Iğdir'in düşman işgalinden kurtuluşu 87. Yildönümü törenlerle kutlandi

[Azeribalasi]

Iğdır'ın düşman işgalinden kurtuluşunun 87. yıldönümü törenlerle kutlandı.

Törende folklor gösterisi, Şırnak'ta teröristler tarafından Tuzluca ilçesi İncesu köyünden Jandarma Komando Er Erdem Yüce'nin şehit edilmesi sebebiyle yapılmadı.

İlk tören Belediye önündeki Atatürk anıtına çelenk konulmasıyla başladı. Daha sonra Iğdır'ın kurtuluşu esnasında şehit olan Mehmet Çavuş'un anıtına çelenk sunuldu. Buradaki törene Mehmet Çavuş'un torunu Şükrü Özgür, Çankırı'nın Kıyısın köyünden Muhtar Rafet Araçlı, Kıyısın Köyü Vakfı başkanı Ahmet Dildar ile davetliler katıldı.

Iğdır Valisi Saim Saffet Karahisarlı makamında tebrikleri kabul etti. Törene Doğubeyazıt Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa Canatan, Iğdır Garnizon Komutanı Jandarma Albay Osman Nuri Erkan, Belediye Başkanı Nurettin Aras, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Küçük, 5. Hudut Alay Komutanı Kurmay Kıdemli Albay Ahmet Can Çevik, İl Emniyet Müdürü Yusuf Çalkavur ile daire müdürleri katıldı.
Belediye meydanında yapılan kutlamalarda ise Piyade Binbaşı Ender Yılmaz, günün anlam önemini belirten bir konuşma yaptı.
Iğdır Belediye Başkanı Nurettin Aras ta, kurtuluş günü münasebetiyle yaptığı konuşmada:"
Tarih, maddi ve manevi değerler birikimidir. Geçmişlerini tarafsızca tahlil edenler geleceğin müjdelerini hazırlar. Çünkü tarih ders alınmak için vardır. Tarihten ders almayan milletler tarihin tozlu sayfalarında yerlerini almışlardır. Türklerin tarihi kahramanlık destanları ile doludur. Hak, adalet, yiğitlik Türk ulusuna ait vasıflar, tarihin akışında yerini almıştır. Bu yörelerde tarih; Türklerle doğmuş, Türklerle huzur bulmuş, Türklerin mertliğini açık sözlüğünü ve özgürlüklerine düşkünlüğü yer almıştır Bizlerin tarihte hiçbir millete nasip olmayan bir vasfımız daha vardır. Kurduğumuz bütün devletler, tarih sahnesinden çekilmeden yeni bir Türk devleti doğurmuştur. Hun çekilmeden Göktürk, Göktürk çekilmeden Uygur, Uygur çekilmeden Selçuklu, Selçuklu, son nefesini vermeden Osmanlı kurulmuş, Osmanlı' da son nefesini vermeden son milli devletimiz Türkiye Cumhuriyeti doğmuştur. “dedi.
Iğdır ve yöresinin yakın tarihte büyük olaylara sahne olduğunu kaydeden Belediye Başkanı Nurettin Aras, “93 harbi dediğimiz Rusların baskıları, 1914-1915 yıllarında Sarıkamış felaketi, hele Ermeni mezalimi ise tarihimiz de acı olaylar olarak yer almıştır. Iğdır halkı ise, ülkemiz işgal altındayken milli mücadele ateşini yakan, namusunu, toprağını ve bayrağını savunmak için muhteşem bir direniş destanı yazan unutulmaz bir halktır. İlimizde kimliği ne olursa olsun, gönlünde vatanperverlik aşkı olan, ülkesi için çalışan, fedakarlıkta bulunan, gerektiğinde canını verecek insanlar vardır. Nasıl ki, Kurtuluş Savaşı'na giderken kimseye kimliği sorulmadıysa bugün de daha güçlü, daha özgür, daha büyük bir Türkiye için çalışan, gayret gösteren birine kimliği sorulmaz. Bizim bir bayrağımız, bir vatanımız ve bir de idealimiz vardır: O idealin adı özgür, güçlü, tam bağımsız büyük Türkiye idealidir. Kim bu idealin peşinden koşuyorsa, kim bu bayrağı, bu ülkeyi seviyorsa bizim dostumuzdur, kardeşimizdir, yoldaşımızdır, cephede mücadele arkadaşımızdır. Bu şehrin evlatları direndi ve bize unutulmaz bir miras bıraktılar. Bu mirasın adı Türkiye'dir. Bu miras büyük hayalleri olan insanların mirasıdır. Bu miras, toprağa düşmüş şehitlerin, gazilerin, kahramanların mirasıdır. Bu miras, bu ülkede yaşayan herkesindir. Bu miras, kendini bu ülkeye ait hisseden herkesindir. “diye konuştu.
Türkiye’nin üzerinde bulunduğu coğrafya itibariyle politik, stratejik ve ekonomik bir cazibeye sahip olduğunu kaydeden Başkan Aras, şunları kaydetti: “Bu nedenledir ki; binlerce yıldır bu topraklarda aynı bayrak altında yaşayan insanlar üzerinde hep plan üstüne plan yapılmış, oyun içinde oyun oynanmıştır. Ancak, tek yürek olmuş milletimiz sayesinde bu oyunlar boşa çıkarılmıştır. Bundan sonra yapılacak planlar da bozulmaya mahkumdur. Bu günlere nasıl geldiğimizi anlamak ve unutmamak için Kapatalım gözlerimizi, tarihin derinliklerine ilerleyelim. Günlerden bir gün..Uzak değil, dün gibi yakın. Ruslar, sıcak denizlere inme politikası gereği, meşhur 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı yani 93 Harbini başlattılar. Osmanlı Devleti bütün gücünü kullanarak, bu saldırılara karşı koymaya çalışıyordu. Osmanlı Devleti'nin bu harpte büyük oranda toprak ve nüfuz kaybetmesi sonucu 1878 tarihinde çok ağır şartları taşıyan "Ayestefanos Barışı" imzalandı. Bu anlaşmanın 19. maddesine göre; Osmanlı Devleti harp tazminatının bir kısmına karşılık olarak, Ardahan, Kars, Batum ve Beyazıt vilayetleri ile Dobruca'yı Ruslara terk etmeyi kabul etti. Dolayısı ile bu tarihten sonra Iğdır ve havalisi Rus idaresine girmiş oldu.
Ermeniler zaman içinde başta Rusya ve İngiltere olmak üzere bölgede çıkarları olan devletlerin oyuncağı durumuna gelmiştir. Birçok yıkıcı ve bölücü faaliyetin adeta odağı haline gelmiş olan Ermenilerin gayesi, Doğu Anadolu da bir Ermeni Devleti kurmaktı. Bu gayeye ulaşmak için her türlü faaliyeti ve eylemi meşru kabul ediyorlardı. Ermeni çeteleri hiç vakit kaybetmeden, yerli halkı katlederek nüfus üstünlüğünü sağlamak için eylemlere başladılar. Kafkaslarda ve Doğu Anadolu'da yüz binleri bulan Türkün Ermeniler tarafından katledilmesi bu bölgeleri büyük oranda etkilenmiştir. Bu bölgede çok sayıdaki Türk, çoluk çocuk, genç ihtiyar demeden, Ermeniler tarafından öldürülmüştür. Türk'ler müdafaa maksadıyla, 18 Kasım 1918 'de Gemerli kasabasında geniş katılımlı olarak yapılan toplantı sonunda Aras- Türk Hükümeti kurulduğu resmen ilan edildi. İlan edilen kuruluş beyannamesinde şöyle denilmektedir; " 18 Kasım 1918' de Revan Vilayeti'nde, Aras Vadisi'nde yaşayan bir milyon kişi, Osmanlı Ordusu gittikten sonra, tehlike altında kalmamak için Revan Muhacirleri, Nahcıvan, Şerur, Eçmiadzin, ve Sürmeli Bölgeleri'nin temsilcileri, yukarıda belirtilen tarihte, Gemerli kasabası'nda toplantı yaparak, bir teşkilat oluşturmaya karar vermişlerdir. Kurulan Aras - Türk Hükümeti'nin merkezi Iğdır olarak kabul edildi. Bu hükümetin çeşitli yerlerde şubeleri açılacaktır. Kendi güvenliği için gerekirse silahlı mücadele yapacak olan bu teşkilat, kendisine dokunulmamak, hak ve hukuku çiğnenmemek kaydıyla saldırgan olmayacaktır. “
Iğdır yöresinde 21 yerleşim yerinde Türklerin Ermenilerin saldırılarına uğradığını belirten Aras, şunları söyledi:”Türklerden yakaladıklarını katletmişler, kadınları çıplak olarak Eçmiadzin'e götürmüşlerdir. Bu köylerden bazıları şunlardır; Kolibey, Kerim arkı, Canfeda, Kazançı, Küllük, Yaycı, Kiti Bayraktutan, Aliköse, Perçinis , Hamurkesen, Kulubey , Alikamerli, Kasımcan , Kuzugüden, Hakmehmet, Oba, Koçkıran, Şıraçı , Gökçeli , Bayatdoğanşalı , Kacerdoğanşalı, Bayat , Gecer , Zülfikar , Karakoyunlu ve adlarını sayamadığımız onlarca yerleşim yerinde büyük katliamlar yapılmıştır. 10 Şubat 1920'de Ermeni hükümeti, Ağrı Dağı'nda bulunan Kürt aşiretlerini, bölgedeki Türklere karşı kışkırtmak maksadıyla aşiret reislerine mektuplar gönderilerek ayrıca bir meclis kurarak barışmak için müzakereye girmelerini teklif edilmişti. Sınırın öte tarafında, Ağrı Dağı eteklerinde oturan celali aşireti reisi Ali Mirza, Ermenilerin bu teklifini kabul etmemiş ve gerçekten de bu Ermeni teklifi aşiretler üzerinde nefret uyandırmıştı.
Iğdır, Nahcivan Bölgeleri'nin Ermenilerden temizlenmesi bir an önce gerçekleşmeliydi.
15. kolordu komutanı Kazım Karabekir Paşa’nın doğu cephesi komutanlığına atandığı, büyük millet meclisi bakanlar kurulu kararıyla tebliğ ve ilan olunur. Böylece 15. Kolordu Komutanlığı, Doğu Cephesi Komutanlığı unvanını alarak Topraklarımızı Ermeni çetelerinden temizlendi. “

Türkiye Cumhuriyeti'nin her zaman iç ve dış düşmanları olduğunu anlatan Başkan Aras, “ Yurdumuzu parçalamak isteyen Sevr sevdalıları her zaman olmuştur ve olmaya devam edecektir. Laik ve demokratik cumhuriyet düşmanları olacaktır.Bunlar iç ve dış destekli olabilir. Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak yalnız konuşmakla , sadece duygusallıkla olmaz. Bizim cumhuriyetçi gençliğimiz; kültürlü, aydın, çalışkan, üretken, başı dik ve onurlu olmalıdır.
Bir insan topluluğunu millet yapan şey kültürdür. Kültürel değerlerimizi bilmeli ve
o değerlerimizi korumalıyız… Ben cumhuriyeti ve bağımsızlığı seviyorum demek yetmez. Cumhuriyeti korumak için içtenlikle çalışmalıyız. Yaşadığımız vatan için özveriden kaçınmamalı, Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu bu cumhuriyeti yüceltmek için mücadele etmeliyiz. Biz birlik olur, dostumuzu ve düşmanımızı tanıyıp, en ileri medeniyet seviyesine ulaşmaya çalışırsak, dünyada ki hiçbir güç, bizi vatanımızdan ayıramaz Dünyanın yaşadığı değişim ve dönüşüm sürecini, ağır bedeller ödemeden, milli menfaatlerimiz ve milli hedeflerimize halel getirmeden yaşayabilmek için iyi bir tarih şuuruna ve gücünü milletten alan bir duruşa sahip olmak zorundayız. Hiçbir olumsuzluk bizi ümitsizliğe sevk etmemelidir. Birlik ve beraberlik içinde, sevgi içinde, değerlerimizin değerini bilerek çalışalım. Kendimizi küçük görme hastalığından kurtulalım. Bu meydanları, bütün milletimizin ve insanlığın gönüllerinin bayram yerlerine döndürelim. Bilelim ki Mehmet Akif'in "top bile sindiremez" dediği bu millet, bu toplu vuran yürekler ülkemizin ve hatta dünyanın teminatıdır. Hainler hem içimizde hem de dışımızda, son olarak Avrupa ilerleme raporunun bir bölümünde diyor ki Ceza kanununuzdan 301. maddenizi kaldırın, demek ki benim memleketimde, bazı insanlar ecdadımıza , vatanımıza, Türklüğümüze küfürler edecek. Yooo..Bu kadarına tahammül edemeyiz. Düşünün, 18 yaşında hududa yolladığı oğlunun ardından sevinç gözyaşları döken, şehitlik haberi geldiğinde iki damla gözyaşını gönlüne esir edip "Vatan Sağolsun" diyecek kadar Türk olan gözü yaşlı anayı düşünün.Düşünün, kellesini koltuğuna alıp Allah Allah haykırışıyla bu toprakları korumak için ölüme koşanları düşünün. Bu topraklar ucuz değil.Bu insanlarda. Ecdadımız ne diyecek,
Küfredilsin diye mi size emanet ettik, kan vererek aldığımız bu toprakları? Hem ecdadımızla övüneceğiz, hem de ecdadımız gibi olamayacağız. Acizliğin en son şekli bu olsa gerek. Türk Milleti’nin önünde uzun zorlu bir yokuş var. Bu yokuşta yük çekenler yorulmaz. Millet olarak gözümüzü bu zor yokuşa dikeceğiz. Bize muhalif olanlar bizi yenebilir, ama bizim için edilen duaları asla. Türk Milleti’nin sevgisi ve hoşgörüsü sonsuz, ancak sabrı sınırsız değildir. Bilinsin ki, her Türk bir Atatürk'tür ve yüreği vatan ve millet sevgisiyle doludur. Biz Iğdır halkı olarak başta Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bu millet, bu bayrak ve bu vatan için can veren bütün aziz şehitlerimizin manevi huzurunda saygıyla eğiliyor ve diyoruz ki; Mehmetçiğimize sıkılan kurşunları hiçbir zaman unutmayacağımızı, hiçbir zaman teröre boyun eğmeyip, kanınızla kurup bize emanet ettiğiniz eserler ilelebet yaşayacak ve bağımsızlığımızın sembolü olan albayrağımız daima göklerde dalgalanacaktır. Şehitlerimizin mukaddes ruhlarını incitmemek için, gerektiğinde canımızı, kanımızı, son damlasına kadar ortaya koymaya hazırız. Bunu bütün dünya böyle bile. Türk'ün verilecek canı vardır ama verilecek tek karış vatanı yoktur. Bu coşkulu günümüzü böylesi duygularla kutlarken, bu topraklar için canlarını seve seve veren aziz şehitlerimizin manevi huzurlarında bir kez daha saygıyla eğiliyorum.
Hain saldırıda şehit olan Mehmetçiklerimize Allah'tan rahmet, Türk Silahlı Kuvvetleri ve aileleri olmak üzere tüm ülkemize başsağlığı ve sabır diliyor, teröre ve terörist eylemlere destek verenleri bir kez daha nefretle kınarken, bu mutlu ve anlamlı günde, güzel vatanımızda, Ay-yıldızlı bayrağımızın gölgesinde, bağımsız yaşamamızı sağlayan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Kazım Karabekir Paşa başta olmak üzere bütün Türk Silahlı kuvvetlerimiz mensuplarına, tüm şehitlerimize ve gazilerimize minnet ve şükranlarımızı arz ediyorum”
Öğrencilerin şiirler okumasından sonra resmi geçit töreni yapıldı.