Yalnızken Kalp Krizi Nasıl Atlatılır? Diyelim ki mesai saati bitti ve siz de akşam 18.30 civarında, alışılmadık derecede zorlu bir iş gününün ardından (tabi ki tek başınıza) arabanıza binip evinizin yolunu tuttunuz. Çok yorgunsunuz ve canınız da fena halde sıkkın, müthiş gergin ve sinirli bir haldesiniz. Birdenbire göğsünüzde, kolunuza ve çenenize doğru yayılmaya başlayan korkunç bir ağrı hissediyorsunuz. En yakın hastaneye sadece on dakikalık mesafedesiniz ama hastaneye ulaşmayı başarıp

Bu konu 5332 kez görüntülendi 6 yorum aldı ...
Kalp Krizi İle İlgili Bilinmesi Gerekenler 5332 Reviews

    Konuyu değerlendir: Kalp Krizi İle İlgili Bilinmesi Gerekenler

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 5332 kez incelendi.

  1. #1
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1053
    @Dygsuz

    Standart Kalp Krizi İle İlgili Bilinmesi Gerekenler

    Yalnızken Kalp Krizi Nasıl Atlatılır?


    Diyelim ki mesai saati bitti ve siz de akşam 18.30 civarında, alışılmadık derecede zorlu bir iş gününün ardından (tabi ki tek başınıza)
    arabanıza binip evinizin yolunu tuttunuz. Çok yorgunsunuz ve canınız da fena halde sıkkın, müthiş gergin ve sinirli bir haldesiniz. Birdenbire göğsünüzde, kolunuza ve çenenize doğru yayılmaya başlayan korkunç bir ağrı hissediyorsunuz. En yakın hastaneye sadece on dakikalık mesafedesiniz ama hastaneye ulaşmayı başarıp başaramayacağınızdan bile emin değilsiniz. Ne yapacaksınız?

    İlk yardım kurslarına katılacak kadar aklı başında biriydiniz ama kurstaki eğitmen, sizin başınıza birşey geldiginde ne yapacağınızı öğretmedi!
    Yalnız başınızayken kalp krizi geçirirseniz nasıl hayatta kalırsınız? Pek çok insan kalp krizi geçirdiği sırada tek başına oluyor; etrafta yardım
    edecek kimse bulunmuyor. Kalp atışları düzensizleşen ve kendisini bayılacakmış gibi hisseden birisinin bilincini yitirmeden önce yalnızca
    10 saniye kadar zamanı vardır, bu durumdu ne yapması gerekir?

    Paniğe kapılmadan üst üste öksürmeye başlayın. Öksürmeden önce her seferinde derin bir nefes alın; öksürükleriniz güçlü olsun,derinden
    gelsin ve uzun sürsün.Tıpkı göğsünüzde birikmiş balgamı atmaya çalışır gibi öksürün. Her iki saniyede bir derin nefes alıp öksürün ve
    bunu ya yardım gelene dek ya da kalp atışlarınız tekrar normalı dönene dek sürekli yapın.


    Neden?

    Derin nefes almak ciğerleri oksijenle doldurur.Öksürmek kalbe tazyik yapar ve kan dolaşımını rahatlatır.Kalbe uygulanan bu tazyik, kalbin
    normal ritmine dönmesini kolaylaştırır.Bütün bunlar size,bilincinizi kaybetmeden önce hastahaneye yetişecek zamanı tanır.
    Bu konuda mümkün olduğunca çok kişiyi bilgilendirin. Bu bilgi sayısız insanın hayatını kurtarabilir. Asla, "benim başıma gelmez !" diye düşünmeyin.Hayat tarzımızın epeyce değiştiği bu son yıllarda her yaşta insan kalp krizi geçiriyor.Gençlerde ani kalp krizi riski yüksek...
    Uzmanlar, "Yaş ilerledikçe kalpten ölümlerin damar tıkanıklığına bağlı olma ihtimali yüksekken, 30 yaş altında ise doğumsal
    hastalıklara bağlı ani ölümler ortaya çıkar" diyor.

    Kayseri'de son 10 gün içinde 2 öğrenci ile 35 yaşındaki bir öğretmen kalp krizi sonucu can verdi. Dün 25 yaşındaki bir teğmen ile
    28 yaşındaki bir uzman çavuş da kalp krizinden hayatını kaybetti. 50 yaş altındakilerde artan bu ani kalp ölümleri üzerine uzmanlar
    \"Gençlerde risk daha yüksek" diyerek, yapılması gerekenler hakkında uyarılarda bulundu.

    Florence Nightingale Hastanesi kardiyologlarından Prof. Dr. Murat Gülbaran, 50 yaş üzerindekilerin kalp krizini daha yumuşak geçirdiğine,
    daha genç olanlarda ise ani ölümlerin görüldüğüne dikkat çekerek, "Yaş ilerledikçe kalpten ölümlerin damar tıkanıklığına bağlı olma ihtimali yüksekken, 30 yaş altındakilerde doğumsal hastalıklara bağlı ani ölümler ortaya çıkar" dedi.

    Gülbaran, 50 yaşından itibaren kişilerin sporda kendini çok zorlamadığını, ancak gençlerin "30'un altındayım, istediğimi yaparım" zihniyetiyle daha ağır sporlara yöneldiğini kaydetti.



    Hiçbir belirti vermez

    Anadolu Sağlık Merkezi'nden Dr. Hamit Kadri Aşkın da "gizli kalp" hastalığına dikkat çekerek, "Bu hastalığa 'gizli kalp hastalığı'
    denilmesinin nedeni hiçbir şikâyete neden olmaması, hastayı doktora yönlendirecek bir belirti vememesidir" diye konuştu.
    Hisar Intercontinental Hospital kardiyoloğu Dr. Ela Kavlak da, 35 yaş ve altındaki gençlerde spor yaparken kalbe bağlı ani ölümlerin
    her yıl ortalama 100 binde 2.1 oranında görüldüğünü belirtti. Gençlerde spor yaparken ani ölümün önlenebilmesinin, sportif aktiviteye
    başlama kararı verildikten sonra belli tarama testlerinin yapılmasıyla büyük oranda önlenebileceğine dikkat çeken Kavlak, şunları söyledi:
    "Fizik muayene, kan tahlili ve EKG testlerinde anormallik saptanan veya ailesinde, özellikle anne, baba ve kardeşlerinde kalp hastalığı
    veya ani ölüm öyküsü bulunan gençlere ise ekokardiyografi, efor testi ve 24 saatlik EKG kaydı (ritm holter) gibi daha ileri tarama tetkikleri uygulanmalıdır."



    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Kalp Krizi İle İlgili Bilinmesi Gerekenler

          Kategori: Sağlık Kütüphanesi

          Konuyu Baslatan: Dygsuz

          Cevaplar: 6

          Görüntüleme: 5332


  2. #2
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1053
    @Dygsuz

    Standart

    Kriz Belirtileri

    Göğüste sıkıştırıcı veya baskı tarzında ağrı ve dolgunluk hissi, kalp krizi geçirenlerde en sık rastlanan şikayet.
    Başta gelip geçici olabilir. Bu ağrı 15 dakikadan uzun sürüyorsa kalp krizi akla gelmeli. Kısa süren ağrılar, spazmla ilgili olabilir.
    Kalp krizinin öncüsü niteliğindedir ve geçer diye vakit geçirilmemeli. Göğüs ağrısı omuza, kollara, sırta, çeneye, mideye yayılabilir.

    Sersemlik hissi, terleme, bulantı-kusma, nefes darlığı, çarpıntı, soğuk terleme veya baş dönmesi de göğüs ağrısına eşlik edebilir
    veya tek başına ilk belirti olabilir.

  3. #3
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1053
    @Dygsuz

    Standart

    Şüphesi olanın ilk yapacağı ne olmalı?

    1- Ambulans veya tıbbi müdahale ekibini arayın. Ulaşılamadığı takdirde birinin sizi acile getirmesini sağlayın. Mecbur kalmadıkça
    araba kullanmayın.

    2- Kanın damar içinde pıhtılaşmasını geciktirmek için 300 mg midede çözünen aspirinlerden 1 adet çiğneyin, bütün olarak içmeyin.

    3- Eğer önceden size önerilen dil altı ilacı varsa, bir tane alabilirsiniz.

    Risk faktörlerine sahipseniz, kalp krizini düşündüren belirtiler başladığında mutlaka sağlık merkezine başvurun.

    Zaman önemli mi? Hangi dakikalar kritik öneme sahip?

    Kalbi besleyen atar damarlarda kan akımının kesilmesi sonucu kalp krizi meydana gelir. Kan akımı kesilmesi çoğunlukla
    damar sertliği olan bölgenin pıhtı ile aniden tıkanması sonucunda oluşur. Uzun süren spazm da kalp krizine yol açabilir.
    Kalp krizi kalp kasının ölümü anl***** gelir. Ölen hücreler kendini yenileyemez ve onaramaz. Yerine kasılmayan yara dokusu oluşur.
    Bunun için zamanlama altın değerindedir. Şikayet başlangıcından itibaren ilk saatler çok önemlidir.
    Her geçen dakika daha fazla hücre ölümü demektir.

    Kriz belirtileri başka sorunlarla karışabilir mi?

    Kas ve iskelet sistemini ilgilendiren şikayetler, akciğer ve mide hastalıkları, psikolojik sebepler, benzer belirtilere yol açabilir.

  4. #4
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1053
    @Dygsuz

    Standart

    Kalp krizi geçirenin yanındakilere düşen görevler?

    Şuuru kapalı biriyle karşı karşıya iseniz öncelikle hava yolunun açık olup olmadığına, soluk alıp almadığına, daha sonra da nabız ve tansiyonuna bakılmalı. Sonrasında hasta vakit kaybetmeden acil servise götürülmeli.

    Hastaneye ulaşıldığında neler yapılacaktır?

    Hastanede pıhtı çözücü ilaçlar damardan verilerek, koroner damarlara balon ve/veya stent uygulaması yapılarak veya acil by-pass cerrahi ile kalbin kanlanmasının tekrar sağlanması gerekir. Kalp krizi süresince ciddi ritim bozuklukları oluşabilir.
    Bunun sonucunda kalp hayati organlara yeterli kan akımı sağlayamaz. Kalbin normal çalışmasını hızlı bir şekilde sağlamak gerekir.
    Bunun için kalp masajı veya imkan varsa elektriksel şok ve ilaçlar kullanılır.

    Kalp krizi risk faktörleri nedir?

    35 yaş üzeri erkekler, 45 yaş üzeri veya menapozdaki kadınlar, şişmanlık, şeker hastalığı, hipertansiyon, sigara içimi, iyi kolesterolün (HDL) düşük olması (45mg/dl altı), kötü kolesterolün (LDL) yüksek olması (130 mg/dl üstü),
    atar damar tıkanıklığı saptanmış olması (önceden kalp krizi, felç, ayak damar tıkanıklığı vb.), düzenli egzersiz yapılmaması,

    stresli yaşam, birinci dereceden yakınlarında (anne, baba, kardeş ve çocuklarında) erken yaşlarda damar tıkanıklığı saptanması, riski artırıyor.Kalp masajı hayat kurtarıyor "Kalp masajı, kalbin durmasını önleyerek hayati organları oksijensizlikten kaynaklanabilecek hasarlardan korur."



    Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vedat Davutoğlu, kalp krizinde bilinçli yaklaşımın hayat kurtaracağını belirterek, "Her yetişkinin kalp masajı yapmayı öğrenmesi, hatta kalp masajı yapmayı öğrenmek için kurs alması gerekir" dedi.

    Davutoğlu, yaptığı açıklamada, kalbi durmuş bir kişide 4 dakikadan sonra hayati organlarda, özellikle beyinde değişik derecelerde hasar oluştuğunu belirterek, bu nedenle zaman kaybetmeden kalp krizi geçiren kişinin emniyetli bir yere alınması ve ambulans gelene kadar kalp masajı uygulanması gerektiğini söyledi.

    Kalp masajının hayati önem taşıdığını vurgulayan Davutoğlu, "Kalp masajı, kalbin durmasını önleyerek hayati organları oksijensizlikten kaynaklanabilecek hasarlardan korur" diye konuştu.

    Kalp masajının, göğüs kafesine iki el ayasının üst üste gelecek ve dakikada 100'ün altında olmayacak şekilde göğüs kafesine 4-5 santimetre kompreson uygulanarak yapılacağını bildiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

    "Kalp masajında dolaşımın durup durmadığını anlamak önemlidir. Boyundaki atar damar nabzına bakılması gerekir. Ciddi risk faktörleriyle iç içe yaşanan, kroner damar hastalıklarının yaygın olduğu toplumlarda her yetişkinin kalp masajı yapmayı öğrenmesi gerekir. Her yetişkinin kalp masajı yapmayı öğrenmesi, hatta bunun için kurs alması gerekir. Okullarda öğrencilere bu konuda eğitim verilmeli, hastanelerde halka açık bilgilendirme toplantıları düzenlenmelidir."

    Dış Kalp Masajı Uygulama (Erişkinde)

    Dış kalp masajına başlamadan önce hazırlık[/b][/size] Şah damarından nabız kontrol edilmeli (üç parmak şekilde görüldüğü gibi şah damarı üzerine yerleştirilip 5 saniye süre ile nabız alınmaya çalışılmalı)



    Nabız alınamıyorsa kazazede sert zemine sırtüstü yatırılmalı
    Tercihen kazazedenin sağ tarafına diz çökülmeli
    Sternum kemiğinin (iman tahtası) alt ucundan 2 - 3 parmak yukarı kısım belirlenmeli
    veya kemiğin orta noktası belirlenerek alt yarısının orta-alt kısmı belirlenmeli
    Bir elin ayası buraya yerleştirilmeli
    Diğer el üzerine yerleştirilmeli





    2- Dış kalp masajı

    Altın Kural Parmaklarınızı göğüs kafesi ile temas ettirmemelisiniz ki (sadece el ayası temas etmeli) güç tek bir noktadan verilsin
    Dirseklerinizi bükmemelisiniz ki ; göğüs kemiği üzerine dik olarak baskı uygulanılabilsin
    Her baskıda göğüs kafesinin 4 cm aşağıya inmesi sağlanmalı
    Bu işlem dakikada 80 -100 kez (iki saniyede üç kez) uygulanmalı
    Sıkıştırma ve gevşetme süreleri eşit olmalı
    İşlem sırasında ellerin göğüs üzerindeki yeri değişmemeli



    3- Dış kalp masajına son verme

    Aralıklarla (en seyrek üç dakikada bir) kendiliğinden çalışmaya başlayıp başlamadığını anlamak için nabız kontrol edilmeli
    Kalp kendiliğinden çalışmaya başladığı anda işleme son verilmeli
    Kalp kendiliğinden çalışmaya başlamadıysa, tıbbi yardım gelinceye kadar uygulamaya devam edilmeli.

    Bilkent Üniv.Sağlık Merkezi Kalbiniz için öneriler

    Stresle mücadele edin, sigaradan uzak durun, hareketsiz kalmayın, hayvansal yağlardan uzak durun...

    Çerez, unlu mamuller, fast food ürünleri gibi birçok hazır gıda, yüksek miktarda yağ içeriyor. Kilonuzu dengede tutabilmek için görünen yağlara dikkat etmelisiniz.

    - Hayvansal yağlardan uzak durun. Tereyağı kuyruk yağı ve iç yağı, hem kolesterol, hem de doymuş yağları yüksek miktarda içerir. Kalbiniz için beslenmenizde çoklu doymamış yağlar bakımından zengin yağlar ve bu bitkisel yağlardan üretilen margarinleri tercih edin.

    - Sebze, meyve ve tahıl ürünlerini bol bol tüketin. Vitamin ve posa bakımından zengin bu yiyecekler, kalbinizin dostudur.

    - Kırmızı et, salam, sosis gibi şarküteri ürünlerinden kaçının. Tavuk ve balık eti, kırmızı ete göre çok daha az doymuş yağ ve kolesterol içerir. Ayrıca birçok balık omega-3 ve omega-6 çoklu doymamış yağlar bakımından zengindir.

    - Kolesterol deposu yiyecekleri tanıyın. Karaciğer, böbrek, yürek, dalak gibi sakatatlarla, karides ve kalamar gibi deniz ürünleri en önemli düşmanlarınız.

    - Tansiyonunuzu yükseltmeyin. Yemeklerinizde mümkün olduğunca tuzdan kaçının, taze otlar ve baharatlara yönelin. Tuz, yüksek tansiyona neden olur.

    - Stresle mücadele edin. Stres, kalp hastalıklarına neden olan önemli risk faktörlerinden biridir.

    - Sigarayı yaşamanızdan uzak tutun. Damar sertliğine neden olan sigara, yalnız kalp sağlığınızı değil, vücudunuzu da
    birçok açıdan tehdit eder.

    - Hareketsiz kalmayın. Haftada en az iki kez egzersiz yapın.

    Kalp Kirizine Ilk Onlem Kalbi besleyen koroner arterlerin çeşitli nedenlerle kalbi besleyememesi sonucu

    ortaya çıkan tabloya kalp krizi denilmektedir. Angina pektoris veya akut myokard enfarktüsü şeklinde ortaya çıkabilir. Arterin daralması nedeniyle, fiziksel aktivite, ruhsal stres veya aşırı soğuk sonucunda kalbin artan oksijen ihtiyacı karşılanamayacağı için kalp kasında gerekli kasılma olamayacaktır, dolayısıyla da kriz meydana gelecektir. Buluğ çağından 90 yaşına kadar kalp krizi geçirilebilirse de yaş ilerledikçe
    kalp krizine yatkınlık artar..

    Enfarkt(üs), kan desteğinin kesilmesine bağlı doku ölümüdür.

    Kalp krizi; kandaki kolesterol düzeyinin yükselmesi, sigara, alkol, stres, yüksek tansiyon, şişmanlık, hareketsizlik gibi kontrol edilebilir nedenlerle; yaş, cinsiyet, kalıtım, diabet vs gibi kontrol edilemeyen nedenler sonucu ortaya çıkabilir.

    ANGİNA PEKTORİS: Kalp, bir süre gereksiniminden az oksijenle beslenmek, zorunda kalırsa, kişinin soluğunu kesecek kadar
    şiddetli göğüs ağrısı olur, bu ağrıya angina pektoris denir. Ağrı genellikle sternum (göğüs kemiği) arkasında hissedilir; kola (özelikle sol kola),
    çeneye,
    epigastriuma (karnın üst orta bölgesine) yayılır.

    AKUT MYOKARD ENFARKTÜSÜ: Koroner arterin, arterioskleroza(damar sertliğine) bağlı olarak daralması veya kan pıhtısı ile tıkanması sonucunda bu arterle beslenen kalp kasına giden oksijen yetersiz kalacağından, myokard kası görevini yerine getiremez; yeterince kanın vücuda pompalanamadığı bu tabloya, akut myokard enfarktüsü (AMI) denir.

    İlkyardım:

    Angina pektoriste:


    * Hasta mutlaka hemen dinlen(diril) melidir; yürüyorsa durmalı, oturtulmalı veya yatırılmalıdır. Mümkünse hareket ettirilmemelidir. Hasta sakinleştirilmelidir.

    * Sıkı giysiler gevşetilir.

    * Dilaltı nitrogliserin (isordil, 5 mg ) verilir.

    * Gerekiyorsa (solunum ve kalp durmuşsa) CPR yapılır.

    * Hastaneye götürülür ( mümkün olduğunca az hareket ettirilerek ).

    Akut myokard enfarktüsünde ilkyardım:

    * Hastanın ağrısının ve korkusunun giderilmesi önemlidir

    * Hasta sırtüstü yatırılır ve hareket ettirilmez,

    * Hastanın solunum sıkıntısı varsa, baş yükseltilir

    * (Mümkünse oksijen verilir 2 lt/dk gidecek şekilde)

    * Mutlaka hastaneye götürülür.

    * Gerekiyorsa (solunum ve kalp durmuşsa) CPR yapılır.

    ** Kalp krizi sonucu görülen kalp durmalarında, hemen kalp masajı başlatılır ve sağlık kuruluşuna kadar sürdürülürse kişinin döndürülme şansı yükselecektir.

    **Endişeli hastanın sakinleştirilmesi ve hastanın hareketinin kısıtlanması kalbin yükünün azaltılması açısından önemlidir.Kalp Damar Hastalıkları

    Kalp-damar sistemi;kalp, arterler (atardamar), venler (toplardamar) ve kapillerlerden (kılcal damar) oluşur.

    Kalp; göğüs boşluğunun ortasında sternumun (göğüs kemiği) arkasında, göğüs omurlarının önünde ve diaframın (karın zarı) üst tarafında yerleşmiştir. Vücudun canlılık ve işlevlerini sürdürebilmesi için gereksinmesi olan besin maddeleri ve oksijeni taşıyan kanı tüm organ ve dokulara ulaştırmakla görevli, kas yapısında bir pompadır. Bu işlevini; dakikada 60-100 (ortalama 80), bir saatte 4800 ve bir günde ortalama 115.200 kez kasılarak sağlar. Ortalama yaşam süresinin 69 yıl (Türkiye için) olduğu dikkate alınırsa, bu kadar yoğun çalışan bir organda bu süre
    içerisinde çeşitli hastalıklar görülmesi doğaldır.

    Vücutta normal işlevlerin yürütülebilmesi için bütün hücrelerin sürekli oksijene gereksinimi vardır. Bu sırada ortaya çıkan karbondioksitin de vücuttan atılması gerekir. Kan ve dokular arasındaki oksijen ve karbondioksit değişimi kapiller damarlarda gerçekleşir. İçerisindeki oksijen ve besin maddeleri dokular tarafından kullanılan kan toplardamarlar aracılığı ile kalbe gelir. Kalp pompa görevi yapan dört boşluktan oluşur. Septum adı verilen bir duvar kalp boşluğunu sağ ve sol olmak üzere ikiye ayırır. Kanın toplandığı ilk bölüm sağ atriyum (kulakçık) olarak isimlendirilir. İnce duvarlı olan sağ atriyumdan kan, triküspit kapak aracılığı ile daha kalın adele yapısına sahip olan sağ ventriküle (karıncık) geçer. Sağ ventrikül bu kanı pulmoner kapak aracılığı ile akciğerlere gönderir ve burada kanın içerisindeki karbondioksit temizlenir, yerine oksijen eklenir.



    1. Sağ Koroner
    2. Sol Ön İnen Dal
    3. Sol Sirkumfleks
    4. Superior Vena Kava
    5. İnferior Vena Kava
    6. Aort
    7. Pulmoner Arter
    8. Pulmoner Ven


    Kalp Krizinde Prognoz (yaşam tahmini)
    Hastanın yaşam tahmini, krizde kalpte hasar gören dokunun büyüklüğü ve yeriyle ilgili olarak değişiklik gösterir. Kalbin iletim sistemi (kalp kasılmasını sağlayan uyarıları üreten sistem) zarar görmüşse sonuç daha kötüdür.

    Vakaların yaklaşık üçte biri ölüm ile sonlanır. Eğer krizden 2 saat sonra hasta hala hayattaysa hayatının geri kalan kısmında yaşama şansı yüksektir.

    Komplikasyon olmayan durumlarda tamamen iyileşme görülebilir; kalp krizleri günlük yaşamı ciddi ölçüde kötü etkilemezler. Genellikle kişi yavaş yavaş cinsel aktivite de dahil olmak üzere normal aktivitelerine ve eski yaşam stiline devam edebilir.

    Kalp Krizi Komplikasyonları (istenmeyen olaylar-hastalığın ağırlığını ve dolayısı ile ölüm olasılığını artıran olaylar)

    Ventriküler takikardi, ventriküler fibrilasyon, kalp blokları gibi aritmiler
    Konjestif kalp yetmezliği
    Kardiyojenik şok (%100'e varan oranda ölüm riski)
    Enfarktüsün yayılması-etkilenmiş kalp dokusu miktarının artması
    Perikardit – kalbin dışını çevreleyen zarın iltihaplanması
    Pulmoner embolizm (akciğerlere kan pıhtısı atılması)
    Tedavi sonrası komplikasyonlar (örnek olarak, trombolitik ajanlar kanama riskini artırır.)

    Sonuç

    Kalp krizi ölümcüldür. Dünya'daki en büyük ölüm ve işten güçten geri kalma -dolayısıyla ekonomik kayıp- nedenlerinden biridir. Onun için en iyisi hiç olmamasıdır. Risk faktörlerimizi1 ortaya çıkarıp bunlarla mücadele edelim.

  5. #5
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1053
    @Dygsuz

    Standart

    KAN DOLAŞIMI

    Büyük ve Küçük Dolaşım


    Kalp ve buna bağlı damarlardan oluşan kalp damar sistemi, kan yolu ile vücuda gereksinimi olan oksijen ve besin maddelerini ulaştırmakla yükümlüdür.


    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


    Kalbin sağ kısmı; sağ atrium, sağ ventrikül, pulmoner arter, vena kava superior ve vena kava inferiordan oluşmuştur. Bu kısım küçük dolaşımı (pulmoner dolaşım veya akciğer dolaşımı) sağlar (Şekilde mavi ile gösterilmiştir). Kalbin sol kısmı ise pulmoner venler (2’si sağ, 2’si sol tarafta, toplam 4 adet), sol atrium, sol ventrikül ve aorttan oluşur. Bu kısım ise büyük dolaşımdan (sistemik dolaşım) sorumludur (şekilde kırmızı ile gösterilmiştir).

    Vücutta 2 çeşit dolaşımdan söz etmek mümkündür:


    Küçük dolaşım:

    Kanın akciğerler yolu ile oksijenlenmesini sağlar. Kalbin sağ tarafı bu işe adanmıştır. Organlar tarafından kullanılıp oksijenden fakirleşen kan (kirli kan! Aslında kirli değildir, nedense böyle bir yanlış ifade kullanılmıştır!) vena cava inferior ve vena cava superior denilen büyük toplardamarlar yolu ile sağ atriuma gelir. Buradan triküspit kapak ile sağ ventriküle geçer. Sağ ventrikül kasılarak gelen bu kanı pulmoner artere (akciğer atardamarı) atar ve bu damar ile kanın akciğerde oksijenlenmesi sağlanır.

    Büyük dolaşım

    Büyük dolaşım ise akciğerde oksijenden zengin hale gelen kanı organların kullanması için vücuda gönderen sistemdir. Kalbin sol tarafı bu işten sorumludur. Oksijenden zenginleşen kan (temiz kan! Bu da nedense yanlış adlandırılmıştır!) akciğerden dönen pulmoner venler (akciğer toplardamarları) yolu ile sol atriuma ve buradan da mitral kapaktan geçerek sol ventriküle gelir. Sol ventrikül ise kendisine gelen bu kanı aort damarı ile vücuda gönderir. Aort, kalpten çıkan en büyük atardamardır. Aort kalpten çıktıktan sonra kalp dahil çeşitli organlarımıza ve dokularımıza beslenmeleri ve oksijenlenmeleri için dallar vererek karnın alt taraflarına kadar devam eder.

    Kanın bu şekilde kalbin içinde dolaşması kalbin belli bir düzende kasılması ile mümkün olur. Önce atriumlar kasılarak içindeki kanı ventriküllere boşaltır, sonra ventriküller kasılarak içindeki kanı aort ve pulmoner artere gönderir. Kalbin bu şekilde mükemmel bir zamanlama ile belli bir düzen içinde kasılması kalbin iletim sistemi ile mümkündür. Kanın kalp içinde devamlı ileriye doğru akışı, geriye kaçmaması ise atrium ve ventriküllerin arasındaki kapaklarla, aort ve pulmoner arter başlangıçlarındaki kapaklar aracılığı ile olur

  6. #6
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1053
    @Dygsuz

    Standart

    senkop:



    senkop bayılma demektir. Senkop, beyin kan akımının önemli ölçüde ve geçici olarak azalması sonucu gelişen geçici şuur ve duruş (postür) kaybı olarak tanımlanır. Yani hastanın bayılma sırasında şuuru kaybolduğundan olup biteni hatırlayamaz, duruş kaybı olduğundan düşer ve hatta bu arada çarpmaya bağlı yaralanmalar olabilir. Hasta düştüğü zaman, yer çekimi kanı beyinden daha fazla aşağıya çekemez, beynin kanlanması düzelir ve bilinç yerine gelir. Yani düşmeye bağlı yaralanma ve buna ait problemler olmazsa senkop sonrasında hasta tam olarak kendine gelir.

    Senkopun kendisi bir hastalık değildir. Altta yatan bir nedenin görünen yüzüdür. Senkop, kalbe bağlı veya kalp dışı nedenlerden oluşur.

    Sıklık

    Her 4 kişiden birinde hayatı boyunca en az 1 kez senkop olmaktadır. Senkoplu hastalar, hastaneye yatan hastaların %6'sını, acil servise gelenlerin ise %3'ünü oluşturmaktadır.

    Kalbe bağlı nedenlerden sık görülenler:


    Aritmiler: Kalp ritim bozukluğu demektir (Bakınız: ritim bozuklukları). Aritmilerde, kalbin çalışmasında düzensizlik, yavaş çalışma (bradikardi) veya hızlı çalışma (takikardi) olabilir. Senkopun kalbe bağlı önde gelen nedenidir.
    Senkopla birlikte görülen en sık aritmiler, ventriküler takikardi ve kalp bloklarıdır. Yapısal kalp hastalığı (örn: kardiyomiyopati veya kalp yetmezliği) sebebiyle ortaya çıkan anormal kalp ritimleri nedeniyle de senkop oluşabilir.

    Kalp bloğu:En sık atrioventriküler düğüme ait bloklarda senkop görülür (AV bloklar). AV bloklarda AV düğümde iletim bozukluğu olur. Sinüs düğümünden çıkan uyarının aşağıya, yani ventriküllere geçişinde aksamalar vardır (1. derece ve 2. derece AV blok) veya uyarıların hiçbiri aşağıya geçemez (3. derece AV blok veya AV tam blok). Sonuç olarak bloğun derecesine bağlı olarak değişen derecelerde kalp hızında yavaşlamalar oluşur.

    Hipotansiyon:Kan basıncının düşük olmasıdır. Değişik nedenlerle oluşur. En sık nedenlerden biri ortostatik hipotansiyondur. Ortostatik hipotansiyonda, pozisyondaki ani değişiklik (uzun bir süre yatar durumda kalma ve arkasından aniden ayağa kalkma) ile kan basıncında önemli düşme oluşur.

    Kalp kapak hastalıkları: Kalp kapaklarında önemli darlık oluştuğunda kalpten beyine giden kan akımı engellenebilir. Bunlardan en sık görülen aort darlığı'dır. Daha seyrek olarak, pulmoner kapağın darlığı nedeniyle de oluşabilir. (Bakınız: kalp kapakları)

    Kalp kasının yeteri kadar kanlanmaması (kardiyak iskemi): En sık nedeni aterosklerozdur.

    Hipertrofik kardiyomiyopati:
    Kalp kasındaki kas liflerinin anormal büyümesiyle karakterizedir. Bu anormal büyüme, çoğu vakada, interventriküler septumun (sol ve sağ ventrikülleri birbirinden ayıran kas yapısı) kalınlaşması ve sertleşmesi ile sonuçlanır. Kasın sertliği nedeniyle ventriküller düzgün olarak gevşeyemez.
    Hipertrofik kardiyomiyopatili hastalar, aritmiler nedeniyle veya septumda büyüyen kasların, kanın kalpten çıkışına engel oluşturması nedeniyle bayılabilirler.

    Pulmoner embolizm: Akciğer kan damarlarının çoğunlukla kan pıhtısı tarafından tıkanmasıyla oluşur. Tıkanmaya neden olan pıhtı, çoğunlukla bacak toplardamarlarından gelir.

    İlaçlar: Bazı kalp ilaçları, kan basıncında aşırı düşmeye neden olarak senkopa neden olabilirler. Bu yüzden eğer yeni bir ilaç kullanılmaya başlandıktan sonra senkop meydana geldiyse, hasta doktorunu hemen uyarmalıdır.

    Uzun QT sendromu (LQTS): Nadir bir kalp hastalığıdır, senkop nedeni olabilir. LQTS hastası belirgin bir heyecan durumunda (örn. ani korktuğu zaman) veya fiziksel (örn. egzersiz sırasında) strese maruz kaldığında kalbin etkili olarak kan pompalaması engellenebilir.


    Hiç kimse herhangi bir ani bilinç kaybını hafife almamalıdır. Bayılma veya "kendinden geçme" normal yaşlanma sürecinin bir parçası değildir. Hatta "direksiyon başında uyuma" yorgunluk olmayabilir ve anormal bir kalp ritmine işaret edebilir (örn: senkop, supraventriküler takikardi, ventriküler takikardi, kalp bloğu).

  7. #7
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1053
    @Dygsuz

    Standart

    İnme(felç)

    (ingilizce: stroke)


    beyin kan akımının bozulması sonucu oluşur. Nasıl ki kalpte bu olay olursa kalp krizi diyoruz. Buna da bir yerde beyin krizi diyebiliriz. Bozulan kan akımı sürekli olursa beyin hücreleri canlılığını koruyamaz ve kalıcı beyin hasarı oluşur.




    Bildiğimiz gibi kalbi besleyen damarlardan birinde tıkanma olursa kalbin o bölümünün beslenmesi bozuluyor ve o bölge uzun süre kansız kalırsa kalp krizi (miyokart infarktüsü) oluşuyordu. Aynı olaylar beyinde de olabilir. Bunun adına da inme (felç) diyoruz

    İnme hakkında gerçekler

    İnme, kalp hastalığı ve kanserden sonra en önemli 3. ölüm nedenidir,

    Ciddi ve çok uzun süreli sakatlıkların en baş nedenidir,

    Her 15 ölümden birinden inme sorumludur,

    İnmeye bağlı ölümlerin %50'si hasta daha hastaneye ulaşamadan oluşur,

    ABD'nde her yıl 700.000 kişide inme oluşmakta (her 45 saniyede 1 kişi), 160.000 kişi ise inme nedeniyle ölmektedir. İnme gelişenlerde, 500.000 hastada ilk atak, 200.000 kişide ise tekrarlayan ataklar meydana gelmektedir.

    İnme hakkında bilgi edinmeden önce en önemli organlarımızdan biri olan beyin hakkında biraz bilgi sahibi olalım:


    İnsanlarda beyin, vücut ağırlığının yalnızca %2'sini oluşturmasına rağmen, kan dağılımının %15'ini alır. Dolayısı ile beyinin kana gereksinimi çok önemlidir. Öyle ki beynin kan akımı kesintiye uğrarsa saniyeler içinde şuur kaybolur. Beyin tüm kan akımı 3 dakikadan fazla kesintiye uğrarsa beyin hücreleri geriye dönüşsüz bir biçimde harap olur. Böyle bir durumda kalp ve diğer bütün organlar çalışsa bile beyin fonksiyonları asla geri dönmez. Buna beyin ölümü veya bitkisel hayat diyoruz. Bundan dolayı organizmamız diğer organlarımız kana daha fazla gereksinimi olsa bile beynin kan akımını azaltmaz. Beynin kan akımı 2 çift arter tarafından sağlanır: internal karotid arterler ve vertebral arterler.



    İnme nasıl olur?

    İnmenin 2 tipi vardır:


    İskemik (kan azlığına bağlı) inme: Beyinde infarktüs sonucu oluşur. Mekanizma kalp krizine benzer. Bilindiği gibi kalp kası hücreleri yeteri kadar kansız kalırsa kalp krizi oluşur. Beyindeki infarktüs de değişik nedenlerden dolayı beynin kan damarlarının tıkanması ve böylece beynin beslenmesi bozulduğu zaman olur. Damarın tıkanması beynin kendisine ait olan damarlardaki aterosklerozdan dolayı daralıp tıkanması sonucu olabileceği gibi vücudun değişik yerlerinden gelen pıhtıların beyne kan getiren damarlar yolu ile beyne gelip beyini besleyen damarları tıkaması sonucu da olabilir. İskemik inmeler tüm inmelerin %80-85'ini oluşturur.

    Hemorajik İnme: Hemoraji "kanama" denmektir. Beyin içindeki damarların yırtılmaları sonucu olur. Damar dışına çıkan kan beyin dokusuna bası yapar ve bası altında kalan beyin hücrelerinde hasar ve ölüm oluşur. Hemorajik inmenin en büyük nedenleri hipertansiyon ve beyin anevrizmalarıdır. (Anevrizma: Damar duvarında, damarın incelmesi ve zayıflaması sonucunda baloncuk oluşması).





    İnmede Şikayetler nedir?
    En sık görülen şikayetler:

    Yüz, kol, bacak veya vücudun bir yarısında uyuşukluk veya güç kaybı,

    1 veya 2 gözde görme kaybı veya azalması (perde inmesi gibi),

    Konuşma kaybı, konuşmada veya konuşulanları anlamada güçlük,

    Bir neden yokken şiddetli ve ani baş ağrısı,

    Yürümede dengesizlik.

    Bu şikayetler olduğu zaman ne yapmalıyız?

    İnme acil tedaviyi gerektirir. Acilen hastaneye gidilmelidir.


    İnme önlenebilir mi?
    İnmelerin %50 kadarının önlenmesi mümkündür: Bunun için inmeye yol açan risk faktörleriyle mücadele önemlidir:

    Kontrol edilebilir risk faktörleri:

    Hipertansiyon

    Atrial fibrilasyon

    Kontrolsüz şeker hastalığı

    Kolesterol yüksekliği (>200 mg/dl)

    Sigara

    Alkol (fazla miktarda)

    Kilo fazlalığı

    Beyne giden boyun damarlarında (karotis arterler) ve/veya koroner damarlarda hastalık olması

    Kontrol edilemeyen risk faktörleri:
    Yaş (>65)

    Cins (erkeklerde inme daha sık. Ancak kadınlarda daha ölümcül seyrediyor)

    Ailede inme olması

    Görüldüğü gibi risk faktörleri kalp damar hastalıkları için geçerli olan risk faktörlerine oldukça benziyor. Özellikle kişilerin inme riski yönünden değerlendirilmesi ve mevcut olan risk faktörleriyle (tabii ki kontrol edilebilir olanlarla) mücadele edilmesi çok önemli.

    Geçici İskemik Ataklar (TIA)

    Bazı hastalarda inmeden önce inmenin olabileceğine dair ön işaretler olabilir: Bunlar yukarıda bahsettiğim inmede görülen şikayetlerin kısa süreli (24 saatten az) olan ve iz bırakmayanlarıdır (Yani 24 saatten az süren ve tamamen geçen konuşma bozukluğu, 24 saatten az süren ve tamamen geçen kol, bacak vs de güç kaybı veya uyuşukluk gibi). Bunlara geçici iskemik ataklar (transient ischemic attacks veya TIA) diyoruz. Bu ön belirtilere mutlaka önem vermeli ve doktorumuza görünmeliyiz.

    TIA ile ilgili istatistikler

    Erkeklerde TIA sıklığı 65-69 yaşlar arasında: %2.7, 75-79 yaş arasına ise %3.6'dır,

    Kadınlarda ise sıklık 65-69 yaşlar arasında: %1.6, 75-79 yaş arasında ise %4.1'dir.

    Bütün inmelerin %15'inde haberci olarak TIA bulunur.

    TIA sonrasında 90 gün içinde inme oluşma sıklığı %3-17.3'dür ve ilk 30 gün içinde en sıktır.

    Sonuç olarak;
    risk faktörleriyle mücadele ve düzenli sağlık kontrolleri son derece önemli.

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş