Abraham Lincoln ile John Fitzgerald Kennedy'nin yaşamları ve uğradıkları suikastlar, inanılmaz bir dizi olayla birbirlerine bağlıdır. Lincoln ilk defa 1846 yılında Kongre'ye seçildi. Kennedy ise tam 100 yıl sonra... 6 Kasım 1860'da Lincoln ABD'nin 16. başkanı seçildi; Kennedy ise 8 Kasım 1960'da 35. başkan oldu. Ölümlerinden sonra yerlerini alan yardımcılarının ikisinin de adları Johnson'du; Andrew Johnson 1808'de, Lyndon Johnson 1908'de doğmuştu. Lincoln'u vuran J.W.Booth 1838 yılında, Kennedy'nin katili Oswald ise 1939'da doğdu. İkisi de güneyliydi ve mahkemeye çıkartılamadan vuruldular. İkisi de cinayeti bir tiyatro binasında işleyip, daha sonra bir ahıra kaçtılar. Suikast gününde Lincoln bir korumasına, "Benim canımı almak isteyen bir adam var. Başaracağından kuşkum yok. Olacağı varsa önüne geçilemez." demişti. Kennedy ise eşine ve yardımcısı O'Donnel'a, "Biri beni bir tüfekle bir pencereden vurmak isterse kimse onu durduramaz. Bu yüzden niçin kendimi üzeyim?" demişti. Lincoln ve Kennedy insan haklarını savunmalarıyla tarihe geçtiler; ikisi de bir cuma günü kafalarının arkasından vuruldular ve eşleri de yanlarındaydı. Lincoln Ford Tiyatrosu'nda vuruldu; Kennedy ise Ford Motor Şirketi tarafından yapılan bir arabada hayatını kaybetti. Başka bir ilginç tesadüf ise Kennedy'nin Evelyn Lincoln adlı bir sekreteri olması ve Kennedy'ye Dallas'a gitmemesi için ısrar etmesiydi. Lincoln'un sekreterinin ismi de aynıydı...
UĞURSUZ ARYA
1852 yılında, Paris Operası Kral VI. Charles tarafından açıldığında öylesine olay olmuştu ki, gazeteler açılışı, "Ezici bir başarı" olarak nitelemişlerdi. Açılış gecesinde dönemin en ünlü tenoru Mafiani başroldeydi. İkinci tenor, "Tanrım, onları ez..." diye başlayan aryasına başladığında, Mafiani'nin gözleri tavana ilişti. Kubbenin hemen altında bulunan "kedi balkonu" denen çember balkondan dev bir parça yerinden koparak düştü. Beton blok, doğrudan talihsiz tenorun üzerine geldi ve onu ezerek öldürdü. Herşeye rağmen gösteri sürecekti... Ertesi gece Mafiani ön sıraları boş olan salonda yine sahneye çıktı ve o an geldi. Yine "Tanrım, onları ez..." aryası başladığında tenorlardan birisi göğsünü tutarak yere düştü, kalp krizi geçiriyordu ve kurtarılamadı. Yapımcılar ve sorumlular panik halindeydiler; ölümün üçüncü kez geleceğinden korkuyorlardı. Ama Mafiani direndi ve meşum aryanın söylenmesine karar verildi. Zamanı geldiğinde orkestra susacak ve aryadan sonra çalmaya devam edeceklerdi. Gerçekten de öyle oldu; orkestra sustu, ama müzisyenlerden biri refleks olarak sözcükleri mırıldanmaya başladı. Mafiani duydu ve adama ters ters bakarken, kemancılardan biri aynen bir önceki gibi kalp krizi geçirerek o anda yaşama veda etti. Artık herkes pes etmişti; opera kapatıldı, oyun kaldırıldı. Sahneler aylar sonra bir başka oyunla açıldı. Ancak o oyun bir daha asla oynanmadı.