selamünaleyküm; İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle geldiğini söylemişti. Kayıt için adını sorduğumda, hiç de çekinmeyen bir tavırla Fatma dedi mVe ekledi: Eğer hafızlık yaptırmazsanız kaydolmak istemiyorum. Böyle tehdit edercesine konuşması onu yaşından daha olgun gösteriyordu. Tebessümle:Korkmayın küçük hanım, siz isteyin, hafız da

Bu konu 1853 kez görüntülendi 3 yorum aldı ...
azrailin güzelligi 1853 Reviews

    Konuyu değerlendir: azrailin güzelligi

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1853 kez incelendi.

  1. #1
    Enes_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    16.08.2008
    Mesajlar
    493
    Konular
    192
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    583
    @Enes_

    Standart azrailin güzelligi




    selamünaleyküm;




    İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle geldiğini
    söylemişti. Kayıt için adını sorduğumda, hiç de çekinmeyen bir tavırla
    Fatma dedi mVe ekledi: Eğer hafızlık yaptırmazsanız kaydolmak
    istemiyorum. Böyle tehdit edercesine konuşması onu yaşından daha olgun
    gösteriyordu. Tebessümle:Korkmayın küçük hanım, siz isteyin, hafız da
    yaparız, hoca da...
    O küçük gözlerinin içi parıldadı birden. Annesi, Hoca hanim kusuruna bakma
    hele sen, ille de hafız olacağım der de, baksa bir şey demez. Bizim köyün
    hocasından duymuş. Peygamberimiz (sav), hafız olanlara Cennette taç
    giydirilecekmis demiş herhalde. Siz daha iyi bilirsiniz ya, köylü kafası,
    biz de bu kadar duyduk anladık. Bu da çocuk iste.
    Tabi teyze ne demek, keşke herkes sizin gibi duyduklarından etkilense de
    teslim olsa. Siz hiç merak etmeyin, kızınız önce Allah�a sonra, sonra bize
    emanet. Kadıncağız elime yapıştı öpecekken geri çektim, utandım. Tuttum,
    ben onun elini öptüm. Gözleri yaşardı. Hoca hanim bu eller, gözler hep
    günahlı, asıl sizinkiler öpülmeye layık. Estağfirullah teyze dedim, o
    ahrette belli olur. Bu konuşmadan sonra kaydığını yaptığımda Fatmanın
    Erzurumlu olduğunu öğrendim. Bir an düşündüm, Küçük, nasıl kalacak bu kadar
    buralarda
    Zaman ilerledikçe Fatmanın edepli tavırları daha da çok etkiledi beni.
    Azimliydi. Geceleri uykusunun arasında ayetleri sayıkları görüyordum çoğu
    kez. Böyle devam ederken, arada bir bana gelip soru soruyordu. Bir gün,
    Hocam, hafız olmak için Kuran-ı bitirmek mi lazım? diye sordu. Ben de,
    Tabii ki, hepsini ezberleyeceksin ki hafız adını alacaksın. Bu cevabıma çok
    üzülmüş gibiydi. Bir şey demek istiyordu sanki. Teşekkür etti ve döndü
    arkasına gitti. Derslerim arasında onlara sürekli Kur'an ezberlemekle isin
    bitmeyeceğini, mutlaka içindekiler uygulamak gerektiğini hatırlatıyordum.
    Talebelerden biri, Hocam dedi, Fatma'nın annesi ona abdestli olmayanın
    hafızlara dokunamayacağını söylemiş, doğru mu? diye sordu. Çok ilginç
    doğrusu. MaşaAllah dedim, Osmanlı zamanında atalarımız Kur'an-a ve
    Hafız'a kıymet verdiklerinden öyle yaparmış dedim. Çok hoşlarına gitmişti
    bu iş. Hepsi adeta kendilerini ulaşılması zor, kasa içindeki altın gibi
    görüyorlardı. Görsünler dedim içimden, bu yasta buralara gelmişler. Allah'
    in kelamını ezberliyorlar, onlara fazla görmem bunu
    Bu arada Fatma ara sıra rahatsızlanıyor ve revirde yatıyordu. Zaman geçtikçe
    Fatma'nın morali ve sağlığı daha da çok bozuluyordu. Bir gün dersini iki kez
    aksatınca sordum: Ne oldu yoksa, anneni mi özledin? Hayır dedi. Neden
    moralin bozuk? Çok fazlada hasta oluyorsun dedim. Yanlış anlamayın, inanın
    ki annemi özleyip de gitmek istediğim yok. Burayı çok seviyorum. Allah'ımdan
    çok korkuyorum. Buraları terk edersem bana ahrette hesabını sormaz mı? Bir
    şey diyemedim. Suçlu gibi hissettim kendimi.
    O küçük kalpte bu ne imandı Ya Rabbi!..
    Onu hayranlıkla izliyordum. Bir gün çok rahatsızlandı. Doktora götürmek
    zorunda kaldık. Bir çok tahlillerden sonra arkadaşım olan doktor hanim,
    Hoca hanım derhal bu talebeyi ailesinin yanına gönder dedi. Şaşkınlıkla:
    Neden? diye sordum. Bana, Belki üzülecek, hatta inanmayacaksın, fakat bu
    talebe kanser dedi.
    Adeta başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Sanki her tarafımı şefkat
    sarmıştı. Hasta haneden ayrılırken Fatmaya hiç bir şey diyemedim. Oysa
    anlamış gibi bana sorular sorup dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu. Kulağıma
    eğilerek Hocam dedi, Azrail insanların canını alırken nasıldır?
    Ağlamamak için kendimi zor tuttum, Güzel bir surettedir, mü'min kullara
    dedim. Sevindi, sanki mırıldandı: Belki hafız olamam, ama Elhamdulillah
    müminim dedi
    Simdi anlamıştım, bana önceden sormuş olduğu soruyu. Demek ki hastalığını
    biliyordu Hafız olmak için Kur'an-i bitirmesi gerektiğini söylediğimde,
    neden üzüldüğünü simdi anlamıştım. Birkaç gün sonra eşyalarını hazırlamaya
    başladık. Çünkü dayanılmaz acılar içinde olduğunu görüyorduk. Evine gitmesi
    gerekiyordu. Ailesi geldi. Fatma yanıma gelerek, Bana kızmadınız değil mi?
    Eğer söyleseydim belki kursa almazdınız.Ne demek? Nasıl kızarım sana?
    dedim. Hem sonra sakin üzülme hafızlığımı bitiremedim diye. Bu yola girdin
    ya, Rabbim seni hafızlar zümresinden yazmıştır insaAllah. Öyle sevindi ki,
    sarıldı boynuma: Gerçekten ben simdi hafız sayılırmıyım? Anne bak, duydun
    değil mi?
    Ya Rabbi bu ne aşktı!..
    Rabbimin hikmeti tecelli etse de iyi olsaydı su Fatma, ne güzel bir kul
    olurdu. Böylece Fatma'yı gözyaşları ile Erzurum'a uğurladık. Çok geçmedi.
    Bir iki hafta sonra ailesi ağırlaştı haberini verdi. Bu bir iki hafta içinde
    ondan iki mektup almıştım. Bana hep hafızlık tacını merak ettiğini.
    Rüyalarına bile girdiğini yazıyordu.
    Bir gün sabah namazından sonra telefon çaldı. Fatma'nın annesiydi karşımdaki
    ses. Ağlamaklı bir sesle, Hoca hanım Fatma'yı uğurladık. Rica etsem bir
    hatim okurmusunuz? deyince ben de dayanamadım ağlamaya başladım. Annesi
    beni teselli edercesine telefonu kapatmadan, Size ölmeden önce sunu
    söylememi istedi dedi hıçkırarak: Anneciğim hocama söyle, Azrail
    söylediğinden de güzelmiş.
    -Ey Rabbim; senin kelamın için yanıp tutuşan, yoluna yapışıp kelamına
    sımsıkı sarılan kulunu, sen son nefesinde yalnız bırakır misin hiç?








    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: azrailin güzelligi

          Kategori: Peygamber Efendimiz (S.A.V.)

          Konuyu Baslatan: Enes_

          Cevaplar: 3

          Görüntüleme: 1853








    Bin sene de okusam ne biliyorsun diye sorsalar bana ?
    HADDİMİ BİLİRİM derim

    yaşamak için doğdum ölmek için yaşıyorum;gün gelecek yaşamak için ölecegim






  2. #2
    Gara Lele
    Gara Lele - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    azrailde bir melektir dimi nihayetinde emeğine sağlık saol abim

  3. #3

  4. #4
    Enes_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    16.08.2008
    Mesajlar
    493
    Konular
    192
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    583
    @Enes_

    Standart



    SELAMÜNALEYKÜM;


    amin inşaALLAH












    Bin sene de okusam ne biliyorsun diye sorsalar bana ?
    HADDİMİ BİLİRİM derim

    yaşamak için doğdum ölmek için yaşıyorum;gün gelecek yaşamak için ölecegim






Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş