- N - NABİ: (Ar.) Er. 1. Haberci, haber veren. 2. Yüksek, yüce. 3. Büyük Türk şairidir. 17. asrın ikinci yansında yaşamıştır. NABİA: (Ar.) Ka. Yerden çıkıp fışkıran, kaynayan, akan. NABİYE: (Ar.) Ka. 1. Ulu, şerefli kimse. 2. Sonradan şair olan kimse. 3. Haberci, haber veren. NACİ: (Ar.) Er. Necat bulan, kurtulan, selamete kavuşan. Cehennemden kurtulmuş, cennetlik. NACİL: (Ar.) Er. Soyu sopu temiz olan kimse. NACİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Naci). NADAN: (Fars.) Ka. Kaba, dobra. NADİDE: (Fars.)

Bu konu 1126 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
N osmanli isimleri 1126 Reviews

    Konuyu değerlendir: N osmanli isimleri

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1126 kez incelendi.

  1. #1
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart N osmanli isimleri

    - N -
    NABİ: (Ar.) Er. 1. Haberci, haber veren. 2. Yüksek, yüce. 3. Büyük Türk şairidir. 17. asrın ikinci yansında yaşamıştır.
    NABİA: (Ar.) Ka. Yerden çıkıp fışkıran, kaynayan, akan.
    NABİYE: (Ar.) Ka. 1. Ulu, şerefli kimse. 2. Sonradan şair olan kimse. 3. Haberci, haber veren.
    NACİ: (Ar.) Er. Necat bulan, kurtulan, selamete kavuşan. Cehennemden kurtulmuş, cennetlik.
    NACİL: (Ar.) Er. Soyu sopu temiz olan kimse.
    NACİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Naci).
    NADAN: (Fars.) Ka. Kaba, dobra.
    NADİDE: (Fars.) Ka. Görülmemiş görülmedik. Pek seyrek bulunan, çok değerli.
    NADİM: (Ar.) Er. Pişmanlık duyan, pişman. Tevbe eden.
    NADİME: (Ar.) Ka. (bkz. Nadim).
    NÂDİR: (Ar.) Er. Seyrek, az, ender bulunur.
    NADİ: (Ar.) Er. 1. Nida eden, haykıran, çağıran. 2. Toplantı, meclis, (bkz. Nida).
    NÂDİRE: (Ar.) Ka. (bkz. Nadir).
    NADİYE: (Ar.) Ka. 1. Bağırıp, çağıran, seslenen. 2. Toplantı, meclis.
    NÂFERİZ: (Fars.) Er. 1. Göbek düşüren. 2. Koku saçan.
    NAFİ': (Ar.) Yararlı, kârlı. Şifalı, hayır ve fayda verici şeyler yaratan Allah. Esmaü'lHüsna'dandır. "Abd" takısı alarak kullanılır.
    NÂFİA: (Ar.) Ka. Bayındırlık işleri.
    NAFİH: (Ar.) Er. Üfleyen, üfleyici.
    NAFİLE: (Ar.) Ka. Mal, ganimet, ihsan bağış.
    NAFİZ: (Ar.) Er. 1. Delen, delip geçen. İçeriye giren, işleyen. 2. Tesir eden, sözü geçen.
    NAFİZE: (Ar.) Ka. (bkz. Nafiz).
    NÂGEHAN: (Fars.) Ka. Ansızın, birdenbire.
    NAĞME: (Ar.) Ka. Ahenk güzel ses. (bkz. Ezgi).
    NAHİD: (Fars.) Er. Venüs (zühre) gezegeni. (Arapça'da) Yeni yetişen kız. Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
    NAHİDE: (Fars.) Ka. (bkz. Nahid).
    NAHİRE: (Ar.) Ka. Ayın ilk günü ya da son gecesi.
    NAİB: (Ar.) Er. 1. Vekil, birinin yerine geçen, kadı vekili, Şeriata göre hükmeden hakim. 2. Nöbet bekleyen, nöbetle gelen.
    NAÎBE: (Ar.) Ka. Vekil, birinin yerine geçen.
    NAiL: (Ar.) Er. Muradına eren, ermiş, ele geçiren. Naili: Divan edebiyatı şairlerinden olup asıl adı Salih'tir. Manastır'da doğmuş, Mısır'da vefat etmiştir.
    NAİLE: (Ar.) Ka. (bkz. Naü).
    NAİM: (Ar.) Er. 1. Bollukta yaşayış. 2. Cennetin bir kısmı. Daru'nNaim: Cennet.
    NAlMA: (Ar.) Er. Haleb'te doğmuş, asıl adı Mustafa Naim'dir. Naima tarihiyle meşhurdur.
    NAlME: (Ar.) Ka. Güzel zarif kadın. Nazlı büyütülmüş kadın.
    NAİRE: (Ar.) Ka. Ateş, alev, sıcaklık.
    NAKl: (Ar.) Er. 1. Temiz, pak. 2. Çok ince, çok güzel, zarif.
    NAKİB: (Ar.) Er. Bir kavim veya kabilenin reisi veya vekili. Bir tekkede, şeyhin yardımcısı olan ve en eski derviş veya dede.
    NAKİBE: (Ar.) Ka. 1. İnsan ruhu. 2. Akıl.
    NAKİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Naki).
    NAKŞlDİL: (Ar.) Ka. Gönül resmi, gönül süsü.
    NÂLÂN: (Fars.) Ka. İnleyen, inleyici, ağlayan, feryad eden. Manası dolayısıyla isim olarak kullanılmamalıdır.
    NALE: (Fars.) Ka. İnleme, inilti.
    NALEZEN: (Fars.) Ka. İnleyen, inildeyen.
    NAM AL: (Tür.) Er. Adın duyulsun, ün kazan.
    NAMDAR: (Fars.) Er. Namlı, ünlü.
    NAME: (Fars.) Ka. Sevgiliye ve aşka ait yazılmış mektup. Mektup. Kitap, dergi.
    NAMİ: (Fars.) Er. Namlı, şöhretli ünlü.
    NAMIK: (Ar.) Er. Yazıcı, katip, yazar
    NAMIKA: (Ar.) Ka. (bkz. Namık).
    NAMİYE: (Ar.) Ka. Olma, yerden bitme kuvvetli, gelişme yetişme.
    NAMUS: (Ar.). 1. Kanun nizam. 2. Ar, edep, haya, ırz. 3. Temizlik, doğruluk. 4. Allah'a yakın olan büyük melek
    NAMVER: (Fars.) Er. Adlı, ünlü.
    NARDAN: (Fars.) Ka. 1. Nar taneleri. 2. Gözyaşı damlaları.
    NARDANE: (Fars.) Ka. Nar tanesi.
    NARDİN: (Fars.) Ka. Bir çeşit sümbül.
    NARGÜL: (Fars.) Ka. Ateş renginde, kırmızı gül.
    NARİN: (Fars.) Ka. İnce, zarif yapılı, nazik. Zayıf çelimsiz.
    NARİYE: (Ar.) Ka. Ateşle ilgili, cin peri. İsim olarak kullanılmaz.
    NASIH: (Ar.) Er. Nasihat eden, öğüt veren. Nasıhı Emin: Hz. Nuh (a.s.).
    NÂSIHA: (An» Ka. (bkz. Nasıh).
    NASIR: (Ar.) Er. Yardımcı, yardım eden (muin). "Abd" takısı alarak kullanılırsa daha iyi olur. Abdünnasır.
    NASİB: (a.i) Er. Pay hisse. Birinin elde ettiği şey. Allah'ın kısmet ettiği şey. Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
    NASİBE: (Ar.) Ka. Dikili taş. Yollara nişan için dikilen taş.
    NASR: (Ar.) Er. Yardım. Üstünlük (zafer). Kur'anı Kerim'in 110. suresi. Nasrullah: Allah'ın yardımı.
    NASRUDDİN: (Ar.) Er. (Dine yardımı dokunan. Dilimizde "Nasreddin" şeklinde kullanılır.
    NASRULLAH: (Ar.) Er. Allah'ın nusreti, yardımı.
    NASUH: (Ar.) Er. 1. Nasihatçı, öğütçü. 2. Halis, temiz.
    NASUHİ: (Ar.) Er. Bozulmaz şekilde tevbe edici.
    NÂŞİD: (Ar.) Er. Şiir okuyan, şiir söyleyen, şiir yazan.
    NÂŞİDE: (Ar.) Ka. (bkz. Naşid).
    NAŞİR: (Ar.) Er. Neşreden, dağıtan, yayan, yayınlayan.
    NATIK: (Ar.) Er. 1. Söyleyen konuşan. 2. Düşünen. 3. Bildiren, bildirici. NATIKA: (Ar.) Ka. (bkz. Natık).
    NÂYAB: (Fars.) Bulunmaz. Benzeri olmaz. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
    NAYMAN: (Moğ.) Er. Sekiz. Batı Moğolistan'da yaşayan sekiz kabileden oluşan Türk topluluğu.
    NAZ: (Fars.) Ka. 1. Kendini beğendirmek için takınılan yapmacık cilve, işve. 2. Bir şeyi beğenmiyormuş gibi gözükme. Şımarıklık. 3. Yalvarma, rica.
    NAZAN: (Fars.) Ka. Nazlı.
    NAZENDE: (Fars.) Ka. Naz edici, nazlı, hoş edalı.
    NAZENİN: (Fars.) Ka. 1. Cilveli, oynak. Çok nazlı yetiştirilmiş, şımarık.
    2. Narin ince yapılı.
    NAZIDİL: (Fars.) Ka. Gönül nazı, gönül cilvesi.
    NAZIM: (Ar.) Er. Tanzim eden, düzenleyen. Sıra sıra, dizi dizi olan şey.
    NÂZIME: (Ar.) Ka. (bkz. Nazım).
    NAZIR: (Ar.) Er. 1. Nazar eden, nezaret eden, bakan, gözeten. 2. Vekil bakan. 3. Bir yüzü bir tarafa yönelik olan.
    NAZİF: (Ar.) Er. Temiz, pak, nazik, zarif ve şık giyimli.
    NAZİFE: (Ar.) Ka. (bkz. Nazif).
    NAZİK: (Fars.) Ka. 1. İnce, narin. 2. Terbiyeli, saygılı. 3. Güzel zarif.
    NAZİL: (Ar.) Er. Yukardan aşağıya inen. Bir yere konan, bir yerde konaklayan.
    NAZİLE: (Ar.) Ka. (bkz. Nazil).
    NAZİR: (Ar.). Er. 1. Taze. 2. Altın. 3. Benzer eş.
    NAZİRE: (Ar.) Ka. 1. Örnek karşılık. 2. Manzum eserde ayn vezin ve kafiyede benzer olma hali.
    NAZLAN: (Tür.) Ka. Kendini beğendir, nazlı ol.
    NAZLI: (Tür.) Ka. Naz yapan, kendini ağıra satan. Değer verilen sevgili.
    NAZLIGÜL: (Tür.) Ka. (bkz. Nazlı).
    NAZLIHAN: (Tür.) Ka. (bkz. Nazh.)
    NAZMl: (Ar.) Er. Dizme, teıtib etme, sıraya koyma. Sıra, tertip. Vezinli, kafiyeli söz.
    NAZMİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Nazmi).
    NAZRA: (Ar.) Ka. Bir tek bakış.
    NAZRET: (Ar.) Tazelik. 2. Bakma, bakış. 3. İdare, reislik. 4. Nazırlık. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
    NEBA: (Ar.) Haber. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
    NEBAHADDİN: (Ar.) Er. Dinin şanı ve şerefi. Türk dil kuralına göre "dA" olarak kullanılır.
    NEBÂHAT: (Ar.) Ka. 1. Şan, şeref, onur. 2. Şan, şeref sahibi.
    NEBÂLET: (Ar.) Ka. 1. Zekilik. 2. Büyüklük, ululuk. 3. Cömertlik.
    NEBl: (Ar.) Er. Haberci. Peygamber.
    NEBİH: (Ar.) Er. Namlı, şerefli.
    NEBİHE: (Ar.) Ka. (bkz. Nebih).
    NEBİL: (Ar.) Er. 1. Yüksek meziyet ve onur sahibi. 2. Akıllı, anlayışlı. Bilgili, fazileüi.
    NEBİLE: (Ar.) Ka. (bkz. Nebil). NEBİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Nabiye).
    NECÂBET: (Ar.) Er. Soyluluk, soy temizliği.
    NECAETTİN: (Ar.) Er. Dine girip hidayete eren, kurtulan.
    NECÂH: (Ar.) Er. İsteğine ulaşma. Kurtulma. İhtiyaçlarını temin edebilmek.
    NECAT: (Ar.) Er. Kurtulma, kurtuluş. Selamet.
    NECATİ: (Ar.) Er. Kurtulmaya mensup, kurtuluşla ilgili. Necati: 15 asır meşhur Osmanlı şairi olup asıl adı İsa'dır.
    NECCAR: (Ar.) Er. Dülger. Marangoz. Daha çok lakab olarak kullanılır.
    NECDET: (Ar.) Er. Kahramanlhk yiğitlik, efelik. Korkusuz olmak.
    NECEF: (Ar.) Er. Yüksek, sırt tepe, tümsek. Küfe civarlarında Hz. Ali'nin türbesinin bulunduğu yer.
    NECİB: (Ar.) Er. 1. Soyu sopu temiz pak olan kimse. 2. Asilzade, kıymetli, üstün. 3. Güzel ahlak sahibi. Türk dil kuralı açısından "b/p" olarak kullanılır.
    NECİBE: (Ar.) Ka. (bkz. Necip).
    NECİD: (Ar.). Yüksek yayla. Arabistan'ın sahil ovasına ve çukur sahaya zıt olan yüksek kısım. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
    NECİL: (Ar.) Er. Soylu, soyu sopu temiz, kişizade. Asıl.
    NECİLE: (Ar.) Ka. (bkz. Necil).
    NECİY: (Ar.) Er. Sırdaş.
    NECİYULLAH: (Ar.) Er. Allah'ın kurtuluş verdiği kişi. Hz. Peygamberin isimlerinden.
    NECLA: (Ar.) Ka. Çocuk, evlat. Kuşak, soy, nesil.
    NECMİ: (Ar.) Er. Yıldızla ilgili. Necmüddin: Dinin yıldızı. Dilimizde "Necmettin" şeklinde kullanılmaktadır.
    NECMİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Necmi).
    NECVE: (Ar.) Ka. Tümsek ve yüksek yer.
    NEDÂ: (Ar.). Çiğ, nem rutubet, (bkz. Şebnem). Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
    NEDİM: (Ar.) Er. 1. Meclis arkadaşı, sohbet arkadaşı. 2. Büyükleri fıkra ve hikayeleri ile eğlendiren. Güzel hikayeler anlatan, tatlı konuşan. Nedim: Osmanlı şairlerinden. Asıl adı Ahmed'tir. Lale devri şairlerindendir.
    NEDİME: (Ar.) Ka. (bkz. Nedim). Zengin veya itibarlı bir kadının arkadaşı. Saray hayatında Sultan hanımlarının yardımcıları.
    NEDRET: (Ar.). Azlık, seyreklik, az bulunurluk. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
    NEDVE: (Ar.) Er. Görüşme konuşma. Daru'nNedve: Cahiliyye zamanında Mekke'de, kabile işlerini konuşmak için yapılmış olan meşhur bina.
    NEFASET: (Ar.) Ka. Nefislik, nefis olma hali. Kıymetlilik.
    NEFER: (Ar.) Er. 1. Bir adam, tek kişi. 2. Er, asker.
    NEFİ: (Ar.) Er. Çıkar ile ilgili faydacı, menfaat, kâr. Neft', Divan edebiyatının başarılı şairlerindendir. 4. Murad zamanında yaşamıştır.
    NEFİS: (Ar.) Ka. Çok hoş, hoşa giden, beğenilen.
    NEFİSE: (Ar.) Ka. Pek hoş, çok hoşa giden, en güzel, çok beğenilen.
    NEHÂR: (Ar.) Ka. Gündüz.
    NEHİB: (Ar.) Er. 1. Dehşet, korku. 2. Yağmacı, çapulcu. Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
    NEHİR: (Ar.) Ka. Akarsu, ırmak. Çok bol su.
    NEHİRE: (Ar.) Ka. (bkz. Nehir).
    NEHRİ: (Ar.) Er. Nehirle ilgili, ne
    hire ait.
    NEJAD: (Fars.) Er. Soy, nesil.
    NEMA: (Ar.) Ka. 1. Artma, çoğalma. 2. Büyüme, uzanma. 3. Faiz.
    NEMİR: (Ar.) Ka. Taüı su. NEMRUD: (Ar.) Er. Babil'in kurucusu olduğu sanılan hükümdar. M.Ö. 2640'ta yaşamış Hz. İbrahim'i ateşe attırmıştır. Babil kulesinin onun zamanında yapıldığı söylenmektedir. İsim olarak kullanılmaz.
    NEPTÜN: (Lat.) Er. Güneşe yakınlığı 8. sırada olan gezegen.
    NERGİSFars.) Ka. Nergisgillerden çiçekleri ayrı veya bir köksap üzerinde şemsiye vaziyetinde bulunan ve beyaz san nevilesi de olan bir süs çiçeği.
    NERİM: (Fars.) Er. Pehlivan, yiğit, bahadır.
    NERİMAN: (Fars.) Ka. (bkz. Nerim). Rüstem'in dedesi olan Şam'ın babası.
    NERMİ: (Fars.) Er. Yumuşak, gevşeklik.
    NERMİN: (Fars.) Ka. Yumuşak. NESEFİ: (Ar.) Er. Yapı ustası.
    NESİB: (Ar.) Er. Soylu, soyu temiz baba.
    NESİBE: (Ar.) Ka. (bkz. Nesib).
    NESİF: (Ar.) Er. İki kişi arasında olan sır.
    NESİL: (Ar.) Er. Aynı çağda, aynı yaşta bulunan kimselerin tümü, kuşak.
    NESlM: (Ar.) Er. 1. Hafif rüzgar. 2. Hoş, mülayim insan.
    NESİME: (Ar.) Ka. (bkz. Nesim). NESLİ: (Ar.) Ka. Nesle ait, soya ait.
    NESLlGÜL: (a.f.i.) Ka. Gül soyu, gül gibi güzel soydan gelen.
    NESLİHAN: (a.f.i.) Ka. Han nesline ait, hanın soyundan.
    NESLİŞAH: (a.f.i.) Ka. Şah soyundan gelen.
    NESRİN: (Fars.) Ka. Yaban gülü Ağustos gülü. Mısır gülü. Van gülü. NEŞTERİN: (Fars.) Ka. Ağustos gülü, yaban gülü.
    NEŞAT: (Ar.) Er. Sevinç, neşe, şenlik, keyif. İran şairlerinden birisinin adı.
    NEŞET: (Ar.) Er. 1. Meydana gelme, gelişme. 2. Kaynak olma, bir mecradan çıkış. Neşet: 19. yy. Türk şairlerinden biri.
    NEŞE: (Ar.) Ka. Neşe keyif, sevinç. Az sarhoşluk, çakırkeyif. NEŞECAN: (a.t.i.) Ka. Canın neşesi, mutluluğu.
    NEŞEGÜL: (a.f.i.) Ka. (bkz. Neşe).
    NEŞENUR: (Ar.) Ka. Işık saçan neşe, sevinç. (bkz. Neşe).
    NEŞEVER: (a.t.i.) Ka. Çok neşeli.
    NEŞİD: (Ar.) Er. (bkz. Neşide).
    NEŞİDE: (Ar.) Ka. Manzum şiir. Atasözü derecesinde kullanılan meşhur beyit veya mısra.
    NEŞVE: (Ar.) Ka. Sevinç.
    NEVA: (Fars.) Ka. 1. Ses, şada, makam, ahenk, name. 2. Refah, zenginlik. Güç, kudret. 3. Doğu müziğinde bir makam.
    NEVADİR: (Ar.). Az bulunan şeyler. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
    NEVÂL: (Ar.). 1. Talih, kısmet. 2. Bahşiş, bağış. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
    NEVAZ: (Fars.) Er. Okşayan, okşayıcı.
    NEVBAHAR: (Fars.) Ka. İlkbahar. Yeni bahar.
    NEVBAHT: (f.a.i.) Ka. Yeni şansı açılmış, şansı açık.
    NEVBAR: (Fars.) Ka. 1. Genç kız. 2. Turfanda çıkan meyve ve çiçek.
    NEVBARE: (Fars.) Ka. Turfanda yemiş. Taze yeşillik.
    NEVCİ: (Fars.) Er. Makam, ahenk ve nasip ile ilgili. Ali Şakir'in lakabı.
    NEVCİVAN: (Fars.) Er. Genç, delikanlı.
    NEVEDA: (Fars.) Ka. Yeni tavır, yeni eda. "Nev" ve "eda" kelimelerinden birleşik isim.
    NEVESER: (Fars.). Türk müziğinde birleşik bir makam. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
    NEVFEL: (Ar.) Er. Deniz. (bkz. Derya). Sahabe isimlerindendir.
    NEVGÜL: (Fars.) Ka. Yeni açılmış gül.
    NEVHAYAT: (f.a.i.) Ka. Yeni hayat, yeni yaşam.
    NEVHİZ: (Fars.) Er. Genç. Yeni yetişmiş, yeni çıkmış.
    NEVİDE: (Ar.) Ka. İyi, sevinçli haber.
    NEVİN: (Fars.) Ka. Yepyeni, yeni şey, yeni olan.
    NEVİNUR: (Fars.) Ka. Renk ışık.
    NEVİR: (Ar.) Ka. 1. Parlaklık. 2. Ağaç çiçeği.
    NEVİT: (Fars.) Er. İyi, sevinçli haber, müjde.
    NEVNİHAL: (Fars.) Ka. Taze fidan, ağacın taze sürgünü.
    NEVRA: (Ar.) Ka. 1. Işıklı olma, parlaklık. 2. Çiçek, özellikle beyaz çiçek.
    NEVRED: (Fars.). Gezen, dolaşan, yol alan. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
    NEVREDDİN: (Ar.) Er. Dinin ışığı, aydınlığı. Türk dil kuralına göre "dA" olarak kullanılır.
    NEVRES: (Fars.). Yeni yetişen, yeni biten. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
    NEVRESTE: (Fars.) Ka. (bkz. Nevres).
    NEVRİYE: (Ar.) Ka. Işıkla, parlaklıkla, aydınlıkla ilgili.
    NEVRUZ: (Fars.) Ka. 1. Yeni gün. 2. İlkbahar başlangıcı. 3. Türk müziğinin makamlarından.
    NEVSAL: (Fars.) Er. Yeni yıl.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: N osmanli isimleri

          Kategori: Türk Tarihi

          Konuyu Baslatan: Emine

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1126


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş