http://www.istegenc.com.tr/content/images/content_2006/nisan/yasam/tarihin_enkotu_isleri03.jpg Tarih derslerinde hep kahramanlıklar anlatılır ya, bir de tarihin anlatılmayan tarafı var. Yo hayır, Haçlı Seferleri’nin politik arka planından filan bahsetmiyoruz. Daha da anlatılmayacak durumlardan, tarihin en kötü işlerinden bahsediyoruz. Roma İmparatorluğu, medeniyeti hayata geçirmiş olabilir ama bunun da bir bedeli vardı ve sadece bir kısım bu bedeli ödüyordu. Yumurta toplayıcı:

Bu konu 1450 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Tarihin En Kötü İşleri 1450 Reviews

    Konuyu değerlendir: Tarihin En Kötü İşleri

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1450 kez incelendi.

  1. #1
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1050
    @Dygsuz

    Standart Tarihin En Kötü İşleri



    Tarih derslerinde hep kahramanlıklar anlatılır ya, bir de tarihin anlatılmayan tarafı var. Yo hayır, Haçlı Seferleri’nin politik arka planından filan bahsetmiyoruz. Daha da anlatılmayacak durumlardan, tarihin en kötü işlerinden bahsediyoruz. Roma İmparatorluğu, medeniyeti hayata geçirmiş olabilir ama bunun da bir bedeli vardı ve sadece bir kısım bu bedeli ödüyordu.



    Yumurta toplayıcı: Romalılar, kayalıkların en tepesine yuva yapan deniz kuşlarının yumurtalarının en lezzetlileri olduğunu filan düşünmüyorlardı. Deniz kuşlarının yumurtaları kocaman dışkı tepelerinin içine gizlenmiş durumdaydılar ve onları toplamak (satmak için değil, yemek için), yalnızca en çaresizlerin yapacağı bir işti. Sadece fok derisinden yapılan incecik bir halata bağlıydınız ve çıkarken değilse de inerken genellikle düşüyor, ölmezseniz de mutlaka bir taraflarınızı kırıyordunuz.

    Madencilik: Madencilik her zaman zordur ama Roma döneminde apayrı zordu. Yerin 25 metre altında, günde 15 saat çalışmak zorundaydınız ve en çok rastlanan kaza da minicik bir kazmayla kayaları eşelerken sıçrayan kıymıklar tarafından kör edilmekti. Kazıları hızlandırmak için sık sık yangın çıkarılırdı ama yangından önce madende kimsenin olup olmadığını kontrol etmek gibi bir adet hiç yoktu. Mumların tükettiği oksijenin eksikliği sebebiyle boğulmadıysanız üstünüze çöken tünel işinizi her an bitirebilirdi.

    Odun kömürü imalatçılığı: Önce oduncuları takip edip arkalarında bıraktıkları odunları toplamanız gerekiyordu. Tabii en zor kısım bu değildi, odun kömürü yaparken içten içe yanan ateş, normal bir ateşten çok daha sıcaktı. Üstelik en kötü yan bu da değildi. Ateşinizi yaktıktan sonra sönmemesi ama odunu yakıp bitirecek kadar da hızlı yanmaması gerekiyordu. İşte en kötü yanı buydu, iki kişi, hiç uyumadan ikişer günde yaklaşık 100 saat bu ateşin başında bekliyordu, muhtemelen tarihin en sıkıcı birkaç işinden biriydi. Uyumamanız için tek ayaklı bir tabure üzerine oturmanız gerekliydi, böylece uyuklarsanız dengeniz kaybolup düşerek uyanıyordunuz.




    Viking savaşçısı: İngiltere, İrlanda, İskoçya ve Galler’den hoşlanmıyorsanız size uygun bir kariyer seçimi değildi. Denizcilik deneyimi ve savaşçı ruh zorunlu; pasaklı, umursamaz ve etrafınızda sevilmeyen biri olmanız ise opsiyoneldi. 16 kişilik gemiler sıkışık, soğuk, ıslak ve pisti. Kuru bir yemek yemeniz mümkün değildi, hatta her şeyin ıslanacağı düşünülerek ağırlık yapmaması için tuz bile alınmazdı. Her an batma ve boğulma tehlikesi yaşamanızı saymıyoruz.


    Yün yumuşatıcı: Orta Çağ’da yaşamanız da kötü işlerden nasibinizi almayacağınız anlamına gelmiyordu. Mesela yün yumuşatıcılığı; yün en sık kullanılan giyim malzemesiydi ama belli bir işlemden geçirilmezse deliler gibi batıyordu. Bu işlem ise haftalarca bekletilmiş idrar dolu varillere batırılmış yünlerin içine girerek tepinmekti. Bu işlem, birbirine dolanmış yünleri açıyordu.Sürekli kokuyor ve sayısız defa çıkarıyordunuz, üstelik kimse bu fedakârlığınızdan dolayı sizi kutlamıyordu.




    Zırh parlatıcı: Pırıl pırıl zırhlar ile at üstünde koşturmak hayaliniz mi? O halde böyle buyurun. 13 yaşından itibaren 5 yıl eğitim gördükten sonra eğer seçilirseniz savaş alanında efendinizin kırılıp dökülen zırhı için yedek parça taşıyorsunuz (bu arada savaş meydanında ve zırhsız olduğunuzu hatırlatalım), akşam da efendiniz ziyafetteyken kir çamur olmuş zırhı kum ve sirkeyle ovalıyorsunuz. Şövalye olmak gibi bir kariyer şansınız yok ama yeterince parlatamadıysanız efendinizi kızdırıp kellenizden olma gibi bir şansınız her zaman var.


    Sülük toplayıcı: Dönemin en zengin, en seçkin doktorları sizin elinize bakıyordu. Bazıları için mide kaldırıcı bir iş olabilir ama insanlık ve sırtınızdan geçinen doktorun daha da zengin olması için çalıştığınızı bilmek elbette bir iç huzuru vermiyor değildi. Büyük bir sülüğün vücuttaki her türlü illeti emdiğine inanılıyordu, tek gereken en şişmanları bulmaktı. Tombul yanaklı İskoç bir bayansanız bu iş için uygundunuz, tek yapmanız gereken çıplak ayakla bataklığa girmek ve hemen kızarıp şişmiş baldırlarınızdan mümkün olduğunca çabuk sülüğü toplamaktı.

    Berber – cerrah: Hazır elinizde ustura varken şu sakalları hallettikten sonra yaralı bir bacağı ameliyat etmeye, o da olmadı kesip atıvermeye ne dersiniz? Asıl paranın ikinci işte olduğunu söylemeye gerek yok sanırız. Siz ameliyat ederken son derece ayık olan hastanızla sohbet etmek tamamen sizin yeteneğinize kalmış, eğitim sırasında bu öğretilmiyor. Bir dakika, eğitim mi dedik, ne eğitimi?

    Taş işçisi: Kaleleri ve devasa kiliseleri bırakın, evlerin bile taştan yapıldığı o dönemde elbette bolca hammadde gerekiyordu. Daha az yaratıcı olup mimari yönüne güvenmeyenler için madenlerde bol bol iş mevcuttu. İlk başlayanlar taşları ana kayadan parçalayarak çıkarma işine veriliyordu. Eğer bu işten sağ çıkabilir ve deneyim kazanırsanız bu kez taşları blok haline getirme işine terfi ediyordunuz. Yine de her beş taş oyuncudan üçü ya öldüğü ya da felç olduğu için fazla heveslenmeyin deriz.

    Kireç yakıcı: Tehlikeli yaşamayı seviyor musunuz? O zaman harç yapımında kullanılan kireçleri yakarken günde 15 saat ölümcül kimyasal gazları koklamaya ne dersiniz? Tebeşir parçaları ya da kıyıya yakınsanız istiridye kabuklarını yakarken dikkat etmeniz gereken şey, oldukça öldürücü karbon monoksit yaydıkları. Bunu fark ettiğinizde boğulmamak için hemen kaçmalısınız. Bu sırada karbon monoksidin sizi felç etmiş olması ise tam bir talihsizlik değilse nedir? Sıçrayan kalsiyum hidroksit baloncukları sebebiyle gözlük takmanıza ise elbette gerek yok, ne de olsa daha icat edilmediler. Neyse ki 48 saatte bir 14 saat ara verme hakkınız var da “iyi ki bu işi yapıyorum” diyebiliyorsunuz.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Tarihin En Kötü İşleri

          Kategori: Genel Kültür

          Konuyu Baslatan: Dygsuz

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1450


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş