Kendini bildi bileli mor menekşeyi çok severdi. Çocukluğunun geçtiği iki katlı evin bahçesinde bahar geldiğinde mor mor açar, mis gibi kokarlardı. Annesi mor menekşeleri hep duvar kenarına dikerdi. Gölgeyi sever menekşeler derdi. Oysa; öğretmeni bitkilerin güneş ışınları ile fotosentez yapığını anlatmıştı onlara. Bitkiler güneş ışığına muhtaçtı. Mor menekşeler ne tuhaf bitkilerdi... - "Her bitki güneşi severken, onlar neden gölgeyi tercih ediyorlar?" diye düşündü, durdu Hande...

Bu konu 1119 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
BiR MoR MeNeKŞe 1119 Reviews

    Konuyu değerlendir: BiR MoR MeNeKŞe

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1119 kez incelendi.

  1. #1
    fatih16 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.02.2009
    Mesajlar
    94
    Konular
    66
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    556
    @fatih16

    Standart BiR MoR MeNeKŞe

    Kendini bildi bileli mor menekşeyi çok severdi. Çocukluğunun geçtiği
    iki katlı evin bahçesinde bahar geldiğinde mor mor açar, mis gibi
    kokarlardı. Annesi mor menekşeleri hep duvar kenarına dikerdi. Gölgeyi sever
    menekşeler derdi. Oysa; öğretmeni bitkilerin güneş ışınları ile fotosentez
    yapığını anlatmıştı onlara. Bitkiler güneş ışığına muhtaçtı.
    Mor menekşeler ne tuhaf bitkilerdi...
    - "Her bitki güneşi severken, onlar neden gölgeyi tercih ediyorlar?"
    diye düşündü, durdu Hande...
    Küçük, ufacık aklı ile aslında menekşelerin diğer çiçeklerden
    farklı olduğunu keşfetmişti, işte belki de menekşeler bu yüzden bu kadar
    güzeldi. Küçücük kafası o gün herkesden farklı olursan, bu hayatta değerli
    olursun yargısına varmıştı. Daha o yıllarda farklı olmak için uğraş vermeye
    başladı.
    İlk, kimsenin yanına oturmak ği, "Hacer'in yanına oturmak istiyorum
    öğretmenim." diyerek başladı farklılıklarla süren hayatı.
    Hacer bile şaşırmış, şaşkın şaşkın bakıyordu onun yüzüne. Hacer, çok
    dağınık, biraz anlama zorlukları olan problemli bir ailenin kızı idi.
    Hande ise; mühendis Kamil Beyin biricik kızı... Öğretmen, pek oturtmak
    istemedi önce Hacer'in yanına Hande'yi...
    Hande, ısrar ediyordu Hacer'in yanına oturmak istiyordu. Daha sonra
    bir tatsızlık çıkmasın diye öğretmem Hande'nin annesini çağırdı. Annesi
    eve geldiklerinde Hande'ye sordu:
    - "Neden yavrum Hacer'in yanına oturmak istiyorsun?"
    Hande cevap verdi: "Geçen baharda menekşeler ekiyorduk hani anne, o
    gün sen bana menekşeler güneşi sevmez demiştin. Oysa, her bitki güneşi
    sever. Menekşeler farklı...
    Belki de bu yüzden bu kadar güzeller... Hacer'in yanına kimse oturmak
    istemiyor. Ben farklı olmak istiyorum.Belki, Hacer de güzeldir,onu fark
    etmek istiyorum." dedi.
    Hande'nin annesinin ağzı açık kalmıştı. İlkokul 4 .sınıf öğrencisi kızının
    olgunluğuna hayran kalarak :
    - "Peki kızım, kimin yanında istersen oturabilirsin." dedi.
    Pazartesi, Hande Hacer'in yanında oturmaya başladı. Hem Hande tedirgindi,
    hem Hacer... Birbirleri ile hiç konuşmuyorlardı. Diğer kızlar da soğumuştu
    Hande'den. Nasıl Hacer gibi dağınık, bir şeyi iki kere anlatma ile anlayan
    fakir bir kızın yanına oturmayı istemişti?
    Doktor Cemal bey'in kızı Esin idi en çok alınan...Anne babaları her hafta
    sonu görüşüyorlar, Hande ve Esin birlikte oynuyorlardı her Pazar... Nasıl
    olur da kendi yerine Hacer'i seçerdi? Çok gururu
    kırılmıştı Esin'in... Hande ile konuşmuyordu.
    Bir gün, Hande ve ailesi, Esinler'le dağ köylerinden birinde
    gerçekleştirilecek bir panayıra katılmak için sözleştiler..
    Hande, gene Esin'in somurtacağını bildiği için gitmek istemiyordu.
    İçin için de Hacer'e kızmaya başlamıştı, arkadaşları ile arasının
    bozulmasına sebeb olmuştu. Neden sanki bu kadar dağınıktı, neden her şeyi
    iki kerede anlıyordu, yoksa ***** mıydı?
    Sonra menekşeleri hatırladı. Hemen düşüncelerinden utandı. Hacer, farklı
    diye yargılamamaları gerekiyordu. Hacer'in kimsenin bilmediği güzelliklerini
    keşfedecekti. Buna tüm gücü ile inandı.
    Tam umduğu gibi olmuştu. Esin, somurtarak karşısında oturuyordu.
    Hande ile konuşmuyordu. Hande, canını sıkkınlığından biraz dolaşmak
    için annesinden izin aldı. Köy yolunda yürümeye başladı. Hava iyice soğumuş
    ve ayaz iyice artmıştı. Kar atıştırmaya başlamıştı. Hande kar'ı çok
    seviyordu. Yürüdü, yürüdü... Köye gelmişti...
    Bir evin önünde durdu. Evin penceresindeki saksıya gözü ilişti.
    Gözlerine inanamıyordu, bunlar mor menekşelerdi...
    Ama kıştı ve menekşeler soğuğu hiç sevmezlerdi, eve doğru bir adım
    attı, kapıda beliren gölgeyi çok sonra fark etti. Bu Hacer idi.
    Hande'ye gülümsüyordu... "Hoşgeldin Hande" dedi Hacer, biraz ürkek "Buyurmaz
    mısın?"
    Şaşkınlıkla kapıya doğru ilerledi Hande ve içeri girdi. Oda, sıcacıktı. Odun
    sobası her yeri ısıtmıştı. "menekşeler" diyebildi
    sadece Hande, "bu soğukta???"
    Hacer gülümsedi: "Onlar annem için, annem onları çok sever." Sonra yatakta
    yatan kadını fark etti Hande.
    - "Annen hasta mı?" dedi. Hacer: "Evet, 2 sene önce felç oldu, ona ben
    bakıyorum. Bizim kimsemiz yok. Birtek ineğimiz var, onunla geçiniyoruz ama
    tüm işler bana baktığı için derslere çalışacak pek
    vaktim olmuyor." dedi Hacer utanarak...
    Bir de dedi: "Bizim köyden şehre araç yok, bu yolu her gün yürüyorum o
    yüzden de çok yorgun okula geliyorum dersleri anlamakta güçlük çekiyorum."
    Hande'nin gözleri dolmuştu...
    Dışarıdan gelen ses ile kendine geldi. Annesi onu arıyordu. Çok merak etmiş
    olmalıydı... Dışarıya koştu ve annesine sarıldı,ağlıyordu... Bir müddet
    sonra "Anne, bu Hacer!" diye tanıştırdı sıra arkadaşını...
    Hacerler'e gidip Hacer'in yaptığı sıcak çorbadan içtiler birlikte.
    Hande, annesine anlattı Hacer'in hayatını, ağlıyarak. "Bir şeyler yapalım
    anne"dedi...
    O hafta, annesi ve Hande, Hacerler'e gidip annesi ve Hacer'i kendi evlerine
    taşıdılar... Hacer, artık Handeler'den okula gidip geliyordu.
    Ne dağınıktı, ne de *****... Sınıfın en iyi öğrencisi olmuştu...
    Seneler geçti... Hacer ve Hande bir arkadaş değil, bir kızkardeşlerdi
    artık...
    Mor menekşeler Handey'e Hacer'i armağan etmişti... Hacer'e ise; hem
    Hande'yi, hem hayatı...
    Seneler sonra ikisi de evlendi... Hacer şimdi bir doktor...
    Hande'den vicdanın ne kadar önemli olduğunu öğrendi. Hastalarına vicdanı ile
    birlikte şifa dağıtıyor...Hande ise; bir öğretmen...Çocuklara farklı olan
    şeyleri sevmeyi de öğretiyor... Bir kızı var.
    Adı: HACER MENEKŞE...
    Hayatta en çok sevdiği iki şeye birini daha ekledi Hande. Hacer Menekşe,
    teyzesi Hacer'i çok seviyor ve annesine teyzesi için hegün teşekkür
    ediyor...
    SEVGİNİZE KESİNLİKLE ÖNYARGI SOKMAYIN. DAİMA KARŞINIZDAKİNİ DİNLEYİN...
    GÖRECEKSİNİZ Kİ ÖNYARGISIZ BİR ŞEKİLDE YAKLAŞIRSANIZ,YORUMLARINIZ DAİMA
    İSABETLİ OLACAKTIR...
    HERŞEY, SEVİNCEYE KADAR FARKLIDIR.... SEVDİKTEN SONRA İSE; SEVGİNİN DİLİ HEP
    AYNIDIR...


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: BiR MoR MeNeKŞe

          Kategori: Makaleler,Köşe Yazıları

          Konuyu Baslatan: fatih16

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1119

    Ey yüzüne ay ışığı çizmiş çocuk
    Gönül bağladım sana...
    Sen ki kör,sağır ve dilsiz olma hainlikler karşısında
    Bunları yazacaksın deyilmi kalem tutunca?

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş