AMİNE: (Ar.) Ka. - Gönlü emin, kal*binde korku olmayan. - Peygamber'in (s.a.s) annesinin adı. (bkz. Emine). AMİR: (Ar.) Er. 1. Mamur eden, şen*lendiren. 2. İmar olunmuş. 3. Devlete ait. 4. Kendisine bağlı görevliler bu*lunan. Amir b. Abdullah b. Mes'ud: Tabiindcndir. İslam fıkıh bilgini. AMİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Amir). AMMAR (Ar.) Er. 1. Memur eden. 2. Bayındırlaştıran. (bkz. Amir). - Ammar b. Yasir. Sahabeden. İlk müslüman olanlardandır. Çok işkence gör*dü. Habeşistan'a hicret etti. Annesi

Bu konu 1010 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
A osmanli isimleri 1010 Reviews

    Konuyu değerlendir: A osmanli isimleri

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1010 kez incelendi.

  1. #1
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart A osmanli isimleri

    AMİNE: (Ar.) Ka. - Gönlü emin, kal*binde korku olmayan. - Peygamber'in (s.a.s) annesinin adı. (bkz. Emine).
    AMİR: (Ar.) Er. 1. Mamur eden, şen*lendiren. 2. İmar olunmuş. 3. Devlete ait. 4. Kendisine bağlı görevliler bu*lunan. Amir b. Abdullah b. Mes'ud: Tabiindcndir. İslam fıkıh bilgini.
    AMİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Amir).
    AMMAR (Ar.) Er. 1. Memur eden. 2. Bayındırlaştıran. (bkz. Amir). - Ammar b. Yasir. Sahabeden. İlk müslüman olanlardandır. Çok işkence gör*dü. Habeşistan'a hicret etti. Annesi ilk İslam şehidcsi Sümeyye (r. anha)'dir.
    AMR: (Ar.) Er. - Uzun yaşamak, uzun ömürlü olmak. Amr b. Madikerib: 631'de Medine'ye gitti ve müslüman oldu. Çok yaşlıyken bile iyi sa*vaştı.
    AMRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Amr).
    AMUZ: (Fars.) Er. - Bilen, öğrenmiş, öğreten.
    ANBER: (Ar.) Ka. 1. Ada balığının bağırsaklarında toplanan yumuşak, yapışkan ve misk gibi kokan, kül ren*ginde madde. 2. Güzel koku. 3. Gü*zellerin saçı.
    ANDAK: (Tür.) Er. - Hemen, o anda. - Erkek ve kız adı olarak kullanılır.
    ANGIN: (Tür.) Er. 1. Tanınmış, ünlü, namlı. 2. Bayındır.
    ANI: (Tür.) - Yaşanmış olaylardan belleğin sakladığı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
    ANIL: (Tür.) Ka. 1. Anılmak eylemi. 2. Meşhur, ünlü. 3. Hatırlanan.
    ANİF: (Ar.) Er. 1. Sert, şiddetli. 2. Haşin. 3. Geçmişte, pek yakında, bur*nun ucu denecek kadar yakından ge*çen. 4. Biraz önce, belirtilen, bahsedi*len.
    ANİFE: (Ar.) Ka. - (bkz. Anif).
    ARAF: (Ar.) Er. 1. Cennet ile cehen*nem arasındaki yer. 2. Sert, tepe. 3. Adetler, usuller. Arafat: Mekke'nin yakınında bulunup hacıların arefe gü*nü durdukları yerdir. Bu duruş haccın rükünlerindendir.
    ARAL: (Tür.) - Birbirine yakın ada*lar topluluğu. Orta Asya'da bir göl.
    ARAM: (Fars.) Ka. 1. Dinlenme, sü*kun, karar. 2. Rahat, huzur, istirahat. 3. Oturma, eğlenme, ikamet etme.
    ARAMCAN: (Fars.) Ka. -1. Gönül rahatı. 2. Sevgili, sevilen güzel.
    ARAMDİL: (Fars.) Er. 1. gönül ra*hatı. 2. Sevilen güzel. 3. Yer mekan.
    ARCA: (Ar.) Ka. -1. Temiz, namus*lu. 2. Aksak, topal.
    ARDA: (Tür.) Er. 1. Eskiden bazı ça*vuşların elde tuttukları uzun değnek. 2. İşaret için dikilen değnek. -3. Çık*rıkçı kalemi. 4. Sonra gelen.
    ARDALI: (Tür.) Er. - (bkz. Arsal).
    ARDAN: (Tür.) Er. - (bkz. Arsal).
    AREF: (Ar.) Er. 1. Pek maruf, çok bilinen. 2. Arif, anlayışlı ve bilgili.
    AREFE: (Ar.) Ka. 1. Arife, dini bay*ramlardan bir evvelki gün. 2. Bir ön*ceki gün.
    AREL: (Tür.) Er. - Temiz, dürüst kimse.
    ARGU: (Tür.) Er. 1. İki dağ arası, uçurum. 2. Orta Asya'da Issık gölü çevresinde Çu ve Talaş havzalarında yaşamış Kırgızların en büyük boyu. Argu Türkleri.
    ARGUN: (Tür.) Er. 1. Zayıf, güçsüz, düşkün, dermansız, zebun. 2. Yanyana iki kamış düdüğünden veya kartal kemiğinden yapılmış kaval. - Argun: İlhanlı hükümdarı. Abaka Han'ın oğ*lu.
    ARGÜN: (Tür.) Er. - Temiz, aydınlık gün.
    ARGUN ŞAH: (Tür.) Er - (bkz. Argun). Argunşah. (Nizameddin) Ana*dolu Selçuklu Sultanı Kılıç Aslan II'nın oğlu. Babası ülkeyi oğullan ara*sında pay edince, hissesine Amasya düşmüştü.
    ARHAN: (Tür.) Er. - Üstün nitelikli, gururlu bakan.
    ARICAN: (Tür.) Er. - Temiz, doğru kimse.
    ARIÇ: (Tür.) Er. - Barış, asayiş.
    ARIER: (Tür.) Er. - Çalışkan kimse.
    ARİF: (Ar.) Er. 1. Meşhur, çok tanın*mış, mütearif. 2. Bilgi sahibi. Bilen, bilgili, irfan sahibi. 3. Sıbyan mektebi hocası veya kalfası.
    ARİFE: (Ar.) Ka. - Bilgi ve irfan sa*hibi kadın. Uyanık, ince ruhlu, latif.
    ARIHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Arhan).
    ARIKAL: (Tür.) Er. - Temiz, doğru, dürüst kal.
    ARIKAN: (Tür.) Er. - Temiz soy.
    ARIKHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Arhan)
    ARIN: (Tür.) Er. 1. Temiz, arı, saf. 2. Alın. 3. Yüz, cephe. Dağların, tepele*rin yüzü.
    ARINÇ: (Tür.) Er. 1. Temiz, saf, arı. 2. Barış.
    ARISAL: (Tür.) Er. - An gibi çalış*kan kimse.
    ARISAN: (Tür.) Er. - Temiz, doğru tanınmış kimse.
    ARISOY: (Tür.) Er. - (bkz. Arısan).
    ARITAN: (Tür.) Er. - Temizleyen, arı duruma getiren.
    ARKAN: (Ar.) Er. 1. Temiz, ari kan*dan gelen. 2. Üstün galip. Arkan (Seyfı) Türk mimar (1903-1966).
    ARKIN: (Tür.) Er. - Yavaş, ağır, sa*kin, gelecek yıl.
    ARKUT: (Tür.) Er. - Temiz, uğurlu, kutlu.
    ARMAĞAN: (Fars.) 1. Hediye, peş*keş, tuhfe, bergüzer. 2. Birinin gördü*ğü işe veya başarısına karşılık olarak verilen şey, mükafat.3. Bir ilim ada*mını tanıtmak veya çalışmalarından ötürü mükafatlandırmak maksadıyla adına çıkarılan ilmi eser. (Köprülü Armağanı). - Erkek ve kadın adı ola*rak kullanılır.
    ARMAN: (Fars.) Er. 1. Hasret, özle*me. 2. Zahmet, sıkıntı. 3. Teessüf. 4. Pişmanlık.
    ARMİNE: (İbr.) Ka. - İbranice isim. (bkz. Emine).
    ARRAF: (Ar.) Er. l Falcı, kahin. Müneccim. 2. Hekim. 3. Göçebe Arap aşiretlerinin örfe vakıf umumi bilgile*ri.
    ARRAFE: (Ar.) Ka. - (bkz. Arraf).
    ARSAL: (Tür.) Er. - Temiz huylu, namuslu.
    ARSEBÜK: (İ.) Er. - 1. Temiz ruhlu ve çabuk. 2. Toy. 3. Namus konusun*da titiz.
    ARSLAN: (Tür.) Er. 1. Kuvvet ve saldırganlığıyla tanınan hayvan, esed, şir. 2. Cesur adam, bahadır. 3. Bir çe*şit çiçek. Arslan Argun: Alpaslan'ın oğlu (1097).
    ARSLANGİRAY: (Tür.) Er. Cesur, korkusuz han. Arslan Giray: Kırım hanı (1702-1767).
    ARSLANŞAH: (Tür.) Er. - Arslan gibi cesur ve yiğit şah, kral. Cesur ko*mutan. Arslan Şah: Kirman Selçuklu hükümdarı (l 145). ,
    ARTAN: (Tür.) Er. 1. Yarar, fayda. 2. Üstünlük, meziyet, nitelik.
    ARTUÇ: (Tür.) Er. - Ucu sivri de*mirle donanmış mızrak.
    ARTUK: (Tür.) Er. - Selçuklu Emiri. (XI. yy.). Selçukluların ünlü hakanı Alpaslan'ın emrinde Malazgirt savaşı*na katıldı.

    ARÜSEK: (Fars.) Ka. 1. Gelin, kü*çük gelin. 2. Bebek gibi güzel kız. 3. İşlemecilikte kullanılan yeşil parlak sedef. 4. Ateş böceği. 5. Küçük bir mancınık çeşidi.
    ARZIK: (Tür.) Er. - Dindar, sofu.
    ARZU: (Ar.) Ka. 1. İstek, bahşiş. 2. Emel, heves, meyl. 3. Özlemek, müş*tak olmak. "Arzum" olarak da kulla*nılır. Meşhur halk hikayelerinde Kamber'in sevgilisi.
    ARZUMAN: (Ar.) Ka. - (bkz. Arzu).
    AS: (Ar.) Er. 1. Mersin ağacı. 2. (Fars.) Değirmen.
    ASAF: (Ar.) Er. 1. Vezir. 2. Erdem, ileri görüşlülük, yönetimde başarı. Hz. Süleyman'ın ünlü veziri. Süley*man (a.s.)'ın en çok güvendiği kişiydi. Neml suresinde anlatılanlar Asaf üze*rine yorumlandı. Daha sonra padişa*hın vezirlerine Asaf unvanı verildi.
    ASAL: (Tür.) Er. - Başlıca, esaslı, te*mel.
    ASALET: (Ar.) Er. - Soy temizliği, soyluluk.
    ASENA: (Tür.) Er. - Kurt.
    ASFA: (Ar.) Er. - Çok saf, en temiz, halis.
    ASGAR: (Ar.) - En küçük, daha kü*çük. - Erkek ve kadın adı olarak kul*lanılır.
    ASHAB: (Ar.) Er. 1. Sahib'in çoğu*lu. 2. Hz. Muhammcd (s.a.s)'i görüp ona tabi olan kişiler. İnsanlık alemi*nin en seçkin simaları ve örnek nesli*dirler. Haklarında varid olan naslarla korunmuşlar, Allah'ın yardımını müşahade etmişler ve büyük peygambe*rin öğretilerini harfiyyen yaşamışlar*dır. Ashab-ı Kiram: Yüce sahabeler.
    ASIF: (Ar.) Er. - Pek sert, pek şiddet*li, şiddetle esen.
    ASIFE: (Ar.) Ka. - Şiddetle esen rüz*gar. Kur'an'da Yunus 22, İbrahim 18 ve En'am suresi 81. ayetlerde geçer.
    ASİL: (Ar.) Er. 1. Sağlam. 2. İyice kökleşmiş, yüksek duygularla hareket eden. 3. Kendi kendine hareket eden. 4. Soyu, sopu belli. Necip.
    ASIM: (Ar.) Er. 1. Yasak, yanına yaklaşılamayan. 2. Günahtan, haram*dan çekinen. 3. İffetli, afif, ismetli, perhizkar. Asım b. Umeyr: (749). İs*lam komutanlarından. Maveraünnehir fethine katıldı ve yiğitliğiyle ün saldı.
    ASIMA: (Ar.) Ka. - (bkz. Asım).
    ASİME: (Fars.) Er. - Akılsız, beyin*siz, şaşkın, sersem. - İsim olarak kul*lanılmaz.
    ASİYE: (Ar.) Ka. 1. Sütun, direk, ko*lon. 2. Mersingiller, mersin ağacı tü*ründen ağaçlar. 3. İsyan eden, itaatsiz, başkaldıran, serkeş, bagi. 4. Allah'ın emirlerini yerine getirmeyen, günahkar. 5. Haydut, şaki. -Bu isim Rasulullah tarafından yasaklanmıştır. İçer*diği anlam İslami anlayışa terstir.
    ÂSİYE: (Ar.) Ka. - 1. Kederli üzün*tülü. Musa (a.s.)'ı daha bebekken Nil'den kurtarıp sarayda büyüten ve sonra onun peygamberliğine iman eden kadın. Kur'an'da Fir'avun'un ka*rısı olduğu belirtilmiştir. Fakat ismi zikredilmemiştir. - (bkz. Kasas: 9; Tahrim: 11). Firavun'a karşı gelerek müslüman olmuştur. Tahrim suresin*de mü'mine bir kadının en son nokta*da yapması gerekenlere örnek olarak gösterilen hanım.
    ASKER: (Ar.) Er. 1. Ordu, ordu ör*gülüyle ilgili. Vazife yapan. 2. Ülke savunmasında istihdam edilmek üzere eğitilip donatılan kimse. 3. Rütbesiz asker, er.
    ASKERÎ: (Ar.) Er. - Orduya mensup. Orduyla alakalı. Askeri (Ebu Ahmed el-Hasan b. Abdullah el): Zamanının ünlü alimlerdendir (903-993). Ebu Davud esSicistani'nin talebesiydi.
    ASLI: (Ar.) Ka. 1. Asıl, tek, dip, kü*tük, temel, esas, kaide, kural, hakikat. 2. Soy, sop, nesep. 3. Bir şeyin belli başlı kısmı, başlangıç, baş yer, sıhhat. 4. Hakiki, esaslı, halis, safi. 5. Esasen, zaten, başlıca, en ziyade, hakikaten.
    ASLIHAN: (a.t.i.) Ka. - Aslı ve Han kelimelerinden türetilmiş birleşik bir isimdir. Kerem ile Aslı hikayesinin kadın kahramanıdır. Güzelliğinin ya*nında saçlarının uzunluğu ve gürlü*ğünden bahsedilir.
    ASRİ: (Ar.) Er. - Zamana uygun, çağdaş.
    ASUDE: (Fars.) Ka. 1. Rahatlamış, sükuna ermiş, keder ve sıkıntıdan uzak, müsterih. 2. Sakin, sessiz.
    ASUMAN: (Fars.). - Gök, sema, fe*lek. Asuman ile Zeycan hikayesinin erkek kahramanı. Doğu Anadolu'da yaygın olarak anlatılır. Erkek ve ka*dın adı olarak kullanılır.
    ASUTAY: (Tür.) Er. - Hırçın tay.
    ASYA: (Tür.) Ka. - Dünyadaki kıtala*rın en büyüğü.
    AŞIK: (Tür.) Er. 1. Bir başkasını aşk*la seven. 2. Dalgın, unutkan. 3. Ta*savvufta Allah'a muhabbet duyan kişi. Aşık Çelebi (1520-1572) Osmanlı şa*ir ve yazarlardan.
    AŞİR: (Ar.) Er. 1. Ondabir, onuncu. 2. Samimi dost ve arkadaş. 3. Koca. 4. Aşar toplayan. 5. Kur'an-ı Kerim'den 10 ayetlik bir bölümü okuma. Aşir Efendi (Mustafa). Osmanlı Şey*hülislamı (1728-1804).'Bursa, Mekke ve İstanbul kadılıklarında bulundu. 1758-1800'de Şeyhülislamlık görevi*ni ifa etli.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: A osmanli isimleri

          Kategori: Türk Tarihi

          Konuyu Baslatan: Emine

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1010


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş