Kerkük Katliamı (14-16 TEMMUZ 1959)
Bin yıldan beri Irak'ta varlık gösteren Türkmenler, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye'den koparılmışlar ve İngiliz mandası olarak ihdas edilen Irak Devleti'nin vatandaşları olmuşlardır.
Irak'ın kuzeybatısından güneydoğusuna, Bağdat yakınlarına kadar uzanan geniş bir coğrafi sahada yaşayan Türkmenlerin en önemli yerleşim merkezleri, Musul'un batısındaki Telafer ilçesi ve çevresindeki Türkmen köyleri, Musul ve çevresindeki Türkmen köyleri, Erbil, Altunköprü, Türkmenlerin en büyük kültür merkezi ve kalbi olan Kerkük, Tazehurmatı, Tavuk, Tuzhurmatı, Bayat köyleri, Kifri, Hanekîn, Karatepe ve Mendeli'dir.
Nüfus oranları ile Irak'ın üçüncü unsuru olan Türkmen toplumu, özellikle dikta yönetiminin acımasız uygulamaları karşısında yıllarca dayanmaya çalışmışlardır. Türkmenlerin evleri, tarım arazileri ellerinden alınmış, ticarî faaliyetleri kısıtlanmıştır. Yüzlerce Türkmen memuru görevden atılmış, yüzlercesi sürgün edilerek Türkmen bölgelerinin dışına gönderilmiştir.
Her türlü mahrumiyet içinde varlıklarını günümüze kadar sürdüren Türkmenler, çeşitli yönetimler tarafından zaman zaman soykırımlarına maruz kalmışlardır. 1924, 1939, 1946, 1959, 1980 ve 1991 yıllarında Türkmenler unutulması mümkün olmayan acılı günler yaşamışlardır. Bunların arasında 14 Temmuz 1959 tarihinde Kerkük'te meydana gelen soykırım, Türkmenlerin yaşadığı en büyük facialardan biridir.
Tarihe 'Kerkük Katliamı' olarak geçen bu soykırımda, insanlık dışı vahşetler yaşanmıştır. Irak'ta cumhuriyetin ilanının birinci yıldönümünde kutlama şenliklerine katılmak gayesiyle çoluk-çocuk, genç-ihtiyar, kadın-erkek bütün Türkmen halkı, millî giysileri ile sokağa çıkmışlardı. Ancak törenin başlaması ile birlikte, gözü dönmüş câniler, silahsız olan Türkmenlere saldırıya geçmişlerdi. Silahların patlaması ile birlikte, sinsice hazırlanmış korkunç bir soykırım planını sahneye koymuşlardı.
14 Temmuz 1959 günü geldiğinde, şehir yüze yakın zafer takı ile süslenmişti. O gün yapılacak şenlik ve törenler için şehir, adeta büyük bir bayram hazırlığı yaşamıştı. Günlerce süren bu hazırlıklar tamamlanmış, çoluk-çocuk, küçük-büyük, kadın-erkek bütün şehir halkı milli kıyafetler içinde, o gün kutlama töreninin başlamasını bekliyordu. Kavurucu sıcakların biraz azalması üzerine, akşam saat 18.00'den itibaren halk cadde ve sokakları doldurmağa başladı. Giyilen rengarenk milli kıyafetlerle halk, bayram sevinci içerisinde türküler söylüyor, milli oyunlar oynuyorlardı.
Saat 19.00'da ise, resmigeçit başladı. Resmigeçidin ön sıralarında yer alan kişiler arasında Belediye Başkanı Maruf Berzenci ve komünist olan resmi yöneticiler ile İleri Gençlik, Barış Severler, Devrimci Öğretmenler ve Halk Mukavemet Teşkilatı gibi komünist kuruluşlar ve yüzlerce militan vardı. Bu arada, belirli bir plana göre hazırlanmış olan militanlar, gericilik, turancılık ve faşistlikle suçladıkları Türkler aleyhine çeşitli sloganlar atıyorlardı. Saat 19. civarında ilk silah sesleri duyuldu ve Türkler yer yer saldırıya uğradı. İlk olarak Türklerin oturduğu 14 Temmuz Kahvesi'nin sahibi Osman Hıdır, atılan kurşunlarla şehit edildi; ayaklarına ipler takılarak, bir motorlu araca bağlandı ve sürüklenmeğe başlandı.
Soykırım planına göre, önceleri sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Her zaman yasalara saygılı olan Türkmenler de bu çağrıya uyarak evlerine çekilmişlerdir. Ardından Türkmen ileri gelenleri, birer ikişer evlerinden alınarak, o zaman II. Ordu Tümeni'nin karargâhı olan Kerkük kışlasına götürülmüşlerdi. Burada kurulan sözde halk mahkemelerinde, alay ve hakaretlere maruz kalan Türkmenlerin değerli şahsiyetleri, 5-10 dakikalık süre zarfında yargılanmışlar ve kurşuna dizilmişlerdir.
ATA HAYRULLANIN ETİNİN KİLOSU 10 FİLİS
Kıyıcı Kürt Komünist canavarlar, ona en iğrenç işkenceyi, acıyı gösterdiler. Onu kışlanın önünde bulunan bir ağaca bağladıktan sonra, diri diri etlerini keserek, TURANCILARIN, TÜRKÇÜLERİN LİDERİ ATA HAYRULLANIN ETİNİN KİLOSU 10 FİLİS (kuruş), ALAN VAR MI..' diye bağırdılar. Ve etlerini etrafta olan hayvanların önüne atmaya başladılar.
Hangi millet bunu yapmıştır, hangi insanlık bunu kabul eder, insanın eti kesilip, parçalanarak satılır mı? Hayvanata atılır mı? Bu kadar acımasız olunur mu? Bu kadar zalim canavar olunur mu acaba?
Katiller bu defa aynı işkenceyi, kardeşi yarbay doktor İHSAN HAYRULLA' DA uyguladılar. O da bu işkence ile şehit oldu. Kardeşinin önünde işkence yapılarak... Kendisi, yüreği insan sevgisi ile dolu, kendisine işkence eden bu cellatları defalarca bedava olarak tedavi etmiş, ilaçlar vererek evinde yaşatmıştı. Onlara yemek, su vermişti......
Ona kıyanlar, onun iş yerinde evinde yaşadılar. Yiyip, içtiler. Çocuklarını büyüttüler. Kendilerine yardım eden bir doktoru işkenceyle öldürdüler. Şehit ettiler. 14 Temmuz günü canına kıydılar, kanını döktüler, sürüklediler onu. İnsanlık dışı işkence yaptılar iki kardeşe. Bunlara insan denir mi?
Türkmenlerin dillerinde Allah vardı, Peygamber vardı. Kafir Komünist Kürtler, baskı ve zulümlerinde o kadar ileri gitmişlerdi ki, 'ALLAH YOK, İZİNE GİTMİŞ! PEYGAMBER SİHİRBAZ. BÜYÜCÜYDÜ. Sizi kimse kurtaramaz, sevdiğiniz Türkiye gelsin, Mustafa Kemal, Atatürk'te öldü, kim kurtaracak sizleri Kürtlerden, Kerkük'te Başka bir kimse yaşayamaz, Çünkü Kerkük bir Kürt şehridir' diyorlardı. Kerkük katliamında soydaşlarımız, kürtler tarafından topluca şehit edilmişler, bu işkence ve katliama Irak hükümetinin ikinci ordu birlikleri de destek çıkmıştı.
TÜRKMEN DÜŞMANI CELAL TALABANİ
Kerkük katliamına, Türkmen düşmanlarından, Kürt liderlerinden Celal Talabani de elinde silahla katılmış, Kerkük cadde ve sokaklarında, Türkmenlere ateş açarak, soydaşlarımızı kahpece arkadan kurşunlayarak katletmiştir. Celal Talabani, sürekli olarak ordu karargahında bulunmaktaydı. Ayrıca Komünist Kürt çıldırmış ırkçı Nuri Talabani de Kerkük katliamında büyük rol oynamıştı.
Nuri Talabani, Irak Türklerinin yardımıyla - parasıyla okulunu bitirmişti. Buna rağmen, Türkmenleri kahpece arkadan vurarak, insanlık dışı bir yaratık olduğunu göstermişti. Ayrıca, Kerkük katliamında, Mustafa Barzani de önde gelen sorumlular arasında idi.
Kerkük Türktür,Türk Kalacak...