Türkistan- Uçsuz bucaksız bir coğrafyaya manevi önderlik eden, "Pir-i Türkistan" Hoca Ahmed Yesevi, XI asrın ikinci yarısında Batı Türkistanın Çimkent şehrine bağlı Yesi şehrine 157 km. uzaklıktaki Sayram (Akşehir) kasabasında doğmuştur. Ve 1194 yılında yesi’de vefat etmiştir. 900 yıllık bir sevgi felsefesinin izinde İslam'ın şereflendirdiği bu toprakları ve Ahmed Yesevi'yi anlamaya, kavramaya çalışıyoruz. Yüzyıllar boyunca belki hiç bilmeden, farkına varmadan Hoca Ahmed Yesevî’nin

Bu konu 1959 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
63 Yaşından Sonra Yeraltında Yaşayan Pir-i Türkistan 1959 Reviews

    Konuyu değerlendir: 63 Yaşından Sonra Yeraltında Yaşayan Pir-i Türkistan

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1959 kez incelendi.

  1. #1
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Yeni 63 Yaşından Sonra Yeraltında Yaşayan Pir-i Türkistan

    Türkistan- Uçsuz bucaksız bir coğrafyaya manevi önderlik eden, "Pir-i Türkistan" Hoca Ahmed Yesevi, XI asrın ikinci yarısında Batı Türkistanın Çimkent şehrine bağlı Yesi şehrine 157 km. uzaklıktaki Sayram (Akşehir) kasabasında doğmuştur. Ve 1194 yılında yesi’de vefat etmiştir.
    900 yıllık bir sevgi felsefesinin izinde İslam'ın şereflendirdiği bu toprakları ve Ahmed Yesevi'yi anlamaya, kavramaya çalışıyoruz.
    Yüzyıllar boyunca belki hiç bilmeden, farkına varmadan Hoca Ahmed Yesevî’nin öğretileriyle gündelik hayatımıza yön verdik. En azından maşerî vicdanımızı oluşturan temellerin arasında yer aldı Hoca Ahmed Yesevi’nin öğretileri; çoğumuz geçen yüzyıllar içinde adını unutmuş olsak bile.


    Küçük yaştan itibaren babasından feyz alan Ahmed Yesevi büyük alim Baba Arslan’ın talebesi oldu. Onun kalblere hayat ve huzur veren sohbetlerinde bulundu. Teveccühlerine kavuşarak kısa zamanda tasavvufdaki yüksek derecelere ulaştı. Küçük yaşta meşhur oldu. Baba Arslan hazretlerinin vefatından sonra onun manevi işaretiyle Buhara’ya giderek Ehl-i sünnet alimlerinin en büyüklerinden olan Yusuf-ı Hemedani’den manevi ilimleri tahsil etti. İcazet alıp talebe yetiştirmekle vazifelendirildi. Hocasının vefatından sonra bir müddet Buhara’da kalıp, talebe yetiştirmekle meşgul oldu. Bir müddet sonra talebelerin terbiye ve yetiştirilmesini Yusuf-i Hemedani’nin en büyük talebesi olan Abdülhalık Gondüvani’ye havale edip, Yesi’ye döndü. Türklere İslamiyetin emir ve yasaklarını anlatmaya ve talebe yetiştirmeye burada devam etti. Talebeleri günden güne çoğaldı, büyüklüğü ve kıymeti kısa zamanda Türkistan, Maveraünnehr, Horasan ve Harezm’e yayıldı. Zamanında bulunan alimlerin ve evliyanın en büyüklerinden, en üstünlerinden oldu. Dine olan bağlılığı sebebiyle, şaşırıp yoldan çıkmışlara sözleri kısa zamanda te’sirli oldu. Yetiştirdiği talebelerin her biri bir memlekete giderek, İslamiyeti doğru olarak öğretip yaydılar. Dergahı fakir, yetim ve çaresizler için sığınak yeri idi. Şöhretinin yayılması, pekçok kerametlerinin görülmesi, kendisini çekemeyenlerin dedikodularına sebep oldu.
    Ahmed Yesevi hazretlerinin zamanında Türkistan’a ilk Türk-İslam devletlerinden Karahanlılar hakimdi. Bu devlet zamanında İslam dininin Seyhun Nehri boyları ile ahalisi göçebe olan Kazak-Kırgız, memleketlerinde kolayca yayılmasını sağladı. Sade bir Türkçe ile söyleyip yazdığı derin manalı “hikmet” denen sözleriyle tekke edebiyatının ilk temsilcilerinden oldu ve nasihatlerde bulundu.

    Çocukluğundan itibaren Resulullah efendimizin sünnetine uymakta hiç gevşeklik göstermeyen Ahmed Yesevi, 63 yaşına geldiği zaman, yer altında bir çilehane yaptırıp girdi ve burada vefatına kadar devamlı ibadet ve Allahü tealayı düşünmekle meşgul oldu. Kendisini vefat etmiş, kabre konmuş şekilde hissederek Allah korkusu ile ibadetlerini yaptı. Burada evliyalık yolundaki makam ve dereceleri kat kat arttı.
    Sünnetleri muhkem tutup ümmet oldum,
    Yer altına yalnız girip nura doldum,
    Hak severler makamına mahrem oldum,
    Batın nızrağı birle nefsi yendim işte"

    Divanı Hikmet
    Ahmed Yesevi’nin sade bir Türkçe ile söyleyip, derin manalı veciz sözleri ve Hikmet adlı şiirleri Divan-ı Hikmet adlı eserinde toplandı. Sohbet tarzında ve sade Türkçe ile söylenen hikmetleri kısa zamanda doğuda Çin hudutlarından, batıda Akdeniz ve Marmara sahillerine kadar yayıldı. Divan-ı Hikmet aslında İslamiyeti ve İslam ahlakını öğreten bir ahlak ve din kitabıdır.
    Ahmed Yesevi ayrıca Anadolu’daki Türk edebiyatının yeşerip, gelişmesine zemin hazırlamış ve Yunus Emre gibi şairlerin yetişmesine sebeb olmuştur.
    Buyurdu ki: “Ey dostlar! Sakın ha cahil olanlarla dostluk kurmayınız.”
    “Gönlü kırık zavallı ve garip birini görürsen, yarasına merhem koy, yoldaşı ve yardımcısı ol.”


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: 63 Yaşından Sonra Yeraltında Yaşayan Pir-i Türkistan

          Kategori: İslamiyete Dair Herşey

          Konuyu Baslatan: ŞiMaL

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1959


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş