KARS İLİ VE ÖTESİNDE ERMENİ MEZALİMİ
Ermeni birliklerinin 1877-1878 tarihindeki Osmanlı-Rus sınırı gerisine çekildikten sonra o bölgedeki Müslümanlar da aynı mezalime uğramışlardır. Sarıkamış'ta çalıştırılmakta olan 1800 Türk esiri birbirinin ardı sıra öldürülmüşlerdir. Sarıkamış, Kars, Gümrü, Kağızman, Ardahan ve Ahılkelek bölgeleri birer fecaat sahnesi olmuştur. Sarıkamış ve Kars yakılmıştır.
Bu bölgelerde yapılan ermeni Mezaliminin özeti şöyledir(1):
1- 29 Nisan 1918 tarihinde Gümrü'den 500 ile Ahılkelek'e nakledilmekte olan 3000 kadar kadın, ihtiyar, çocuk ve erkek yolda öldürülmüşlerdir.
2- 1000 asker, iki makineli tüfek ve iki toptan ibaret bir Ermeni kuvveti, Kağızman'ın doğusundaki Kulp (Tuzluca) ve Erivan bölgesindeki Müslüman köylerini yakıp yıkmış, kadın, çocuk ve erkeklerini öldürmüşlerdir.
3- 1 Mayıs 1918 tarihinde 100 kadar Ermeni atlısı Şiştepe (Revan'da bir köy), Dörkene (Gümrü'de bir köy) ve civarında 60 çocuk, kadın ve erkeği öldürmüşlerdir. 25 Nisan 1918 tarihinde Kars'ın doğusundaki Subatan köyünde büyük-küçük 750 Müslüman'ı balta ve bıçakla öldürdükten sonra ateşte yakarak şehit ettiler. Magosto ve Alaca köylerinde 100'den fazla kadın ve çocuk aynı şekilde feci surette öldürülmüşlerdir. Tekneli, Hacıhalil, Kaloköy, Harabe, Vagor, Yılanlı ve Kınak köyleri tamamen öldürülmüşlerdir.
4- 1 Mayıs 1918 tarihinde Ahılkelek çevresindeki Acaraça, Dangal, Mulanıs, Murcahit, Padıgna, Havur ve Kumrus köyleri yakılmış, halkı da tamamen öldürülmüştür. Arpaçay üzerindeki Kehorkinefski'nin kuzeyindeki Yoğurtlu ve Erivan'ın kuzeydoğusundaki Şamran ve çevresindeki köylerin halkı Ermeniler tarafından öldürülmüş, köyler tamamen yakılıp yıkılmıştır.
5- Kars'taki Türk esirlerinden bir kısmı Kars'ta ve bir kısmı da Gümrü'de süngü ile feci şekilde öldürülmüştür.
Bu cümleden olarak, Borçalı kazası merkezinden Matoyef imzasıyla III. Gürcü Piyade Tümeni Komutanlığına yazılıp aslı ele geçirilen 17 Nisan 1918 tarihli Rapor'da, Ermeni mezalimine ait aynen şu cümleler geçmektedir:
“Ermeniler, emre ve disipline bakmayarak birkaç Müslüman köyünü yaktılar. Bunu yapanlar bulunamadı. Abbastuman'dan ve Borcom'dan telgraf ve telefon görüşmeleri kesilmiştir. Bir tarafa çıkmak mümkün olmuyor. Köylüler bizden imdat istiyor, bende imdada gidecek kuvvet yoktur.(2)
Bundan başka Bakü (İslam) Cemiyet-i Hayriyesinin XXXVI. Kafkas Tümeni Komutanlığı'na gönderdiği mektupta da(3);
“Erivan vilayetindeki Müslümanların yok edilmekte oldukları, 30'dan fazla Müslüman köyünün yakılıp, halkının öldürüldüğü ve Erivan'dan kaçarak gelen yaralı ve hasta göçmenlerin sayısının günden güne çoğalmakta ve sefalet ve perişanlık içinde yüzmekte olduklarından, bunlara sığınacak ve barınacak yer gösterilmesi” istirham olunmaktadır.
Ermeni Birliklerinin bu vahşi davranışlarına karşı, Türk birliklerinin tutum ve davranışları hakkında Kutayıs valisi Çıkvişvili'nin Kutayıs vilayeti ile merkeze bağlı olan yerlere yazdığı telgraflardan dikkate değer bölümler aşağıya çıkarılmıştır.(4)
“Türkler kesiyor, öldürüyor, diye söylentiler çıkıyor. Ben size bildiririm ki, bu doğru değildir.
Türk Hükümeti ve Türk askeri kendi halinde duranlara, hiçbir şey yapmaz ve ilişmez. Mal ve mülkünü de koruyarak, kendilerine yardım eder. Halkın yerlerine gelmesini, sahipsiz kalan evlerdeki eşyalarına sahip olmalarını ve bunların zayi olmakta bulunduğunu, Türk Hükümeti bize bildiriyor.
Trabzon'dan ve Batum'dan askerler silahlarını atarak kaçtılar. Bu utanılacak bir şeydir. Bu husus Azergueti Muharebesinde pek fena bir şekilde görüldü. Muharebede büyük küçük herkes durumunu korumalıdır.”
Bundan Başka Borçalı (Tiflis İlinde) Müslüman Halkının uğraya gelmekte oldukları mezalimi Tiflis'te çıkan Albayrak gazetesinin özel sayısı açıkça ortaya koymakta ve halkın gönderdiği yardım dilekçeleri de, olup biten olayları anlatmaktadır.(5)
a) Barbarlık ve zalimliğin, aklın alamayacağı dereceye vardığı görülmektedir. Ahılkelek bölgesindeki Müslümanlara Ermenilerin yaptıkları mezalim hakkında Rus memurlarından I. Aksire Dairesi Müfettişi Haraşenko kendi el yazısı ile verdiği raporda olayları aşağıda olduğu gibi açıklamaktadır.(6)
“1917 Kasım'ından itibaren 1918 senesi 21 Mayıs'ına kadar Ermenilerin Ahılkelek Sancağında yerli ve sadık Müslüman halka yaptıkları vahşetleri açıklayacağım. Gerek yerli Gürcülerin bana anlattıklarına dayanarak ve gerekse bizzat olduğum olayları, gözlerim yaşlarla dolu olarak yazmaya başlıyorum:
Geçen sene Kasım ayı sonunda Akbabalı Sekiz Müslüman, yerlilerden ot satın almak üzere Bogdanofka köyüne geldiler (Şurası dikkate değer ki, o sıralarda güvenlik yerinde olduğundan Müslümanlar silahsız gezerlerdi). Bunu haber alan Hocabey köyü Ermenileri hemen sekiz Müslüman'ın etrafını çevirerek hançerlerle üzerlerine saldırıp dördünü öldürdükten sonra gözlerini oydular ve dillerini kestiler. Daha sonra, cesetlere çeşitli hakaretler yaptıktan sonra diğer dördünü de silahla öldürerek akbabalılara verdiler. Hançerlerle öldürdükleri dört cesedi yaktılar. 1918 yılı ocak ayında Ermeniler Müslüman köylerine saldırmaya başladılar. Önce (Silahlarınızı bize teslim ederseniz size hiçbir şey yapmayız) diyerek söz verdiler. Müslümanlar, Ermenilerin sözlerine inanarak silahlarını teslim ettiler. Halbuki Ermeniler yalan söylemişlerdi. Ermeniler, Müslümanların silahlarını aldıktan sonra Tospiya, Kokiya, Verivan, Tonokam, Kulilis, Pankana, Sogomakuvaşi, Alovejva ve Gümris köylerini yakıp yıktılar; köyleri zahire, hayvan ve bütün eşyalarını alıp götürdüler. Köy halkının bir kısmını hemen orada öldürerek, geri kalan kadın ve erkekleri esir alarak Ahılkelek kasabasına götürdüler. Orada bunlara 24 saatte bir funt (400 gramlar Rus ağırlık ölçüsü ) ekmek ile sudan başka hiçbir şey vermediler. Açlık ve pislikten esirler arasında tifo çıktı. Doktorlar esirlerin daha iyi beslenmeleri ve temiz tutulmaları için müracaat etmişlerse de Ermeniler dikkate almayarak Müslümanların hesapsız kırılmasına sebep oldular. Kimse yardım edemedi. Çünkü Ermeniler Müslüman esirlerinin kapatıldıkları binanın çevresine bile kimseyi bırakmıyorlardı.
İşte 21 Mayıs 1918 tarihinde Türk ordusu Kurzah köyünü işgal ettiği zaman Ermeniler kaçmaya başladılar ve esirlerin bulunduğu binayı yaktılar. Müslümanlar bu yıkıntılar altında kaldılar. Cesetlerin bir kısmını da çukurlara atarak üzerlerine kireç döktüler. Daha sonra da neft ile yaktılar.
İşte XX. Asırda medeni (!) Ermenilerin yaptıkları vahşet.”
İşte görülüyor ki, Ermeniler 1877-1878 Osmanlı-Rus sınırının batısındaki işgal altında bulunan topraklardaki Müslüman halka yaptıkları zulüm ve vahşeti, anılan sınırın doğusunda sakin, kendi iş ve güçleriyle uğraşan her türlü milli haklardan mahrum çaresizlere de uygulamakta devam ediyorlar. Bu imha planının muntazam kuvvetlerle yapıldığı, maksadın; çoğunluğu teşkil eden Müslümanların azınlık durumuna düşürülmesi ve hatta varlıklarının tamamen yok edilmesinden ibaret olduğu anlaşılıyor. Her ne kadar, Ermeniler, gördükleri zulüm karşısında çılgınlık ettiklerini iddia ediyorlarsa da, bu iddiaların yersizliğini (çürüklüğünü) 1877-1878 Rus sınırı doğusunda yapıldığı açığa çıkmış kanlı olaylar göstermektedir.
b) Özellikle meşhur Ermeni çete reislerinden Antranik müfrezesiyle Nahcivan çevresinde yaptığı katliamı hiç durmadan sürdürmüştü. Ermeni Başkomutanı bu katliamın sorumluluğunun kendisine yöneleceğini anlıyordu. Bu sırada Ermeni Kolordusu Komutanı General Nazarbekov'un I.Türk Kolordusu Komutanlığı'na ulaştırılmak üzere Ermeni Komisyonu Başkanlığına gönderdiği mektup yapılan mezalimin korkunçluğunu ve genişliğini göstermektedir. Generalin mektubuna ek olarak Ermeni Komisyonu'nun verdiği rapor, Ermeniler ile Müslümanlar arasındaki nefretin sebeplerini göstermektedir. Önemleri sebebiyle bu iki mektubun tercümesi aynen aşağıya alınmıştır.
Kaynak : Halil Kemal Türkgözü, Osmanlı ve Sovyet Belgeleriyle Ermeni Mezalimi,s.81-90
(1) Belgeler Dosyası, Belge No.31
(2) Belgeler Dosyası, Belge No.28
(3) Belgeler Dosyası, Belge No.29
(4) Belgeler Dosyası, Belge No.30
(5) Belgeler Dosyası, Belge No.32
(6) Krş. “Ahılkelekteki Türklere Ermenilerin Yaptığı Vahşet ve Kırgınlar,” Ermeniler Hakkında Makaleler-Derlemeler, Cilt II., s.279- 281; M. Fahrettin Kırzıoğlu, Kars İli ve Çevresinde Ermeni Mezalimi, s.50-51.
“GÜMRÜ'DE MÜSTAKİL ERMENİ KOMİYONU BAŞKANLIĞINA
Numara : 1008 27 Haziran 1918
Aldığım bilgilere göre, emirlerime karşı geldiğinden dolayı komutam altındaki Kolordu'-dan bütün müfrezesiyle 5 Haziran 1918 tarihinde görevden uzaklaştırılan Antranik'in Nahcivan çevresinde gerçekten bir çok mezalim ve facialar yapmakta olduğunu Türk Komutanlığına bildirmenizi rica ederim.
Osmanlı Komutanlığı da tabii biliyor ki, Kamerli güneyindeki Culfa demiryolu bölgesi uzun bir zaman Müslüman çeteleri elinde idi. Ben bunları dağıtmak istedim, muvaffak olamadım. İtaatlı halka zulmeden Ermeni ve Müslüman çetelerini dağıtmak üzere ben ve Erivan hükümeti bütün çarelere başvuruyoruz. Bunu Türk Kolordusu Komutanı Kazım Karabekir Paşa'ya haber verdim. Sınır bölgesinde de aynı tedbirlerin onlar tarafından alınmasını ben de istiyorum.
Koblasara ve İmanşalu köyleri yanında belki yanlışlık eseri olarak 25 Haziran 1918'de yerli Ermeni, Türk ve Tatar müfrezeleri arasında çarpışmalar olduğunu Türk Komutanlığına haber vermenizi rica ederim. Bu gibi olayların olmaması için ne zaman? Hangi yoldan? Ne kadar? Birliğin ne maksatla? Geçeceğinin zamanında bana bildirilmesi meselesinin komisyonda halledilmesini rica ederim. Adı geçen olaylara benzer olayların bir daha olmayacağını muhakkak bilebilirler.
Kolordu Komutanı
Nazarbekov”
“ OSMANLI KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA
1 Temmuz 1918