KARS İLİ VE ÖTESİNDE ERMENİ MEZALİMİ Ermeni birliklerinin 1877-1878 tarihindeki Osmanlı-Rus sınırı gerisine çekildikten sonra o bölgedeki Müslümanlar da aynı mezalime uğramışlardır. Sarıkamış'ta çalıştırılmakta olan 1800 Türk esiri birbirinin ardı sıra öldürülmüşlerdir. Sarıkamış, Kars, Gümrü, Kağızman, Ardahan ve Ahılkelek bölgeleri birer fecaat sahnesi olmuştur. Sarıkamış ve Kars yakılmıştır. Bu bölgelerde yapılan ermeni Mezaliminin özeti şöyledir(1): 1- 29 Nisan 1918 tarihinde

Bu konu 1924 kez görüntülendi 3 yorum aldı ...
Kars ili ve ötesinde ermeni mezalimi 1924 Reviews

    Konuyu değerlendir: Kars ili ve ötesinde ermeni mezalimi

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1924 kez incelendi.

  1. #1
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Kars ili ve ötesinde ermeni mezalimi

    KARS İLİ VE ÖTESİNDE ERMENİ MEZALİMİ

    Ermeni birliklerinin 1877-1878 tarihindeki Osmanlı-Rus sınırı gerisine çekildikten sonra o bölgedeki Müslümanlar da aynı mezalime uğramışlardır. Sarıkamış'ta çalıştırılmakta olan 1800 Türk esiri birbirinin ardı sıra öldürülmüşlerdir. Sarıkamış, Kars, Gümrü, Kağızman, Ardahan ve Ahılkelek bölgeleri birer fecaat sahnesi olmuştur. Sarıkamış ve Kars yakılmıştır.

    Bu bölgelerde yapılan ermeni Mezaliminin özeti şöyledir(1):

    1- 29 Nisan 1918 tarihinde Gümrü'den 500 ile Ahılkelek'e nakledilmekte olan 3000 kadar kadın, ihtiyar, çocuk ve erkek yolda öldürülmüşlerdir.

    2- 1000 asker, iki makineli tüfek ve iki toptan ibaret bir Ermeni kuvveti, Kağızman'ın doğusundaki Kulp (Tuzluca) ve Erivan bölgesindeki Müslüman köylerini yakıp yıkmış, kadın, çocuk ve erkeklerini öldürmüşlerdir.

    3- 1 Mayıs 1918 tarihinde 100 kadar Ermeni atlısı Şiştepe (Revan'da bir köy), Dörkene (Gümrü'de bir köy) ve civarında 60 çocuk, kadın ve erkeği öldürmüşlerdir. 25 Nisan 1918 tarihinde Kars'ın doğusundaki Subatan köyünde büyük-küçük 750 Müslüman'ı balta ve bıçakla öldürdükten sonra ateşte yakarak şehit ettiler. Magosto ve Alaca köylerinde 100'den fazla kadın ve çocuk aynı şekilde feci surette öldürülmüşlerdir. Tekneli, Hacıhalil, Kaloköy, Harabe, Vagor, Yılanlı ve Kınak köyleri tamamen öldürülmüşlerdir.

    4- 1 Mayıs 1918 tarihinde Ahılkelek çevresindeki Acaraça, Dangal, Mulanıs, Murcahit, Padıgna, Havur ve Kumrus köyleri yakılmış, halkı da tamamen öldürülmüştür. Arpaçay üzerindeki Kehorkinefski'nin kuzeyindeki Yoğurtlu ve Erivan'ın kuzeydoğusundaki Şamran ve çevresindeki köylerin halkı Ermeniler tarafından öldürülmüş, köyler tamamen yakılıp yıkılmıştır.

    5- Kars'taki Türk esirlerinden bir kısmı Kars'ta ve bir kısmı da Gümrü'de süngü ile feci şekilde öldürülmüştür.

    Bu cümleden olarak, Borçalı kazası merkezinden Matoyef imzasıyla III. Gürcü Piyade Tümeni Komutanlığına yazılıp aslı ele geçirilen 17 Nisan 1918 tarihli Rapor'da, Ermeni mezalimine ait aynen şu cümleler geçmektedir:

    “Ermeniler, emre ve disipline bakmayarak birkaç Müslüman köyünü yaktılar. Bunu yapanlar bulunamadı. Abbastuman'dan ve Borcom'dan telgraf ve telefon görüşmeleri kesilmiştir. Bir tarafa çıkmak mümkün olmuyor. Köylüler bizden imdat istiyor, bende imdada gidecek kuvvet yoktur.(2)

    Bundan başka Bakü (İslam) Cemiyet-i Hayriyesinin XXXVI. Kafkas Tümeni Komutanlığı'na gönderdiği mektupta da(3);

    “Erivan vilayetindeki Müslümanların yok edilmekte oldukları, 30'dan fazla Müslüman köyünün yakılıp, halkının öldürüldüğü ve Erivan'dan kaçarak gelen yaralı ve hasta göçmenlerin sayısının günden güne çoğalmakta ve sefalet ve perişanlık içinde yüzmekte olduklarından, bunlara sığınacak ve barınacak yer gösterilmesi” istirham olunmaktadır.

    Ermeni Birliklerinin bu vahşi davranışlarına karşı, Türk birliklerinin tutum ve davranışları hakkında Kutayıs valisi Çıkvişvili'nin Kutayıs vilayeti ile merkeze bağlı olan yerlere yazdığı telgraflardan dikkate değer bölümler aşağıya çıkarılmıştır.(4)

    “Türkler kesiyor, öldürüyor, diye söylentiler çıkıyor. Ben size bildiririm ki, bu doğru değildir.

    Türk Hükümeti ve Türk askeri kendi halinde duranlara, hiçbir şey yapmaz ve ilişmez. Mal ve mülkünü de koruyarak, kendilerine yardım eder. Halkın yerlerine gelmesini, sahipsiz kalan evlerdeki eşyalarına sahip olmalarını ve bunların zayi olmakta bulunduğunu, Türk Hükümeti bize bildiriyor.

    Trabzon'dan ve Batum'dan askerler silahlarını atarak kaçtılar. Bu utanılacak bir şeydir. Bu husus Azergueti Muharebesinde pek fena bir şekilde görüldü. Muharebede büyük küçük herkes durumunu korumalıdır.”

    Bundan Başka Borçalı (Tiflis İlinde) Müslüman Halkının uğraya gelmekte oldukları mezalimi Tiflis'te çıkan Albayrak gazetesinin özel sayısı açıkça ortaya koymakta ve halkın gönderdiği yardım dilekçeleri de, olup biten olayları anlatmaktadır.(5)

    a) Barbarlık ve zalimliğin, aklın alamayacağı dereceye vardığı görülmektedir. Ahılkelek bölgesindeki Müslümanlara Ermenilerin yaptıkları mezalim hakkında Rus memurlarından I. Aksire Dairesi Müfettişi Haraşenko kendi el yazısı ile verdiği raporda olayları aşağıda olduğu gibi açıklamaktadır.(6)

    “1917 Kasım'ından itibaren 1918 senesi 21 Mayıs'ına kadar Ermenilerin Ahılkelek Sancağında yerli ve sadık Müslüman halka yaptıkları vahşetleri açıklayacağım. Gerek yerli Gürcülerin bana anlattıklarına dayanarak ve gerekse bizzat olduğum olayları, gözlerim yaşlarla dolu olarak yazmaya başlıyorum:

    Geçen sene Kasım ayı sonunda Akbabalı Sekiz Müslüman, yerlilerden ot satın almak üzere Bogdanofka köyüne geldiler (Şurası dikkate değer ki, o sıralarda güvenlik yerinde olduğundan Müslümanlar silahsız gezerlerdi). Bunu haber alan Hocabey köyü Ermenileri hemen sekiz Müslüman'ın etrafını çevirerek hançerlerle üzerlerine saldırıp dördünü öldürdükten sonra gözlerini oydular ve dillerini kestiler. Daha sonra, cesetlere çeşitli hakaretler yaptıktan sonra diğer dördünü de silahla öldürerek akbabalılara verdiler. Hançerlerle öldürdükleri dört cesedi yaktılar. 1918 yılı ocak ayında Ermeniler Müslüman köylerine saldırmaya başladılar. Önce (Silahlarınızı bize teslim ederseniz size hiçbir şey yapmayız) diyerek söz verdiler. Müslümanlar, Ermenilerin sözlerine inanarak silahlarını teslim ettiler. Halbuki Ermeniler yalan söylemişlerdi. Ermeniler, Müslümanların silahlarını aldıktan sonra Tospiya, Kokiya, Verivan, Tonokam, Kulilis, Pankana, Sogomakuvaşi, Alovejva ve Gümris köylerini yakıp yıktılar; köyleri zahire, hayvan ve bütün eşyalarını alıp götürdüler. Köy halkının bir kısmını hemen orada öldürerek, geri kalan kadın ve erkekleri esir alarak Ahılkelek kasabasına götürdüler. Orada bunlara 24 saatte bir funt (400 gramlar Rus ağırlık ölçüsü ) ekmek ile sudan başka hiçbir şey vermediler. Açlık ve pislikten esirler arasında tifo çıktı. Doktorlar esirlerin daha iyi beslenmeleri ve temiz tutulmaları için müracaat etmişlerse de Ermeniler dikkate almayarak Müslümanların hesapsız kırılmasına sebep oldular. Kimse yardım edemedi. Çünkü Ermeniler Müslüman esirlerinin kapatıldıkları binanın çevresine bile kimseyi bırakmıyorlardı.

    İşte 21 Mayıs 1918 tarihinde Türk ordusu Kurzah köyünü işgal ettiği zaman Ermeniler kaçmaya başladılar ve esirlerin bulunduğu binayı yaktılar. Müslümanlar bu yıkıntılar altında kaldılar. Cesetlerin bir kısmını da çukurlara atarak üzerlerine kireç döktüler. Daha sonra da neft ile yaktılar.

    İşte XX. Asırda medeni (!) Ermenilerin yaptıkları vahşet.”

    İşte görülüyor ki, Ermeniler 1877-1878 Osmanlı-Rus sınırının batısındaki işgal altında bulunan topraklardaki Müslüman halka yaptıkları zulüm ve vahşeti, anılan sınırın doğusunda sakin, kendi iş ve güçleriyle uğraşan her türlü milli haklardan mahrum çaresizlere de uygulamakta devam ediyorlar. Bu imha planının muntazam kuvvetlerle yapıldığı, maksadın; çoğunluğu teşkil eden Müslümanların azınlık durumuna düşürülmesi ve hatta varlıklarının tamamen yok edilmesinden ibaret olduğu anlaşılıyor. Her ne kadar, Ermeniler, gördükleri zulüm karşısında çılgınlık ettiklerini iddia ediyorlarsa da, bu iddiaların yersizliğini (çürüklüğünü) 1877-1878 Rus sınırı doğusunda yapıldığı açığa çıkmış kanlı olaylar göstermektedir.

    b) Özellikle meşhur Ermeni çete reislerinden Antranik müfrezesiyle Nahcivan çevresinde yaptığı katliamı hiç durmadan sürdürmüştü. Ermeni Başkomutanı bu katliamın sorumluluğunun kendisine yöneleceğini anlıyordu. Bu sırada Ermeni Kolordusu Komutanı General Nazarbekov'un I.Türk Kolordusu Komutanlığı'na ulaştırılmak üzere Ermeni Komisyonu Başkanlığına gönderdiği mektup yapılan mezalimin korkunçluğunu ve genişliğini göstermektedir. Generalin mektubuna ek olarak Ermeni Komisyonu'nun verdiği rapor, Ermeniler ile Müslümanlar arasındaki nefretin sebeplerini göstermektedir. Önemleri sebebiyle bu iki mektubun tercümesi aynen aşağıya alınmıştır.

    Kaynak : Halil Kemal Türkgözü, Osmanlı ve Sovyet Belgeleriyle Ermeni Mezalimi,s.81-90

    (1) Belgeler Dosyası, Belge No.31

    (2) Belgeler Dosyası, Belge No.28

    (3) Belgeler Dosyası, Belge No.29

    (4) Belgeler Dosyası, Belge No.30

    (5) Belgeler Dosyası, Belge No.32

    (6) Krş. “Ahılkelekteki Türklere Ermenilerin Yaptığı Vahşet ve Kırgınlar,” Ermeniler Hakkında Makaleler-Derlemeler, Cilt II., s.279- 281; M. Fahrettin Kırzıoğlu, Kars İli ve Çevresinde Ermeni Mezalimi, s.50-51.

    “GÜMRÜ'DE MÜSTAKİL ERMENİ KOMİYONU BAŞKANLIĞINA

    Numara : 1008 27 Haziran 1918

    Aldığım bilgilere göre, emirlerime karşı geldiğinden dolayı komutam altındaki Kolordu'-dan bütün müfrezesiyle 5 Haziran 1918 tarihinde görevden uzaklaştırılan Antranik'in Nahcivan çevresinde gerçekten bir çok mezalim ve facialar yapmakta olduğunu Türk Komutanlığına bildirmenizi rica ederim.

    Osmanlı Komutanlığı da tabii biliyor ki, Kamerli güneyindeki Culfa demiryolu bölgesi uzun bir zaman Müslüman çeteleri elinde idi. Ben bunları dağıtmak istedim, muvaffak olamadım. İtaatlı halka zulmeden Ermeni ve Müslüman çetelerini dağıtmak üzere ben ve Erivan hükümeti bütün çarelere başvuruyoruz. Bunu Türk Kolordusu Komutanı Kazım Karabekir Paşa'ya haber verdim. Sınır bölgesinde de aynı tedbirlerin onlar tarafından alınmasını ben de istiyorum.

    Koblasara ve İmanşalu köyleri yanında belki yanlışlık eseri olarak 25 Haziran 1918'de yerli Ermeni, Türk ve Tatar müfrezeleri arasında çarpışmalar olduğunu Türk Komutanlığına haber vermenizi rica ederim. Bu gibi olayların olmaması için ne zaman? Hangi yoldan? Ne kadar? Birliğin ne maksatla? Geçeceğinin zamanında bana bildirilmesi meselesinin komisyonda halledilmesini rica ederim. Adı geçen olaylara benzer olayların bir daha olmayacağını muhakkak bilebilirler.

    Kolordu Komutanı

    Nazarbekov”
    “ OSMANLI KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA

    1 Temmuz 1918


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Kars ili ve ötesinde ermeni mezalimi

          Kategori: Türk Soykırımı

          Konuyu Baslatan: AyMaRaLCaN

          Cevaplar: 3

          Görüntüleme: 1924

    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  2. #2
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Cevap: Kars ili ve ötesinde ermeni mezalimi

    “EK”



    Erivan Sancağında birçok millet bulunduğundan son zamanlarda kötü sonuçların ortaya çıkması, Ermeni ve Osmanlı Komisyonu'nu düşündürüyor. Yapılan barış sağlam ve devamlı olmalı, komşuluk ilişkileri engellerini kesin ve tesirli kararla kaldırmalı, bu olayların sebeplerini tarihte aramalıdır.

    1905 senesinde başarısızlıkla sonuçlanan Japon savaşında ve birinci ihtilalden sonra hükümetin otoritesi zayıfladığından ve Rus hükümeti bir milleti diğer millet aleyhine kışkırttığından Kafkasya'da bulunan Ermeni ve Müslümanlar arasında geniş ölçüde ilk nefretler başladı. Cahil halk ile fanatikler bu kışkırtmaların kurbanı oldular.

    Kafkasya'da Müslümanlar ve Ermeniler arasında hiçbir zorlayıcı sebep yok iken bu nefret başladı. Bakü, Gence, Erivan taarruzlarında zarar gören Ermeniler, hükümet tarafından himaye ve yardım görmediği için kendi kendilerini korumaya mecbur oldular. Yalnız şükürler olsun ki, bu durum çok sürmeden tarafların tesirli politikalarıyla sona erdi ve iki millet tekrar huzur içinde yaşamaya başladılar.

    Bu savaş, ilişkileri yeniden gerginleştirdi. Savaşın son safhasında yalnız Ermeniler, Osmanlı İmparatorluğu ile muharebede kaldı. O zaman nefret yeniden başladı. Bir taraftan Müslümanlar kendi dindaşlarına yardım etmek istediklerinden ve Ermenilerin kuvvetlenmesinden korkarak Ermeni ordusunun arkasını almak isteyip demiryollarını ve telgraf hatlarını tahrip ettiler, yolları kestiler. Ermeni köylerine, askeri birliklerine saldırdılar. Diğer taraftan Ermeniler bu kuvvetli düşmanla savaşlarında umutsuz kaldıklarından çok korkunç tecavüzler yapmaya başladılar.

    Yapılacak barış bu kanlı savaşlara son vermelidir. Ermeniler anladılar ki, refah ve saadetleri başka milletlerin kışkırtmalarında değil, eski komşularıyla iyi ilişkilerde bulunmalarındadır.

    Şimdi Ermeni Cumhuriyeti topraklarındaki Müslüman halk ile Osmanlı İmparatorluğu

    Topraklarındaki Ermeni'lerin menfaatlerini düşünmeli ve Osmanlı ordusunun da Avrupa harbi neticesine kadar menfaatlerini sağlamalı. Osmanlı Komisyonu çare olarak bir teklifte bulundu ki, bu tekliften siyasi ve iktisadi birçok hukuk meseleleri çıkacak ve Ermeni komisyonu barış antlaşmasının ayrıntılarına karar verebilir. Osmanlı Komisyonu'nun bu teklifini konuşmaya yetkisi yoktur.

    Antlaşma, Ermeni Cumhuriyeti topraklarındaki Müslüman halk ile Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaki Ermenilerin rahatlarını sağlıyor. Yalnız bu hususta müzakere olunabilir. Ermeni Komisyonu ümit eder ki, iyi bir hükümet idaresi kurulur ve silahlı çetelerin saldırılarına son verilirse halkın rahatı sağlanmış olacaktır.

    Ermeni Komisyonu, göçmenler yerlerine gönderilirse Osmanlı İmparatorluğunun yeni topraklarındaki düzenin bozulmayacağını düşünmektedir. Göçmenlerin silahları alınmalı ve buna itaat etmeyenler şiddetle cezalandırılmalıdır. İtaatlı halkın yerli hükümetin koruması altında yerlerine dönmelerine ve işleri başına geçmelerine izin verilirse sınırın her iki tarafında huzur ve asayiş sağlanmış olacağını göstermeyi Ermeni komisyonu görev sayar. Bu zamanda küçük bir bölgede toplanan, mallarını kaybeden, verimli topraklarından çıkarılarak dağlık bölgeye sürülmüş olan halk ölüme mahkumdur ve tabii bu yüzden oralarda düzensizlik ve rahatsızlık vardır.

    Şunu da bilmelidir ki, Ermeni Cumhuriyeti'ne geçen Erivan Sancağında şimdi halk üç misli oldu.

    Yiyeceksizlik, ithalatın olmaması ve Erivan Sancağının en verimli topraklarının Osmanlı hükümetine geçmesi dolayısıyla Ermeni milletini korkunç bir tehlike tehdit ediyor.

    Ermeni Komisyonu, Osmanlı Hükümetinin dostluğuna inanarak ve Osmanlı ordusu Başkomutanlığının “Ermeni Hükümeti'ni Türkiye yarattı ve tabii koruyacaktır.” Gibi büyük vaadini hatırlayarak, Türkiye'nin Ermeni milletinin ölümünü (yok olmasını) istediğini düşünmemektedir.

    Komisyon Başkanı
    Jakoyof
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  3. #3
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Cevap: Kars ili ve ötesinde ermeni mezalimi

    Lusiyatis Tomaşef Vekilof Keşişyef”





    Bu mektuplarda Müslüman halka yapılan mezalim açıkça doğrulanmaktadır. Bu mezalimin düzenli kuvvetler tarafından yönetildiği ve yapıldığı muhakkaktır.

    Ermenilerin Kars'da yaptığı katliamla ilgili olarak Rus temsilcisine verilen rapor (9 Temmuz 1920)

    Rusçadan Tercüme eden: Doç.Dr.Hacali Necefoğlu

    1917 yılı nüfus sayımına göre Kars vilayetinde 394 bin kişi yaşıyordu. Bunlardan 205 bini Müslüman, 85 bini Ermeni (halihazırda bunların 20 bini Kuzey Kafkasya'da yaşamaktadır, 48 bini Rum,31 bini Rus (20 bini Kuzey kafkasyada yaşamaktadır), 5 bini diğer milletlerdendir.

    1918 yılının baharında Türklerin Kars vilayetine hücumundan önce Müslümanlar, 3 Rus ve 15-20 Rum köyü (Göl bölgesinde) hariç, tüm ahali vilayet'ten kaçmıştı. Ancak Türk ordusu Kars vilayetinden çekildikten ve vilayette ahaliyi kendi topraklarına döndürmeğe çalışan milletlerarası bir hükümete - Milli şuraya sahip Cenup Şark Cumhuriyeti ilan edildikten sonra, ahali geri dönmeye başladı. 1919 yılının baharında İngilizler, bu hükümetin üyelerini tutukladı, bütün hakimiyet Ermeni milli parti temsilcilerine, daha doğrusu Taşnaklara verildi. Bu zamandan itibaren Ermeni Cumhuriyeti yaratılmaya başlandı. Taşnaklar, Ermeniler'den en az 3 kat fazla Ermeni olmayan ahalinin olduğu Kars vilayetinde Ermeni Cumhuriyeti yaratmak için kanlı yol seçtiler. Bu amaçla kagtogonlardan- hırsız ve eşkıyalardan- mavzerciler adı altında partizan gruplar yaratarak, bunlara eşkıyalık ve soygunculukta tam serbestlik verdiler. Askeri birlikler, yeni dönmüş Ermeni olmayan ahaliyi silahsızlandırmaya başladılar. Müslümanların elinden, daha önce İngilizler tarafından zaten silahları alınmıştı.

    İlk sırada Ermeni hükümetinin hareketlerine mukavemet göstermeyen Kekyaç, Todluçrisi, Karagamda, Ortokola, Alakelese vs. köyleri silahsızlandırıldı. Bu arada köylerin hiç birinde, yerli sakin kalmadı; bir kısmı kaçtı, bir kısmı öldürüldü, kadınlara tecavüz edildi, çocuklar ve ihtiyarlar nehirlere atıldı veya yakıldı. Bütün mülkiyet, şimdi orada yaşayan mavzercilerin ailelerine kaldı.

    Bu yılın Ocak ve Şubat aylarında hükümet, Zaruşad bölgesinin Mamaş , Kaznafor, Kamorvan, Gegerçi, Kımbat vs. köylerini silahsızlandırmaya başladı. Hava şartları da Ermeni mavzercileri için elverişli idi.25-30 derece ayazda, kırlara kaçan Müslümanlar, yollarda donup kaldı.Hali hazırda Ermeni hükümeti, Oltu ve Kağızman mıntıkalarında meskun ahali ile savaşıyor. Şimdi Müslümanlar birleşmiş, Ermeni birliklerine büyük mukavemet gösteriyor; ama silahları olmadığı için yeniliyorlar.

    Moskova olaylarından sonra Ruslar ve Rumlar güvenilmez unsurlar kabul edildi.Yağmalar ve zorbalıklar başladı. Çok insan öldürüldü, tutuklandı, kadınlara tecavüz edildi. Rumlar bu zulme dayanamayarak yurtlarını terk ettiler; gayri menkullerini ucuzuna, pahasına bakmadan sattılar ve Gürcistan'a gidiyorlardı. Hükümet onlara emlaklarını altın, Nikolay paraları ve bonolar mukabili satmayı yasaklamıştı. Onlar, emlaklarını yalnız hiçbir yerde parayla değiştirilemeyen çekler karşılığında satabildiler. bu yüzden Rumlar parasız pulsuz göçüp gidiyor; açlıktan ölüyorlar.

    Rus ahalisine gelince, onlar halen Ermeni mavzercilerinin zulmü altındadır. Kimse toprağı işleyemiyor ve başka işler yapmıyor, bunu boşuna zahmet sayıyorlar. Aslında çalışmakda imkansız; atları topluyorlar, tahıl yok, hükümet rus ahalisine haftada kişi başına 3/4 funt Amerikan tahılı veriyor. Açlıktan ölme vakaları artmıştır. Tüm bunlardan başka, hükümet atları toplayarak cepheye göndermiş; ahaliye parasız olarak tuz taşıtmış; gençleri ise, askeri birliklerde çalışmak için seferber etmiştir. Atları ve zirai aletleri ellerinden alınan halk güpe gündüz mavzerciler tarafından yağmalanmak ve öldürülmek tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Böyle hadiseler köylerde her gün vuku bulmaktadır. Rusların ektikleri tahılı toplamak mümkün olmayacaktır. Güzün Rus okullarının 2/3'si çalışmayacak; çünkü yerli iktidarın hain gibi takip ettiği öğretmenler kaçıp gitmişler, onların emlakları müsadere edilmiştir. Hatta saklananların ele verilmesini sağlamak için akrabalarının rehin alınması vakaları da mevcuttur. Yeni öğretmenlerin gelmesi de zordur. Yeni gelen aydınlar, iktidar tarafından takibe alınırlar ve azıcık şüphe uyandırdıklarında, geri gönderilirler. Taşnaklar'ın zorbalığından ve başı bozukluğundan bahsederken aşağıdaki hadiseleri göstermek mümkündür :

    1. Önceleri Blagor- gdnoye Köyü'nden 820 baş sığır, 210 at, 2/3 milyon Manat para tazminat olarak almışlardı. Köy bir aya yakın, bir bölük askeri beslemişti; şimdi ise, 500 pud (1 pud = 16 Kg.) yağ vermek zorundadırlar. Birkaç kişi öldürülmüş, iktidar tarafından takip edilenlerin çoğu kaçıp dağılmıştır.

    2. Novoselim Köyü'nden 20 at, 80 öküz, 17 pud yağ alınmış, bir bölük askere bir ay köyde bakılmıştır. 35 at arabası, arabacılarla birlikte cepheye, 5 at arabası ise tuz taşımaya gönderilmiştir; 15 kadına tecavüz edilmiş ve köy muhtarı öldürülmüştür.

    3. Vladikars Köyü'nden 18 at, 5 öküz ve 30 koyun alınmıştır.

    4. Novopetrovka Köyü'nden 22 at, 40 kadar büyükbaş hayvan ve davar çalınmış veya zorla alınmıştır. 4 adam öldürülmüş, bir kadın ve onun 10 yaşındaki kızı tecavüz edildikten sonra, göğüsleri ve cinsel organları kesilmiştir. Köy temsilcileri, canilerin adla

    Ermenilerin Kars İlinde Gerçekleştirdikleri Katliamlar

    Çarlık Rusya'sı, Türklerin 1915 Çanakkale zaferi ile müttefiklerinden beklediği yardımı alamayarak tarihe karışmış ve iktidarı ele geçiren Bolşevikler 1918'de imzalanan Brest-Litovsk Antlaşmasıyla Kars ve civarını asıl sahibi olan Türklere bırakmayı kabul etmişlerdir.

    Bu anlaşmayı tanımayan ve başlarında Çarlığın sadık subayları bulunan Taşnakist Ermeniler, Türk köylerinde vahşice katliamlar yaparak, buraları yakıp yağmalamışlar, ayrıca şehrin çarşı ve mahallelerini ateşe vermişlerdir. Mart-Nisan 1918'deki iki aylık dönemde Ermenilerin Kars'ta beşikteki bebeklere varıncaya kadar çok vahşi usullerle katlettikleri Türklerin sayısı 20 binden fazla idi.

    Kars, 25 Nisan 1918 günü 40 yıllık hasretten sonra al yıldızlı bayrağına ve Türk Ordusuna kavuştu ise de, bu sevinç uzun sürmemiş, 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Antlaşması ile Türk Ordusu 1914 yılındaki sınırlarına çekilince Ermeni katliamları yeniden başlamıştır. Bu duruma göz yummayan Türkler “Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti” adıyla yerel bir hükümet kurarak Ermenilere karşı koymuşlar ve Ermenilerin bölgenin tamamına hakim olmasını engellemişlerdir.

    1919-1920 arasında Ermenilerin “Wilson Prensipleri”ne göre bölgede nüfus çoğunluğunu sağlayarak, Kars ve civarına sahip olmak amacıyla gerçekleştirdikleri katliamlarda öldürülen çoğu silahsız Türlerin sayısı 43 bini bulmuştur.

    Ermenilerce yapılan tüm bu soykırım ve katliamlar 30 Ekim 1920'de Şark Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Türk Ordusu'nun Ermenileri bozguna uğratması ile son bulmuştur.

    Kaynak : T.C. Kars Valiliği, Cumhuriyetimizin 75.yılında Kars Yayını, s.286,287.

    1914-1921 YILLARI ARASINDA KARS VE YÖRESİNDE ERMENİLER TARAFINDAN

    TÜRKLERE UYGULANAN SOYKIRIMA AİT CETVEL
    Kaynak : DEVLET ARŞİVLERİ
    Cilt ve Belge no
    Tarih
    Yer
    Ölü

    ½
    1914-2-21
    Kars, Ardahan
    30.000

    2/2
    1919-1-25
    Kars
    9

    2/10
    1919-6-3
    Iğdır
    8

    2/11
    1919-7-7
    Kars-Göle
    9

    2/12
    1919-7-
    Kağızman
    6

    2/31
    1919-7-24
    Kars, Kağızman
    9

    2/36
    1919-7
    Sarıkamış
    803

    2/37
    1919-7
    Sarıkamış
    695

    2/38
    1919/8
    Muhtelif Köyler
    2502

    3/1
    1919-7-5
    Kağızman
    4

    3/1
    1919
    Tiknis, Ağadeve
    5

    3/6
    1919-7
    Kurudere
    8

    3/6
    1919-7-4
    Akçakale
    180

    3/6
    1919
    Sarıkamış
    9

    3/14
    1919-9
    Allahüekber
    3

    3/16
    1919-9-14
    Sarıkamış
    2

    3/29
    1920-2-10
    Çıldır
    100

    3/32
    1920-3-9
    Zaruşat
    400

    3/33
    1920-2-2
    Şuregel (Akyaka)
    1350

    3/36
    1920-3-22
    Şuregel (Akyaka), Zaruşat (Arpaçay)
    2000

    3/37
    1920-3-9
    Zaruşat (Arpaçay)
    120

    3/37
    1920-3-16
    Kağızman
    720

    3/40
    1920-4-28
    Kars
    2

    3/41
    1920-5-5
    Kars
    1774

    3/46
    1920-5-22
    Kars
    10

    3/47
    1920-7-2
    Kars, Erzurum
    408

    3/50
    1920-2-1
    Zaruşat (Arpaçay)
    2150

    3/50
    1920-5
    Kars, Erzurum
    27

    3/50
    1920-8
    Kars, Erzurum
    18

    3/52
    1920-10-20
    Göle
    100

    4/2
    1920-10-26
    Kars civarı
    10693

    4/4
    1919-1-6
    Zaruşat (Arpaçay)
    86

    4/5
    1920-12-1
    Kosor
    69

    4/6
    1920-12-3
    Göle
    508

    4/7
    1920-12-4
    Kosor
    122

    4/9
    1920-12-4
    Kars, Zeytun
    28

    4/10
    1920-12-4
    Sarıkamış
    1975

    4/12
    1920-12-6
    Göle
    194

    4/14
    1920-12-7
    Kars, Digor
    14620

    4/16
    1920-12-14
    Sarıkamış
    5337

    4/17
    1920
    Göle
    600

    4/17
    1920
    Kars
    3945

    4/18
    1920
    Haramivartan (Karaçoban Köyü)
    138

    4/20
    1920-11-29
    Zaruşat (Arpaçay)
    1026

    4/24
    1920-2
    Kars civarı
    561

    4/27
    1921
    Karakilise
    6000

    4/34
    1921
    Arpaçay
    148


    Toplam
    89481
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  4. #4
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Cevap: Kars ili ve ötesinde ermeni mezalimi

    Birinci Dünya Savaşı'nda Türk ordusuna karşı, Galip Devletler yanında savaştığını ileri süren Ermeniler, İmparatorluk topraklrının paylaşılmasıyla ilgili olaral Paris'te toplanmış bulunan konferansta sahneye çıktılar ve doğuda Kafkasya'dan Akdeniz'e kadar uzanan ve Anadolu'nun hemen hemen yarısını içine alan, “Büyük Ermenistan” kurma hayallerini savundular. Ermeniler bu emellerini gerçekleştirmek için, Birinci Dünya Harbi sonlarında Erivan bölgesinde kurmuş oldukları Ermenisdtan devleti sınırları içinde ve dışında kalan, özellikle Erivan, Kars ve Nahçıvan bölgelerindeki Türkleri kitle halinde yok etmeye ya da başka yerlere göçe zorladılar. Ermenilerin Türkleri katletmesi olayları, Türk Ordusunun Mondros Mütarekesi hükümlerine göre bölgeden çekilmesi üzerine daha da yoğunlaştı.

    Bölgede yaşayan Türk halkı kendilerini Ermenilere karşı korumak için milli şuralar kurdular. Bunlar Artvin, Ahıska bölgelerinde Acara Milli Şura Hükümeti, Kars, Ardahan, Göle bölgesinde Güneybatı Kafkas Cumhuriyeti, Kağızman Milli Şurası, Kulp, Zenginbaşar, Nahçıvan ve Ordubad Milli Şuraları idi.

    Anlaşma Devletleri ve özellikle İngiltere, Türkiye'nin doğuda Ruslarla bağlantı kurmalarını engellemek için Dünya Savaşı sonlarına doğru Azerbaycan, Gürcüstan ve Ermenistan'da oluşan bir Kafkas Bloku kurmuşlardı.

    Kurulan bu Şura Hükümetlerinin komşuları Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan 9 Nisan 1918'de Rusya'dan ayrılıp Kafkaslar Ötesi Birliği Cumhuriyeti'ni kurdular. Arkasından Gürcistan istiklalini ilan edip Almanların himayesine girince bu Cumhuriyet dağıldı ve üç bağımsız devlete bölündü.

    Mondros Mütarekesinden sonra bir generalin komutasında Kars'a gelen İngiliz birliği, başlangıçta Milli Şura'yı kabul etmişti. Fakat 13 Nisan 1919'da Şura'yı basarak dapıttılar ve bölgenin idaresini ellerine aldılar. 29 Nisan 1919'da ise Kars'a Ermeni askerlerini getirerek idareyi Ermenilere devrettiler. Böylece Ermeniler İngilizlerin yardımıyla Türk topraklarına girdiler ve Güneybatı Kafkas ile Nahçıvan Şura Hükümetlerinin bölgelerini işgal ettiler.

    Ermeni çeteleri işgal ettikleri bölgelerdeki Türkleeri katletmeye devam ederken silahlı kuvvetleri ile de hudutlarını genişletmek için hazırlıklarını sürdürdüler, İngilizlerden yeteri kadar asker yardımı aldılar, Batı Anadolu'da Yunanlıların Milen Hattından ikinci işgal harekatına başladıkları gün (22 Haziran 1920) Ermeniler de doğudan batıya Oltu Bardız'a doğru taaruza başlamışlardı.

    Oltu bölgesinde çok kanlı çarpışmalar oldu ve Kuvayi Milliyenin yaptığı baskınlar sonucunda Ermeni taarruzları kırıldı.

    Bardız bölgesinde ise Kuvvayi Milliye, üstün Ermeni kuvvetleri karşısında tutunamayarak geri çekilmek zorunda kaldı. 9uncu Türk Kafkas Tümeninin karşı taarruzları ile bu bölgedeki Ermeniler de bozguna uğratıldı.

    Tümeninin karşı taarruzları ile bu bölgedeki Ermeniler de bozguna uğratıldı.

    Ermenilerin Türk topraklarının işgalleri sırasında, Gürcülerde İngilizlerin yardımıyla önce Ahıska'yı işgal ettiler. 1920 Şubat ayı içinde ise Şavsat'ı, Ardanuç'u ve Ardahan'ın bir kısmını işgal ettiler. Batum'u da işgal etmek üzere hazırlandıkları sırada bölge halkının İngilizlere müraacatı üzerine işgal edemediler ve Batum civarı İngilizlerin kontrolünde kaldı.

    3 Mayıs 1920'de Sovyet Kızılordusunun Gürcistan üzerine yürümesi karşısında Batum'da bulunan İngilizler, Gürcüleri Bolşeviklere karşı direnmeyi teşvik maksadıyla 7 Mayıs 1920'de Artvin'deki kuvvetlerini çekerek burasını Gürcülere teslim ettiler. Ayrıca Gürcistan'ın ekonomik çıkarlarını sağlama bağlamak kaydıyla, daha önce tarafsızlığını ilan ettikleri Batum'u da Gürcistan'a terk ettiler.

    Ermenilerin gerek yukarıdaki Türkler aleyhini geliştirdikleri olaylara, gerekse Haziran 1920'den itibaren Oltu bölgesinde başlattıkları taarruz ve işgal hareketlerini TBMM Hükümeti olarak artık bir son vermenin zamanı gelmişti. Ayrıca bu sıralarda siyasi yönden Ruslar ile başlayan ilişkileri geliştirebilmek bakımından, direkt olarak sınırdan bağlantı kurmak ve işgal altındaki Türk topraklarını kurtarılmak zorunlu bir hal almıştı.

    Doğu Cephesinde harekata katılabilecek Türk Kuvvetlerinin durumu şöyle idi:

    Mondros Ateşkes hükümlerine göre doğudaki Türk kuvvetlerinin, Kafkasya ve İran'ı boşaltıp 1878'den sonraki sınır gerisine çekilmesinden sonra 9 uncu Ordu lağvedilmiş ve yerine 15 nci Kafkas Tümenleri ile 12 nci Piyade Tümeni ve Erzurum Mustahkem Mevkiinden oluşan bu kolordunun Doğu Cephesindeki konuşu şöyleydi:

    15 nci Kolordu Karargahı ve Bağlı Birlikleri Erzurum'da; 11 nci Kafkas Tümeni Doğu Beyazıt-Van-Erciş Bölgesinde, 12 nci Piyade Tümeni Horosan doğusunda ; 3 üncü Kafkas Tümeni Trabzon bölgesinde; 9 uncu Kafkas Tümeni Erzurum- Hasankale bölgesinde bulunuyorlardı. Bunların dışında Kuvvayi Milliye ruhu ile teşkil edilen Çoruh Grubu Gürcülere karşı Artvin bölgesinde, 1 nci ve 2 nci Grupları Karadeniz kıyılarını korumak üzere Arhavi ve Rize bölgesinde, Pontus çetelerine karşı mücadele veren 3 ncü Grup Trabzon'da, 4 ncü Grup Gümüşhane'de, Alpaslan Grubu Giresun bölgesinde bulunuyor idi.

    Ermeni Kuvvetleri: Birinci Dünya Savaşı sonlarına doğru Türk ordusuna bir çok kez yenilerek parçalanmış olan Ermeni ordusu, İngilizlerin desteği ile yeniden düzenlenmekteydi. 15 nci Kolordu Komutanlığı'nın istihbaratına göre, üç piyade tümeniyle bir süvari tugayı ve kolordu topçusundan oluşan 7 nci Ermeni Kolordusu'nun 15 Mayıs 1919'daki konuşu da şöyleydi:

    7 nci Kolordu Karargahı ve bağlıları Erivan'da; bir piyade tümeni Erivan çevresinde diğer bir piyade tümeni Gümrü (Leninakan), bir tümeni de Kars çevresinde bulunuyordu.

    Yukarıda açıklanan amaçların gerçekleştirilmesi için Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Doğu Cephesi Komutanlığı birlikleri, TBMM'den aldığı yetkiyle 28 Eylül 1920'den itibaren Sarıkamış-Kars-Gümrü (Leninakan) genel doğrultusunda taarruza başladı. 29 Eylül'de Sarıkamış, 30 Ekim'de de Kars geri alındı. İleri harekatını sürdüren Türk kuvvetleri, 7 Kasım 1920'de Gümrü'deki son Ermeni direnişini kırarak, doğuda ilk zaferini kazandı.

    Ermenilere karşı girişilen bu harekat sonunda tesbit edilen iki taraf kayıpları şöyleydi:

    Türk Kayıpları : Toplam 6 şehit, 21 yaralıdan ibaretti.

    Ermeni Kayıpları : 51'i Kars'ın işgaliyle ilgili harekat ve muharebelerde olmak üzere, toplam 95 ölü, yine Kars'a yapılan harekatta, içlerinde biri bakan olmak üzere bir kısım yüksek memurlarla birlikte üçü general ve çeşitli rütbede 50 subayla, sayılan 500'ü bulan er esir edilmişti.

    Gümrü (Leninkan) Barış Antlaşması (3 Aralık 1920)

    TBMM' Hükümeti kuvvetlerinin Doğu Cephesinde askeri alanda Ermenilere karşı elde etmiş olduğu zafer üzerine, 28 Kasım 1920'de Gümrü de toplanmış bulunan Türk ve Ermeni delegeleri arasında 2/3 Aralık 1920'de Gümrü Antlaşması imzalandı.

    17 Kasım 1920'de yenilgiyi kabul ederek mütareke istiyen Ermenilerden mütareke şartı olarak biner mermisi ile birlikte 2000 tüfek, 3 batarya seri ateşli dağ topu, koşulu 40 makinalı tüfek alındı.

    Bu Antlaşma gereğince doğuda tesbit edilen sınır sonradan Moskova ve Kars Antlaşmaları ile de kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti'nin Doğu sınırdır. Bununla Türk toprakları olan Kars İl'i anavatana kavuştuğu gibi Ermeni işgalindeki Iğdır ve Tuzluca İlçeleri de, Kars İl'i sınırları içinde olarak Türkiye'ye bırakılmış oluyor.

    Antlaşma'nın 18 nci Maddesi'ne, göre, bu Antlaşma iki tarafın hükümetlerince onaylanacak ve suretleri Ankara'da, teati edilecekti. Fakat Antlaşma'nın imzasından bir gün sonra Ermeni Taşnak Hükümeti ortadan kaldırılmış ve Ermenistan, Kızıl Ordu tarafından işgal edilmişti. Bu yüzden Gümrü Antlaşması da onaylanamamıştı. Bunun yerine, önce 16 Mart 1921'de Moskova Antlaşması, daha sonra 13 Ekim 1921'de Türkiye - Sovyet Rusya ve Ermenistan arasında Kars Antlaşması imzalanarak yürürlüğe girmiştir. Kars Antlaşması hükümleri Moskova Antlaşması hükümlerinin aynıdır.

    Doğu Cephesi Komutanlığı'nca Ermenilere karşı girişilen harekatın zafere ulaşmasıyla doğuda Ermeniler ile imzalanan Gümrü Antlaşması, ANKARA HÜKÜMETİ'nin ilk siyasi anlaşmasıdır. Ermeniler, bu ve diğer anlaşmalarla Sevr Anlaşmasını reddetmişler ve bugünkü Türk-Ermeni sınırını kabul etmişlerdir (*).

    (*) Görgülü, İsmet; Ana Hatlarıyla Türk İstiklal Harbi, Kastaş Yayınevi, 2. Baskı 1999, s.53-60


    kaynak..
    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş