http://img482.imageshack.us/img482/2946/crimsonrosefc9.jpg Bahçenin birinde bir kırmızı gül vardı. Ne var ki, eşsiz güzelliğine rağmen tomurcuk olduğu günden beri kendini sıradan bir `ot` sanıyordu. Gülün bu zannı, zaman içerisinde bir kabullenişe dönüşmüş, gül mevsimi gelip de bütün güzelliğiyle etrafa türlü renkler ve kokular saldığı günlerde bile devam etmişti. Mevsimlerin güzü göstermesine yakın günlerde bahçeye bir bülbül girdi. Bülbül, adeta kabuğuna sığınmış bir inci tanesi

Bu konu 2358 kez görüntülendi 2 yorum aldı ...
gül ile bülbülün hikayesi.. 2358 Reviews

    Konuyu değerlendir: gül ile bülbülün hikayesi..

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2358 kez incelendi.

  1. #1
    aybala__@ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    31.07.2008
    Mesajlar
    654
    Konular
    66
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    616
    @aybala__@

    Standart gül ile bülbülün hikayesi..




    Bahçenin birinde bir kırmızı gül vardı. Ne var ki, eşsiz güzelliğine rağmen tomurcuk olduğu günden beri kendini sıradan bir `ot` sanıyordu. Gülün bu zannı, zaman içerisinde bir kabullenişe dönüşmüş, gül mevsimi gelip de bütün güzelliğiyle etrafa türlü renkler ve kokular saldığı günlerde bile devam etmişti.


    Mevsimlerin güzü göstermesine yakın günlerde bahçeye bir bülbül girdi. Bülbül, adeta kabuğuna sığınmış bir inci tanesi gibi gül olduğunu unutup kendini saklamış gülü daha ilk gördüğünde yıllardır aradığı şeyi bulduğunu hissetti. Kalbi çarptı, içi titredi. Daha önce hiç öyle olmadığı için ruhuna işlenmiş aşkı ilk görüşte tanımıştı. Yıllardır aradığı işte oradaydı.

    Tanışıp uzun uzun konuştular. İlk günlerde gül şaşkındı. “Gül olmadığım halde bu bülbülü neden sevdim?” diye geçiyordu içinden... Ama yanlış ta olsa yılların kabullenişini değiştiremiyordu. Herşeye rağmen içine “acaba ben gül müyüm?” sorusu da düşmüştü.

    Çok geçmeden bülbül, aşkını haykırdı gülün güzel ve mahcup yüzüne bakarak... Gül, içinde ilk defa rastladığı ve anlam veremediği kıpırtıya rağmen bülbülün aşkına ve vuslat arzusuna çok şaşırmıştı. Öyle ya?... Güle aşkıyla meşhur bülbülün kendisi gibi bir `ot`la ne işi olabilirdi? Hayır, hayır... Bülbül yanılıyor olmalıydı. Kendisi gül olamazdı. Kaynakwh:

    Bülbülse içinde yıllardır usul usul yanan ateşin sahibini bulmanın o engin coşkusuyla şakıyor, tekrar tekrar güle olan aşkını ve vuslat arzusunu haykırıyordu güle ve bütün dünyaya...

    Gül, telaşa kapılmıştı. Gül olduğuna dair işaretler çoğalmıştı ama aniden ortaya çıkan bu durum kendisini tedirgin ediyordu. İçindeki türlü şüphelere rağmen:

    -Ben gül değil, sıradan bir otum, sense güle olan aşkını şiirlerle, şarkılarla ve nice efsanelerle anlatmakla meşhur bir bülbül... Beni nasıl seversin?” diye sesleniyordu sürekli bülbüle... Bülbül, güle aşkla bakıp konuştu:

    Yıllar yılı aşkını arayan bir bülbülüm,
    Artık senle doldu bak gecelerim, gündüzüm.
    Gülü sevmek için yaratılmış yüreğim,
    Bir otu nasıl sever, söylesene ey gülüm!

    Günler hızla geçiyordu. İlk günlerdeki gülün bülbüle olan ve tarifini yapamadığı ilgisi ve sevgisi, azalmak üzereydi. Gül için, kendisini sıradan bir ot olarak görmek kolay geliyordu belki de... Aşk, kişisel sorumluluk gerektiriyordu, bir ot olarak hissetmeden, düşünmeden kısaca bir armağan gibi sunulan hayatı gerektiği gibi yaşamadan geçirmek ve hatta belki de baştan savmak varken... Ama ya bir gülse ve bunun farkına ancak solduktan sonra varırsa yaşamadan, gül olmanın hakkını vermeden geçip giden günler, yüreğine bir hançer olup saplanmayacaklar mıydı? Yüreği, gel-gitler içinde yüzüyordu.

    Bülbül, çaresizdi. Gülünün, içinde yanan ateşi paylaşmak yerine söndürmek için üzerine su dökme telaşı, onu yaralıyordu. Zira bu gayretin beyhude olduğunu, ateşi söndürmenin bülbülün bülbüllüğünü yok etmek demek olduğunu, gül, bilmiyordu. Kaynakwh:

    Bülbül kararını vermişti. Her ne pahasına olursa olsun güle olan aşkını ve daha da önemlisi gülün, onun içini aşkla dolduran hakikî bir gül olduğunu ona ispat edecekti. Aşkı bulunca söylemek yakışır.
    Har daim güle gönül vermek yakışır.
    Haydi uzat dikenini, işte burda yüreğim,
    Bülbüle gülün aşkıyla ölmek yakışır.

    diyerek kalbini gülünün dikenine batırdı ve oracıkta öldü. O an, gül, onu tekrar hayata döndürmek için uğraşsa da nafileydi, çünkü kendisinin bir gül olduğunu anlaması, çok sevdiği bülbülünün hayatına mal olmuştu.


    alinti



    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: gül ile bülbülün hikayesi..

          Kategori: Gazete, Dergi, İnternetten Alıntılar

          Konuyu Baslatan: aybala__@

          Cevaplar: 2

          Görüntüleme: 2358


  2. #2
    Aylin's - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.03.2009
    Mesajlar
    3.559
    Konular
    3321
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    1
    Tecrübe Puanı
    1050
    @Aylin's

    Standart

    ellerine sağlık çok teşekkürler

  3. #3
    Furkan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    18.04.2010
    Mesajlar
    1.526
    Konular
    205
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    579
    @Furkan

    Standart

    belki klasik basit hikaye ama bence yerine gidiyor ve dikat gerekiyor..teşekürler




    Bir gün öləcəksən, bunu bilirsən,
    Ölmək istəmirsən, çünki sevirsən.
    Sevgilin ölübsə, sən də ölürsən,
    Ölümü sevirsən, bu tamam başqa,
    Durma dostum, sən də yer ver aşka!

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş