---------------------------------------------------- ERMENİSTAN’ın Davet Oyunu - 3 - ---------------------------------------------------- AB: Soykırımı tanı kapılarını aç Türkiye’yi “dış politikasız” bırakan siyasetçiler eleştiriliyor olsa da asıl kurgulama Batı’dan yapılıyor Türkiye’ye yönelik ABD ve AB’nin “komşularınla iyi geçin” baskısı, sadece Ermenistan’ı içeriyor. Türkiye’nin diğer komşuları ise adeta yok sayılıyor. Bunun son derece dikkat çekici olduğunu belirten

Bu konu 1706 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
ERMENİSTAN’ın Davet Oyunu - 3 - 1706 Reviews

    Konuyu değerlendir: ERMENİSTAN’ın Davet Oyunu - 3 -

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1706 kez incelendi.

  1. #1
    Duhan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    07.12.2008
    Mesajlar
    149
    Konular
    32
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    563
    @Duhan

    Standart ERMENİSTAN’ın Davet Oyunu - 3 -

    ----------------------------------------------------
    ERMENİSTAN’ın Davet Oyunu - 3 -
    ----------------------------------------------------


    AB: Soykırımı tanı kapılarını aç

    Türkiye’yi “dış politikasız” bırakan siyasetçiler eleştiriliyor olsa da asıl kurgulama Batı’dan yapılıyor

    Türkiye’ye yönelik ABD ve AB’nin “komşularınla iyi geçin” baskısı, sadece Ermenistan’ı içeriyor. Türkiye’nin diğer komşuları ise adeta yok sayılıyor. Bunun son derece dikkat çekici olduğunu belirten uzmanlar, iyi niyet girişimlerine olumlu yanıt almadan Ermenistan ile ilişki kurmanın da dış politikanın iflası anlamına geldiğini belirtiyor

    Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkiler, Ter-Petrosyan yönetiminde nispeten ılımlı bir havada geçti. Ancak Nisan 1998’de Taşnaksutyun örgütünün gizli lideri Koçaryan’ın cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte Ermenistan’daki radikal milliyetçi hareketler serbest hareket alanına kavuştu ve Ermenistan, Türkiye ile ilişkilerinde sertlik yanlısı bir politika izlemeye devam etti. Dönemin Cumhurbaşkanı Koçaryan, yaptığı açıklamalarla bu politikanın yılmaz savunucusu olduğunu her fırsatta dile getiriyordu. Örneğin Koçaryan bir açıklamasında, “soykırımı hiçbir zaman unutmayacaklarını, dünyaya bu trajediyi hatırlatmak durumunda olduklarını, soykırımın cezasız kaldığını, uluslararası tanıma ve kınamanın layık olduğu şekilde gerçekleşmediğini” belirtiyor, aynı iddialarını BM Genel Kurulu’nun bir oturumunda da tekrarlayarak, Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan tarafından abluka altına alındığını savunuyordu. Taşnaksutyun örgütünün gizli lideri Koçaryan’ın dış politikası, hem diasporanın hem de Dağlık Karabağ yönetiminin politikasıyla uyumluydu. Türkiye ile ilişkilerde sertlik yanlısı bir strateji izleyen ve Türkiye’ye yönelik soykırım iddialarını gündeme getiren Koçaryan, Dağlık Karabağ konusunda da çözümden uzak tutumuyla dikkat çekiyordu. Dönemin Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev ile görüşmekten özenle kaçan Koçaryan’ın hamisi ABD idi. Bu yakınlıkta en önemli pay, ABD’deki diasporanın kendisine verdiği destekti.

    AB müzakereleri ve Ermenistan

    Aslında, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin Koçaryan döneminde sertleştiğini söylemek, fazla iyi niyetli bir değerlendirme olacaktır. Çünkü, Ermenistan’ın Türkiye’ye karşı suçlayıcı ve tehditkar politikası, Koçaryan döneminde olduğu kadar Ermenistan’ın yeni devlet başkanı Sarkisyan döneminde de net bir şekilde ortaya konmuştur. Yani, Ermenistan cephesinde Türkiye ya da Azerbaycan açısından yeni bir şey yoktur. O halde Türkiye’nin son dönemde Ermenistan’a yönelik diplomasi atağını başlatmasının arkasında yatan neden nedir? Bütün bu diplomasi oyunları, kurgulanan senaryolar ve Türkiye’ye ve Türk Dünyası’na karşı yürütülen hasmane tutuma rağmen, Türkiye’yi, bir zamanlar “haklı” gerekçelere dayanarak başlattığı ambargoyu kaldırma aşamasına getiren ve kardeş Azerbaycan’a rağmen, Ermenistan ile diplomatik ilişkileri başlatma noktasına sürükleyen süreç nasıl başladı?

    Resmî politikayı AKP değiştirdi

    Konunun uzmanları, AKP iktidarı döneminin, Türkiye-Ermenistan ilişkileri açısından adeta bir kırılma noktası olması gerektiği konusunda görüş bildiriyor. AKP Hükümeti’nin devletin resmi politikasından sapmasını sağlayan itici gücün ya da güçlerin ne olduğu konusunda da farklı değerlendirmeler var kuşkusuz. Bizim görebildiğimiz, şimdilik sadece bu politika değişikliğinin yansımaları... AKP, bu hususta ilk adımı, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde bulunan Ermeni kiliselerini restore ettirmekle başladı. Bu çabaların arkasında ise AB’nin itici gücü vardı. Türkiye’nin Ermenistan politikasının sulandırılmaya başladığı tarih aslında AB ile müzakere sürecinin başladığı döneme denk gelmektedir. Bu da, her ne kadar Türkiye’yi “dış politikasız” bırakan siyasetçiler eleştiriliyor olsa da asıl kurgulamanın Batı’dan yapıldığını gözler önüne sermektedir.

    Uyum paketleriyle zemin hazırlandı.

    AB’nin Ermeni meselesinde devreye girmesi 1987 yılına rastlamaktadır. Avrupa Parlamentosu’nda alınan, “Ermeni sorununun siyasi çözümü” başlıklı tavsiye kararında, 1915-1917 dönemindeki tehcir olayları, 1948 BM Sözleşmesi’ne göre soykırım olarak adlandırılarak, Türkiye’nin sözde Ermeni soykırımını reddetmesinin AB’ye tam üyelik yolunda engel yaratacağı hususu vurgulanmıştır. 15 Aralık 2004 tarihinde ise Avrupa Parlamentosu, bir tavsiye kararı alarak Türkiye’nin sözde “soykırım” ı tanımasını talep etmiştir. AB uyum paketlerinde, Türkiye’den yerine getirmesi istenen reformların içinde, “AB’ye girişin ön koşullarından biri de komşular ile iyi ilişkilerin yürütülmesidir” ifadesi dikkat çeker. Komşularıyla bugüne dek “kriz” e yönelen hiçbir sürtüşme yaşamayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu maddeden alması gereken mesaj, kuşkusuz ilişkilerini dondurduğu tek komşusu Ermenistan’a yönelik adım atması beklentisidir. AB uyum paketleri, Türkiye’yi, Ermenistan’la aralarındaki sorunları çözmek için adım atmaya zorlarken, Ermenistan’a ise uluslararası platformda güçlü bir zemin kazandırmaktadır. ABD’nin Ermenistan konusunu Türkiye’ye bir baskı aracı olarak açıkça deklare ettiğini, ABD’nin de bu hususta farklı bir tutum sergilemediğini belirten ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Uzmanlarından Dr. Şenol Kantarcı, bu konuda düğmeye basılmasının sorumluluğunu ise Türk Dışişleri Bakanlığı’na atmakta bir sakınca görmemektedir. Kantarcı’ya göre, AB ve ABD’nin Türkiye’ye yönelik “komşularınla iyi geçin” baskısı, sadece Ermenistan’ı içermesi ve Türkiye’nin diğer komşularının yok sayılması açısından son derece dikkat çekicidir.

    Mağdur Ermenistan edebiyatı.

    Ekonomik anlamda kendisini acındırmaya çalışan Ermenistan’a ’biz sizin ilişkilerinizi geliştireceğiz’taahhüdünde bulunan AB ve ABD’nin hamleleri, Türkiye’ye yönelik hiçbir iddiasından asla vazgeçmeyeceğini her fırsatta dile getiren Ermenistan’ı “mağdur”, soydaşlarını katleden bu işgalci ülkeye “görüntüde” ambargo uygulayarak kararlı durmaya çalışan Türkiye’yi ise “Teslimiyetçi” konuma getirmesi açısından düşündürücüdür.

    Dönemin Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan sertlik politikasından hiçbir zaman vazgeçmeyerek uzatılan eli tutmadı.

    Türkiye’nin hoşgörülü Ermeni politikası.

    Türkiye ile Ermenistan arasında yaşanan “ilişkisizlik” durumu, tamamı Ermenistan’dan kaynaklanan önemli sorunlar nedeniyle başladı. Buna rağmen zaman zaman barış adımları atan Türkiye Cumhuriyeti Devleti oldu. Peki AB ve ABD dayatmasıyla atılan bu adımlara bir karşılık bulundu mu? Bunun cevabını, CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ’dan alıyoruz. “Ermenistan asla geri adım atmadı ve atmayacak” diyen Elekdağ’ın Türkiye’nin engin hoşgörülü Ermenistan politikasına ilişkin sözleri oldukça düşündürücü: “Türkiye’nin, özellikle son dönemdeki Ermenistan politikası, sıfır bedelli politika olarak tarif ediyorum.

    Türkiye daima yalayıp yutar.

    Karşı tarafın hasmane tutumları ve Türkiye’nin imajını, görüntüsünü karartmaya yönelik hamleleri sürekli devam ederken, Türkiye’nin bunlara karşı hiçbir karşılığı vermemesi, sıfır bedelli politikayı tanımlıyor. Bu politikanın yansımalarını, muhtelif şekillerde görüyoruz. Örneğin, 2001 yılında Fransız Parlamentosu’nda soykırım kararı alınırken, bazı milletvekilleri ’Türkiye’nin tepkisi ne olur?’yorumlarını yaptığında, Deveciyan adlı Fransız parlamenter şu yanıtı vermiştir: ’Buradaki vekillere teminat veriyorum Türkiye Fransa’ya hiçbir şekilde karşılık vermeyecektir. Türkiye bunları daima yalayıp yutar’. Türkiye’nin bu politikası aynı şekilde devam etmektedir. Bu da, Ermenistan Devleti’ne cesaret vermekte, Türkiye’den diledikleri tavizi AB ve ABD üzerinden koparabilecekleri yönündeki düşünceyi sağlamlaştırmaktadır. Bugünün Ermenistan’ı, Türkiye’nin kendisine yönelik hiçbir yaptırımı sürdürebileceğini düşünmemektedir. Türkiye’nin Ermenistan’a yönelik pek çok iyi niyet girişimi olmuştur. Bunlardan bir tanesine bile yanıt alamamamız düşündürücüdür.

    Erivan-Ankara ilişkisi bu şekilde yürümez.

    Karşı taraf hala hasmane hareketlerini devam ettirmekte ve Türkiye’nin tarihini, imajını karalamayı sürdürmektedir. Karşımızda, hem tüm dünya parlamentolarında aleyhimize soykırım kararları çıkartan ve bu ülkelerle ilişkilerimizi bozan, hem de bizden toprak talep eden bir ülke var. Türkiye’nin bu durumda yapabileceği şey dayatmak ve ’Bana karşı nasıl politika izlersen, ben de sana karşı o politikayı izlerim’demektir. Erivan-Ankara ilişkisi bu düzeye indirgenmeden, hiçbir şekilde diyalog yürütme imkanı yoktur. İyi niyet girişimlerine olumlu yanıt almadan, Ermenistan ile ilişki kurmak, dış politikamı-zın iflası anlamına gelir.”

    Elimiz hep havada kaldı...

    Türkiye, çok fazla iyi niyet adımı attı. Ancak hiçbir girişimi yanıt bulmadı
    Ermeni meselesinin AB ile müzakere konusu haline getirilmesinin ardından, Türkiye’nin bu ülkeye yönelik somut iyi niyet adımları oldu mu? Cevap: Fazlasıyla. Gerek Türkiye’deki siyasi iktidarlar, gerekse Ermeni meselesinde Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak konusunda faaliyet gösteren bazı sivil toplum hareketleri, Türkiye adına bu ülkeye pek çok kez “barış eli” uzattı. Ancak hiçbir iyi niyet girişimi Ermenistan’dan yanıt bulmadı. Örneğin;Komşuluk ilişkileri ifadesini reddettiler.

    2002 yılında Türk, Azeri ve Ermeni gazetecilerin katılımı ve sivil girişimler kanalıyla ilişkilerin geliştirilmesini sağlamak üzere bir dizi toplantı yapıldı. 10 Mart 2002’de, Ürgüp’te düzenlenen toplantının sonuç bildirisinde, “Azeri ve Ermeniler arasında işbirliği ve ortaklık, dostluk kadar önemlidir” ifadesinin yer almasına, Ermeni katılımcıların, kendi ülkelerinde sıkıntı yaşayacakları gerekçesiyle karşı çıkmış olmaları, Ermenistan’ın hiçbir komşusuyla dostane ilişki kurulması yolundaki girişimlere sıcak bakmadığının açık kanıtı oldu.

    Belge alışverişi toplantısına katılmadılar.

    VİYANA Üniversitesi’nde görevli tarihçilerden oluşan “Viyana Ermeni-Türk Platformu-VAT” tarafından, 2004 yılı Temmuz ayında bir çağrı yapılarak, sözde soykırım iddialarıyla ilgili olarak, Türkiye ile Ermenistan tarihçileri arasında 100’er adet belge alışverişinin yapılması öngörüldü. Ancak Ermeni tarihçiler, Mayıs 2005 ayında yapılması planlanan sözde Ermeni soykırımına ilişkin belge alışverişi toplantısına katılmayacaklarını bildirdiler. Kararı, yazılı bir açıklamayla duyuran Viyana Ermeni-Türk Platformu (VAT), Ermeni diasporasının 2005 yılındaki en önemli hedefinin “1915 olaylarını soykırım olarak kabul ettirmek olduğuna” işaret ederken, Türk tarafının konuyla ilgili diyaloga hazır olduğunu ispatladığını vurguladı.

    Koçaryan’dan diyalog çabalarına karşı tavır.

    TÜRKİYE’nin, 28-29 Haziran 2004 tarihleri arasında, İstanbul’da düzenlenen NATO Zirvesi’ne, Ermenistan ile ilişkilerini geliştirmek amacıyla davet ettiği Robert Koçaryan katılmayı reddetti. Hatta bununla da kalmayıp, zirve öncesinde yaptığı bir açıklamada, “Ermenistan’ın Türkiye olmadan da gelişebileceğini” dile getirerek, diyalog çabalarına karşı tavrını açıkça ortaya koydu.

    Tarihçilerin ortak çalışmasına ret.

    YİNE aynı yıl, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “iki ülke tarihçilerinin konuyla ilgili ortak çalışma grubu kurarak arşivleri araştırması” yönünde ortak girişimde bulundu. Ancak Oskanyan, tarihçilerin ortak çalışması önerisinin dayanağı bulunmadığını iddia ederek, tarihçilerin söyleyeceklerini çok önce söylediğini savundu ve tarihi gerçeklerin aydınlatılması yönünde atılan bir girişimi daha geri çevirdi.
    (devam edecek...)



    Selda Öztürk KAY
    Yeniçağ


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: ERMENİSTAN’ın Davet Oyunu - 3 -

          Kategori: Azerbaycan Şahsiyetleri

          Konuyu Baslatan: Duhan

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1706


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş