Arkadaşlar uzun bir yazı ama okumanızı tavsiye ederim. İslam ve Batı Felsefesinin Muhasebesi Üstad Necip Fazıl Kısakürek der ki: ’’Felsefe bulmanın değil, ama boyuna aramanın yolu’’ Kanımızca felsefeyi bundan güzel açıklayan bir tanım yoktur.Çünkü felsefe bir tarik tir,yol dur.Fakat hiçbir zaman sona ulaşmayan çerçevesi ,çıkış noktası olmayan ,yanlışı kolayca bulan fakat doğruyu bulmaktan aciz çetrefilli bir yol. ‘’Kör tavuk ,piliçini arar arar bulamaz’’ tekerlemesi felsefenin

Bu konu 1823 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
İslam ve Batı Felsefesinin Muhasebesi 1823 Reviews

    Konuyu değerlendir: İslam ve Batı Felsefesinin Muhasebesi

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1823 kez incelendi.

  1. #1
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1048
    @Dygsuz

    Standart İslam ve Batı Felsefesinin Muhasebesi

    Arkadaşlar uzun bir yazı ama okumanızı tavsiye ederim.


    İslam ve Batı Felsefesinin Muhasebesi


    Üstad Necip Fazıl Kısakürek der ki:
    ’’Felsefe bulmanın değil, ama boyuna aramanın yolu’’
    Kanımızca felsefeyi bundan güzel açıklayan bir tanım yoktur.Çünkü felsefe bir tarik tir,yol dur.Fakat hiçbir zaman sona ulaşmayan çerçevesi ,çıkış noktası olmayan ,yanlışı kolayca bulan fakat doğruyu bulmaktan aciz çetrefilli bir yol.
    ‘’Kör tavuk ,piliçini arar arar bulamaz’’ tekerlemesi felsefenin durumunu fevkalade güzel dile getirir.
    Felsefe şüphedir.Kendinden bile şüphede dir.
    Peki neden,Hıristiyan dünyasında felsefe bu kadar gelişmiştir de İslam dünyasında yaygınlaşmamıştır?
    Cevap basit, aynı felsefe gibi hiçbir aklı tatmin etmeyen ,çözüm üretmekten mahrum bir din ,tahrif edilmiş bir kutsal kitap ve acımasız ruhban sınıfına sahip olan Batı da insanlar asırlarca düşünmekten alı konmuş, susturulmuştur.Ne zaman ki Rönesans ve Reform hareketleri ortaya çıkmıştır ,bu defa düşünme ve gelişmeye bu denli karşı Skolastik Felsefeye darbe vurmuştur ,o zaman Batı insanının zihni , dizginleri boşanmış ata dönmüştür. Her şeye kafa yormaya ,her şeyi yorumlamaya ve sınır tanımamaya başlamıştır.Batı insanı hep aramaktadır,çünkü hiç doğruya sahip olmamıştır.Doğruyu bulsa neyi ,neden arasın?
    Bu durum ise hem olumlu hem olumsuz olmuştur.
    Olumlu yönü bu durum bilimsel gelişime hız vermiştir.(Rönesans tan sonra)
    Olumsuz yönü ise ortaya çıkan sınır tanımamazlık bir çok sapık,saçma,fıtrata ters ve istikametsiz ve mesnetsiz düşüncenin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Örnek mi? Marksizm, Freudçuluk , Darwincilik, Materyalizm, Makyavelizm, Ateizm,Septisizm vb
    Dolayısıyla Hıristiyanlık için’’ Hıristiyanlık terakkiye(ilerlemeye) manidir ‘’denmesi çok ta yanlış olmaz.Çünkü asırlarca Kilise ve Hıristiyanlık bilim ve özgür düşüncenin önünde yegane engel teşkil etmiştir.Ne zaman ki Batı Kilisenin tahakkümünden kurtulup ,onu geri plana itmiştir o zaman ilerlemeye başlamıştır.İslam dünyasında ise bu dönemde Müslüman ilim adamı ,şair ve sanatkarlar baş tacı olmuş,hükümdarlar ve devlet adamları tarafından korunmuş ve ihsanlara boğulmuşlar,desteklenmişlerdir.
    Bu gün de batı Hıristiyan’dır ama ilerlemektedir diye düşünülmemelidir. Hıristyanlık bu gün sadece Hıristiyan’ım demekten ibaret kalmıştır.Bu durum bazı müslümanların İslamı sadece Kelime i Şahadet getirmekten ibaret sanmaları ile eşdeğer bir düşünce yapısıdır.Şu farkla ki İslamın müslümana Kelime i Şahadet ten başka bir çok yüklediği sorumluluk varken Hıristiyanlık böyle sorumluluklardan soyutlanmıştır.Onlar için Hıristiyanlık haftada bir gün Kiliseye gidip oraya bağış yapmaktan ibarettir.Bunun dışında Hıristiyanlık Hıristiyan’a başka bir sorumluluk yüklememekte ve inananına müdahale etmemektedir.Zamanında ettiği müdahale ve hatta işkenceden dolayı batı insanı dinini adeta bu şekilde cezalandırmıştır.Aynı sahibini ısıran bir kuşun gagasının sökülmesi gibi…Onu siyasi ve günlük yaşamından çıkarmıştır.Ayrıca Laiklik nedeniyle zamanında kralları aforoz eden,krallıkları onaylayan,bir sözü ile bir ülkede ki tüm dinsel ayinleri durdurabilen(Enterdi Yetkisi) tek amacı sömürüsünü devam ettirebilmek olan kilise baskısından sıyrılınmıştır.
    İslam a bakarsak İslam doğru bir öz den akan pınardır.İsteyen ondan kana kana içebilir.
    Üstadın deyimiyle:
    ‘’Tek.Tek başına tek .Tek ten de tek.’’

    Tevhid her şeyin başlangıcı ve sonudur.Hıristiyan hep ararken Müslüman peygamberinden öğrendiğiyle onu tek hamlede bulmuştur.Tek atışta hedefini 12 den vuran okçu gibi.Batıl’ın ve Batı’nın ise hedefi çoktur.Hangine atacağını şaşırır ve bu hengamede hiç birini vuramaz.Ancak Müslümanın’ın hedefini vurmuş olması ,müslüman için düşünmeye ,araştırmaya gerek yoktur demek değildir.Bilakis Müslüman doğrudan yola çıkarak ,onun yol göstericiliği ile sapıklığa düşmeden yaradanına isyan etmeden onun Kur’an da ilk emri:
    *İkra! ile onun büyüklüğünü ,eşsiz sanatkarlığını,sonsuz ilmini arayacak ve keşfedecektir.Hiç bir aklı selim müslümanın batıda ki sapık fikir ve cereyanlara kapılmamasının sırrı bu dur.*Allah ın yolu ki o yol aynı zamanda ilmin de yoludur,onu dolambaçlı yollardan,çıkmaz sokaklardan koruyacaktır.Nitekim Batı nın fikri planda korkulu rüyalar gördüğü yüzyıllarda İslam dünyası her manada maddi ve manevi huzuru yaşıyordu.
    Günümüzde gafil uykusundan dolayı Allah ın ve peygamberin işaret ettiği ilim yolunda yürümekte ne yazık ki üşengeçlik eden inananlar belki maddi planda geri düşmüş olabilirler.Ama müslümanın manevi huzur ve saadetine hiçbir halel gelmemiştir.
    ‘’İslam terakkiye (ilerlemeye)hiçbir zaman mani değildir.’’Yeter ki Müslüman o yolda yürüsün.Çaba göstersin.İslam alimin mürekkebini ,şehidin kanından hayırlı sayan,alimin çalışmasını ibadetten efdal kabul eden bir dindir.
    Batı insanı maddi planda ileri gitmesine rağmen hiçbir zaman bu iç dinginliği sağlayamayacak, içinde her daim fırtınalar kopmaya devam edecektir.O hep arayacaktır.Onun bu durumu bir çemberin içinde dönüp duran fare ye benzer.Fare hep döner ,döner, döner
    Batı hep arayacaktır dedik ya tam bu esnada arayan belasını da bulur mevlasınıda sözü ne güzel ifadedir.
    Batı düşüncesi ömrünü define arayışıyla tüketen ama hiç bir şey bulamayan cahil defineciye de benzer.Tek amacı zengin olmaktır.Defineci hazine olduğuna inandığı yeri delik deşik eder.Çırpınır.Bu esnada kazdığı yerlerden yılanda çıkar,çıyanda,tenekede bulur,demirde
    Bazen de hayaline çok yaklaşır.Hazineden kıymetli şeyler bulur ama farkına varmaz.Çok değerli bir çömlek bulur kırar ,kitap bulur yırtar .
    Bazen doğruya yaklaşan ama doğrunun ne olduğunu bilmediği için doğruyu farkedemeyen bazı batılı fikir adamları gibi.
    Açlıktan ölmek üzere olan kör dibine kadar gelmiş olsa da ,yanı başındaki yiyeceği nerden fark edecek?Yürür gider ve sonunda açlıktan ölür.
    Felsefecilerin en çok üzerinde durdukları meselelerin başında Allah inancı,Dünyanın ve kainatın yaratıcısı,Kilisenin müspet ilimleri açıklamadaki kifayetsizliği,İlimlerin sistematiği vs dir.Kilise ve İncil tabiatıyla bunlara yeterli açıklamayı getiremiyordu.Bu izahların istenmemesi içinde dogma üstüne dogma icat ediyordu.Ortaya sonradan Kabala eğitimi almış Havari katili Yahudi Aziz Poulus tarafından konan ve asıl Hıristiyanlıktaki ‘’Tevhid’’in yerine ikame edilen ‘’Teslis’’(Trinity) inancı hiçbir aklı tatmin etmiyordu.
    İslam da ise Kur’an ve peygamber her meseleye sadece mantıklı izah getirmekle yetinmeyip ilmi gerçeklerde ortaya koyuyor bununla da kalmayıp Hz.Peygamber yaşantısı ile de Müslümanlara ışık tutup en küçük şüpheye mahal bırakmıyordu.İslam Tarihinde de Gazali başta olmak üzere felsefeciler yetişmesine rağmen verilen eserler nazaridir.Felsefenin çok fazla gelişmemesinin temel nedeni budur.
    Zaten illaki felsefenin gelişmiş olduğu yerde ilim vardır diye bir şey yoktur.
    Şimdi batının yitik asırlarına İslam cephesinden bakalım birazda.
    Aşağı yukarı Roma’nın yıkılışından Avrupa da Aydınlanma Çağı dediğimiz döneme kadar geçen aşağı yukarı 12 asırdan bahsediyoruz.Bu dönemde yetişen İslam alimlerinden ilk aklımıza gelenleri sayalım.Fazla düşünmeyelim ki Batılılar gocunmasınlar.
    Biruni,İbn-i Sina,Farabi,Cabir Bin Hayan,Fazıl Bin Halid,Harizmi,İbn-i Haysem,İbn-i Baytar,Razi,Battani, Sabit Bin Kurra,Ebu’l Vefa,Kindi,İbn-i Cessar,İbn-i Haldun,İbn-i Batuta,Uluğ Bey,Ak Şemseddin,Ebu’l İz,Ak Şemseddin,Gıyaseddin Cemşid ,Piri Reis,İbn-i Rüşd,İbn-i Macid,Ali Kuşçu,Hezarfen Ahmed Çelebi,Lagari Hasan Çelebi vs
    Bir de düşünün bakalım bu dönem içerisinde Batıda yetişen büyük deha sahibi kaç düşünür bulacaksınız.Kaynaklar bu konuda Leonardo da Vinci den başka birkaç isim daha bulmakta zorlanılacağını kaydetmektedir.
    Peki Rönesans nasıl oldu diye bir soru akla takılırsa Rönesans’ın temellerine inmek gerek.Aslında son zamanda Rönesans ın İtalya da başladığı düşüncesi yavaş yavaş silinmekte ve aslında Rönesans’ın İspanya da Endülüs’te başladığı kabul görmeye başlamıştır.Bize göre de doğrudur.Bundan başka Rönesans’ı tetikleyen olaylar Haçlı Seferleri,İstanbul’un fethinden sonra Grekçe bilen bir çok Bizanslının İtalya ya göç etmesi olarak gösterilmektedir.
    Rönesans’ın kökü Eski Yunan ve Roma da dır diyerek İslam dan aldıklarını böylece görmezden gelirler.Zira inkar etme imkanı yoktur.Sadece görmezden gelirler.Sanırım şöyle düşünüldüğünde bunu kime söyleseniz gülerdi.Rönesans düşünce kendinden 10 asırdan evvelki Eski Yunan ve Roma düşüncesine dönülerek ortaya çıkarılmıştır.Bu düşünceleri ve temmelleri alıp üzerine bina inşaa eden İslam düşünür ve bilim adamlarını inkar etmek için bu şekilde anlatılmaktadır.
    Avrupa nın cennetten arsa sattığı ,parayla günahları bağışladığı,engizisyon mahkemele-rinde işkencelerle Skolastik felsefeye karşı gelenleri öldürdüğü devirde İslam alimleri Diferansiyel hesaplarını bile yapabiliyor,dünya ile güneş arasındaki mesafeyi ölçüyorlardı.
    İslam Dünyasının geri kalmasında ise en büyük etken belki de İslam ın açıkça yasakladığı kibir dir.Bilindiği gibi kibir şeytandandır.İslam dünyası Orta Çağda Batı ile her alanda arayı öylesine açmıştı ki o andan itibaren kendini beğenmişlikle kendi dışındaki hiçbir şeyle ilgilenmemeye başladı.Ayrıca elindeki bilgi birikimine öylesine güveniyordu ki buna yenilerini ekleme çabalarında da gevşeklik gösterilmeye başlandı ve İslam Dünyası yavaş yavaş derin uykuya daldı yada hastalığa yakalandı.Uykunun adı pembe rüyalar,hastalığın adı ise *ataletti.(Tembellik)
    Bu uyku veya hastalık döneminde ise bir canavar uyanıyordu.Bu canavarın adı Homo Economicus tu.Batı nın her şeyi değerine ve ederine göre sınıflandıran bu yeni her şeye para,altın ve bilgi ye aç insan tipi önce İslam dünyasının gafletinden yararlanarak aradaki mesafeyi kapattı sonra öne geçti.Bu andan itibaren ise Doğu nun tekrar toparlanmasına fırsat bile vermeden sadece Doğu ya değil tüm dünyanın üzerine kabus gibi çöktü.
    Zaten Avrupa nın yağmacı zihniyeti daha öncede kendini göstermişti.Haçlı Seferlerinin en büyük nedeni Doğu nun zenginliklerini ele geçirme düşüncesiydi.Başarılı olmadı.Neyse ki dünya ucuz atlatmıştı.Ama Coğrafi keşifler ve arkasından gelen Sömürgecilik faaliyetleri dünyanın yeni keşfedilen, Yeni Dünya Amerika ve gelişmemiş Afrika kıtalarından batıya görülmemiş şekilde değerli maden taşınmasına neden oldu.
    Homo economicus yani beyaz adam kan ,barut ve göz yaşı ile Afrikalı zenci kölelerin alın teri sayesinde acımasızca dünyayı sömürdü.Müslümanlar bunu hayal dahi edemezlerdi.Çünkü İslam zulmü hiçbir şartta kabul edemezdi.Adalet mülkün temeliydi.Batının ise böyle bir kaygısı yoktu.Bu nedenle İspanya dan Yahudiler ve Müslümanlar kovulurken onlara II.Bayezid yani Osmanlılar kucak açmışlardı.Belki bu kucak açış ilerde Müslümanların koyunlarında yılan beslemeleriyle sonuçlanıp türlü felaketlere zemin hazırlayacaktı ama yine prensip şuydu:
    ’’Adil olan zalim olmaz’’dı.Bu soykırıma Müslümanlar seyirci kalamazlardı.Gerçi Osmanlı nın kaderi mi koynundan yılanlar hiç eksik olmayacaktı ama Ermeniler, Rumlar, Sırplar,Lehler o koyunda besleneceklerdi.Bele kargayı oysun gözünü!
    Batının ise bu manada fikir lideri olan Machiavelli şöyle der:
    ’’Amaca ulaşmak için her yol mubahtır(geçerlidir)’’
    ‘’Korkulmak sevilmekten daha tehlikesiz ve güvenilirdir’’
    ‘’İnsan amacına ulaşmak için hem tilki hem aslan olmalıdır.Aslan kendini tuzaktan koruyamaz.Tilki ise kurtlarla baş edemez.Bu nedenle insan tuzakları tanıması için tilki,kurtları korkutması için aslan olmalıdır.Yalnızca aslan olmayı hayal edenler daha baştan kaybetmişlerdir’’
    İşte adalet işte zulüm.
    Eskiden gözünü altın hırsı bürüyenlerin gözlerinde bu gün dolar veya euro işaretini görmek mümkün. Elbette elleri kanlı ve üzerleri buram buram barut kokmaya devam etmekte.
    Sömürgecilik emperyalizm nedir?Sömürgecilik Batının karakteridir en basit tanımı ile.Bir kişi bir şey çalarsa hırsız denir.Bir milletin başka milletlerin insanlarını öldürüp köleleştirmesine, toprağını ve zenginliklerini çalmasına da sömürgecilik denir
    Resmi tarihimize baktığımızda Coğrafi Keşifleri yapanların son derece masum ve maceraperest olduklarını görürüz. Halbuki durum böyle değildir. Kristof Kolomb, Macellan ,Vasco De Gama gibi kişiler maceracı ve masum değil misyoner,katil ve sömürgeci gözlerini yağma bürümüş kişilerdi.Zaten o devirde maceraperestlik bir hıristiyanı hiç bilmediği yerlere deniz yolculuğunu bırakın gemiyle kıyıdan açılmaya bile sevkedemezdi.Kıyıdan açılanların zenci olarak geri döndüğünden tutun da,canavar ve ruhlara yem olduğu ,dünyanın tepsi gibi düz olduğuna inanıldığı için dünyanın kenarından aşağıya düştüklerine kadar binlerce hurafe kol geziyordu.
    Örneğin Macellan öyle anlatıldığı gibi Filipinli yerliler tarafından öldürülmemiştir. Koyu misyoner ve İslam düşmanı idi.Filipinlerde karşılaştığı Müslüman bir topluluğa saldırınca onlar tarafından öldürüldü.Gezisini de Del Cano tamamladı.
    Zaten dünyayı dolaşan ilk kişi falan değildir.Piri Reisin haritası ortadayken nasıl oluyorda Macellan dünya yı dolaşan ilk kişi olabiliyor ki?Resmi tarih yine balığın tırmandığı kavaktan bahsediyor.
    Eğer Piri Reisin haritası görmezden geliniyorsa dünyayı dolaşan ilk kişi Del Cano dur.Macellan geziyi tamamlayamamıştır ki?
    Ayrıca Piri Reis Kitab-ı Bahriye’’ sinde Amerika nın Hicri 870 Miladi 1467 de keşfedildiğini hatta oraya Antilya adının verildiğini söylüyor.Kristof Kolomb dan 27 yıl öncede Müslüman denizciler Amerika nın varlığından haberdardılar.Hatta Beyruni de Kolomb dan önce Amerika nın varlığını bildiriyordu.Demek ki bu işte bir iş var.
    Batı deyince Amerika’yı unutmuyoruz.Amerika da Batı dır.Terör,savaş ve sömürünün 2. Dünya savaşından sonraki mümessili o dur.Bayrağı bir dönem üzerinde güneş batmayan imparatorluğu kuran Sömürgeci İngiltere den almıştır.
    Amerika nın bakış açısına göre üstün insan=WASP tır.WASP beyaz Anglosakson ve Protestan demektir.Bunun dışında kalanlar ise insanlar ise 2. sınıf insanlardır.Yok edilmeleride doğaldır.Darwin in türlerin ayıklanması fikride bu demektir.Doğada nasıl güçlü türler yaşar zayıflar ölürse insan türleride nihayetinde ayıklanacaktır.Dünya savaşlarıda bunun birer denemesidir.
    Amerika ya ilk gidip orada Kızılderili,Maya,İnka, Aztekleri tarihten silen(ayıklayan)ler kimlerdir bilir misiniz?Bu yeni kıtaya ilk etapta göçmen olarak kimse gitmek istemedi.Kimse bir maceraya üstelik tanımadıkları topraklarda atılmak istemiyordu.Bu nedenle ilk olarak hapishaneleri boşaltıp Amerika ya gönderdiler.Ne kadar psikopat,cinsi sapık,seri katil, cani , hırsız ,arsız,ayyaş varsa yeni kıtaya göndermekle 1 taşla 2 kuş vurmuş oluyorlardı. Hem yeni kıtada gözünü kırpmadan adam öldürüp kendilerine toprak işgal edecek bir güç oluşturuyorlar hem de başlarındaki bu belalardan kurtuluyorlardı.İnsan yeni kıtada kendi halinde yaşayan zavallı insanların bu gelen cinsi sapık ve psikopat katillerden ne zulümler gördüklerini düşünmek dahi istemiyor.Avrupa da Feodal düzende asırlarca kendi halkına dahi yapmadık zulmü bırakmayan Batılılar yabancı halklara neden acısınlar ki?
    Sonra bu yetmedi tımarhaneleri boşaltıp gönderdiler.O yetmedi sokak çocuklarını ve özürlüleri gönderdiler.İnsan Amerika’ya ilk gidenlerin bunlar olduğunu ve bu günkü Amerikalıların bunların torunları olduklarını da düşününce dünyanın haline şaşırmıyor değil mi?Zira beyaz adam karaya ayak bastığında orada yaşayanlar beyaz adamın tehlikeli olduğunu anlamışlar Kristof Kolomb cam boncuklarla altın değiş tokuşu yapmış ve yerliler beyaz adama güya geldiği yere dönmesi için tekerlek büyüklüğünde altın külçeler vermişlerdi.Bu ise beyaz adamın iştahını ve saldırganlığını daha da arttırmaktan başka işe yaramadı.Artık daha kalabalık daha saldırgan ve acımasızca geleceklerdi.
    Bu ilk gidenler buralarda zengin olup dönünce ise Amerika ya hücum başladı.Aynı Batı pisliğe üşüşen sinek gibi saldırdı Amerika’ya koloniler kuruldu ama çalışacak insan yetersizliği baş gösterdi .Ona da çare bulundu Afrika kıtasından zenciler Amerika ya getirilip köle yapıldı.
    Katliam ise devam etti Amerika nın batısına kaydı.Burası boşuna mı Vahşi Batı adını aldı sanıyorsunuz.Vahşetin her türü burada yapıldı da ondan.Üstelik bu adı kendileri verdiler Teksas eyaletine…Burası öyle bir yerdir ki meşhur haydutlar,katiller kahraman ,******ler namus timsali olur resmi tarihimizde ve beyaz perde de.
    Çoğumuzun filmlerden tanıdığı Billy Kit,Buffalo Billy,Daltonlar,Jassy James,Calamity Jane vs kimdir.Yıllarca beyaz perde ve çizgi filmlerde kahraman tanıdığımız Kovboyların ve vahşi bildiğimiz Kızılderililerin ne için savaştıklarını düşünün ve karar verin kim vahşidir,kim kötüdür?
    Kahraman kovboyun tek amacı hayvanlarını otlatmak için Kızılderililerin elindeki toprakları ele geçirmek, Kızılderilileri yok etmekti.Kızılderililerinse tek amaçları asırlardır yaşadıkları vatanlarını ve inançlarına göre aynı eski Türkler gibi kutsal saydıkları dağları ,akarsuları ve ormanları korumaktı.
    Bir süre sonra ele geçirilen topraklarda altına hücum dönemi başladı.Madenler açıldı.Eldorado (Kayıp altın şehir) peşinde yüzbinlerce masum katledildi.Amerika nın yerlileriyse altın ve toprak için bu zulmü yapanlara inanmakta çok zorlansa da direnemiyordu.Kısa zamanda Cortez Meksika yı Pizaro Peru yu işgal etti.Kıtanın tüm zenginlikleri başta İngiltere olmak üzere Avrupa ya taşındı.
    Bu durum dünyanın diğer bölgelerini de derinden etkiledi.Özellikle Coğrafi keşifler sonunda değişen ticaret yolları İslam ülkelerinin ekonomisini bozdu.16. asırda sömürgelerden gelen değerli madenler büyük bir enflasyona ‘’Fiyat Devrimi’’ne neden oldu.İslam dünyasının ekonomik sömürge olmasının önünü açtı.
    Osmanlılar buna direndiler ama sonunda hep toplumun refahını düşünmelerinden dolayı bu ekonomik savaşta yenildiler.Kanuni Devrinde verilen kapitülasyonlar bir süre daha olumsuz etkileri bertaraf etti ama sonuçta Osmanlı önce böyle ekonomik çatışma da yenildi savaş meydanlarında ise direnişini 2 asır daha sürdürdü.
    Karşılıksız şekilde yeni kıta ve Afrika dan değerli maden taşıyıp piyasaya süren batıya karşı bırakın Osmanlı yı kim direnebilirdi ki?Osmanlı nın yıkılışını basit birkaç nedene bağlayanlar insafsızlık ettiklerini artık anlamalılar.
    Diğer yandan yeni kıta da ortada büyük bir pasta vardı ve aslan payını İngiltere alıyordu.Ayıca bozuk ekonomik durumunun faturasınıda sömürgelere ödetiyordu.Adeta Amerika yı sömürmek için kurduğu kolonileri de sömürüyordu.Çok geçmeden pastayı paylaşma hususunda anlaşmazlık ortaya çıktı.Sömürgelerde biraz palazlanınca İngiltere ye diş gösterdiler.Fransa ve İspanya sömürgeleri destekledi İngiltere yenilgiye uğradı ve Kolonilerin bağımsızlığını kabul etmek zorunda kaldı .ABD belası böylece doğdu.1783
    Yazımıza İslam’ın nuru ile aydınlanan yürekleriyle ,o’nun emrine binaen gece ve gündüzlerini onun sırlarını öğrenmeye adamış alimlerimizin sadece belli başlılarının isimlerini zikrederek ,bazısı Batılı kişiler tarafından aşırılmış,bazısı görmezden gelinen kimisi de başkalarına mal edilen buluş ,keşif ve düşüncelerini hatırlatarak bitireceğiz.
    Bu bölüm her Müslüman tarafından iyice öğrenilmeli ,ilim adamlarımızca objektif şekilde değerlendirilmelidir.
    Hatamız varsa Mevla affeyleye.

    - Mikrobu tanımlayan ilk âlim Akşemseddin
    - Cüzamı bulan ilk âlim Cessar
    - Retina tabakasını ilk bulan âlim İbn Rüşd
    - Sıfırı bulan âlim Harezmî
    - Trigonometriyi bulan âlim Battani
    - Binom formülünü ilk bulan âlim Ömer Hayyam
    - Dünyanın döndüğünü ilk söyleyen âlim Biruni
    - Uçan ilk âlim Hazerfen Ahmet Çelebi
    - Yer çekimini bulan âlim Razi
    - Atomun parçalanabileceğini ortaya koyan Cabir
    - İlk kimya laboratuvarını açan Cabir
    - Saf alkolü elde eden ilk âlim Razi
    - Fosforu ilk bulan âlim Beşir
    - Havan topunu ilk bulan âlim Fatih Sultan Mehmet Han
    - İlk kıta seyahatnamesini yazan âlim İbn-i Batuta
    - Hata payı en az dünya haritasını çizen Piri Reis
    - Psikanalizi bulan âlim İbn-i Sina
    - İlk roket yapan Lagari Hasan Çelebi


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: İslam ve Batı Felsefesinin Muhasebesi

          Kategori: Gazete, Dergi, İnternetten Alıntılar

          Konuyu Baslatan: Dygsuz

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1823


Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş