XIX yy. Azerbaycan'da pek de gelişmeyen Ta-savvuf edebiyatının büyük temsilcilerinden bi-ridir. Mersiye türüyle kıyaslandığında tasavvuf şiiri fazla yayılmamıştı. Azerbaycan'da parmakla sayılacak derecede az Nakşibendî şairleri vardı. Bu gurupta Azerbaycan'ın Dağıstan'la sınır böl-gelerinde yaşamış Mehemmed Esgeri, Gutgaşınlı Abdulla gibi isimler vardı. Tasavvuf şiiri Mir-hemze Seyid Nigârî'nin ve onun genç yaşlarında ölmüş devamcısı Se'diyi Sani Karabaği'nin (1854-1879) eserlerinde daha geniş yer almıştı.
Mirhemze Seyid Nigârî 1815'te Karabağ'ın Zengezur ilçesinin Ciyimli köyünde doğmuştu. Babası Mirpaşa, Ciyimli köyündeki kutsal ocağın mücaviriydi. Nigârî, şiirlerinin birinde kendisinin seyidliğini ve Hezreti Peygamber soyundan ol-duğunu şöyle ifade etmektedir:
Ali-e'lanesebem, rindüyü şeydahesebem, Bendeyi-ali-eba, Mirhemze adımdır.
Çağdaşlarının anılarına göre Seyid Nigârî "...uca boylu, hoşsima ve hoşetvar, mülayim bir şahis imiş. Ne kadar ki, tabii ve adeti halında şi-kestehatir, helim ve üftade nezerc gelirmişse de, bir o kadar ibadet vakti ve salata durduğu esnada tebii halatdan deyişdirilib başka bir halete dü-şermiş. Bu haletde oldukda onun simasından nu-raniyyet lem'e edermiş ve müqeddes bir he'yetde nezere gelermiş. Bele ki, kenardan onun bu halet-i ecibesine mütevecceh olanları hcyret ve endişeye salarmiş..."
Şiir yazmağa tarikata dahil olduktan sonra başlamıştır. Şiirlerinde kullandığı Nigârî mahlası, rivayete göre sevdiği Nigar adlı bir,güzelin adından alınmıştır.
Tarikata dahil olduktan sonra Kazak böl-gesinin Hanlıklar köyünde yaşamıştı. Burada yerli şairlerden Hacı Rehim Ağa Vahidî ve Şahnigar Hanım Rencûr onun tesiriyle nakşibendîlik is-tikametinde tasavvuf şiirleri yazmaya baş-lamışlardır.
Sonralar Seyid Mirhemze Nigârî Türkiye'ye göç ederek Amasya'da yerleşmişti. Onun pek çok müridi de mürşidlerinin ardından Amasya'ya gel-mişlerdir. 1859-1862'de şairin İstanbul'da yaşadığı yolunda bilgiler vardır. "Hacı Mirhemze Efen-di'nin yazdığı eş'arın cümlesi eşq-i heqiqiye me-hebbet-i ilahiye, hüsn-i tebiiye, mehd-i mövlaye, me'rifet-i hudaye, eşq yolunda sedaket ve de-yanete vs övsaf-i hemidelerin medhine şamil ke-lamlardır. Şeyh Nigârî'nin gozel ve hoşagelen ke-lamları az deyilse de, anıma şiirlerinde çendan selaset ve mövzuniyyet yokdur, ekserinde bir me'na haman bir elfaz ve ibareler ile te'dad ve tek-rar olunur ve okuyanları tezce yorub hiffet ve ke-salet getirir. Şiirlerinin tamamı açık Türk dilinde, bir azacıq osmanlı şivesinde inşa olunubdur" (Fi-rudinbey Köçerli. Azerbaycan Edebiyatı, c. 11, Bakı, 1981, s. 143)
Mirhemze Nigârî 1885'te Amasya'da vefat etmiş ve orada da defnolunmuşdur. Ama halk ara-sında dolaşan bir rivayette onun Karabağ'm Ka-rapirim köyünde defnolunduğu, mezarının da bir ziyaret yerine çevrildiği iddiası yer almaktadır.