Bitmez tükenmez gibiydi yolculuk Zeyneb için. Ömrünün şu döneminde sanki hep yollarda geçirmiş gibiydi günlerini, işte yine bir çırpıda değişiyordu yaşamı ve ne olup biteceğini yalnız Allah biliyordu. Hicri 61 senesinde. Şaban Ayında bir gün, içi buruk ve titreyerek vardı Mısır'a Zeyneb.
Zeyneb'i karşılamaya gelmişti bir çokları. Gittikçe daha da artıyordu kalabalık. O'nun geldiğini işiten kadınlı erkekli grup grup insanlar kervanına katılıyor, duygularını paylaşmaya çalışıyordu. Bir sevgi ve dostluk çemberiyle sarılıvermişti çevresi. Belbis Köyü'ne varıncaya değin sürdü bu katılmalar. Başkentten gelip katılanlar bile vardı onlara. Başlarında Mısır'ın Hâkim’i Müslim îbn-i Muhled Ensari bulunuyordu ve daha tanınmış, önemli birçokları... Zeyneb'i gören başlıyordu ağlamaya. Mısırın başkentine kadar sürdü bu böyle.
Başkente varınca Müslim, bu acılı yolculuktan bîtap düşmüş Zeyneb'i kendi evine davet etti ve orada kalmasını rica etti kendisinden.
Kaynaklar Zeyneb'in bir sene kadar bu evde kaldığını ve Mısır'a alışmaya çalıştığını göstermekte. Ondan sonra ne yaptığı ve nasıl yaşadığı hakkında net bir bilgi bulmak mümkün değil. Ancak geçirdiği yoğun acılarla dolu günlerin derinden etkilediği Zeyneb, bir daha kendini toparlayamamıştır anlaşıldığı kadarıyla. İnsanlardan kaçmakta ve kimselerin gözüne ilişmek istememektedir artık. Ölümü beklemektedir Zeyneb, tıpkı bir zamanlar annesi Fatıma'nın beklediği gibi...