http://img221.imagevenue.com/loc1187/th_57981_QutadughuBiliq_wien_p.10_122_1187lo.jpg Uygur alfabesiyle yazılan "Kutadgu Bilig" (15.yy, 4. satırında Arap alfabesiyle besmele yazılmaktadır. Kutadgu Bilig (IPA: ) (Günümüz Türkçesi ile: Mutluluk Veren Bilgi) , 11. yüzyıl Karahanlı Uygur Türklerinden Yusuf Has Hacib'in Doğu Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han (Ebû Ali Hasan bin Süleyman Arslan)'a atfen yazdığı ve takdim ettiği Türkçe eser. 1 Eserin Genel Özellikleri 2

Bu konu 2464 kez görüntülendi 1 yorum aldı ...
Kutadgu Bilig 2464 Reviews

    Konuyu değerlendir: Kutadgu Bilig

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2464 kez incelendi.

  1. #1
    Türk Milliyetçisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    20.05.2011
    Mesajlar
    3.825
    Konular
    3630
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    800
    @Türk Milliyetçisi

    Standart Kutadgu Bilig


    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


    Uygur alfabesiyle yazılan "Kutadgu Bilig" (15.yy, 4. satırında Arap alfabesiyle besmele yazılmaktadır.

    Kutadgu Bilig (IPA: [qʊtaðˈɢʊ bɪˈlɪɡ]) (Günümüz Türkçesi ile: Mutluluk Veren Bilgi) , 11. yüzyıl Karahanlı Uygur Türklerinden Yusuf Has Hacib'in Doğu Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han (Ebû Ali Hasan bin Süleyman Arslan)'a atfen yazdığı ve takdim ettiği Türkçe eser.


    1 Eserin Genel Özellikleri
    2 Yusuf Has Hâcib
    3 Yusuf Has Hâcib’in Eseri “Kutadgu Bilig”
    3.1 Kitabın Adı
    3.2 Kitabın İçeriği
    3.3 Şekil ve Anlatım
    3.4 Nüshalar
    3.4.1 Herat Nüshası
    3.4.2 Fergana Nüshası
    3.4.3 Mısır Nüshası
    4 Ayrıca bakınız
    5 Kaynakça

    Eserin Genel Özellikleri

    11. yüzyılda yazılmıştır.
    Yusuf Has Hacib yazmıştır.
    Mesnevi tarzında yazılmıştır.
    Siyasetname türünün ilk eseridir.
    Eserde kullanılan bazı sözcükler günümüzde de kullanılıyor.
    Türk dilinin Hakaniye (Çağatay) lehçesi ile yazılmıştır.
    Nazım birimi beyittir. (Redif ve kafiye kullanılmıştır.)
    İslamiyet'in Türklerce kabulünden sonraki ilk yazılı eserdir.
    Allegorik ve didaktiktir.
    Bazı bölümlerinde ansiklopedik bilgiler içerir.
    'Kutlu Olma Bilgisi' veya 'Mutluluk Veren Bilgi' olarak Türkiye Türkçesine aktarılabilir.
    18 ayda tamamlanmıştır.
    4 soyut kavram üzerine kurulmuştur. Bunlar; Kün Togdı (hükümdar, kanun, adalet); Ay Toldı (mutluluk, saadet); Odgurmış (akıbet, hayatın sonu); Ögdülmiş (Akıl, zeka)

    Yusuf Has Hâcib

    Ana madde: Yusuf Has Hacib

    Yusuf Has Hâcib hakkındaki bilgilerin tek kaynağı, yine kendi eserine sonradan eklenmiş olan manzûm ve mensûr mukaddimelerdir. Yusuf, XI. yüzyılda, Balasagun (Kuz-Ordu)’da doğmuştur. Asil bir aileye mensup olup, ilmi, fazîletleri, zühd ve takvası ile cemiyetin içinde en yüksek hizmet mertebesine ermiş bir zattır. Eserine Balasagun’da başlamış, daha sonra gittiği Kaşgar’da tamamlamış(1069-1070) ve Karahanlı hükümdarı Tavgaç Kara Buğra hânlar hânının huzurunda okumuştur. Hâkan, şâirin kalem kudretini takdir ederek, ona iltifat etmiş ve yanına alarak, ona “has hâcib” unvanını vermiştir. Bundan dolayı nâmı Yusuf Has Hâcib olarak yayılmıştır. Üzerinde 18 ay uğraştığı eserinin bazı beyitlerinde (365- 371) 50 yaşında olduğunu belirtmektedir. Bu beyitlerden hareketle O’nun 1019 yılı civarında doğduğunu söyleyebiliriz. Ölümü hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Eserin ilave kısmında kendisinden bahsederken, ihtiyarladığını, hayatını insanlara hizmet etmekle geçirerek ibâdete geç kaldığını belirtmektedir.

    Yusuf Has Hâcib’in Eseri “Kutadgu Bilig”
    Kitabın Adı

    Yusuf Has Hâcib,eserinde kitabın adını ve mânasını şu beyitlerle açıklamaktadır:

    Kitabın adını Kutadgu Bilig koydum; Okuyana kutlu olsun ve ona yol göstersin. (beyit 350)
    Ben sözümü söyledim ve kitabı yazdım;Bu kitap ___ uzanıp, her iki dünyayı tutan bir eldir. (beyit 351)
    İnsan her iki dünyayı devletle elinde tutarsa;Mes’ud olur, bu sözüm doğrudur. (beyit 352)

    R. Rahmeti Arat, Kutadgu Bilig’in “kutlu olma bilgisi” anlamına geldiğini söylemiştir.

    S. Maksudi Arsal’a göre; Kutadgu Bilig’deki “kut”, “siyasî hakimiyet” kavramını ifade etmektedir ve talih, saadet ve bahtiyarlık ikinci planda kalan ve ancak sonraları ortaya çıkan talî mânalardır.

    G. Doerfer, “kut” tabirini, “insanın bir nevî otonom ruhî kudretidir ki, bilhassa hükümdar için Gök ve Yer tarafından desteklenmeye muhtaçtır.” Şeklinde açıklamaktadır.

    Kitabın İçeriği

    Eser, 4 ana unsur ve bu 4 unsuru temsil eden sembolik şahsiyetler üzerine kurulmuştur.
    İsim Anlamı Meslek Sembolü
    Kün-Togdı "Gün Doğdu" Hükümdar Adalet
    Ay-Toldı "Ay Doldu" Vezir Mutluluk
    Ögdülmiş "Övülmüş" Bilge:vezirin oğlu Akıl (ya da Bilgi)
    Odgurmış "Uyanmış" Derviş Akıbet (Yaşamın sonu)

    Kitap, baştan sona bu 4 sembolik şahsiyetin karşılıklı konuşma ve münarazalarından oluşmuşmaktadır. Eserde Tanrı, Muhammed Peygamber, Dört Halîfe ve Kara Buğra Hân methedilikten sonra; iyilik etmenin faydaları; bilgi ile aklın meziyet ve faydaları; devletin sıfatı; adalet vasfı; hükümdarın vasıfları; vezirin, kumandanın, ulu hâcibin, kapıcıbaşının, elçilerin, kâtibin, hazinedârın, aşçıbaşının, içkicibaşının, hizmetkârların vasıfları; dünyanın kusurları; ahiretin kazanılması; beylere hizmet etmenin usûl ve nizâmı, hizmetkârlarla nasıl geçinileceği, avâm ile nasıl münâsebet kurulacağı, Ali evlâdı, âlimler, tabipler, efsûncular, rüya tâbircileri, müneccimler, şâirler, çiftçiler, satıcılar, hayvan yetiştirenler, zenâat erbâbı, fakirler ile münâsebet; evlilik; çocuk terbiyesi; hizmetçilere nasıl muâmele edileceği; ziyafete gitme âdabı; ziyafete davet usûlü; memleketi tanzim etme usûlü; doğruluğa karşı doğruluk, insanlığa karşı insanlık gösterilmesi; zamanın bozukluğu ve dostların cefası konuları işlenmiştir.

    Eser, 6645 beyit, 85 bâbdan oluşmaktadır. Beyit numaraları parantez içinde belirtilmekle birlikte 85 bâb aşağıdaki gibidir:

    Mensûr Mukaddime(1-38)
    Manzûm Mukaddime (1-77)
    (Kutadgu Bilig)

    Tanrı Azze ve Cellenin Medhi (1-33)
    Peygamber Aleyhi's-Selâmın Medhi (34-48)
    Dört Sahâbenin Medhi (49-62)
    Parlak Bahar Mevsiminin ve Büyük Buğra Han'ın Medhi (63-123)
    Yedi Yıldız ve On İki Burç (124-147)
    İnsanoğlunun Değerinin Bilgi ve Akıldan Geldiği (148-161)
    Dilin Meziyeti ve Kusru, Faydası ve Zararı (162-191)
    Kitap Sahibinin Özrü (192-229)
    İyilik Etmenin Medhi ve Faydaları (230-286)
    Bilgi ile Aklın Meziyet ve Faydaları (287-349)
    Kitabın Adı, Mânası ve Yazarın İhtiyarlığı (350-397)
    Sözün Başı: Hükümdar Kün Togdı Hakkında (398-461)
    Ay-Toldı'nın Hükümdar Kün-Toldı Hizmetine Girmesi (462-580)
    Ay-Toldı'nın Hükümdar Kün Togdı'nın Huzuruna Çıkması (581-619)
    Ay-Toldı'nın Hükümdara Kendisinin Saâdet Olduğunu Söylemesi (620-656)
    Ay-Toldı'nın Hükümdara Devlet Sıfatını Söylemesi(657-764)
    Hükümdar Kün Togdı'nın Ay-Toldı'ya Adâlet Vasfını Söylemesi (765-791)
    Hükümdar Kün Togdı'nın Ay-Toldı'ya Adâlet Vasfının Nasıl Olduğunu Söylemesi (792-954)
    Ay-Toldı'nın Hükümdara Dilin Fazîletini ve Sözün Faydalarını Söylemesi (955-1044)
    Saâdetin Devamsızlığı ve İkbâlin Dönekliği (1045-1157)
    Ay-Toldı'nın Oğlu Ögdülmiş'e Nasîhat Vermesi (1158-1277)
    Ay-Toldı'nın Oğlu Ögdülmiş'e Öğüt Vermesi (1278-1341)
    Ay-Toldı'nın Hükümdar Kün Togdı'ya Vasiyetnâme Yazması(1342-1547)
    Hükümdar Kün Togdı'nın Ögdülmiş'i Çağırması(1548-1580)
    Ögdülmiş'in Hükümdar Kün Togdı'nın Huzuruna Çıkması (1581-1590)
    Ögdülmiş'in Hükümdar Kün Togdı'nın Hizmetine Girmesi (1591-1849)
    Ögdülmiş'in Hükümdara Aklın Tarifini Söylemesi (1850-1920)
    Ögdülmiş'in Beyliğe Layık Bir Beyin Nasıl Olması Lazım Geldiğini Söylemesi (1921-2180)
    Ögdülmiş'in Beylere Vezir Olacak Kimsenin Nasıl Olması Lazım Geldiğini Söylemesi (2181-2268)
    Ögdülmiş'in Hükümdara Kumandanın Nasıl Olması Lazım Geldiğini Söylemesi (2269-2434)
    Ögdülmiş'in Hükümdara Ulu Hâcib'in Nasıl Bir İnsanOlması Lazım Geldiğini Söylemesi (2435-2527)
    Ögdülmiş'in Hükümdara Kapıcı-Başının Nasıl Olması Lazım Geldiğini Söylemesi (2528-2595)
    Ögdülmiş'in Hükümdara Elçi Olarak Göndermek İçin Nasıl Bir İnsan Lazım Geldiğini Söylemesi (2596-2671)
    Ögdülmiş'in Hükümdara Kâtibin Nasıl Olması Lazım Geldiğini Söylemesi (2672-2742)
    Ögdülmiş'in Hükümdara Hazinedarın Nasıl Olması Lazım Geldiğini Söylemesi (2743-2827)
    Ögdülmiş'in Hükümdara Aşçı-Başının Nasıl Olması Lazım Geldiğini Söylemesi (2828-2882)
    Ögdülmiş'in Hükümdara İçkici-Başının Nasıl Olması Lazım Geldiğini Söylemesi (2883-2956)
    Ögdülmiş'in Hükümdara Hizmetkârların Beyler Üzerindeki Haklarının Neler Olduğunu Söylemesi (2957-3186)
    Hükümdar Kün Togdı'nın Odgurmış'a Mektup Yazıp Göndermesi (3187-3288)
    Ögdülmiş'in Odgurmış'ı Ziyaret Etmesi (3289-3317)
    Odgurmış'ın Ögdülmiş İle Münâzara Etmesi (3318-3511)
    Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Dünyanın Kusurlarını Söylemesi (3512-3645)
    Ögdülmiş'in Odgurmış'a Dünya Vâsıtası ile Âhiretin Kazanılmasını Söylemesi (3646-3712)
    Odgurmış'ın Hükümdara Mektup Yazıp Göndermesi (3713-3895)
    Hükümdar Kün Togdı'nın Odgurmış'a İkinci Mektubu Göndermesi (3896-3970)
    Odgurmış'ın Ögdülmiş İle İkinci Defa Münâzara Etmesi (3971-4030)
    Ögdülmiş'in Odgurmış'a Beylere Hizmet Etmenin Usûl ve Nizâmını Söylemesi(4031-4164)
    Öğdülmüş'ün Kapıdaki Hizmetkârlar İle Nasıl Geçinileceğini Söylemesi (4165-4319)
    Ögdülmiş'in Odgurmış'a Avâm ile Nasıl Münâsebet KurulmasıLazım Geldiğini Söylemesi (4320-4335)
    Ali-Evlâdı İle Münâsebet (4336-4340)
    Âlimler İle Münâsebet (4341-4354)
    Tabipler İle Münâsebet (4355-4360)
    Efsûncular İle Münâsebet (4361-4365)
    Rüyâ Tâbircileri İle Münâsebet (4366-4375)
    Müneccimler İle Münâsebet (4376-4391)
    Şâirler İle Münâsebet (4392-4399)
    Çiftçiler İle Münâsebet (4400-4418)
    Satıcılar İle Münâsebet (4419-4438)
    Hayvan Yetiştirenler İle Münâsebet (4439-4455)
    Zenâat Erbâbı İle Münâsebet(4456-4468)
    Fakirler İle Münâsebet (4469-4474)
    Evlilik (4475-4503)
    Çocuk Terbiyesi (4504-4526)
    Hizmetçilere Nasıl Muâmele Edileceği (4527-4572)
    Ögdülmiş'in Odgurmış'a Ziyâfete Gitme Âdabını Söylemesi (4573-4643)
    Ögdülmiş'in Odgurmış'a Ziyâfete Davet Usûlünü Söylemesi (4644-4679)
    Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Dünyadan Yüz Çevirip, Olana Kanâat Ettiğini Söylemesi (4680-4933)
    Hükümdar Kün Togdı'nın Odgurmış'ı Üçüncü Defa Davet Etmesi (4934-5030)
    Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Gelmesi (5031-5034)
    Hükümdar Kün Togdı'nın Odgurmış İle Görüşmesi (5035-5131)
    Odgurmış'ın Hükümdara Öğüt vermesi (5132-5466)
    Ögdülmiş'in Hükümdara Memleketi Tanzim Etme Usûlünü Söylemesi (5467-5631)
    Ögdülmiş'in Geçen Hayatına Acıyarak, Tövbe Etmesi (5632-5720)
    Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Tavsiyede Bulunması (5721-5761)
    Doğruluğa Karşı Doğruluk, İnsanlığa Karşı İnsanlık Gösterilmesi (5762-5952)
    Odgurmış'ın Hastalanarak, Ögdülmiş'i Çağırması (5953-5992)
    Ögdülmiş'in Odgurmış'a Rüya Tâbirini Söylemesi (5993-6031)
    Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Rüya Gördüğünü Söylemesi (6032-6036)
    Ögdülmiş'in Odgurmış'ın Rüyasını Tâbir Etmesi (6037-6046)
    Odgurmış'ın Bu Rüyaya Başka Bir Tâbir Söylemesi (6047-6086)
    Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Nasîhat Etmesi (6087-6285)
    Kumaru'nun Ögdülmiş'e Odgurmış'ın Ölüdüğünü Söylemesi(6286-6292)
    Kumaru'nun Ögdülmiş'e Baş Sağlığı Dilemesi (6293-6298)
    Ögdülmiş'in Odgurmış İçin Matem Tutması (6299-6303)
    Hükümdarın Ögdülmiş'e Baş Sağlığı Dilemesi (6304-6520)

    (İlaveler)

    Gençliğine Acıması ve İhtiyarlığı (6521-6564)
    Zamanın Bozukluğu ve Dostların Cefâsı (6565-6604)
    Kitap Sahibi Yusuf'un Kendisine Nâsîhat Etmesi (6605-6645)

    Şekil ve Anlatım

    Yusuf Has Hâcib’in eseri, dil itibariyle Karahanlı devri Hakâniye Türkçesi’nin bir metni olarak sınıflandırılmıştır. Arapça’nın ilim, Farsça’nın şiir dili olduğu bir dönemde, Türkçe yazılan bu eserde kullanılan alfabe, kesin olarak belli değildir. Ancak bugünkü mevcut nüshalara esas olan üçüncü defa yazılışında kullanılan alfabenin Arap harfleri ile yazıldığı kesindir. Eser, Türkçe yazılmasına rağmen, ölçüde Fars edebiyatı ölçüsü olan “aruz vezni” (faûlun faûlun faûlun faûl), nazım biriminde Fars edebiyatı nazım birimi “beyit” kullanılmıştır. Eserin nazım biçimi, yine Fars edebiyatına ait olan “mesnevi” nazım biçimidir.

    Nüshalar

    Yazıldıktan bir süre sonra unutulmuş ve çok dar bir kesimin istifâdesiyle sınırlı kalmış olduğu anlaşılan eser, iki kere ortaya çıkarılmıştır. İkinci kez ortaya çıkarıldığında manzûm mukaddime ilave edilmiştir. Daha sonraki bir devreye ait olan üçüncü kez ortaya çıkışında ise ilk ortaya çıkışında ilave edilen manzûm mukaddimenin eksik ve kötü bir hulâsası olan mensûr bir mukaddime eklenmiş, ancak ne zaman ve nerede yazıldığı hakkında bilgi verilmemiştir. Kutadgu Bilig’in bugün elimizde bulunan her üç nüshası, eserin bu üçüncü tedvinine aittir. Aynı nüshaların birer istinsahlarıdır.

    Herat Nüshası

    Kutadgu Bilig’in ilk defa bulunan ve dolayısıyle bu eser üzerindeki çalışmalara esas olan bu nüsha, 1439’da, Herat’da istinsah edilmiştir. Bu nüshanın Anadolu’ya geçmesi, önce Tokat’a ve sonra 1474’de, Fatih döneminde, İstanbul’a gelmiş olması hakkında, esere sonradan eklenmiş şu kayıt vardır: “sekiz yüz yetmiş dokuz tarihinde, yılan yılında, Abdurrezzak Şeyh-zâde Bahşı için, Fenârî-zâde Kadı Ali, İstanbul’dan mektup göndererek, Tokat’tan getirttiler; mübarek olsun, devlet gelsin, mihnet gitsin.” (Bahşı: Osmanlı devlet teşkilâtında Orta Asya Türk ülkeleri ile resmî muhâbereyi idare eden hususî kalemlerde çalışsan memurlara verilen unvan) 1839 yılında, İstanbul’da Avusturya elçiliği müsteşarı ünlü Türkolog ve tarihçi Von Hammer tarafından ele geçirilmiş, Viyana İmparator Sarayı kütüphanesine hediye edilmiştir. Macar müsteşrik Hermann Vambery, 1870 yılında, eserin bin kadar beytinin Almanca tercümesini neşretmiş, transkripsiyonunu yapmıştır. 1910 yılında Radloff, transkripsiyonunu ve Almanca tercümesini neşretmiştir. Türkiye’de ilk defa 1942’de Türk Dil Kurumu tarafından tıpkıbasım taksimile) halinde basılmıştır.

    Fergana Nüshası

    Kutadgu Bilig’in ele geçen nüshaları arasında en önemlisidir. Bu nüshayı Türkistan’da, Fergana’da bulan Zeki Velidi Togan, eser hakkında genel bir bilgi vermiştir. Buna göre, kitabın dağınık sahifeleri sonradan bir araya getirilerek dikilmiş ve dörtlükler altın suyu ile yazılmıştır. Diğer nüshalara göre daha itinalı yazılmış olan bu nüshanın baş ve son kısmı eksiktir ve nerede, ne zaman, kimin tarafından, kimin için yazılmış olduğu hakkındaki kayıtlar da, bu eksik sahifeler ile birlikte kaybolmuştur. Herat ve Mısır nüshalarında başta mensûr mukaddime, sonra manzûm mukaddime, ardından babların fihristi ve sonunda Kutadgu Bilig metni gelirken Fergana nüshasında manzûm mukaddime yoktur. Türkiye’de, 1943 yılında, Türk Dil Kurumu tarafından tıpkıbasım halinde yayınlanmıştır.

    Mısır Nüshası

    Bu nüsha, 1896’da, Kahire’de, Hidiv(bugünkü Kral) Kütüphanesinin o zamanki müdürü Alman âlim Moritz tarafından bulunmuştur. Kütüphane tanzim edilirken, bodrum kata atılmış olan dağınık kitap ve sahife yığınları gözden geçirildiği sırada, Kutadgu Bilig’e ait parçalar toplanarak, bir araya getirilmiş ve böylece bu nüsha, kaybolmaktan kurtarılmıştır. Nüshanın bazı kısımları zâyi olmuş, başında ve ortalarında bazı sahifeler, rutubet tesiri ile zedelenmiş, geri kalan kısmı ise iyi muhafaza edilmiştir. Nüsha çok dikkatle yazılmış ve atlanılmış kelime ve beyitlerin yerleri işaretlenerek sahife kenarına eklenmiştir. 1943 yılında bu nühanın da tıpkıbasımı Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanmıştır.

    KAYNAK:
    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Kutadgu Bilig

          Kategori: Edebiyat

          Konuyu Baslatan: Türk Milliyetçisi

          Cevaplar: 1

          Görüntüleme: 2464








  2. #2
    ATSIZ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    05.08.2011
    Mesajlar
    585
    Konular
    107
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    644
    @ATSIZ

    Standart

    Değerli paylaşım için teşekkürler soydaşım.

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş