TURİZM CENNETİ ... MUĞLA
Ege Bölgesinin güneyinde yer alan Muğla
Asar (Hisar) dağı eteklerinde ovaya doğru yayılmış
kendine has mimarisi
daracık sokakları ve herbiri turizm merkezi ilçeleri ile tam bir turizm cennetidir.
MUĞLA
ülkemizin güneybatı köşesinde
Toros kıvrım sistemiyle Batı Anadolu kıvrım sisteminin iç içe girdiği dağlık ve engebeliğin Menteşe yöresinde yer almaktadır. Dağları örten kıyıya inen ormanları ve geçmiş uygarlıkların kalıntılarıyla bezenmiş doyumsuz güzellikleri vardır. Şehir merkezi Karadağ
Kızıldağ
Masa dağı
Hamursuz Dağı ile çevrelenmiş olup Hisar Dağından ovaya doğru yayılır.
Muğla'da Akdeniz iklimi etkisinde kalan kara iklimi hüküm sürmektedir. Yazlar sıcak ve kurak
kışlar ılık ve yağışlıdır. Yağışlar genellikle Kasım ve Mart ayında yoğundur. Yıllık sıcaklık ortalaması 14.9'dur.
Muğla ili
Antikçağ’da Karia olarak bilinen bölgenin sınırları içinde kalmaktadır. Kentin adı
1889 Aydın Vilayet Salnamesi’nde “Mobella” olarak geçmektedir.
Yerleşim tarihi M.Ö. 3000’lerdeki Doğu Yunanistan ile Batı Anadolu kıyıları arasındaki karşılıklı göç hareketleriyle başlamaktadır. Bölgedeki ikinci büyük göç olayı M.Ö. 12. yüzyıl başlarındadır. Muğla bölgesine hâkim olan Karialılardan sonra M.Ö. 1200’lerde gelen kolonistlerin egemenliği görülür. Daha sonra Pers
Makedonya egemenliğine giren bölge Büyük İskender’in ölümüyle sırasıyla Seleukosların
Rodos Krallığı’nın
Roma ve Bizans İmparatorluklarının egemenliğine girmiştir.
1261 yılından sonra Menteşe Beyliğiyle Türklerin eline geçen Muğla
Yıldırım Bayezid zamanında Osmanlıların egemenliğine geçmiş ve sancak yapılarak
Anadolu Eyaleti’ne bağlanmıştır.
GEZİLECEK YERLER :
MUĞLA MÜZESİ :
Müzenin Turollan Parkı bölümünde
Merkez İlçeye bağlı Özlüce Köyünün yaklaşık 1 km. Kuzeydoğusunda Kaklıca Tepenin kuzey yamaçlarında bulunan 3 adet fosil yatağından getirilen fosiller sergilenmektedir.
Ayrıca
Müzede Yatağan-Stratonikeia Antik Kentinden çıkan eserler da sergilenmektedir.
Stratonikeia (Eskihisar) :
Stratonikeia antik kenti
Yatağan ilçesinin 6-7 km. batısındaki Eskihisar köyü sınırları içerisinde bulunmaktadır. Kent
M.Ö. 3. yüzyılda kurulmuştur. Yapılan araştırmalara göre; Suriye Kralı I. Antiokhos tarafından eşi Stratonike için kurulduğu söylense de arkeolojik buluntular ve yazılı kaynaklar daha önce de burada bir şehir bulunduğunu göstermektedir. Gezgin ve yazar Strabon’a göre
çok güzel yapılarla donatılan kent
bilinmeyen bir tarihte Rodos’a armağan edilmiş
M.Ö. 167 yılında ise Roma Senatosunca Karia’nın bağımsızlığına karar verilince
Rodos egemenliği sona ermiştir. Yapılan kazılarda ele geçirilen sikkelerden
Stratonikeia sikkelerinin Rodos’tan bağımsızlığını kazandığı M.Ö. 167’den itibaren basılmaya başlandığı ve Gallienus (M.S. 253 - 268) zamanına kadar devam ettiği anlaşılmaktadır.
Kentin akropolü güneydeki dağın tepesinde olup
kuzeyinde
yamaçtaki bir teras üzerinde (şimdiki kentler arası yolun hemen altında)
bir yazıtta imparator tapınımına ayrıldığı yazılan küçük bir tapınağın kalıntıları göze çarpar. Bunun aşağısında da büyük bir tiyatro bulunmaktadır. Tiyatronun tek diazoması vardır. Sahne binasının kalıntıları
yapılan kazılarda büyük ölçüde ortaya çıkarılmıştır.
Lagina :
Lagina-Hekate kutsal alanı
Yatağan ilçesine bağlı Turgut beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Karialalıların önemli kültür merkezi olan Lagina kutsal alanının ünü zamanımıza kadar gelmiş olup
bu yöre halen Leyne ismi ile tanınır. Son yapılan araştırmalar
yörenin Eski Tunç Çağı’ndan (M.Ö. 3000) günümüze kadar kesintisiz bir iskana sahne olduğunu göstermektedir. Seleukos kralları büyük imar çalışmaları ile Lagina kutsal alanını dini merkez ve buraya 11 km. uzaklıktaki Stratonikeia kentini de siyasi merkez yapmışlardır. Lagina’da ve Stratonikeia Bouleuterion’u duvarlarında halen mevcut olan yazıtlardan öğrenildiğine göre
bu iki kent birbirlerine kutsal bir yol ile bağlanmıştır.
Cedreae / Kedreai (Sedir Adası) :
Ula ilçesi sınırları içerisinde
Gökova Körfezi’nde yer alan Sedir Adası (Cedreae-Kedreai antik kenti) arkeolojik ve doğal yapısı ile yörenin kültür turizminin en yoğun yaşandığı bölgelerden birisidir. Sedir Adasına
Gökova-Akyaka beldesinden ya da Çamlıköy’den teknelerle ulaşılabilmektedir.
Düzgün kesme taştan çok sayıda kulesi
sur duvarları
Apollon Tapınağı ve onun yerinde sonradan yapılan kilisesi
hala ayakta duran iyi korunmuş tiyatrosu ve izleri görülebilen agorası ile oldukça zengin arkeolojik veriler sunan Sedir Adasında antik liman kalıntıları da görülebilmektedir.
Bodrum Su altı Arkeoloji müzesi...
Halikarnassos (Bodrum): Dor Birliği’nin altı üyesinden biri olan Halikarnassos ve yöresinin yerli halkı Lelegler ve Karialılardır.
Müsgebi ve Çömlekçi’de ortaya çıkan mezarlar ve buluntuları bölgede Miken kültürü ile çağdaş bir yerleşim olduğunu göstermektedir.
M.Ö. 6. yüzyılın ilk yarısında Lydia egemenliğinde olan şehir daha sonra Perslerin egemenliği altına girmiştir. Persler kendilerine yakın yerli bir aile olan Halikarnassos’lu Lygdamis ailesini kenti yönetmesi için görevlendirmişlerdir. M.Ö. 387’de Karia satraplığının Mylasa’da oturan Hekatomnos’a geçtiği bilinmektedir. Hekatomnos’un oğlu Maussolos M.Ö. 377’de Karia satrapı olmuş ve merkezi Mylasa’dan Halikarnassos’a taşımıştır.
Maussolos öldükten sonra II. Artemisia yönetime gelmiştir. Büyük İskender şehri kuşattığında yönetimde Orontobates vardı. İskender
Alinda Kraliçesi Ada’yı bütün Karia bölgesinin hâkimi yapmıştır. İskender’den sonra II. Ptolemaios’un hâkimiyeti altına giren Halikarnassos Roma döneminde Rodos yönetimine verilmişse de bağımsız kabul edilmiştir. M.Ö. 1. yüzyılda korsanların akınları yüzünden fakirleşen kentin yeniden canlanması Augustus zamanıdır. M.S. 4. yüzyılda Roma eyaletleri düzenlenirken Karia ayrı bir eyalet
Halikarnassos metropolisi Aphrodisias olan bu eyalete bağlı bir şehir olmuştur.
Şehir 11. yüzyılda Türklerin eline geçmiş
Menteşe Beyliği toprakları içinde kalmıştır. 1402 yılında Rodos Şövalyeleri tarafından ele geçirilen şehrin
eski Dor akropolünün olduğu yerde kale inşa edilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos’u almasına kadar şövalyelerin elinde kalmıştır.
Halikarnassos’ta 1857 yılında Newton tarafından bulunarak frizleri Londra’daki British Museum’a taşınan Maussoleion
dünyanın yedi harikasından biri olarak tanımlanmaktadır. Maussoleion
Maussolos için karısı II. Artemisia tarafından yaptırılan bir mezar anıtıdır. Bugün sadece temel izleri ile frizlerinden bir parça kalmıştır.
Halikarnassos’taki görülebilen diğer kalıntılar ise; yer yer poligonal ve rektagonal tekniğin kullanıldığı surlar ile Roma Çağı tiyatrosudur.
TURİZM CENNETİ ... MUĞLA