Bahai Dini: 1800´lerde İran´da Mehdi inancının uzantısı olarak doğan Babiliğin Bağımsız Dine dönüşmüş biçimi. Tüm dünyada inananları olan evrensel bir dindir. Bahai Tarihi, 1844´te Bab´ın (Seyyid Ali Muhammed) yeni bir çağın gelmekte olduğunu ve yeni bir Peygamber´in geleceğini ilan etmesiyle başlar. Bahailiğin kurucusu ve peygamberi, lakabı Bahaullah olan Mirza Hüseyin Ali´dir 21 Nisan 1863´te yeni dini ve yeni prensipleri Bağdat´ta sürgünde iken ilan etti.
Prensipleri
İnsanlık alemi tek bir ailedir
Irk, din, dil, cinsiyet gibi tüm önyargılar kaldırılmalıdır
Tüm dinlerin temeli birdir (şimdilik son din İslam ya da Bahailik değildir, gelecekte de dinler gelecektir)
Din bilim ve akıl ile uyum içinde olmalıdır
Kadın ve erkek eşittir
Genel barış için çalışılmalıdır
Evrensel eğitim hedeflenmelidir
serbest düşünce ile gerçek araştırılmalıdır
Aşırı zenginlik ve yoksulluk kaldırılmalıdır.
Bahai Dininde tek evlilik (monogami) esastır, kadınlar türban takmak zorunda değillerdir. Tüm dünya ülkelerinde değişik ırksal ve dinsel kökenden gelme (İslam, Hıristiyan, Yahudi, Zerdüştî, Hindu vs) Bahailer vardır. Bahai Dinine göre tüm dinlerin kaynağı ve amacı ortaktır ve birbirine aykırı değildirler. Düşmanlık aracı haline gelmeleri tarihte insanların dinleri güç elde etme amaçlarına alet etmelerinden kaynaklanmıştır. Buna göre Bahailikte "eğer din sevgi ve birliğe değil, düşmanlık ve ayrılığa neden oluyorsa dinsizlik daha iyidir". Daha önceki dinlerde olduğu gibi bundan sonra da insanlara ahlaki ve ruhani eğitim sağlamak amacıyla başka peygamberler geleceğine inanılır.
Tarihi Bilgiler
Yeni Delhi´de Bahai MabediSeyyid Ali Muhammed(Bab) (Bab, Arapça´da kapı demektir), kendisinin tüm Müslüman aleminin beklediği kişi olan "Kaim", "Mehdi" olduğunu 23 Mayıs 1844´te ilan etti. Binlerce kişi Bab´a inanarak "Babi" oldu. Bu gelişmeler ve onun eski dini yapıya göre çok yenilikçi ve radikal fikirleri ortaya koyması İran´da işkencelere ve baskılara yol açtı. Bab, 1850´de Tebriz şehrinde kurşuna dizildi. Birçok Babi ise yine İran´da değişik feci işkence yöntemleri ile öldürüldü. Bab´ın ölümünden sonra "Babi"lere Mirza Hüseyin Ali (Bahaullah) liderlik etti. Bahaullah ve beraberindekiler İran Kaçar yönetiminin baskısıyla, Osmanlı İmparatorluğu ile yapılan görüşmeler sonunda Bağdat´a sürgün edildi. Bahaullah 1863´te burada, Bab´ın gelişini müjdelediği kişinin kendisi olduğunu ve insanlık tarihinde bütün önceki dinlerin gelmesini vaad ettiği "dünyanın bir vatan gibi olacağı, insanların artık savaş yapmayı öğrenmeyecekleri" Mehdi çağının gelmiş olduğunu ilan ederek Bahai Dini´nin yeni prensiplerini açıkladı. Bahaullah´ın hayatının 40 yılı Osmanlı İmparatorluğu topraklarında geçti. 12 Aralık 1863´te vardığı Edirne´de bu tarihten itibaren 5 yıla yakın yaşadı.
Mirza Hüseyin Ali (Bahaullah) ? nin vefatından sonra büyük oğlu Abdülbaba ( 1844-1957 ) öğretinin liderliğini yapmış, Abdülbaha ´ nın vefatından sonra ise büyük torunu Şevki Efendi Bahai misyonunun liderliğine getirilmiştir.
Bahai Dünya Merkezi İsrail´in Hayfa şehrindedir. 1868´ten itibaren Bahaullah ve ailesinin ve beraberindeki inananlarının o tarihte Osmanlı toprağı olan Akka Kalesine (bugün İsrail´de Akdeniz kıyısında) sürgün edilmesi ve orada vefatına kadar yaşamaya devam etmesi sonrasında Akka´nın hemen yanındaki Hayfa şehri, Bahai Dünya Merkezi´nin yeri oldu. Bahailik Birleşmiş Milletler´de temsil edilmekte ve dünyadaki gayrisiyasi alanlarda sosyoekonomik projelere katkıda bulunmak için çalışmaktadır.
Kutsal Yazılar ve İbadet
Kutsal Kitaplar
Temel yasaları ve dinin şer´i hükümlerini içeren Kutsal kitap olan Kitab-ı Akdes (En Kutsal Kitap), İkan Kitabı [Kitab-ı İkan- Tevrat, İncil ve Kur´an´daki bazı ayetlerin açıklamasını ve bazı ilahiyat konularını içeren bir kitap. İkan, Arapça´da kesin bilgi demektir(ikan, yakîn, yakînen vb.)], Saklı Sözler (Kelimat-ı Meknune), Kurdun Oğlu Risalesi gibi kitaplardır. Bahailer, tüm dinlerin Kutsal Kitaplarının (Tevrat, İncil, Kur´an, Baghavad Gita ve diğerleri) tek bir sistemin parçaları ve insanlığın ortak dinsel mirası olduğuna, kutsallıklarını yitirmediğine inanırlar.
Kitab-ı Akdes, Bahailik´in en önemli kutsal kitabı. Dinin kurucusu Bahaullah tarafından kaleme alınmıştır. Arapça el-Kitab el-Akdes adıyla, Arapça yazılmıştır. Yine de çoğunlukla Farsça ismi olan Kitab-ı Akdes kullanılır. Bazen sadece "Akdes" olarak da anılır. Akdes kelimesinin anlamı "en kutsal, en mübarek"tir.
Her ne kadar kitabın bir kısmının daha erkenden yazılmış olduğuna dair bazı deliller olsa da, genel kanı kitabın 1873 yılı civarında tamamlanmış olduğudur
Kitab-ı İkan, yani İkan kitabı Bahai inancının kutsal kitaplarındandır.
Kitap 1862´de Bahailik´in kurucusu olan Bahaullah tarafından kaleme alınmıştır. Bir kısmı Farsça bir kısmı ise Arapça yazılmıştır. Bahaullah o sıralarda Osmanlı Devleti´ne bağlı olan Bağdat´ta sürgündedir. Bahai inancına göre Bahaullah vahyi ilk kez Siyah Çal´da, Kitab-ı İkan´ın yazılmasından yaklaşık on yıl önce almış fakat vahiy aldığını ve misyonunu açıkca ilan etmemiştir. Kitabın 2 gün ve gece içinde yazılmıştır. Bahaullah´ın, böylece de Bahailik´in, başlıca teolojik eseridir. Farsça Beyan´ın tamamlanışı olarak da tanımlanmıştır.