Rus-İran savaşlarını izleyen, Gülistan(1813) ve Türkmençay (1829) Barış Antlaşmaları sonucu ikiye bölünmüş Azerbaycan, bugüne kadar değişik rejimler altında sömürge olarak varlığını sürdürmüştür. Kuzey Azerbaycan önce Çarlık Rusya’sı boyunduruğunda Kafkas Azerbaycan’ı, sonra Sovyet Rusyası yönetimi altında Sovyet Azerbaycan’ı olarak varlığını sürdürmüş, ancak 1991 yılında bağımsızlığını ilan ederek Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti adıyla özgürlüğünü kazanmıştır. Güney Azerbaycan ise, önce İran Şahlığı yönetiminde, şimdi de İran İslam Cumhuriyeti yönetimi altında varlığını sürdürmektedir. Azerbaycan Türkleri, Rus ve Fars hegemonyası altında kendi dilini, geleneklerini, soykökünü kaybetmemek için kültürel kimlik arayışlarını, bu yolda büyük bedeller ödeyerek bugüne kadar taşımıştır.
Azerbaycan, 1. Petro (1696-1725) zamanından başlayarak; Çarlık Rusyası’nın yayılma politikasının ana unsuru olan, işgal planları arasında önemli bir yer tutmaktaydı. 18. yüzyılda hanlıklara bölünmüş Azerbaycan’ı, 1786 yılında siyasi amaçlarla gezmiş Rus subayı Burnaşev, buradaki Şeki, Karabağ, Guba, Şamahı, Bakü, Nahçıvan, Gence, Tebriz, Erdebil, Hoy, Urumiye, Talış, Marağa, Maku hanlıklarının kimilerinin idari yapısının yarı bağımlı, kimilerinin ise bağımsız olduğunu saptamıştır. Bunlardan Urumiye, Şeki, Karabağ, Guba ve Hoy Hanlıkları, diğerlerine göre daha güçlüydü. 18. yüzyılın 2. yarısında, bu hanlıkların liderleri, herbiri ayrı ayrı siyasal güçlerini artırdıkça, Azerbaycan hanlıklarını kendi yönetimlerinde bir devlet çatısı altında toplamak amacını gütmekteydiler. Güney Azerbaycan’da Urumiye Hanı Feteli Han Efşar, Kuzey Azerbaycan’da ise, Şeki Hanı Hacı Çelebi ve Guba Hanı Feteli Han Gubalı bu amaçla çaba harcamışlardır.
1790 lı yıllarda, İran’da Türk kökenli Kacarlar yönetime geldikten sonra, kuzey hanlıkları birbiri ardısıra bağımsızlıklarını yitirerek, Kacarlar’ın hükümranlığı altında birleştiler. Güney Azerbaycan’da ise Rusya’nın istilacı siyaseti güçlendi. 18. yüzyılın sonlarında, İran’daki Azerbaycan-Türk boyundan olan Kacarlar’ın hakimiyete gelmesinin ardından, Kuzey Azerbaycan’daki hanlıkları da (tüm Güney Kafkasya’yı) egemenliği altına almaya çalışan Muhammet Şah’ın Kacar Devleti ile Rusya arasında birçok çatışmalar oldu
3 Ocak 1804 tarihinde, Gence Hanı Cevad Han’ın güçlü direnişine karşın, Ruslar, gence Kalesi’ni işgal ettiler. Cevad Han ve oğlunun da ön saflarda can verdiği savunmada, çok kan döküldü.
Rus Orduları’nın Kafkasya’daki başarıları Osmanlı’yı ve İran’ı rahatsız etmeye başladı. Fransa ve İngiltere ise, Rusya’nın Kafkasya’daki ilerlemesini, İran ve Osmanlı eliyle durdurmaya çalışıyordu.
10 Temmuz 1804 tarihinde, Rusya ile İran arasında savaş başladı. Rus Ordusu, birbirinin ardısıra, Karabağ, Şeki, Şirvan, Guba, Bakü, Lenkeran Hanlıkları’nı ele geçirdi. Böylece, kuzeydeki birçok hanlık Rusya’nın egemenliğine girdi. Kacar Orduları’nın, Rusları durdurma çabaları başarısızlıkla sonuçlandı. Bunun sonucunda, İran ile Rusya arasında 13 Ekim 1813 tarihinde Gülistan Barış Antlaşması imzalandı. Çar 1. Aleksandr’n temsilcisi Rus Ordusu Başkomutanı general Nikolay Rtişşev ve İran Şahı Feteli Şah Kacar’ın resmi temsilcisi Mirze Abdül Hasan Han tarafından imzalanan “ebedi barış ve dostluk” antlaşması ile, antlaşmanın taraflarına karşı savaşan bir halk, antlaşmaya taraf dahi olmaksızın iki parçaya bölündü. Bu sonuç, güç ve adaletsizliğin, gücünü birleştirmeyi bilmeyenlere karşı, bugüne dek süren zaferi oldu. 11 maddeden oluşan bu antlaşmaya göre, bu iki istilacı devlet (Rusya ve İran) arasındaki sınır hattı Aras Nehri olarak kabul edildi ve Azerbaycan, Kuzey Azerbaycan ve Güney Azerbaycan olarak ikiye bölündü. Sonraları, halk arasında çok yaygınlaşan şu dörtlük, bir ulusun bölünmüşlüğünün yüreklerde oluşturduğu ortak acıyı dile getirdi:
Arası ayırdılar
Su ile doyurdular
Men senden ayrılmazdım
Zülm ile ayırdılar.
İran Kacar Şahlığı, Gülistan Antlaşması ile Güney Kafkasya topraklarından vazgeçmek istemiyordu. Bu kez de İngiltere ve Fransa’nın yardımı ile kaybettiği toprakları geri alma savaşına girişti. 16 Temmuz 1826 tarihinde kuzey hanlıklarını geri almak amacıyla başlatılan bu savaşlarda, veliaht Abbas Mirze komutasındaki Kacar Ordusu’nun yenilgisi sonucunda, 10 Şubat 1828 tarihinde Türkmençay Barışı imzalandı. Bu antlaşmaya göre, Nahçıvan ve Revan Hanlıkları da Rusya’ya verildi. Rusya, 1850 yılında Revan Hanlığı’ndan Erivan vilayeti yaratarak, gelecekte oluşturulacak Ermenistan Cumhuriyeti’nin temelini attı.