Hiçbir şey bir gecede olmuyor http://w10.gazetevatan.com/pazarvatan/images/space.gif http://w10.gazetevatan.com/pics/gulumsefoto/12159_51_1.jpg “Türkiye, İran mı oluyor?” tartışmaları her geçen gün şiddetini artırıyor. AKP hükümeti ise bu tür benzetmelerin ‘paranoya’dan ibaret olduğunu, durumun abartıldığını söylüyor. Ancak rejimden kaçarak Türkiye’ye sığınan İranlılar’a göre tam tersi bir durum söz konusu... TUĞRUL TUNALIGİL - OYA DOĞAN Türkiye’nin her geçen gün İran olma

Bu konu 968 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Hiçbir şey bir gecede olmuyor 968 Reviews

    Konuyu değerlendir: Hiçbir şey bir gecede olmuyor

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 968 kez incelendi.

  1. #1
    Türk Milliyetçisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    20.05.2011
    Mesajlar
    3.825
    Konular
    3630
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    805
    @Türk Milliyetçisi

    Standart Hiçbir şey bir gecede olmuyor

    Hiçbir şey bir gecede olmuyor


    “Türkiye, İran mı oluyor?” tartışmaları her geçen gün şiddetini artırıyor. AKP hükümeti ise bu tür benzetmelerin ‘paranoya’dan ibaret olduğunu, durumun abartıldığını söylüyor. Ancak rejimden kaçarak Türkiye’ye sığınan İranlılar’a göre tam tersi bir durum söz konusu...


    TUĞRUL TUNALIGİL - OYA DOĞAN
    Türkiye’nin her geçen gün İran olma yolunda ‘emin adımlarla’ ilerlediğini söyleyen birçok İranlı, şimdiden ülkeyi terk etme planları yapıyor...

    Negar-Fatih Nayebi
    Türban olayı sadece bir başlangıç

    Türkiye’de 6 yıldır yaşayan Negar ve Fatih Nayebi kardeşlerin babaları İran’daki Azeriler’den Muhammed Hafız Nayebi. Anneleri ise İstanbullu Fehiman Hanım. Babaları Muhammed Hafız, yıllar önce İstanbul Üniversitesi’nde Orman Mühendisliği’ni bitirmiş. O yıllarında Fehiman Hanım’la tanışıp evlenmişler. 1975 yılında İran’a geri dönmüşler. Negar ve Fatih, doğma büyüme İranlı. Babalarının iş durumu nedeniyle senelerce İran’da yaşamışlar. Ancak, 2002 yılında babaları vefat edince Türkiye’ye gelme kararı almışlar. 1979 doğumlu Fatih, devrimin ailesine yansımasını şu sözlerle anlatıyor: “Babam Hazar Bölgesi’ndeki tek kağıt fabrikasının müdürüydü. Devrimden sonra babamın İslami değerlere uygun davranmadığını söylemişler. Eşinin Türk olduğunu öne sürerek onu işten atıyorlar.”
    Fatih Nayebi, bir bilgisayar firmasında çalışıyor ve aynı anda Boğaziçi Üniversitesi’nde Bilgisayar Mühendisliği’nde yüksek lisans yapıyor. 1981 doğumlu Negar ise şu anda Boğaziçi Üniversitesi’nde Turizm İşletmeciliği’nde okuyor ve bir yandan da resepsiyon görevlisi olarak çalışıyor. Fatih Nayebi, askerliğini yapmayan İranlı erkeklerin yurt dışına çıkışına izin verilmediği için, 2002’ye kadar Türkiye’ye gelememiş: “Okulumu bitirip, askerlik problemimi çözdükten sonra Türkiye yolunu tuttum. Annem rahatsızlanınca geri döndüm. 2005’in Aralık ayında tekrar gelip Türkiye’de LES sınavını kazandım ve işe başladım.”
    Negar Nayebi, Türkiye’ye gelme amaçlarının daha özgür bir yaşam olanağına kavuşma ve iyi bir eğitim almak olduğunu söylese de, Türkiye’de karşılaştığı manzara karşısında hayal kırıklığına uğramış: “Burada sadece ‘başlarımızın açık olma’ özgürlüğü var. Ama sanırım, birkaç sene sonra o da kalmayacak. Çünkü İran’da da devrim oluyor ve hemen ‘saçlarınızı kapayacaksınız’ demiyorlar. İki senede yavaş yavaş geçiyor. Ben türban olayını buna bir başlangıç olarak görüyorum”. İran’ın kuzeyinde uzun yıllar Astara şehrinde yaşayan Negar, İran’da ilkokul 3’te 9 yaşına girdiğinden beri türbanın kullanıldığını vurguluyor: “İnsanlar isteyerek ya da istemeyerek bir şekilde kurallara uyuyor. Ama yarın İran’da herkese istediğiniz kıyafeti giyebilirsiniz deseler, eminim ki başörtüsü takan kadın sayısı Türkiye’ye göre daha az olur.”


    Ramin Haerizadeh (Ressam)
    Öyle bir gün geldi ki ordu bile kalakaldı


    Tahranlı fotoğraf sanatçısı Ramin Haerizadeh, Londra’da ses getiren “Men of Allah” sergisiyle Galeri Artist’in bu ay konuğu oldu. Haerizadeh’in eserlerinde, arka plana oturtulan ürkütücü insan gövdeleriyle depresif ve karanlık Tahran anlatılıyor.
    Eserlerinin tümünde erkek cinselliğini anlatan İranlı ressam, erotizmin İran sanatında hep var olduğunu, ama gizlendiği söylüyor. “Benim eserlerimde yapmak istediğim İslami kuralların hüküm sürdüğü bir ülkede erkeklerin dünyasındaki gizli cinselliği sorgulamaktı” diyen Haerizadeh, “İslami devrim İran’da başladığı zaman 2 yaşındaydım. Erkekliğiniz en hassas olduğu ‘büluğ’ çağlarında sınıfta sadece erkekleri görüyorsunuz. Ve hislerinizi onlarla paylaşma ihtiyacı hissediyorsunuz. Çünkü ‘feminen’ şeylerden uzak kalıyorsunuz. Bunu yapan aslında ‘bilinçsiz’ de olsa İslami sistem” diyerek sözlerine devam ediyor.
    Dışarıdan bakıldığı zaman İran’daki yaşantının ürkütücü gelebileceğini, ama kendilerinin bu durumu normal algıladığını söyleyen Ramin Haerizadeh, ülkelerindeki yaşantıyı şöyle anlatıyor: “İran’da evlerin içinde ve dışarıdaki hayat tamamen farklı. Evlerde DJ’lerin, içkinin ve şovların olduğu büyük partiler veriliyor. Kadınlar mini eteklerini giyiyor. Dışarı çıktıklarında ise ‘çadorlara’ bürünüyorlar.”
    Bugüne kadar devrim polisine yakalanmadığını da sözlerine ekleyen Haerizadeh, “Parti verdiğiniz zaman, ‘adrenalin patlaması’ yaşarsınız. Çünkü sürekli endişelenirsiniz, ‘Acaba yakalanacak mıyım, ne olacak’ diye. Kontrol altındayız” diyor.
    Türkiye ve İran arasındaki benzerlikleri sorduğumuz ressam, şunları söylüyor: “Atatürk, krallarımızdan Rezah Şah’ın en iyi dostlarındandı. Reformlara aynı anda başladılar. Her zaman Rezah Şah’ın reformları mı devrime yol açtı diye sorarım. Ama Atatürk’ün reformları aynı etkiye yol açmadı.”
    Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu durumu 1979 yılının İran’ına benzeten Ramin Haerizadeh, “1979’da İslami Devrim başladığında toplum bu haldeydi. Şu anda Türkiye’de de, İran’da da dini partiler iktidarda. Yavaş yavaş, bir ülkede din iktidara gelirse, dindar insanlar daha güçlenir. Hiçbir şey bir gecede olmuyor. Devrimden 10 yıl önce İran’da kumarhaneler kapatılmıştı. Türkiye’de de kumarhaneler kapatılalı 10 yıl oluyor. O günlerde ‘Şah çok güçlü, arkasında çok güçlü bir ordu var’ diye düşünürdük. Ama öyle bir gün geldi ki, ordumuz bile ‘Şimdi ne yapacağız’ diye kalakaldı” diyor.


    Prof. Behzat Yagmaian (Ramapo College of New Jersey)
    Eskiden daha az kapalı kadın vardı

    Behzad Yaghmaian, siyasal ekonomi profesörü. 2002 yılından beri yılın yarısını Amerika’da, yarısını da Türkiye’de geçiriyor. “İslam Devrimi’nden önce İran’dan ayrıldım. Havaalanına indiğimde her yerde dini posterler vardı. Kadınlar kapanmıştı. Üstelik din gerektirdiği için değil, cezası olduğu için... En son 1999’da ailemle vedalaşmaya gittiğimde genç İranlı kadınların farklılaştığını gördüm. Yine başları kapalıydı ama bu defa saçları görünüyordu, makyajlıydılar.” Yagmanian ‘Türkiye İran olur mu’ görüşüne şiddetle karşı çıkıyor: “Asla olmayacak. Bir yabancı gözüyle Türk laiklerin ırkçı olduğunu düşünüyorum. Çünkü onlar kendisi gibi düşünenleri ve zengin olanları laik sayıyor. Ayrıca 1987’de Türkiye’ye geldiğimde çok az türbanlı kadın vardı. Ama 2002’de her taraftaydılar. Çünkü kamu kurumlarında ve üniversitelerde türban yasaklanmıştı. İran’da bunun tam tersi oluyor. Bence kadınlar ne giymek istedikleri konusunda özgür olmalı. Ayrıca bugün herkes türban sorununa odaklanmışken, kimse AKP’nin ne yaptığına bakmıyor. AKP, IMF politikalarını uyguluyor. Özelleştirmelerle nelerin satıldığı incelenmeli. Tartışılması gereken türban değil, bunlar.”


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Hiçbir şey bir gecede olmuyor

          Kategori: Makaleler,Köşe Yazıları

          Konuyu Baslatan: Türk Milliyetçisi

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 968








Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş