GÖZLERİNİN İÇİ GÜLDÜ Elçibey’in adını 1980′inci illerin evvelinden eşitmişem. Mübarizesiyle tanış olsam da onunla şehsi tanışlığım 1991′inci ilde AHC kurultayında oldu. Bundan sonra onunla sıh-sıh görüşdük. Müsahibeler götürdüm, mübahiseler etdim. Fikirleriyle razılaşdım da, razılaşmadığım zamanlar da oldu, ancak bütün bunlar aramızda serinlik yaratmadı; eksine, bizi birbirimize daha sıh bağladı. AHC’nin 1991′inci ilde keçirilen birinci kurultayına minbir eziyyetle özümü çatdırmışdım ve

Bu konu 1965 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Ebulfez Elçibey’in Ardından… 1965 Reviews

    Konuyu değerlendir: Ebulfez Elçibey’in Ardından…

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1965 kez incelendi.

  1. #1
    Aylin's - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.03.2009
    Mesajlar
    3.559
    Konular
    3321
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    1
    Tecrübe Puanı
    1053
    @Aylin's

    Standart Ebulfez Elçibey’in Ardından…

    GÖZLERİNİN İÇİ GÜLDÜ

    Elçibey’in adını 1980′inci illerin evvelinden eşitmişem. Mübarizesiyle tanış olsam da onunla şehsi tanışlığım 1991′inci ilde AHC kurultayında oldu. Bundan sonra onunla sıh-sıh görüşdük. Müsahibeler götürdüm, mübahiseler etdim. Fikirleriyle razılaşdım da, razılaşmadığım zamanlar da oldu, ancak bütün bunlar aramızda serinlik yaratmadı; eksine, bizi birbirimize daha sıh bağladı.

    AHC’nin 1991′inci ilde keçirilen birinci kurultayına minbir eziyyetle özümü çatdırmışdım ve çatan kimi de çıhış etmiş, Vahid Azerbaycan meselesini dile getirmişdim. Kurultayın birinci gününün günorta fasilesinde Bey’le ilk defe görüşdük.

    Elçibey’le görüşümün Bakı teessüratını evde aile üzvleriyle de bölüşdürmüşdüm. Evimize Azerbaycan’dan da, Türkiye’den de gelen dostlarım, kohumlarım arasında söhbetler esasen Türk Dünyası’nın durumu, Elçibey’in bu yönde gördüyü işlerden olardı.

    1992′nci il fevral ayının yirmi sekizi günü evde tek oturub televiziyada heberlere bahırdım. Ermeniler Hocalı’da kırğın töretmişdiler, onların vehşiliyi televiziya ekranında gösterilirdi. Hedden artık esebi ve gergindim. Tarih boyu millet olarak üzleşdiyimiz bu cür hadiseler bir anın içinde gelib gözümün kabağında dayanmış ve çaresizliyin, heç bir şey eleye bilmemeyin hissi üreyimde üsyan dalğaları yaratmışdı. O anda bir ses eşitdim. Döndüm ki, dördüncü oğlum Eldar Avşin astanada dayanıb ağlayır. Ona sarı döndüyümü gören kimi dedi:

    - Baba, ermeniler onları niye kırır? Bizimkiler niye özlerini koruya bilmir?

    - Silahları yohdur, silah almağa maddi gücleri çatmır ve onlar sade insanlardır. Kadınlar, uşaklar, kocalar silah işletmeyi bilmezler. Ermeni terrörçuları ise rus esgerleriyle elbir olub kırğınlar töredirler. Görmürsenmi kırılanların hamısı dinc ehalidendir?

    - Azerbaycanın ordusu harada kalıb bes?

    - A bala, Azerbaycanın ordusu yohdur, hele kurulmayıbdır.

    - Biz onlara niye yardımçı olmuruk? Türk esgerleri gedib öz adamlarımıza niye arha durmurlar?

    On dörd yaşlı oğlumun sualları karşısında çıhılmaz veziyyetde kaldım. Çağırıb yanımda oturtdum, boynunu kucaklayıb üzünden öpdüm. O ise sessizce ağlamağını davam etdirdi…

    Hemin günlerde men 1991′inci il iyun ayında yaratdığımız Azerbaycanı Tanıtma Derneyi’ne sedrlik edirdim. Seheri günü derneyin idare heyetinin üzvlerini yığdım. Türkiye’den ve Avropa’dan dava derman yığıb Azerbaycan’a aparmak kerarına geldik. Kısa müddet erzinde 420.000 dollarlık dava derman ve tibbi levazimat topladık. Onları aparmak meselesi reallaşmışdı ve ahşam evde yol hazırlığımı görurdüm. Çamadanımı hazırlayarken oğlanlarımdan Eldar Avşin ve en kiçik oğlum, 12 yaşlı Elçin Aras geldiler. Ellerinde bir mektub vardı. Eldar dedi:

    -Baba, bu mektubu Ebülfez emimize çatdır.

    Men de mektubu alıb eşyalarımın içine koydum ve seherisi Bakı’ya yola düşdüm. Bakı’ya çatandan bir gün sonra Bey’in görüşüne getdim. O, Yasamalda kardaşının evinde meni kebul etdi. Tahtadan düzeldilmiş divanın üstünde eyleşmişdi. Atatürk’ün divardan asılmış portreti o saat dikketimi çekdi. Kitabhanasında maraklı eserler vardı. Çay getirdiler, içerken sesyazma aparatımı hazırlamağa başladım. Bunu gören kimi dedi:

    -Bir dayan görek, söhbet eleyek.

    -Bey, evvel işimizi görek, sonra söhbet edek. Gelib gedeniniz çohdur. Onların hükukuna tohunmağa üreyim icaze vermir, dedim.

    Güldü ve:

    -Yahşı, işimizi görek, dedi.


    “Türkiyenin Sesi” radiosunun Azerbaycan redaksiyası üçün müsahibe götürdüm. Sonra yarım saata keder söhbet eledik. Esas mövzumuz Güney Azerbaycan’ın azadlığı ve AHC’nin bu yönde mövkeyi meselesi oldu. Arada men oğullarımın ona yolladığı mektubu tekdim eledim. Zerfi açdı, içinden mektub ve iki dene elli min lirelik pul çıhdı.

    - Bey, bu nedir? - deye sual verdiğinde işin ne yerde olduğunu başa düşdüm.

    Mektebde herclemek üçün heresine o vaht ayda elli min herclik verirdim. Demeli, iki kardaş o aylık pullarını herclemeyib ve menimle meslehetleşmeden mektubun içine koyarak Elçibey’e yollayıb. Düzünü deyim, çoh hecalet çekdim, çünki bele hereket yatsam yuhuma da girmezdi. Odur ki dedim:

    -Bey, uşakların bele iş göreceyini ağlıma da getirmezdim. Onların verdiyi mektubu açıb ohumağı ve yohlamağı özüme sığışdırmadım.

    Bey bu mektubu ohuyub başa çatdıkda gözleri yaşardı. Dodaklarından astadan bu sözler kopdu:

    -Oğulların mene yazırlar ki, Ebülfez emi, babam deyir ki, sizin ermenilerle döyüşmeye silahınız yohdur. Bu paraları yollayırık ki, silah alasınız, ermenilere divan tutasınız, töretdikleri kanın da evezini çıhasınız.

    Bey üzünü mene tutarak elave etdi:

    -Sağ ol, bey. Bu cür oğullarımız yetişmeye başlayıbsa, demeli, arzularımız ve heyallarımız çin olacakdır. Demeli, Vetenimiz daha yad tapdağında getmeyecek, ulu babalarımızın ruhu ezab eziyyetden kurtulacakdır. Esas mesele insanlarda milli şuur yaratmakdır; o menzile çatdıkda problemler çoh asan hell edilir. Bu düşüncedeki övladlarımızın sayını artırmalıyık, milletimizi ayık salmalıyık. Bu mektub meni kövreltse de artık yüz faiz eminem ki, Azerbaycan sözün esl menasında azad ve müstekil olacakdır. Güney Azerbaycan’da fars caynağından hilas olacakdır. Tebriz ebedi paytahtımız olacakdır. Menim ağzımla o gül balalarının üzünden öpersen.

    Sağollaşıb oradan ayrıldım…

    Bey Ankara hestehanasında müalice olunurdu. Eliye (Bey’in kömekçisine) zeng etdim, Beşir götürdü. Bey’le görüşmek, danışmak istediyimi bildirdim. Cemi iki ay kabak 2000′inci ilin aprel may aylarında Bakı’da olanda Bey’le geniş söhbetlerimiz olmuşdu. Buna bahmayarak, bu söhbetlerden doğan bezi meseleleri tecili müzakire etmeye ehtiyac duyurdum. Beşir dedi ki, Mirmahmud ağa gelir. Heftenin ikinci günü gel, hem Bey’le, hem de onunla görüş.

    25 iyulda hestehanaya getdim. Bir müddet sonra Mirmahmud ağa da geldi ve birlikde Bey’in yanına getdik. Çarpayıda yatmışdı, içeri giren kimi kalhmak istedi, men celd terpenib koymadım ve üzünden öpdüm. Hal ehval tutdukdan sonra gözümün içine bahıb dedi:

    -O iş nece oldu?

    Güney Azerbaycan’la bağlı mesele üstünde işleyirdim. Onun reallaşmasını gözleyirdi. Cavabında dedim:

    -Bey, narahat olma, meseleni en gözel şekilde hell etdim.

    Gözlerinin içi güldü. Elimi tutub dedi:

    -Bey, çoh sağ ol. Sen hemişe temennasız, sessiz küysüz çoh gözel işler görürsen. Yene sessiz bir gedişle ela bir iş gördün, çoh sağ ol. Çoh ciddi işlemek lazımdı. Çoh ciddi ve gergin işlemeliyik, ayrı cüre yolumuz yohdur.

    Dedim:

    -A Bey, tez sağal, Bakı’ya kayıt. Sen bizim rehberimizsen. Tanrı seni başımızdan esgik etmesin. Men bir hefte çekmez Bakı’ya gedirem ve seni gözleyeceyem. Orada daha geniş söhbet eleyerik. İndi dincel ve tezlikle sağal, Allah yastığını yüngül elesin.

    Durub üstüne tekrar eyildim, öpüşdük ve ayrıldım. Ancak üreyime sanki düyün atmışdılar. Keribe bir duyğu meni berk narahat edirdi. Atam ölüm ayağında olarken sifetinde gördüyüm kubarı Bey’in üzünde hiss etmişdim. Ancak bunu kimseye demeye dilim gelmedi. Özüm özümü de inandırmağa çalışdım ki, yanılıram.

    Teessüf ki, yanılmadım…

    Seyfettin ALTAYLI.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Ebulfez Elçibey’in Ardından…

          Kategori: Azerbaycan Şahsiyetleri

          Konuyu Baslatan: Aylin's

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1965


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş