http://www.resimcity.com/data/media/282/www.resimcity.com_samsun_resimleri_2.jpg “SAMSUN” ADININ OLUŞUMU “Samsun” adının Yunanca “Amisos” kelimesinden gelme olduğu Sonundaki “Os” veya “S” ekine bakılarak ileri sürülmüşse de, kelimenin kökeninin eski Yunan öncesi döneme dayanmasının daha kuvvetli bir ihtimal olduğu belirtilmiştir. Bu durumda Amisos adının deniz yoluyla gelen Yunanlılar tarafından verilmiş bir ad değil, komşu şehir Amasia gibi, Anadolu menşeli bir kelime olduğu

Bu konu 5192 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Samsun 5192 Reviews

    Konuyu değerlendir: Samsun

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 5192 kez incelendi.

Konu: Samsun

  1. #1
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1047
    @Dygsuz

    Standart Samsun




    “SAMSUN” ADININ OLUŞUMU
    “Samsun” adının Yunanca “Amisos” kelimesinden gelme olduğu Sonundaki “Os” veya “S” ekine bakılarak ileri sürülmüşse de, kelimenin kökeninin eski Yunan öncesi döneme dayanmasının daha kuvvetli bir ihtimal olduğu belirtilmiştir. Bu durumda Amisos adının deniz yoluyla gelen Yunanlılar tarafından verilmiş bir ad değil, komşu şehir Amasia gibi, Anadolu menşeli bir kelime olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu gün kullandığımız şekilde “Samsun” adının ortaya çıkışı XII. ve XIII. Yy. daki Türk hakimiyetine dayandığı, Batı kaynaklarından ise “Samsun” şeklinde geçmeye başladığı görülmektedir. Gerek Samsun ve gerek Sampson şeklindeki söylenişlerin Amisos’tan geldiğine de şüphe yoktur.
    Osmanlılar devrinde şehrin adı Samsun olarak anılmış, fakat Sancak adı olarak Canik ismi kullanılmıştır.





    TÜRK HAKİMİYETİNDEN ÖNCE SAMSUN



    Samsun’un ilk insanların “başkalar” olduğu Dündar Tepe ve Öksürük Tepe kazılarında bulunan eşyalarından anlaşılmaktadır. Anadolu’ya dışarıdan gelen Gaşkalar, buraya daha önce gelenlerle birleşerek Mert Irmağı ağzında küçük bir şehir kurmuşlardır.
    Anadolu’nun tarih öncesi döneminin ilk siyasi birliği olan Hititler döneminde, Gaşkaların Hitit egemenliği altına girdiği görülür. Bu egemenlikte Gaşkalar zamanla eridiler ve Samsun Şehri’ de bir Hitit Şehri haline geldi.
    M.Ö. 1200 yıllarında Balkanlardan gelen Frigler denilen Deniz kavimleri Hitit Devleti’ni yıkıp Samsun Şehri’ni de yaktılar. (M.Ö.1182) Anadolu’da Friglerin hakimiyetine girmiş oldu.
    Bazı eski Yunan kaynaklarında Samsun ve civarında “Amazon” adı verilen savaşçı kadınların yaşadığı ve kendi kaynaklarına asla yabancı erkeği sokmadıkları yazılıdır. Eski İran (Pers) kaynaklarında “Akshaena” olan bu savaşçı kadınların “Termadon” adı verilen bugünkü Çarşamba ve Terme ovalarında yaşadıkları iddia edilmektedir.
    Friglerin Anadolu’daki hakimiyetlerinden sonra bir Kafkas kavmi olan Kimmerlerin özellikle Doğu Karadeniz kıyı şeridini hakimiyetlerine aldıklarına görüyoruz. Ancak Lidyalıların Kimmerlerlerin hakimiyetine son vermesinden sonra Ege’nin denizci kavimlerinden Miletliler Karadeniz’e açılarak, M.Ö. VI. yy. ortalarına doğru buraya geliş yerleşmişlerdir. Amisos’a yerleşenlerin Miletliler olmayıp Foçalılar olduğu da iddia edilmektedir.
    Milletliler veya Foçalılar geldiği sırada şehre Enete adının verildiği ve Mert Irmağı ağzında bulunduğu belirtilmektedir. Fakat Enete şehrinin ne zaman kimlerce kurulduğu bilinmemektedir. Daha sonra Enete’ye gelip yerleşen İonlar, bu şehre Amisos adını vermişlerdir. M.Ö. 546 da Perslerin, Amisos şehrinin güneyinde Lidyalılarla yaptığı savaşı kazanmaları üzerine Anadolu Pers hakimiyetine girmiş oldu. Böylece de l6 yıl önce kurulan Amisos şehri de Pers hakimiyetine geçti. Pers İmparatoru Darius (Dara) büyük bir sefer hazırlığı için geldiği Amisos şehrinde, şehrin yerini beğenmeyerek, Amisos’un 3 km. batısındaki Toraman Tepede şehri yeniden kurdurdu. Böylece Türk hakimiyetini gördükten sonra halkın “Kara Samsun” dediği ikinci Amisos şehri kurulmuş oldu. Yunanlıların Perslerin yenmesi üzerine Amisos, Sinop ile birlikte Atinalıların eline geçti. Ancak Amisos kısa bir süre sonra tekrar Persler tarafından hakimiyet altına alındı. M.Ö. 327 yılından M.Ö. 331 yılına kadar Pers hakimiyetinde kaldı.
    Makedonya İmparatoru Büyük İskender, çıktığı doğu seferinde Anadolu hakimiyeti olan Persleri .yenmesi ile, Amisos şehrine de hakim olmuş ve bu şehirde bağımsız bir idare kurmuştur. Ancak, Büyük İskenderin M.Ö. 323 yılında ölümü ile İmparatorluğunda da kargaşaların baş göstermesi ile Amisos’ da miras kavgasına düşen kumandanları arasında sık sık el değiştirmiştir.
    Makedonya İmparatorluğunun içerisinde bulunduğu bu karışık durumdan faydalan Pers Asilzadelerinden Mitridat Amasya, Sinop ve Amisos’u ele geçirerek “ Pent Krallığı “ nı kurdu. (M.Ö. 255) Amisos’da Eupatoria mahallesini inşa ettirip saraylar ve mabetler yaptırdı. Amisos ve Sinop’u İdare Merkezi yaptı. Pent Krallığı ile büyük Roma İmparatorluğu arasında uzun süren savaşlar sonrasında M.Ö. 71 de Romalı General Lukullus tarafından Amisos zapt edildiyse de, hakimiyet mücadelesi bir süre daha devam ettirdikten sonra Amisos, Roma hakimiyetine girdi. Romalılar bu şehir bir nevi muhtar Cumhuriyet haline getirdiler. Ancak muhtariyet zamanla ortadan kaldırıldı.
    Roma hakimiyeti altında Amisos, ticari bakımdan önem kazandı. Ve bu ticaret sayesinde zenginleşti. Hıristiyanlık da Amisos’da erken yayıldı. Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasıyla da Amisos Bizans’ın idaresine geçti ve bir piskoposluk merkezi haline getirildi.
    Bizanslılarla, Müslüman Araplar arasında başlayan savaşlar Amisos’u da etkilemiş, Müslüman Arapların Anadolu ya yaptıkları akınlar Karadeniz kıyılarına kadar ulaşmıştır. Amisos IX. Asrın sonuna kadar bir kaç defa kısa sürelerle (705,733,863 ve 893 de) Müslüman Arapların eline de geçti. Bu mücadeleden sonra Amisos Türklerce feth edilinceye kadar Bizans hakimiyetinde kaldı.

    TÜRK HAKİMİYETİNDEN SONRA
    1071 deki Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun kapıları Türklere açılması ile, Türk Beyleri, Akıncıları, Dervişleri Anadolu’yu boydan boya fethe başladılar. Bu feth hareketiyle Amisos şehri de karşılaştı Danişmendliler Amisosu kuşattılarsa da alamadılar. Ancak şehri abluka altına alabilmek amacıyla bir kale yaptırdılar. Bu kale daha sonra yıkılmış olup, bugünkü kale mahallesi, adını bu kaleden aldığı tahmin olunmaktadır.
    Samsun havalisinin kesin olarak Selçuklu hamiyetine alınması II. Kılıç Arslan (1155-1192)’ın saltanatının son devirlerine rastlar. Ancak Amisos’u alamayan Selçuklular, bu şehrin yakınında “Müslüman Samsun”u kurdular. Samsun bir Türk beldesi olduktan sonra Hıristiyan Amisos önce Bizans XIV. asrın ilk yarısından itibaren de Ceneviz Müstahkem Beldesi olarak, onun yanında 230 yıldan fazla yaşayabilmiştir. Türkler bundan sonra Amisos’a “Kafir Samsun”, “Gavur Samsun” veya “Kara Samsun” adını vermişlerdir. Kara Samsun adı, Amisos harap olduktan sonra da zamanımıza kadar varlığını sürdürmüştür. Müslüman Samsun yanında, Amisos’un bu kadar uzun bir müddet bağımsız yaşayabilmesi müşterek menfaat temeline dayanan bir düşünce ile açıklanabilir.
    Kalyon Burnu gerisindeki sırt üzerinde bulunan Amisos’a karşılık, Selçukluların kurduğu Samsun ise burnun önünde deniz kıyısından itibaren yamaçlara doğru kurulmuştu. Her iki şehrin de surları vardı ve iki şehir arasında “ancak bir sayan atımı” yahut “bir yarım ok menzili” mesafe var idi.
    Amisos şehri XIV. asrın başlarında, öteden beri şehirde kuvvetli bir tüccar zümresi bulunduran Cenovalıların eline geçti. Cenovalılar Amisos’u bir asırdan fazla ellerinde tuttular. Samsun ise Selçuklulardan sonra İlhanlı Devletinin veya ona tabi beyliklerin elinde kaldı. Selçukluların zayıflamasından itibaren Samsun ve çevresinde bir takım küçük beylikler doğdu. Bu beylikler bazen Candaroğullarına, bazen Kadı Burhaneddin’e, bazen Osmanlılara dayanarak varlıklarını muhafaza edebilmişlerdir.
    Bu beylere tarihte “Canik Beyleri” adı da verilir. Bu beylikler şunlardı; Canik, Ladik ve çevresinde Kubadoğulları, Ordu-Giresun mıntıkasında Emiroğulları, Niksar-Terme, Çarşamba havalisinde Tacüddinoğulları, Vezirköprü-Havza sahasında Taşanoğulları, Bafra havalisinde Bafra (Bavra) Beyliği. Bu beylikler daha sonra Osmanlı hakimiyeti altına alınmıştır.
    Samsun (Müslüman) Kubadoğullarından Osmanlı hakimiyetine 1398’de I. Beyazıd zamanında geçti. I.Beyazıd Cenevizlilerle barış halinde olduğundan Amisos’a dokunmadı. Osmanlı Devletinin birliğini bazen Ankara savaşından sonra (1402) Samsun elden ele geçti. Önce Kubadoğullarının eline geçen Samsun, 1419’da İsfendiyaroğulları topraklarına katıldı. Osmanlılar tekrar birliklerini kurmaya başladıkları I. Mehmed (Çelebi) zamanında savaşsız olarak Samsun’u zapt ettiler (1419).
    “Kafir Samsun” denilen Amisos ise I. Murad zamanında (1425)de Osmanlı hakimiyetine alındı. Bu esnada Amisos’a hakim olan Cenevizliler şehri yakıp gemilere binerek burayı terk ettiler. Bu suretle “Gavur Samsun” denilen Amisos da kesin olarak tarih sahnesinden silinmiş oldu. Geriye sadece taş yığını ve enkaz kaldı. Şehrin yangınını surların dışından seyreden Türkler, kara kara dumanları tüten bu şehir kalıntısının yerine “Kara Samsun” adını verdiler ki bu ad hala günümüzde de kullanılmaktadır. Bundan sonra Samsun’un ağırlık merkezi tamamıyla kıyıdaki Müslüman şehre geçti. Samsun Canik Sancağı adı altında Sivas (Rum) eyaletine tabi bir sancak olarak Osmanlı İdari Teşkilatına dahil edildi. Şehrin çevresindeki diğer mahalli küçük beyliklerde Osmanlılar tarafından zapt edildi.
    Samsun Osmanlı hakimiyetine geçtikten sonra uzun yıllar önemsiz bir iskele olarak kaldı. Sinop hatta Ünye, Samsun’dan daha ileri durumda idiler. Şehir Yavuz Sultan Selim döneminde Trabzon ve Karahisar’la (bugünkü Şebinkarahisar) birlikte yeni oluşturulan Erzincan Eyaletine bağlanır (1514). III: Mehmed (1595-1603) devrinde Rus Kazaklarının saldırısına uğrayan Samsun’un surları sonradan tamir edilerek, buraya muhafızlar tayin edilir.
    1774 yılında Canik Muhassıllığına Canikli Hacı Ali Bey tayin edildi ve uzun yıllar bu bölgeye hakim oldu. Gürcistan seferlerinde gösterdiği başarılardan dolayı kendisi paşalığa yükseltildi. Ayrıca Canik Sancağı uhdesinde kalmak üzere Sivas, Amasya ve Şebinkarahisar’ın idaresi de kendisine verildi.
    XVII. asrın ilk yarısından başlayarak Samsun ile Karadeniz’in öteki limanları, özellikle Kırım arasında yapılan deniz ticareti şehrin önemini artırdı. Ancak 1774’de Kırım’ın Osmanlı denetiminden çıkmasından sonra bu ticaretin gerilemesi Samsun’u olumsuz yönde etkiledi.
    Sancağın yönetimi XIX. asrın başlarına (1807) kadar Canikli Hacı Ali Paşa soyundan gelenler tarafından idare edildi. Bu hanedanlığın Samsun üzerindeki hakimiyetlerinin son bulmasıyla, III. Selim’in son zamanlarında Samsun Muhassallığına Canikli Hacı Ali Paşanın Hazinedarı Hazined(r-Z(de Süleyman Ağa tayin edildi. Bundan sonra da Samsun ve Çevresi XIX. asrın ortalarına kadar uzun yıllar Hazined(r-Z(delerin hakimiyetinde kalacaktır. Bu hakimiyetin nihayetlenmesinden sonra da Samsun merkezden atanan mutasarrıflar tarafından idare edilecektir. XIX. asrın sonlarında da Trabzon Vilayetine bağlı bir mutasarrıflık olarak yönetilecektir. Samsun’un Osmanlı hakimiyetine geçtikten sonra uzun yıllar gelişememesinde en önemli etkenler idari bozukluklar, (y(nların yönetimi, çeşitli bölgelerin zengin ailelerin elinde kalması gibi sebepleri sayabiliriz. Eğer gemicilikle ilgili zift, halat ve kendir gibi eşyası ile düşman cephelerinde savaşan kuvvetlere zaman zaman un ve peksimet gibi yardımlar olmasaydı Samsun şehri büsbütün unutulmuş olacaktı.
    XIX. yüzyılın ortalarından itibaren Samsun, Karadeniz’in buharlı gemilere açılması, tütün ekiminin yaygınlaşması sonrasında gelişmeye başladı. Şehrin Türk nüfusu arttığı gibi Trabzon ve Ege kıyılarından, İç Anadolu’dan Türkçe konuşan Rumlar ve Ermeniler ile Avrupalı Tüccarlar Samsun’a yerleşmeye başladılar. Daha sonra bu gayr-i müslim ve gayr-i milli unsurlar şehirde ticareti, sanayiyi, ekonomiyi ve eğitimi ele geçirdiler. Rumlar, Fransızlar, Belçikalılar, Amerikalılar ve Ruslar şehirde tütün alım ve işleme tesisleri, ticaret firmaları, bankalar, sigorta şirketleri açtılar. Tütüncülük ve diğer tarım faaliyetleri sonunda ticari ve iktisadi hayat hızlandı ve nüfusta o oranda arttı.
    1869 yılında Samsun’da büyük bir yangının çıkmasıyla, hemen hemen şehrin tamamı yanarak kül haline gelir. Ancak ticari faaliyet açısından gelişmiş bir şehir olması dolayısıyla bu felaketin yaraları çabucak sarılır.
    I. Dünya Savaşı esnasında ticari faaliyetleri özellikle de deniz ticareti felce uğradığı için ekonomik açıdan büyük sıkıntılar içerisine girer. Aynı zamanda savaş esnasında Rus savaş gemileri tarafından da dört kez topa tutulan Samsun şehri önemli ölçüde hasara uğrar (1915).
    Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşında yenilip topraklarının müttefikler tarafından işgali sonrasında, devletin içerisinde bulunduğu durumdan kurtarılması için büyük önder M. Kemal Atatürk tarafından başlatılan İstiklal mücadelelerinin meşalesinde 19 Mayıs 1919’da 9. Ordu Müfettişliği görevi ile Samsun’dan ateşlenmişti.
    Samsun’da doğan bu güneş kısa zamanda tüm yurdu kaplayarak, iç ve dış düşmanlarımıza karşı kesin zaferin kazanılmasıyla parıldamış. İşte bu özelliği ile de Samsun İstiklal Savaşının simgesi durumuna gelmiştir.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Samsun

          Kategori: Karadeniz Bölgesi

          Konuyu Baslatan: Dygsuz

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 5192


Giriş

Giriş