Aysun K. 10 yıllık bankacı. Daha fazla maaş almak için, çalıştığı kamu bankasından yabancılara satılan bir bankaya transfer olur. Kamu bankasında bin 200 TL alırken, bu özel bankaya 3 bin TL maaşla geçer. Her şey çok güzeldir. Ancak hedefler, geçen her güzel günün ardından biraz daha zorlaşır. Önceleri, eski bankadan edindiği çevresini kullanarak hedeflerini tutturur. Bir ayda 100 kredi kartı satar, 10 sigorta yapar, 5 tane bireysel emeklilik ve daha aklınıza gelen ne kadar ürün varsa aldığı 3 bin TL’nin hatırı için gece yarılarına kadar hatta Cumartesi Pazar da çalışarak zar zor satar. İkinci ay, azalan çevre ile biraz daha zorlanır. Üçüncü ayda psikolojisi iyice gerilir ama 3 bin TL, ailesine büyük katkı sağlamıştır, mecburen katlanır. Tam bir yıl sürer bu gerilim. Geçen süre sonunda depresyon ilaçları almaya başlar. Banka yeni bir kampanya yapar; kredili mevduat hesabı açılışı. Her personele hedef verilir ve 300 kredili mevduat hesabı açması istenir. Yoldan geçen her insanı içeriye davet edip hepsine yapsa bile, 300 rakamını tutturması imkansızdır. Sonuç olarak bu baskı altında insan kaynaklarına davet edilir ve “Seni işten çıkartacağız. Satış hedeflerini tutturamıyorsun, bari sen istifa et en azından başka bankada iş bulursun” denilir. Kovulmuş olmanın psikolojisini yaşamamak ve başka bankaya “istifa ettim” diyerek iş bulma umuduyla başvururum diyerek tazminatını bırakarak istifa eder.
Fatma C. 3 yıllık bankacı. Okulu bitirip bankada gişe elemanı olarak işe başlar. En büyük hayali gişeden bireysel satış bölümüne geçmektir. Sonunda bu muradına erer. Fatma C, bireysel satış temsilcisi olmanın keyfi ile başlar satış yapmaya. Hedefler önce küçüktür, fazla zorlanmaz. Gece gündüz, Cumartesi Pazar demeden çalışır. Aylar geçer ve artık hedef baskısı öyle altından kalkılacak gibi değildir. Bir ayda 100 kredi kartı, 10 sigorta, 5 bireysel emeklilik sigortası ve daha bir çok ürün satışı, hedef baskısı olarak karşısına gelir. Bu hedefleri zor da olsa tutturur ama hayatından büyük ödün verir. Sosyal yaşamdan iyice kopmuş, bırakın sinemaya tiyatroya gitmeyi evin yolunu bile unutmuştur. Bir gün banka yine bir kampanya düzenler: Kredili mevduat hesap açılışı. Kendisine 250 adet kredili mevduat hesap açılış hedefi verilir. Üstelik bu hedefin yanında bir de ödül vardır. Bu ödül; Türkiye genelinde en fazla satış yapan 3 kişi ödül olarak yurtdışı tatiline gönderilecektir. Zaten iyice bunalan Fatma C., tutturulması oldukça güç bu hedef için çalışmaya başlar. Yurtdışı tatili kendisine de iyi gelecektir. Bilgisayarın başına geçer ve mevcut 5 bin müşteriye, sırasıyla kredi mevduat hesabını açar. Kimisine 100 lira, kimisine bin lira limit verir. 5 bin hesaptan 3 bin 200’üne onay verilir. Ve Fatma C., Türkiye ikincisi olur 3 günlük yurtdışı tatili kazanır. Kimse Fatma’ya sormaz bu kadar sürede 5 bin hesabı nasıl açtın diye. Şube müdürü de farkındadır ama şubesinin birinci olması nedeniyle sorgulamaz. Bölge müdürü imkansızı, kendi bölgesinin birinci olmasının gururu ile sorgulamaz. Aradan geçen bir ay sonra bu hesaplar bir bir patlar. BDDK’ya yüzlerce şikayet gider. Banka müşteriden izinsiz kredi hesabı açtığı için Fatma C.’nin iş akdini feshederek kovar! İşte Türkiye’de yaşanan bir bankacılık fotoğrafı. Yorum yapmaya gerek var mı?
(Remzi Özdemir, Aralık 2012)