıp genişleten.
Vedûd : Sevginin kaynağı olan. Seven. Sevdiren. Tüm sevgilerin en son ve en yüce gayesi olan.
Vekîl : Gücü ve yönetimi kullanan. Güvenilip dayanılan.
Velî : Dost, yardımcı. Destek veren.
Zâhir : Her şeyde tecelli eden. Tüm yarattıklarında, kendisinden görülebilir izler, işaretler bulunan.