Adana ve çevresinde ermeni mezalimi Çocukları annelerinin gözü önünde Süngülere takarak hunharca katlettiler Şerefoğlu Köyü’nde, eşya tahrip edildi. 3 ev yakılarak köy topa tutuldu ve hayvanlar öldürüldü. Çakallı Köyü’nde Hasan oğlu Hasan’ın çobanı Hassa, Molla Nasıroğlu’nun çobanı Muhacir, Abdivahap oğlu Memiş’in hanımı Esma, Nasıroğlu’nun hanımı Gülistan, 3 kız ve iki erkek çocuğu Ermeni ve Fransızlar tarafından acımasızca katledildiler. Çakallı halkı evlerini terketmek zorunda

Bu konu 1381 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Adana ve çevresinde ermeni mezalimi 1381 Reviews

    Konuyu değerlendir: Adana ve çevresinde ermeni mezalimi

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1381 kez incelendi.

  1. #1
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Adana ve çevresinde ermeni mezalimi

    Adana ve çevresinde ermeni mezalimi



    Çocukları annelerinin gözü önünde

    Süngülere takarak hunharca katlettiler

    Şerefoğlu Köyü’nde, eşya tahrip edildi. 3 ev yakılarak köy topa tutuldu ve hayvanlar öldürüldü. Çakallı Köyü’nde Hasan oğlu Hasan’ın çobanı Hassa, Molla Nasıroğlu’nun çobanı Muhacir, Abdivahap oğlu Memiş’in hanımı Esma, Nasıroğlu’nun hanımı Gülistan, 3 kız ve iki erkek çocuğu Ermeni ve Fransızlar tarafından acımasızca katledildiler. Çakallı halkı evlerini terketmek zorunda bırakıldı. Zahire ve eşyaları yağmalandı. Çakallı ve Şerefoğlu Köyleri’nin merada otlanan sürülerine top ateşi açıldı. Büyük ve küçükbaş hayvanlardan 368’i öldürüldü. Eloğlu Köyü’nü kuşatan Fransızlar; kaçamayan köylülerden Alhas oğlu Mehmet, kardeşleri Mahmut, Halil, Kırşehirlioğlu Abdullah, Antepli’nin çobanı Hasan, kızı Zeliha ve Abdullah oğlu Memik’in 8 yaşındaki kızı Hüsne’yi, Osman’ın 7 yaşındaki kızı Zekiye, Kadir’in 5 yaşındaki oğlu Ahmet, Ali’nin 4 yaşındaki oğlu Durdu ve Ökkeş’in 6 yaşındaki oğlu Ali’yi süngülere takarak, diğerlerini iplere dizip kurşunlayarak hunharca öldürdüler. 10 yaşındaki Ruşen, kaçmak isterken yakalandı ve annesinin gözü önünde Fransız askerleri tarafından süngü ile katledildi. Fransız ve Ermeni askerler, 4 Türk kadını yanlarında alıkoydular. Kur’an-ı Kerim’ler çiğnendi ve pisletildi. Eloğlu’nda 2055 büyük ve küçükbaş hayvan, tonlarca zahire, yataklar, kilimler ve bir çok eşya Ermeni ve Fransızlar tarafından yağmalandı.
    13 Ocak 1920 gecesi, Fransız üniformalı Ermeni askerler, Araplar Köyü’nde 15 Türk’ü katlettiler. Evlerin kapıları kırılarak eşyalar tahrip edildi. Kadınlara ve kızlara tecavüz ettiler. 14 Ocak 1920’de,
    Araplar’dan Safça Köyü’ne doğru harekete geçen bir Fransız birliği yol üzerindeki Türkler’e ateş açtı. Çıkan çatışmada bir Türk öldü, iki Türk yaralandı. Kahramanmaraş şehir merkezinde, 21 Ocak’ta (1920), şehrin ileri gelen şahıslarından bazıları Fransızlar tarafından tutuklandı. Bir Türk jandarma eri öldürüldü. Türk halkı galeyana geldi. Bir Fransız birliği Hükümet Binası’nı işgal etmek üzere harekete geçince, siperdeki Millî Kuvvetler tarafından geri püskürtüldü. Fransızlar her tarafı top ve tüfek ateşine tuttular. Ceza Reisi Cemil Bey sokakta öldürüldü. Şehirde yangınlar çıktı. Çatışmayı duyarak köylerden yardıma koşan Türkler’den bazıları Fransız ve Ermeni kurşunlarıyla öldü, bir kısmı yaralandı. Ama, bazı mahalleleri ele geçirmeyi başardılar. 23 Ocak 1920’de, Fransızlar, Kışlaönü ve Pınarbaşı’ndaki Türk evlerini topçu ateşiyle yakıp yıktılar. Fransızlarla çatışmaya giren keşif kolundan bir Türk eri Taşocakları Mevkii’nde öldü. 24 Ocak 1920’de, şehir merkezindeki yangın yayıldı. 25 Ocak 1920’de, Fransızlar, henüz yanmamış olan Türk evlerini meşalelerle tutuşturdular. Türk Kuvvetlerinin Şekerdere Fransız karakolu ve kilisesine karşı giriştiği harekâtta, Berber Ali, Fransız kurşunlarıyla öldü, 3 Türk eri yaralandı. Ermeniler’in yoğun olarak oturduğu Kümbet ve Kuyucak Mahalleleri’ndeki Ermeniler’i tahliye etmek isteyen Türkler’den çoğu Ermeni kurşunlarıyla öldü. 26 Ocak 1920’de, Fransızlar, meşalelerle Türk evlerini yakmaya devam ettiler.
    Maraş Heyet-i Merkeziyesi Reisi Arslan Bey’in 27 Ocak 1920 günlü raporuna göre; çarpışmalarda Türk Millî Kuvvetleri, 20 ölü, bir o kadar da yaralı verdiler.

    Fransız birlikleriyle birlikte gelen Ermeniler İslahiye’yi yağmaladılar

    28 Ocak 1920’de devam eden çatışmada, bir Türk evine giren 3 Fransız askeri, erkekleri öldürerek, kadınlara tecavüz ettiler. 29 Ocak 1920’de, Fransızlar Kışla’dan top ve makineli tüfekle, Ermeniler Katolik Kilisesi’nden, Türkler’e sürekli ateş açtılar. Yangın genişledi ve bir çok ev yıkıldı. Çok sayıda Türk, Ermeni ateşiyle öldü. 30 Ocak 1920’de, Güllülü Yusuf, Eloğlu’nda yapılan çatışmada Fransızlar tarafından öldürüldü. Fransızlar, şehir içinde Medinelioğlu Abdullah Çavuş’u öldürdüler. 31 Ocak’ta (1920), Aşağı Bedesten’deki Üdürgücü Camii ile Mevlevihane, Fransız askerleri tarafından yakıldı. Kuva-yı Milliye Kumandanı Arslan Bey, Eloğlu çatışmalarıyla ilgili 1 Şubat 1920’de verdiği raporda; yirmidört saatte 10 ölü, 15 yaralı verildiğini bildirmektedir.
    1 Şubat 1920’de, Fransızlar’ın şehir merkezini Kışla tarafından bombardımana tutması sonucunda, çarşı ve pazarın büyük bir kısmı, Belediye Binası ve Suluhan yandı. 3 Şubat 1920’de, devam eden çatışmalarda Türk tarafı, Fransız kurşunlarıyla 3 ölü verdi, 6 Türk eri yaralandı. 4 Şubat 1920’de, Fransızlar’ın şiddetli bombardımanı nedeniyle çıkan büyük yangında, çarşı ve çok sayıda ev yandı.
    Ermeniler’in başlattığı sokak savaşında ise, Maraş Evkaf Müdürü Evliya Efendi, Çeçen Şahin ve Hafız Ökkeş, Ermeni kurşunlarıyla canverdiler. 5 Şubat 1920’de, Fransızlar’ın, Kışla’dan top ve makineli tüfek ateşi ortalığı kan gölüne çevirdi. Türkler’den, Mıllış Nuri ile birçok kimse öldü, çok sayıda Türk yaralandı. 8-9 ve 10 Şubat 1920’de, Fransızlar’ın şehir merkezindeki bombardımanı devam etti. Fransızlarla teslim şartlarını görüşmek üzere General Querette (Keret)’in yanına giden, fakat generalden, Fransız kuvvetlerinin şehri terkedeceğini öğrenen Dr. Mustafa, Hüsnü Efendi ve Balcıoğlu Ali, bu bilginin Türk tarafına ulaşmasını istemeyen Ermeniler tarafından katledildiler.
    Fransızlar, geri çekilirken bütün bataryalardan şehre ateş açtılar. 11 Şubat 1920’de devam eden batarya ateşleri sonucunda, Ermeniler’in yaktığı Büyük Cami ve Türk Kışlası ile Kahramanmaraş alevler içinde kaldı102. Kahramanmaraş’ı terkederek İslahiye yönünde çekilen Fransızlar ve onlarla giden Ermeniler, 11 Şubat 1920 akşamını Eloğlu’nda geçirdiler. Fransızlar, daha önce tutuklamış oldukları Kahramaraş Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti üyesi olan Belediye Reisi Hacı Bey, Şişmanzâde Arif, Kocabaşzâde Hacı Naci ve Mühendis Abdüllatif Beyleri birlikte götürdüler. Yanlarında götürmek istedikleri Jandarma Kumandanı İsmail Hakkı Bey’i ise; yürüyemeyecek derecede rahatsızlandığı için Aksu Nehri kenarına bırakmışlardı. 12 Şubat sabahı Eloğlu’ndan yola çıkılırken, köyü ateşe veren birkaç Ermeni, harp divanında yargılanmak üzere, Fransızlar tarafından tutuklandılar. 13 Şubat 1920’de, Belpınar’da önlerini kesen Bahçe Millî Kuvvetleriyle çıkan çatışmada, Fransızlar, 4 Türk erini öldürdüler. 14 Şubat 1920’de, Fransız birlikleri ve Ermeniler İslahiye’ye ulaştılar. İslahiye, Ermeniler tarafından yağmalandı.

    Fransızlar emellerini gerçekleştirmek için Ermenileri bir piyon gibi öne sürdüler

    Bir Ermeni kaynağına göre; işgal sırasında Kahramaraş ve çevresinde cereyan eden mücadelede 2000 Türk, Ermeniler ve Fransızlar tarafından katledilmiştir. Türk kaynakları ise; şehir merkezindeki çatışmalarda 300 Türk’ün katledildiği bilgisini vermektedir. Yangında, Askerî Kışla, Belediye Binası, 1000 kadar ev, çarşı ile 350 dükkân, 5 cami, 10 kilise ve 15 okul dahil, şehrin dörtte üçü yanmıştı.
    Şehirde kalan 9000 kadar Ermeni’den, savaş suçlusu olarak görülen 60’ı yargılanmak üzere ayrılmış, diğerlerine dokunulmamıştır. Bu da Türkler’in soykırım düşüncesi taşımadığını gösteren bir başka delildir.
    Şimdi de, Kahramanmaraş’ın tahliyesini takiben, Fransızlar’ın Ermeniler’e davranışı konusunda Ermeni kaynaklarında yazılanlara bakalım: "... Onların (Fransızlar’ın) tapındığı üç rengin (Fransız bayrağındaki mavi, kırmızı, beyaz) altında toplanmış şu gönüllülerin pek çoğu Amerika’daki rahatlarını terketmiş, ailelerinden yaşayanları bulmak ümidiyle gelmişti. Fakat şimdi bu gönüllüler, hain Fransız diplomasisinin alçakça emelleri için kurban ediliyorlar... Fransızlar, peşlerinden gelen Ermeniler’e engel olmamakla birlikte, açlıktan ölmek üzere olanlara ne ekmek verdiler ne de dönüp baktılar. Kâh sağa kâh sola ittiler, ya da onları isyana teşvik ettiler. Eloğlu’nda, askerler evlerin
    hepsini işgal edince bize de açıkta kalmak düşüyordu... Hepimiz evlerde kalabilirdik. Fakat Ermeniler’i düşünen kimdi?.. (Belpınar’da) Gece boyunca barınacak yer bulamamış halde açıkta kara karşı mücadele etmeye mahkümduk. Fransız askerlerinin bir kısmı köyün küçük kulübelerine sığınmış, diğerleri de çadırlarında keyif çatıyordu. Alçaklar!.. Beyaz bisküvi ile et suyu yiyip, şarap ve çaylarını da yudumladıktan sonra, zevkle bizim perişan halimizi seyrettiler... Birkaç Fransız atlısı, yanlarına çok sayıda Ermeni gencini de alarak, (kar kalınlığı bir metreyi geçen) yolu açmak için girişimde bulundu. Ama bu yoldan sadece tek bir insan geçebilirdi. Bu sebeple, Fransızlar, Ermeniler’i sağa ya da sola iterek karın üstlerine düşmesini sağladı. Bu yolu güçlükle Ermeniler açmasına rağmen onlar (Fransızlar) kullandı... İslahiye’de, askerler kendileri için özel olarak ayrılmış evlere yerleşti. Fakat Ermeniler’i hiç düşünen yoktu".
    Her şeyden önce belirtmemiz gereken bir nokta şudur: Yazımızın başından sonuna kadar Ermeni ya da Ermeniler derken; masumları değil, geçmişte bu olayları çıkaran, Türk düşmanlığını kışkırtan ve yayan Ermenilerle, günümüzde de aynı fikir ve duyguları taşıyan Ermeniler’i kastetmekteyiz.
    5 Ağustos 1920 günü öğle vakti, Adana’da Ermeni Komitesi karargâhı’nda toplanan Ermeniler, Dr. Mihran Damatyan önderliğinde Hükümet Konağı’na gelip Vali vekili Bağdadizâde Abdurrahman (Paksoy)’ı kapı dışarı ederek: "Vilâyet idaresinin Kilikya Hrıstiyan Cumhuriyeti’nin eline geçtiğini, kendisinin artık Vilâyet’te bir işi kalmadığını", söylemişlerdi. ’Guilliguia’ adlı Ermeni gazetesinin müdürü Veradzin, yanına aldığı birkaç partizanla, Abdioğlu Bölgesi’ne yerleşmiş ve burada Fransız mandası altında ’Kilikya Mezopotamyası’adında bir Ermeni Cumhuriyeti kurduğunu resmen ilân etmişti. Kuzeyde tren hattı, güneyde deniz, doğuda Ceyhan ve Batıda Seyhan Nehri yeni Ermeni Cumhuriyeti’nin hudutlarını teşkil ediyordu. Kısa zamanda Veradzin’in kurduğu cumhuriyet yıkıldı.

    Adana’da, çocuğunu acımasızca dövenlere "Ermeni’den beter misin yahu" denir

    Fakat, bunun yerine bir başkası doğmuştu. Damatyan, derhal yeni bir kabine oluşturmuş ve kendisini de Fransız mandası altında geçici ’Kilikya Hükümeti’nin şefi ilân etmişti. Damatyan, ’Cumhurreisi’ sıfatıyla Vali koltuğuna kurulmuş, Rumlar’dan, Dr. Yusufaki Sıhhiye, Avukat Yuvaki Adliye, Ermeni Nalbantyan Karabet’in Tarım Bakanlığı’na atandıkları bildirilmişti. Fransız memurlarla birlikte öğle yemeğinde olan Fransız İşgal Komutanı Albay Brèmond, Vali vekili Abdurrahman’dan olayı öğrenince, derhal Vilâyet’in telefon hatlarını kestirmiş, Fransız askerlerine Hükümet Binası’nı sarmaları emrini vermiş ve ’sözde’bakanları dışarı attırarak, bir-iki saatlik bu Ermeni Cumhuriyeti’ne son vermişti. Ermeni hak ve hukukunu savunacağı sözünü veren Fransa buydu işte! Yörede dökülen Türk ve Ermeni kanlarının sorumlusu Fransa!.. Çıkarları gereği Ermeniler’in kurduğu devleti kendisi yıkan, tutamadığı sözü nedeniyle döktüğü kanların faturasını Türk tarafına keserek, Ermeniler’i yeni maceralara, yeni cinayetlere sürükleyen ve sürüklemekte devam eden Fransa...
    Lozan Antlaşması’nın 31. maddesi, bunu takip eden bazı maddeler ve tüm tarafların imzaladığı ek protokolda: "Savaş sırasındaki tutum ve davranışları nedeniyle suçlu sayılabilecek olan herkes için af", öngörmektedir. Ankara Hükümeti ile Fransa arasında imzalanan Ankara İtilâfnâmesi de, ’genel af’fı kabul ve ilân etmişti. Öte yandan; Türk ve Fransız yetkililerin beyân ve taahhütlerine karşılık, Adana ve çevresinde Türk-Müslüman halka karşı baskı ve zulüm uygulayan, sayısız cinayet işleyen Ermeniler’den bir kısmı kendilerinden intikam alınacağı korkusu ile, bir kısmı da kendi din adamları ile Ermeni komitelerinin baskısı ve tehditleri nedeniyle Türkiye’de kalamamışlardır. Ermeniler’in kaçışı konusunda: Fransızlar’ın, Suriye’de tutunabilmek ve iktisadî işlerinde onları çıkarlarına uygun şekilde kullanabilmek için, tüccar ve sanatkâr Ermenileri istismar ederek, Türkiye’den ayrılmaları yönünde teşvik ettikleri yönünde de görüşler bulunmaktadır.
    Ermeniler ve taraftarları, şimdi Türk Milleti’ne yaptıkları haksız suçlamaları bırakıp, artık gerçekleri görmelidirler. Geçmişte hunharca işledikleri sayısız cinayetler ve acımasızlıkları nedeniyle, Ermeniler’in, Adana ve çevresinde bıraktıkları derin izler yakın tarihe kadar unutulmamıştır.
    Ermeniler’in, Kozan’da çok sayıda Türk’ü içine doldurarak yaktıkları fırın, Adana’da Kanlı Kilise cinayetleri ve Hasanağa Camii’ne toplayıp yakmak istedikleri Türklerle, kadın ve çocuklara yönelik acımasız cinayetleri hafızalarda yeniden canlanmaktadır. Bu nedenle; Adana’da, biri çocuğunu biraz fazlaca dövmeye kalkıştığı zaman çevreden: "Yeter artık Ermeni misin nesin? Ermeni’den beter misin yahu? Acımasız zalim Ermeni, öldüreceksin çocuğu...", sözleri duyulduğunu belirtmek gerekir. Yakın geçmişte Ermeniler’in yaptıkları zulüm ve işledikleri feci cinayetleri ve bunların bıraktığı izleri bu sözler ne kadar güzel anlatmaktadır.

    Kerrar Esat Atalay
    Yeniçağ gazetesinden alıntıdır.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Adana ve çevresinde ermeni mezalimi

          Kategori: Türk Soykırımı

          Konuyu Baslatan: AyMaRaLCaN

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1381

    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş