Yaşlı kadın, bir antika dükkanından aldığı yüzyıllık fincanı özenle salon vitrinine yerleştirdi. Fincanın biçimi, üzerindeki işlemeler, renkler onun bir sanat eseri olduğunu söylüyordu. Ödediği fiyatı hatırladı; hayır, hiç de pahalıya almamıştı. Hayranlıkla fincanı seyretmeye devam etti. Derken, birden fincan dile geldi ve kadına şöyle dedi; “Bana hayranlıkla baktığının farkındayım. Ama bilmelisin ki, ben hep böyle değildim. Yaşadığım sıkıntılar beni bu hale getirdi. Kadın şimdi

Bu konu 2376 kez görüntülendi 5 yorum aldı ...
Antika Fincanın Dile gelişi ve İnsanın Acıları 2376 Reviews

    Konuyu değerlendir: Antika Fincanın Dile gelişi ve İnsanın Acıları

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2376 kez incelendi.

  1. #1
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Yeni Antika Fincanın Dile gelişi ve İnsanın Acıları

    Yaşlı kadın, bir antika dükkanından aldığı yüzyıllık fincanı özenle salon vitrinine yerleştirdi. Fincanın biçimi, üzerindeki işlemeler, renkler onun bir sanat eseri olduğunu söylüyordu. Ödediği fiyatı hatırladı; hayır, hiç de pahalıya almamıştı.

    Hayranlıkla fincanı seyretmeye devam etti. Derken, birden fincan dile geldi ve kadına şöyle dedi;

    “Bana hayranlıkla baktığının farkındayım. Ama bilmelisin ki, ben hep böyle değildim. Yaşadığım sıkıntılar beni bu hale getirdi.

    Kadın şimdi hayret içindeydi. Önündeki kahve fincanı konuşuyordu!

    Kekeleyerek: “Nasıl? Anlayamadım?” diyebildi yaşlı kadın.

    “Demek istiyorum ki, ben bir zamanlar çamurdan ibarettim ve bir sanatkâr geldi. Beni eline aldı, ezdi, dövdü, yoğurdu. Çektiğim sıkıntılara dayanamayıp:

    “Yeter! Lütfen dur artık!” diye bağırmak zorunda kaldım.

    Ama usta sadece gülümsedi ve; “Daha değil!” diye cevapladı beni.

    “Sonra beni alıp bir tahtanın üzerine koydu. Burada döndüm, döndüm, döndüm. Döndükçe başım da döndü. Sonunda yine haykırdım:

    “Lütfen beni bu şeyin üzerinden kurtar. Artık dönmek istemiyorum!”

    Ama usta bana bakıp gülümsüyordu:

    “Henüz değil!”

    “Derken beni aldı ve fırına koydu. Kapıyı kapayıp ısıyı arttırdı. Onu şimdi fırının penceresinden görebiliyordum. Fırın gitgide ısınıyordu. Aklımdan şöyle geçiyordu: Beni yakarak öldürecek”

    Fırının duvarlarına vurmaya başladım. Bir taraftan da bağırıyordum:

    “Usta usta! Lütfen izin ver buradan çıkayım!”

    “Pencereden onun yüzünü görebiliyordum. Hala gülümsüyor ve “Daha değil!” diyordu.

    “Bir saat kadar sonra, fırını açtı ve beni çıkardı. Şimdi rahat nefes alabiliyordum, fırının yakıcı sıcaklığından kurtulmuştum. Beni masanın üstüne koydu ve biraz boyayla bir fırça getirdi.

    “Boyalı fırçayla bana hafif hafif dokunmaya başladı. Fırça her tarafımda geziniyor ve bu arada ben gıdıklanıyordum.

    “Lütfen usta! Yapma, gıdıklanıyorum!” dedim. Onun cevabı ise aynıydı: “Henüz değil!”

    “Sonra beni nazikçe tutup yine fırına doğru yürümeye başladı. Korkudan ölecektim. “Hayır! Beni yine fırına sokma, lütfeeen!” diye bağırdım.

    Fırını açıp beni içeri iteleyip kapağı kapattı. Isıyı bir öncekinin iki katına çıkardı. “Bu sefer beni gerçekten yakıp kavuracak!” diye düşündüm. Pencereden bakıp ona yine yalvardım, ama o yine “Daha değil!” diyordu. Ancak bu defa ustanın yanaklarından bir damla gözyaşının yuvarlandığını gördüm.

    “Tam son nefesimi vermek üzere olduğumu düşünüyordum ki, kapak açıldı ve ustanın nazik eli beni çekip dışarı çıkardı. Derin bir nefes aldım, hasret kaldığım serinliğe kavuşmuştum. Beni yüksekçe bir rafa koydu ve usta şöyle dedi:

    “Şimdi tam istediğim gibi oldun. Kendine bir bakmak ister misin?”

    Ona “Evet” dedim.

    Bir ayna getirip önüme koydu. Gördüğüme inanamıyordum. Aynaya tekrar tekrar baktım ve “Bu ben değilim. Ben sadece bir çamur parçasıydım.”

    “Evet bu sensin!” dedi usta. Senin acı ve sıkıntı diye gördüğün şeyler sayesinde böyle mükemmel bir fincan haline geldin.

    Eğer seni bir çamur parçası iken üzerinde çalışmasaydım, kuruyup gidecektin.

    Döner tezgahın üstüne koymasaydım, ufalanıp toz olacaktın.

    Sıcak fırına sokmasaydım, çatlayacaktın.

    Boyamasaydım, hayatında renk olmayacaktı.

    Ama sana asıl güç ve kuvveti veren ikinci fırın oldu.

    Şimdi arzu ettiğim her şey var üzerinde.”



    Ve ben kahve fincanı, şu sözlerin ağzımdan çıktığını hayretle fark ettim:

    “Ustam! Sana güvenmediğim için beni affet!

    Bana zarar vereceğini düşündüm.

    Beni benden fazla sevip iyilik yapacağını fark edemedim.

    Bakışım kısaydı, ama şimdi beni harika bir sanat eseri yaptığını görüyorum.

    Benim sıkıntı ve acı diye gördüğüm şeyleri bana verdiğin için teşekkür ederim…

    Teşekkür ederim.”



    * * * * * *

    Usta fincanı, yaratıcı insanı şekillendirir. Yeter ki acı da ki hikmeti görelim.

    Kahrın da hoş, lûtfun da hoş demesini bir öğrenebilsek


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Antika Fincanın Dile gelişi ve İnsanın Acıları

          Kategori: Kısa Hikayeler

          Konuyu Baslatan: ŞiMaL

          Cevaplar: 5

          Görüntüleme: 2376


  2. #2
    alonehc - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    17.12.2010
    Mesajlar
    4.700
    Konular
    1250
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    905
    @alonehc

    Standart

    Hepimiz bir fincan değil miyiz...
    Her şey bir tebessüm kadar uzak..

    Tebessüm mü..?

    Oda yere düşen bir kristal gülün çıkardığı sesi resme yansıtan ressamın elinde..!


    Kod:
    2566342 . ... ... .. .. .. ... All Legal And İllegal Right Reserved..!

  3. #3
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Standart

    öyleyiz ne malesef

  4. #4
    alonehc - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    17.12.2010
    Mesajlar
    4.700
    Konular
    1250
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    905
    @alonehc

    Standart

    Ama öyle bir düzen var ki her anını yaşayamaz insan... Başlarkende bitebilir...
    Her şey bir tebessüm kadar uzak..

    Tebessüm mü..?

    Oda yere düşen bir kristal gülün çıkardığı sesi resme yansıtan ressamın elinde..!


    Kod:
    2566342 . ... ... .. .. .. ... All Legal And İllegal Right Reserved..!

  5. #5
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Standart

    bitsin beeee

  6. #6
    alonehc - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    17.12.2010
    Mesajlar
    4.700
    Konular
    1250
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    905
    @alonehc

    Standart

    Fincanda öyle diyordu... Sonu güzel olur inşAllah
    Her şey bir tebessüm kadar uzak..

    Tebessüm mü..?

    Oda yere düşen bir kristal gülün çıkardığı sesi resme yansıtan ressamın elinde..!


    Kod:
    2566342 . ... ... .. .. .. ... All Legal And İllegal Right Reserved..!

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş