Bu gun men seni gordum, Salam vermek istedim, Uzunu yana tutdun. Soyle, illerden beri Qelbimizin bir duyub bir vurdugu illeri, Axi, ne tez unutdun? Bes ilde gozumuzden axan o qanli seller, Bir salama deymedi? Hec uzume baxmadan yanimdan nece kecdin?

Bu konu 11655 kez görüntülendi 17 yorum aldı ...
Bahtiyar Vahapzade seirleri 11655 Reviews

    Konuyu değerlendir: Bahtiyar Vahapzade seirleri

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 11655 kez incelendi.

  1. #11
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart

    Annem Öldü Mü?

    Annem Öldü Mü?
    Ne hız ellerini üzdün dünyadan
    Balanı tek koyup nereye gittin?
    Nasıl yok oluyormuş bir anda insan
    Sanki bu dünyada hiç yok imişsin..

    Güneş gurup etti... oda karardı...
    Bir anda yok oldun sen hayal gibi.
    Şimdi düşünürüm senden ne kaldı..
    Gönlünde hatıran kara hal gibi...

    Beni boya başa yetirdin anne
    Bize borçlu bildik her zaman seni
    Sen beni dünyaya getirdin anne
    Bense yola saldım dünyadan seni...

    Sen bana beşikte ninni çalmışsın
    Bugün ninni çalsam sana ben de mi?
    Senin şirin şirin ninnilerini
    Sana gaytarayım cenazende mi?

    'Uykun şirin olsun' diyerdin bana
    'Uykun şirin olsun' deyim mi sana
    Gerek ben basına dönüm dolanım,
    Beni hayat için hep uyutanım,

    Söyle ölümçün
    Nasıl uyutayım seni ben bugün?

    Bu nasıl dünyadır anlayamam ben,
    Cilvesi cürbecür, rengi cürbecür
    Dün öz nefesiyle seni işiden
    Bugün buza dönüp, tasa dönüptür

    Bu nasıl dünyadır...
    İnsanoğlunun
    Hayali göktedir kendi yerdedir...
    Sağken omuzunda hayatın yükü
    Ölende ceseti çiyinlerdedir...
    Bu nice dünyadır bu nice dünya
    Ölüm hakikat hayatı rüya
    Derdimin gamımın ortagı sendin
    Niye yüz çevirdin ya niye benden? ...
    'Derdin bana gelsin' hani diyerdin
    Niye dert ekledin derdime ya sen

    Annem, kimse seni darıltmamıstır,
    Ben seni
    Ben seni darıltan kadar.
    Şimdi kime açsam derdimi bir bir
    Kim benim derdime yanar sen kadar?
    Evin her yerinde görülür yerin
    Gözüm ahtarcıdır anne ey anne
    'Ninem' 'hani' diyor küçük azerin
    Ne cevap verem ana ey ana
    Bilmem bilmem bilmem bu ölüm nedir
    Hayat var iken
    Nefesin ey anam hala evdedir
    Kendin yer altinda taşa dönmüşsün

    Bugün yedin oldu...
    Annem yedi gün,
    Bizimle beraber ağlar odalar
    Sana
    Yalniz sana
    Sana demek için
    Gönlümde ne kadar bilsen sözüm var...

    Annem ısmarlandın anne topraga
    Bu ölüm sineme çekti dağ benim
    Sen benim arkamda benzerdin dağa
    Sanki de arkamdan uçtu dağ benim...

    Ömrü başa vurdun altmış yaşında
    Altmışın üstünde durup yaşında
    Artık senin için durudgu zaman
    Benim çün dolaşır
    Gün olur akşam...
    Vakit geçer sen benden uzaklaşirsin
    Ben sana günbegün yakınlaşırım...

    Bahtiyar Vahapzade
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  2. #12
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart

    Sükut, Hayal, Muhabbet

    Müslüman’ın bir saatlik tefekkürü bir yıllık nafile ibadetten evladır.
    Hadis

    Ben sükuta göçmüşüm, sükut benim oylağım.(1)
    Ben hayale göçmüşüm,
    Hayal- arzularımı hakikata götüren
    Elimdeki bayrağım.
    Hayal gökte kanadım.
    Yerde çapan Kırat’ım,
    Denizdeyse yelkenim.
    Sükut- mabedim benim!
    Bıkmışım bu dünyanın hayli küylü sesinden
    Sanırım kurtarmışım yerin cazibesinden.
    Yerde her şey ölçülür, her şeyin bir haddi var.
    Yerde deryaların da öz cezri var, meddi var.
    Yerin kanunlarına baş eğmeyen hayalim
    Benim sonsuz aşkımı sonsuzluğa taşıyor.
    Sükutumla kol kola orda rahat yaşıyor
    Bu hayatın şartı yok.
    Varla yokun dünyada benim için farkı yok.

    Kavuştuğum sükutu ama işitirim ben
    İşittiğim bu sükut daha güçlü seslenir
    Dünyanın ses küyünden.
    Belki benim içimde çarpışan fikirlerin
    Gür sesidir bu sükut.
    Arzumun karşıdaki engellere vurduğu
    Darbesidir bu sükut.
    Hayal, sükut, muhabbet- şeref yolum, şan yolum
    Allah’ın dergâhına beni götüren yolum.
    Sükutu anlamayan ebedi gaflettedir.
    Bir çerçeve içinde hangiyse bir haddedir.
    Sükutun feryadını işitenler, duyanlar
    Sonsuz ibadettedir.
    Nisan 2001



    (Türkiye Türkçesi’ne Dipnotlarla Aktaranlar: Seriyye Agayeva, Bayram Gündoğdu)

    .

    Bahtiyar Vahabzade .......Alinti
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  3. #13
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart

    Dönge

    Bu yollardan katar geçti
    Kulağımda sesi kaldı.
    Tükense de canda takat
    Yaşamak hevesi kaldı.

    Dayazda(1) gördüm derini
    Hayırda gördüm şerrini
    Ömrün iyi günlerini
    Yola saldım, pisi kaldı.

    Ömür ki, var birce karış
    İlki savaş, sonu barış.
    Katar geçti, buruş buruş
    Yüz gözümde isi kaldı

    Unutulmuş çoktan beri
    Dünyanın toy düğünleri
    Gelip geçti şen günleri
    Derdi, gam gussası(2) kaldı.

    Katar gider öz başına
    Yettim ihtiyar yaşına
    Yetirem menzil başına,
    Sonuncu döngesi kaldı

    30 Haziran 1996
    (Türkiye Türkçesi’ne dipnotlarla aktaranlar: Seriyye GÜNDOĞDU, Bayram GÜNDOĞDU)
    1) Dayaz: Sığ
    2) Gussa: Tasa, Keder

    .

    Bahtiyar Vahabzade Alinti
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  4. #14
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart

    Adsız Şiir

    Gözümde göllendi, güllendi yaşlar
    Dağıldı başımdan dostlar, tanışlar
    Bedbahtlık- yüreğe çapraz dağ çeken
    Tekliğin zamanda ikiz kardeşi
    Teklik – gönül sıkan, teklik bel büken
    Dünyanın en büyük, en ağır taşı!

    Yalan bin boyalı, gerçek boyasız
    Yalan-kıpkırmızı, gerçek- ak olur
    Yalan kışkırıkçı, yalan hayasız
    Gerçekse her zaman utancak(1) olur.



    (Türkiye Türkçesi’ne Dipnotlarla Aktaranlar: Seriyye Gündoğdu, Bayram Gündoğdu)

    .

    Bahtiyar Vahabzade ...Alinti
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  5. #15
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart

    Kafi mi?

    Allah’ın verdiği bu aciz akıl
    O’nu derk etmeye bize yeter mi?
    Ne kadar istesen göğe secde kıl,
    Görünmezi görmek göze yeter mi?

    Elimiz uzundur, aklımız gödek(1)
    Bir taşın üstünde bir bostan ekmek
    İnsan yüreğinin resmini çekmek
    Allah’ım, bir renge, boza kafi mi?

    Kalbimi şiirimle diyenden beri,
    Sandım sözümdedir fikrin cevheri
    Sorurum duyduğum derinlikleri
    Hissim kadar demek söze kafi mi?

    Ekim 2001
    1) Gödek: Kısa
    (Türkiye Türkçesi’ne Dipnotlarla Aktaranlar: Seriyye Gündoğdu- Bayram Gündoğdu)

    .

    Bahtiyar Vahabzade ........Alinti
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  6. #16
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart

    Sadece Azerbaycan edebiyatının değil, tüm Türk edebiyatının sesi olan Bahtiyar Vahabzâde, geçtiğimiz gün Bakü'deki evinde vefat etti. Türkiye hakkında anlatılan hikâyelerle büyüyen ve şairliğinin yanı sıra bilim adamlığı yönüyle de tanınan Vahabzâde, yaşamdan edindiği izlenimleri benliğinde yoğurmuş ve Türk Dünyasının ortak duygularını, özlemlerini, serzenişlerini dile getirmiştir. Temelini, kendine has bir duygu ve düşünce dünyasının oluşturduğu sanat anlayışıyla yarattığı şiir ve dramalarının yanında makale, monografi gibi değişik türlerde verdiği eserleri pek çok dile çevrilmiş ve sayısız kişi tarafından okunmuştur. Ayrıca, ana dili uğruna büyük bir mücadele içerisinde olan Vahabzâde, Türkiye'ye olan derin sevgisiyle de bilinmektedir.

    Bahtiyar Vahabzâde, 16 Ağustos 1925 tarihinde Azerbaycan'ın kuzeyinde yer alan ve yemyeşil doğasıyla anılan Şaki'de doğmuştur. 9 yaşında iken ailesiyle beraber Bakü'ye göç etmiş ve 1942 yılında Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji Bölümüne girmiştir. Mezun olduktan sonra bu bölümde öğretim üyeliği görevine başlayan Vahabzâde, "S. Vurğunun Lirikası"nın ardından "S. Vurğunun Həyat və Yaradıcılığı"" adlı eseri ile doktorasını tamamlamış, profesörlüğe kadar yükselmiş ve aynı üniversitede çeşitli dersler vermiştir.

    1945 yılında Yazarlar Birliği üyeliğine seçilen Vahabzâde, 1962 yılında Sovyet yönetimi tarafından, "Gülistan" adlı eserinin "milliyetçi unsurlar" barındırdığı gerekçesiyle 2 yıl boyunca öğretim üyeliğinden azledilmiştir. 1980 yılında Azerbaycan İlimler Akademisi muhbir üyesi olmuş, 1984 yılında "halk şairi" unvanını almış, 1995 yılında ise Azerbaycan için verdiği mücadele dolayısıyla "İstiklal Nişanı"na lâyık görülmüştür. 1980 ile 2000 yılları arasında milletvekilliği görevinde de bulunan Vahabzâde, 13 Şubat 2009 tarihinde vefat etmiştir.

    Yazın hayatına İkinci Dünya Savaşının en ağır yıllarında adım atan Vahabzâde, ilk şiirlerini savaşın kızıştığı 1943 yılında kaleme almaya başlar. "Mektep Şiirleri" adını taşıyan eserinde kendi şiir tekniğini ve sanatının ilkelerini ortaya koyar. Felsefî yorumlamalardan insanın iç dünyasına, millî konulardan bağımsızlık düşüncesine kadar pek çok unsuru onun eserlerinde görebilmek mümkündür. Tüm bu unsurları özgün bir şekilde eserlerine yansıtmayı başarabilen Vahabzâde, "Men ve Dünya", "Men ve Zaman", "Menle Men", "İkinci Ses" gibi eserleri ile de sınırlar içine hapsedilmiş bireyin duygularını öne çıkarır.

    Ana dil konusunda son derece titiz olan ve eserlerinde Azerbaycan Türkçesini oldukça sade, açık bir şekilde kullanan Vahabzâde'nin "Vicdan", "İkinci Ses", "Yağıştan Sonra", "Yollara İz Düştü", "Feryad", "Nereye Gidiyor Bu Dünya?", "Kendimizi Kesen Kılıç", "Cezasız Günah", "Darağacı" adlı tiyatro eserleri Bakü Akademik Devlet Dram Tiyatrosu'nda oynanmıştır.

    70'ten fazla şiir kitabı, 2 monografisi, 11 ilmî yayını ve oynanan 9 piyesi ile Bahtiyar Vahabzâde'yi sadece Azerbaycan ile bütünleştirmek büyük bir hata olacaktır. O, eserlerinin çoğunda ortak dil ve kültüre ait unsurlardan bahsetmiş, Hür Azerbaycan için mücadele göstermiştir. Ülkesinin bağımsızlık sembolü olan Vahabzâde, düşünceleriyle kendisinden sonra yetişen pek çok şair ve yazarı etkilemeyi de başarabilmiştir. Cengiz Aytmatov, Vahabzâde ile ilgili olarak şunları söyler:

    Bahtiyar Vahabzâde, hepimize has olan ihtiraslardan, doğrudan doğruya zaman, mekân ve fezânın mücerret âlemine günümüzün heyecanlarına, dünyanın atom tehlikesine köprü fikirler atar, köprü tablolar çizer. Yine her birimize, bütün nesillere, yine insana, komşusuna, od ocağına ve bundan sonra bütün kâinata yüz tutar. Sanatkârlığının çiçeklenme ve müdriklik devrine kadem koyan büyük şairin ölçüsüz istidâdı böylece meyve verir; böylece inkışâf eder. Zannımca, okuyucuların çoğu, bugün kendisini, kendi dünyasını, kendi hırs ve heyecanlarını Bahtiyar'ın şiirlerinde bulabilir; çünkü onun manzumelerinde, zaman yaşıyor. Bizim kaygı yükümüzü taşıyan, derd ü serimize ortak olan, koynunda yaşadığımız zaman... Şiirlerin kudreti de işte bundadır.

    "Ana Dili" adlı şiirinde Bahtiyar Vahabzâde'nin ana dil konusundaki düşüncelerini görebilmek mümkündür:

    ANA DİLİ

    Dil açanda ilk defa ‘ana’ söylerik biz
    ‘Ana dili’ adlanır bizim ilk dersliyimiz
    İlk mahnımız laylanı anamız öz südüyle
    İçirir ruhumuza bu dilde gile-gile.

    Bu dil - bizim ruhumuz, eşgimiz, canımızdır,
    Bu dil - birbirimizle ehdi-peymanımızdır.
    Bu dil - tanıtmış bize bu dünyada her şeyi
    Bu dil - ecdadımızın bize goyup getdiyi
    En gıymetli mirasdır, onu gözlerimiz tek
    Goruyub, nesillere biz de hediyye verek.

    Bizim uca dağların sonsuz ezemetinden,
    Yatağına sığmayan çayların hiddetinden,
    Bu torpağdan, bu yerden,
    Elin bağrından gopan yanığlı neğmelerden,
    Güllerin renglerinden, çiçeklerin iyinden,
    Mil düzünün, Muğanın sonsuz genişliyinden,
    Ağ saçlı babaların aglından, kâmalından,
    Düşmen üstüne cuman o gıratın nalından
    Gopan sesden yarandın.
    Sen halgımın aldığı ilk nefesden yarandın.

    Ana dilim, sendedir halgın aglı, hikmeti,
    Ereb oğlu Mecnunun derdi sende dil açmış.
    Üreklere yol açan Füzulinin sen’eti,
    Ey dilim, gudretinle dünyalara yol açmış.
    Sende menim halgımın gahramanlığla dolu
    Tarihi verağlanır.

    Sende neçe min illik menim medeniyyetim
    Şan-şöhretim sahlanır.
    Menim adım, sanımsan,
    Namusum, vicdanımsan!
    Milletlere halglara halgımızın adından,
    Mehebbet destanları yaradıldı bu dilde.

    Bu dil - tanıtmış bize bu dünyada her şeyi.
    Bu dil - ecdadımızın bize goyup getdiyi
    En gıymetli mirasdır, onu gözlerimiz tek
    Goruyub, nesillere biz de hediyye verek

    Vahabzâde'nin eserlerinden bazıları şöyledir:

    - Menim Dostlarım (1949)
    - Bahar (1950)
    - Dostlug Nağmesi (1952)
    - Çınar (1956)
    - Ceyran (1957)
    - Seçilmiş Eserleri (1961)
    - İnsan ve Zaman (1964)
    - Semed Vurgun (1968)
    - Tan Yeri (1973)
    - Yücelikte Tenhalık (1978)
    - Özümle Sohbet (1985)
    - Şehitler (1990)
    - Sandıktan Sesler (2002)........Alinti
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  7. #17
    ENVER TR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    09.04.2016
    Mesajlar
    1
    Konular
    0
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    0
    @ENVER TR

    Standart Cevap: Bahtiyar Vahapzade seirleri

    Merhaba Aymaralcan. MEN TÜRKİYEDEN YAZIRAM. Bahtiyar VAHAPZADENİN yaştan gileliyem şiirini bulamıram. mene yardımcı olursan. teşeşkür eylirem.

    Yaştan Gileyliyim
    Ben on beş yaşımda yirmi yaşımda
    Öyle sanırdım ki, kırk, kocalıktır.
    Elliye basırım,
    Yalnız, başımda
    Çocukluk havası hele kalıpdır.
    Bu sanki dün olmuş, omzumda çanta
    Kavurga yiyerek derse gittiğim.
    Bu sanki dün olmuş, o kamış atta
    Nezil kırbaç vurup "at" seğirttiğim.

    devamını bulamıram.

  8. #18
    Azeribalasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    9.712
    Konular
    3529
    Beğendikleri
    127
    Beğenileri
    32
    Tecrübe Puanı
    100
    @Azeribalasi

    Standart Bextıyar vahabzade nağıl - heyat

    NAĞIL - HEYAT...BEXTIYAR VAHABZADE...

    Anam olsan bele, ay anam, xeyli,
    Senden gileyliyem, senden gileyli...
    Sen duymaq, düşünmek öyretdin mene,
    Duyub-düşünmekden azad olaydım.
    Danışmaq öyretdin sen öz körpene
    Nola, men anadan lal doğulaydım.
    Dilini bir ile öyrendim... nahaq!..
    Öz dilim özüme kesilib yağı.
    Bütün ömrüm boyu çalışdım, ancaq
    Öyrene bilmedim danışmamağı...
    Başıma beladır menim öz dilim,
    Denizem, üzüme durub sahilim.
    Yerimek öyretdin tutub elimden,
    Dolaşdım aranı, dolaşdım dağı.
    Balana yerimek öyredince sen,
    Gerek öyredeydin yıxılmamağı...
    Fikirler yığılır beynimde qat-qat,
    Cavablar qorxulu, suallar-yasaq.
    Heyatı qanana ögeydir heyat,
    Onu qanmayana doğmadır ancaq.
    Meni incidirler bezen qesd ile,
    Ertesi her şeyi unuduram men.
    Gireve düşende zalime bele
    Zülm edib, kam almaq gelmir elimden.
    Ana, quduzlaşır heyat, ilbeil,
    Dalayır puç olan ümidlerimi.
    Niye isti deyil, mehriban deyil
    Bu amansız heyat qucağın kimi?..
    Hardasan, ay ana, bir gel, men yene
    Belalı başımı qoyum dizine.
    Mene nağıl danış, dayansın anlar,
    Görüm, nağıldakı o qehremanlar
    Cütbaşlı divleri ne teher yıxır,
    Ne teher gizlenib, tilsimden çıxır.
    Bir danış, hardadır, görüm seadet?
    Bizim yurdumuza o niye gelmez?
    Danış, danış görüm, Melik Mehemmed
    Zülmetden işığa nece çıxdı bes?
    Danışma, ay anam, danışma, kiri,
    Beynime batmayır bu efsaneler.
    Divler görmüşem ki, nağıl divleri,
    Onların yanında toyuğa benzer.
    Nadanlar görmüşem, öz yolundakı
    Dike eniş deyir, düze dik deyir.
    Tülküler görmüşem, öz qolundakı
    Demir zencirlere bilerzik deyir.
    Atasını söyen, yada baş eyen
    Rehberler görmuşem, qeddar, amansız.
    Tikana gül deyen, güle kol deyen
    Qarılar görmüşem dinsiz, imansız.
    Quldurlar görmüşem, özge yer deyil,
    Yurdunu talayıb, asude yatmış.
    Tacirler görmüşem, simuzer deyil,
    “Malades” sözüne Veteni satmış.
    Dünyanı bilenden, duyandan beri
    Menim gözlerimden düşüb heyat da.
    Nağılda gördüyüm qorxunc şeyleri,
    Heyatda görmüşem, anam, heyatda.
    Dünyanin En Büyük Azeri Mp3 Arsivi. www.azeribalasi.com

Giriş

Giriş