Aile Kurumu Toplumsallaşmada etkili kurumlardan biri olan aile kavramının ve aile oluşumunda önemli olan evlilik kavramlarını tanımlamak. • Ailenin toplumda temel bir kurum olarak görülmesinin iki nedeni vardır. Bunlar; ailenin en önemli görevinin insan türünü üretmek olması ve ailenin başka kurumların da kaynağını oluşturmasıdır. • Ailenin toplumda çok önemli olan bir diğer görevi de toplumsallaşma denen bir olgunun bu kurum tarafından yerine getirilmesidir. Toplumsallaşma çocuk ve aile

Bu konu 1407 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
davranış bilimlerine giriş ders özetleri 1 1407 Reviews

    Konuyu değerlendir: davranış bilimlerine giriş ders özetleri 1

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1407 kez incelendi.

  1. #1
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart davranış bilimlerine giriş ders özetleri 1

    Aile Kurumu
    Toplumsallaşmada etkili kurumlardan biri olan aile kavramının ve aile oluşumunda önemli olan evlilik kavramlarını tanımlamak.
    • Ailenin toplumda temel bir kurum olarak görülmesinin iki nedeni vardır. Bunlar; ailenin en önemli görevinin insan türünü üretmek olması ve ailenin başka kurumların da kaynağını oluşturmasıdır.
    • Ailenin toplumda çok önemli olan bir diğer görevi de toplumsallaşma denen bir olgunun bu kurum tarafından yerine getirilmesidir. Toplumsallaşma çocuk ve aile üyeleri arasında başlayan bir etkileşim sürecidir. Bu süreç yoluyla insan toplumdaki temel kuralları öğrenir ve içinde yaşadığı toplumun bir parçası haline gelir.
    • Ailenin çeşitli biçimlerde tanımları olmakla beraber biz aileyi ana baba çocuklar ve taraşların kan akrabalarından (aile biçimine göre) meydana gelmiş ekonomik ve toplumsal bir kurum olarak tanımlıyoruz. Aile yapıları ve türlerini açıklayarak bunların görev ve işlevlerinin değişen toplumsal olgularla değişim sürecini tanımlamak.
    • Aile en basit bir biçimde çekirdek veya küçük aile ve geleneksel veya geniş aile olarak ikiye ayrılır.
    Ancak aileyi otorite figürüne göre ayıran topolojiler de mevcuttur.
    • Çağdaş toplumun ailesi ana baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşan küçük ya da çekirdek ailedir. Bu aile modern sanayi toplumlarının özelliğidir. Çekirdek ailenin yapısı içinde bulunulan modern toplum tarafından bu toplumun ihtiyaçlarına göre şekillenmektedir. Aile ve evlilik biçimlerini tanımak.
    • Evlilik biçimleri ise eş sayısına göre Monogami ve Poligami olarak ikiye ayrılır. Çok eşli evlilik olan Poligami ise kendi içinde Poligini ve Poliandri olarak ikiye ayrılır.
    • Gruba göre evlilik ise: endogamiexogami olarak ayrılır. Çiftlerin oturdukları yere göre ise: patrilokal matrilokale neolokal olmak üzere üç biçimdedir. Sosyolojinin önemli kuramlarının aile kurumunu ele alış biçimi ve analizlerini incelemek.
    • Aileyi teorik bir çerçeve içerisinde üç bakış açısından incelemek olasıdır. Bunlar Fonksiyonalist Çatışma ve Sembolik Etkileşim modelleridir.
    • Fonksiyonalist bakış açısı aileyi yerine getirdiği değişmez ve önemli görevleri nedeniyle ele alır ve inceler. Ailenin toplumda vazgeçilmez oluşunun nedeni yerine getirdiği fonksiyonlardır. Çatışma kuramı ailenin önemli bir kurum olduğunu kabul eder ancak ailenin içinde geleneksel olarak var olan bir çatışma vardır der. Burada kadın sömürülmekte erkek ise sömürücü bir rol oynamaktadır.
    • Sembolik etkileşimciler ise insanın çevresinin ve ilişkilerinin bir ürünü olduğunu savunarak ailede iletişimin önemine değinirler. Boşanmanın bireysel ve toplumsal nedenlerine eğilerek çocuklar üzerindeki etkisi ve başarılı evliliklerin nedenleri açıklayabilmek.
    • Aile kurumunda evlilik kadar yaygın bir diğer kurum da boşanmadır. Boşanma mevcut normlar ile eşlerin kendi arzularıyla evlilik birliğinin sona ermesidir.
    • Çağımızda boşanma oranlarının artışının hem bireysel hem de toplumsal nedenleri mevcuttur. Genelde
    Türkiye'de de boşanmalarda sayısal bir artış söz konusudur. Dünyada gözlemlenen eğilime paralel olarak ekonomik kriz dönemlerinde boşanmalar azalırken refah dönemlerinde artış göstermektedir. Enşasyon rakamlarının yüksek olduğu ve ekonomik bunalımın var olduğu dönemlerde eşlerin boşanma kararı alması zor olmaktadır.
    • Boşanmaların özellikle çocuklar üzerinde olumsuz sonuçları bulunmaktadır. Bu nedenle boşanmaya karar veren çiftlerin bu konuda dikkatli düşünmeleri gerekmektedir.

    İLK VE ORTA ÇAĞDA TOPLUMSAL DÜŞÜNCE
    Toplumsal düşünce ilk filozofların felsefe sistemlerinde yer almıştır. Bu düşünce sonucunda sosyoloji bilim dalı olarak ortaya atılmıştır. İlk çağdaki düşünürler 2 gruba ayrılarak incelenmektedir.

    1. Sokrat'tan Öncekiler
    2. Sokrat'tan Sonrakiler
    1. Sokrat'tan Önce Sofistlere Rastlıyoruz: Sofist yunanca bilen bilgili kişidir.
    • Onlara göre toplum yapay ve ulaşılmaz bir varlıktır
    • İnsanlar tarafından oluşturulmuş suni bir yapıdır.
    • Toplum insanların gizli uzlaşması ile oluşmuştur.
    • Asıl olan tabiattır.

    2. Sokrat'tan Sonra

    PLATON'A GÖRE: (EFLATUN)
    • Birey içinde yaşadığı devletin karakterini taşır.
    • Toplum bir bütün ve sistemdir.
    • Toplumsal düzen vücuda benzer.
    • Tanrı tarafından kurulmuş düzendir.
    • Başında yöneticiler vardır.

    ARİSTO:

    * Platon'un etkisi altındadır.
    * İnsan toplum içinde yaşayan varlıktır.
    * İnsanlık toplumunda Aristo 'ya göre ahlak ve hukuk esastır.
    * Esas olan somut olandır.
    * Bütün parçaların topl******* fazla bir şeydir.

    Hem Platon hem Aristo Toplum ve Devlet arasındaki farkı görememektedir.

    Toplumla İlgilenen İslâmi Düşünürler:

    FARABİ:
    • Platon (Eflatun) ve Aristo'yu benimser.
    • İnsaniyetçi düşünür.
    Ona göre 2 Çeşit Site (Şehir Devleti) vardır.

    1. Faziletli Şehir: Aydınlar yönetir.
    2. Faziletsiz Şehir: Güçlü-Güçsüz
    arasında savaş hakimdir.

    İBN-İ RÜŞD:
    • Devlet yaşlılar ve filozoflarla yönetilmelidir.
    • İnsanlar böylece saadete ulaşır.
    • Kadın-Erkek eşittir.

    GAZALİ: Modern devlet anlayışını getirir.
    İBN-İ HALDUN: * İnsan ir__ı:_i dışındaki sosyal olguyu açıkla¬maktadır.

    Eseri: Mukaddime
    Konuları: Sanat ve Eğitimdir.
    DOĞAL HUKUK :
    Toplumları idare eden kuralları birleştirme ortak ve değişmez prensip¬ler bulma amacını taşıyan bir öğretidir.
    Thomas Hobbes Jean Jacques Rousseau Jean Budin John Locke Yukarıda sayılan bütün düşünürler İdeal düzenden söz etmiştir.

    SOSYOLOJİNİN ORTAYA ÇKKIŞI VE BUNU HAZIRLAYAN ETKENLER
    1. 19. yy. ortasında Endüstri Devriminin yol açtığı hızlı toplumsal değişmeler.
    2. 1789 Fransız devrimi
    3. Emperyalist gelişmeler
    4. Doğa Bilimlerinin gelişmesi

    AUGUSTE COMTE (1789-1857) Sosyolojinin isim babasıdır. Comte'nin bilimsel yönetimi sosyal dünyaya uygulama fikri Pozivitizim olarak adlandırılır.

    Konuları: Toplumsal Düzen (Toplumsal Statik)
    Toplumsal Değişme (Toplumsal Dinamik)
    Toplumsal değişmenin kaynağı insan düşüncesidir.
    Düşünce 3 Aşamadan Geçerek Pozitif ya da Bilimsel Hale Gelir:
    1. Teolojik ya da Hayali Hal: İnsan başına gelen olayları tanrı veya tanrılara bağlar.
    2. [bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.][bubirreklamdirdikkatealmayiniz.]fizik ya da Soyut Hal: İnsan olayları doğaüstü varlıklara bağlar.
    3. Pozitif ya da Bilimsel Hal: İnsan düşüncesi salt gerçeği aramaktan vazgeçer ve bilgi edinmeyle yetinir.

    KARL MARX VE MADDECİ GÖRÜŞ
    Çatışma kuramının yaratıcısıdır. Sınıf yapısının temeli olarak üretim ilişkilerini görmüş devlet ve düşünce sistemini toplumun üst yapısı olarak nitelendirmiştir.
    Alt Yapı: Üretim Araçları Üretim Güçleri Üretim İlişkileri Ekonomik temeldir.
    Üst Yapi: Din Sanat Bilim Ahlak Kültür kurumlarından oluşur. Marx' a göre sosyal bilimcilerin görevi dünyayı açıklamak değil değiştirmektir. Değişim ihtilalci bir yaklaşımla olur.
    Eseri: Kapital

    EMİLE DURKHEİM (1858-1917)
    Toplumu bir arada tutan güçlerin toplumun üyelerince paylaşılan Toplumsal Gerçeğin Temelini; toplumsal bilinçte görmektedir.
    İlgi Alanı: işbölümü ve bunun sonucudur.
    İşbölümü; endüstriyel toplumların ortaya çıkardığı bir sorun Anomi'dir.
    Anomi: Kuralsızlık durumudur.
    İntihar: intiharın nedeni bireysel değil toplumsaldır görüşünü savunur. Durkheim'm iki amacı:
    I. Bireysel davranışların toplumsal güçler tarafından ne şekilde etki¬lendiğini göstermek.
    2. Toplumsal araştırmaları daha pratik hale getirmektir.
    Sosyolojiye diğer katkısı da sosyolojik yaklaşımı insan davranışlarını
    anlamada kullanmasıdır.

    MAX WEBER
    Max Weber'e göre sosyoloji toplumsal yaşamdaki önemli nedensel ilişkileri anlamalıdır. Sosyologlar olaylara ön yargılardan arınmış biçimde bakmalıdır.

    Weber'in Anlama Süreci 3 Aşamalıdır:
    1. Sosyolog olayları gözler ve bireylerin duygularını görmeye çalışır. 2. Bireylerin motifleri yani güdülerini keşfetmeye çalışır.
    3. Bireyin duygu ve güdülerine ilişkin davranışlarını veya faaliyetlerini açıklamaya çalışır.
    Teknikleri
    • ideal Tip Analizi
    • Tarih Analiz
    SOSYOLOJİDE KURAMSAL YAKLAŞıMLAR
    . Fonksiyonalist (Görevselci) Yaklaşım:
    Kurucusu: TALCOT PARSONS
    Makro konuları inceler. (Toplumsal Değişme Toplumsal Sınıf Düzen)
    Toplum bir fonksiyonlar bütünüdür.
    Kuramı: Toplum organize olmuş düzenli ilişkilerden meydana gelen ve her bireyin toplumun temel değerlerini paylaştığı bir sosyal sistemdir.

    ROBERT MERTO

    Kurama gizli ve açık fonksiyon kuramları eklemiştir. Açık fonksiyon sistemin içinde bulunanlar tarafından arzulanan ve bilinen fonksiyonlardır. Gizli fonksiyonlar ise sistemin içinde bulunanlar tarafından ne bilinen nede arzulanan fonksiyonlardır. Fonksiyonel yaklaşımda grup birbiriyle ilişkisi olan parçaların fonksiyonel bir bütünüdür. Bütünün parçalarını ve dış fonksiyonlarını bilmek gerekir.
    2. çatışma Yaklaşımı: Çatışma burjuva ile proleterya (işçi sınıfı) arasında yaşanır. Karl Marx rekabet değişim ve gerginlik üzerinde durur.

    3. Etkileşimcilik Yaklaşımı;
    Toplumda yer alan bireylerin birbirlerini etkilemelerini karşılıklı ilişkilerini ve bu ilişkileri nasıl gerçekleştirdiğini inceler. Bireyi odak alır.
    William James William Thomas John Dewey Charles Horton Cooley George Herbert Mead
    Etkileşim kuramcısı semboller üzerinde durur ve insanların semboller aracılığı ile etkileşimde bulunduğunu öne sürer. Kuramcılara Sembolik Etkileşim Kuramcısı denir.
    Sembolik Etkileşim davranışlarımızın neye bağlı olduğunu kendimizi ve başkalarını tanımlamamızın analizini yapmaktadır.

    SOSYOLOJİ GELENEĞİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR

    İki kuram daha vardır:

    1.Sosyal Alışveriş Kuramı: Değişim yaklaşımı genelde Ekonomist¬lerin Antropologların ve Psikologların fikirlerine dayalıdır.
    Kuram; etkileşimin Ödül ve Cezalara dayalı bir alışveriş olduğunu İleri sürer.
    Kuramdaki Değişim toplumsal değişmeden çok karşılıklı bir alışveriş¬tir. Bu nedenle Sosyal Alışveriş Kuramı denir.

    19. yy Ekonomistlerinden;
    Adam Smith John Stuart Mill David Ricardo Jeremy Bentham İnsanı sırf kendini düşünen her zaman kar etmeyi amaçlayan ve akılcı olan bir varlık olarak düşünmüşlerdir.
    Temsilcisi:
    George C. "omans; İlkel ekonomi ve davranışsal psikolojiden geliş¬tirilen alışveriş kuramını tanıtır.

    TÜRKİYE'DE SOSYOLOJİ
    I. Dünya savaşı sırasında edebiyat fakültesinde okutulmaya başlanıldı. Osmanlı imparatorluğunda 2 Türlü Akım vardır.

    1. Prens Sabahattin tarafından temsil edilen Leplay Okulu
    2. Ziya Gökalp - Mehmet İzzet tarafından temsil edilen Comte ¬Durkheim Okuludur.

    Ziya Gökalp; Pozitivizmden yola çıkar. Düşünce eksenini ulus ve terakki konuları oluşturur.
    Pozitivizm; salt gerçeği ve olayların nedenlerini aramaktan vazgeçer
    olaylar hakkında bilgi edinmekle yetinen ideolojidir.
    Kişilik Psikolojisi ve Kişilik Kuramları

    Kişilik Psikolojisi ve Kişilik kavramlarını tanımlayacak kişiliğin gelişimine etki eden biyolojik ve çevresel etkenleri açıklamak Kişilik çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Kişiliğin gelişmesini etkileyen başlıca etkenler biyolojik ve çevresel olmak üzere iki genel grupta incelenmiştir. Kişiliğin anlaşılması ve incelenmesine yönelik çeşitli kuramlar geliştirilmiştir.
    Kişiliğin anlaşılması ve incelenmesine yönelik geliştirilen kuramları tanımlayabilmek Bunlardan başlıcaları psikoanalitik sosyal öğrenme davranışçı vb. kuramlardır. Kişilik kuramları karmaşık davranışları kısa ve açık ifadesini sağlamaları mevcut bilgileri anlamlı bir bütün haline getirmeleri açılarından önemlidir. Sigmund Freud tarafından geliştirilen psikoanalitik kuram kişiliği tanımlarken yapısal ve topografik görüşleri temel alır. Yapısal görüş zihinsel yaşamın bir biriyle çatışma halinde olan ancak birbirini tamamlayan id ego ve süperego ögelerini tanımlar. Topografik görüş ise zihinsel yaşamın yüzeysel yapısını oluşturan betimleyici özellikleri bilinçaltı bilinç öncesi ve bilinç olarak ele alır. Frud sonrası psikodinamik kuramlar ya da sosyal görüşlü psikoanalistler insanı sadece biyolojik bir varlık değil aynı zamanda sosyal bir varlık olarak toplumun bir ürünü görmüşlerdir. Bu kuramcıların arasında Adler Horney Fromm ve Sullivan yer alır. Bir diğer yaklaşım ise insancıl kişilik kuramıdır. Bu kuram sosyal gereksinim ve bilinçli (ego) süreçler üzerinde durur. Bu kuramlar daha çok kuramcıların isimleriyle anılır. Carl Rogers Abrahan MaslowRolla May Victor Frankl bu isimler arasında yer . Davranışçı kuram ise öğrenme kuramı ile paralel kavramları kullanmaktadır. Sosyal bilişsel öğrenme kuramları ise davranışçı kuramların bir uzantısı olarak öğrenme bilişsel süreçler ve sosyal etki konuları üzerine yoğunlaşır. Kişiliğin değerlendirilmesi için yapılan kişilik testlerinin neler olduğunu ve özelliklerini açıklayabilmek Kişiliğin değerlendirilmesi çeşitli kişilik ölçekleriyle yapılır. Kişilik ölçekleri genellikle objektif ve projektif olmak üzere iki büyük kategoride incelenebilir. Objektif testlere MMPI projektif testlere Rorschach ve TAT başlıca örnekler olarak verilebilir.

    Kültür
    Toplum ve insan bilimleri için temel bir kavram olan kültürü ve temel özelliklerini kültürel farklılıklar ve kültürel birleşme kavramlarını tanımlamak.
    • İnsanoğlu gelişmiş beyin yapısı sayesinde yaşamda canlı kalıp bir kültür yaratabilir. Kültür bir toplumda yaşayan insanların bütün öğrendikleri ve paylaştıklarını kapsayan bir kavramdır. Davranış bilimlerinin incelediği hemen her şey bir kültür tarafından biçimlendirilir. Zamanla kültürün koyduğu kurallar bizim bir parçamız haline gelir. Toplum Dil ve kültür ilişkisini açıklamak.
    • Kültür insanların kullandıkları bir dil sayesinde yayılır ve insanlar arasındaki etkileşimler sonucu doğup gelişir. Her toplumun farklı düşünce inanç ve değer sistemleri vardır. Her düşünce kalıbı yaşadığı kültür içinde önemlidir ve geçerliliği vardır. Kültürün bir diğer özelliği de öğrenilen davranışlardan
    oluşmasıdır. Her toplumun kültürü maddi ve manevi olmak üzere iki tür öğeden oluşur. Kültür ve toplum birbirinden ayrılmaz bir bütünü içerirler. Toplum kültür olmadan var olamayacağı gibi; kültür de kendisini koruyan ve geliştiren bir toplum olmadan varlığını sürdüremez. Kültür dil sayesinde korunur ve gelecek nesillere aktarılır. Kültür kalıtımla babadan oğul a geçmez ve her toplumun kültürü kendine özgüdür. Kültürü oluşturan parçaların
    herhangi bir biçimde birbirlerine bağlanmasına kültürel birleşme denir.
    • Kültür norm ve değerlerle bir anlam kazanır. Normlar o kültür içinde anlamlıdırlar. Kültürü oluşturan temel parçalardan değerler ve normu tanımlamak. yaptırımı olan yerleşik davranış kurallarıdır. Değer ise hangi toplumsal davranışların iyi doğru ve istendik olduğunu belirten paylaşılan ölçüt veya fikirlerdir.Değerler böylece kültürel yaşantımıza rehberlik ederler.
    Kültür kendi içinde popüler ve fakirlik kültürü gerçek ve ideal kültür yüksek ve yaygın kültür alt kültür ve karşıt kültür olarak ayrılır. Popüler kültür yaşadığımız günlük hayattır. Fakirlik kültürü ise Oscar Lewis'in "fakirlerin sahip olduğu değerlerin ekonomik yönden başarılı kişilerin değerlerinde farklı olduğuna" yönelik tezine dayanmaktadır. İdeal kültür toplumu bir arada tutan norm ve değerlerin sadece kurallarda geçerli olması iken gerçek kültür ise bunların günlük yaşamdaki uygulanış veya bulunuş biçimidir. Toplum içinde özel bir yaşam biçimi zevkleri alışkanlıkları olan küçük bir elit grubun sahip olduğu kültür yüksek kültür olarak tanımlanırken büyük halk kitlelerinin benimsediği yaşam biçimi zevkler farklı değerler yer aldığı kültür yaygın kültürü oluşturur. Diğer yandan toplumun temel kültürel değerlerini paylaşan ancak bunun dışında kendini diğer gruplardan ayıran değer norm ve yaşam biçimleri olan grupların oluşturduğu kültür alt kültür olarak tanımlanmaktadır. Yine bir alt kültür olarak değerlendirilen karşıt kültür değer norm ve yaşam biçimleri açısından içinden yaşanılan kültüre ters düşen tutum ve davranışları içermektedir. Etnosentrizm ve kültürel relativizm kavramlarını tanımlayarak; her iki görüşün olumlu ve olumsuz
    yönlerini tartışabilmek.
    • Bunlar kültürün kendi içindeki farklılıklardır. Etnosentrik görüş başkalarının kültürünü bireyin kendi kültürü açısından değerlendirmesi demektir. Kültürel relativist görüş ise kültürü kendi kalıpları içinde anlamak önyargılı olmamak demektir.

    Psikoloji Bilimine Giriş
    Psikoloji Bilimini onu oluşturan öğeleri ve temel amaçlarını dikkate alarak tanımlamak Psikoloji canlı davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır. Sosyal bilimlerle biyolojik bilimler arasında yer alan ancak matematik ve teknoloji gibi alanlardan da etkilenen psikoloji biliminin araştırmaya ve uygulamaya yönelik dalları vardır. Psikolojinin temel amaçları davranışları betimlemek açıklamak yordamak ve kontrol etmedir. Psikolojinin incelediği davranışlar üç grupta toplanabilir:

    • Doğrudan doğruya dolaysız olarak gözlenebilen davranışlar;
    • Dolaylı olarak gözlenebilen davranışlar;
    • Davranışların temelinde yatan sinir sistemi ve kas faaliyetleri ve fizyolojik süreçler. Psikolojinin diğer bilimler arasındaki yerini ve ilişkisini tartışacak; psikolojinin araştırmaya ve uygulamaya yönelik dallarını ve alt dallarıyla ayrıntılı açıklayabilmek farklılıkları tartışabilmek Psikoloji bir yandan organizmanın davranışlarını biyolojik temelinden anlayabilmek için biyoloji biyoloji fizyoloji biyokimya gibi bilimlerle ilişki içindedir. Diğer yandan organizmayı sosyal bir varlık olarak ele aldığından sosyoloji ekonomi gibi sosyal bilimlerle de çok yakın bir etkileşimdedir. Psikolojinin kendi içinde bazı dalları vardır. Bu dalların her birinde davranış farklı bir yönden veya farklı bir bağlam içinde ele alınır. Bu alt dallar Deneysel Psikoloji Sosyal Psikoloji Gelişim Psikolojisi Uygulamalı Psikoloji ve Psikometrik Psikoloji olarak sıralanabilir. Psikoloji araştırmalarında kullanılan yöntem ve teknikleri açıklayabilmek Psikoloji araştırmalarında çeşitli teknikler kullanılır. Bu tekniklerden bir grubu davranışların betimlenmesini sağlar. Deneysel araştırmalarda ise neden sonuç ilişkileri saptanmaya çalışılır. Deneysel çalışmaların bulguları davranışların betimlenmesi ve açıklanmasını sağlarken bu bulgulardan hareketle davranışların yordanması ve kontrol edilmesi de mümkün olur. Korelatif araştırmalarda doğada kendiliğinden mevcut olan değişkenlerin arasındaki ilişkiler belirlenmeye çalışılır. Korelatif araştırmaların bulguları davranışların betimlenmesini sağlar. Bu bulgulardan hareketle davranışların tahmin edilmesi de mümkün olur.
    Sosyolojinin Ortaya Çıkışı ve Kuramsal Yaklaşımlar
    İlk ve ortaçağdaki toplumsal düşüncenin temellerini incelemek. insanlar toplum olarak bir arada yaşamaya başladıklarından itibaren içinde yaşadıkları düzeni anlamaya çalışmış ve çeşitli fikirler ileri sürmüşlerdir. Toplumsal düşünce ilk defa filozofların felsefe sistemlerinde yer almıştır. ilk çağda düşünürler Sokrat'tan önceki ve sonrakiler diye ikiye ayrılır. Sokrat'tan önce sofistlere rastlıyoruz. Sokrat'tan sonra önemli iki bilgin Platon ve Aristo'dur. Platon'a göre birey içinde yaşadığı devletin karakterini taşır. Aristo Platon'a göre daha gerçekçidir. Hıristiyan düşünürler Rönesans ve Reforma değin mistik ve skolastik dünya görüşü altında büyük bir ilerleme sağlamazken İslam dünyasında olumlu düşünce sistemlerini görüyoruz. Bu çağlarda toplumla ilgilenen düşünürler arasında ibn-i Rüşd Gazzali Farabi ve ibni Haldun en önemlileridir. Özellikle ibn-i Haldun'un Mukaddimesi bir sosyoloji kitabı niteliğindedir.
    Sosyolojinin bir bilim dalı olarak ortaya çıkmasında rol oynayan etkenleri açıklamak. Sosyolojinin ortaya çıkışında iki önemli toplumsal olgu yer alır. Bunlar: Endüstri Devrimi ve Fransız Devrimi'dir. Tarihe hiçbir değişme Endüstri Devrimi kadar uzun dönemli etkili ve çarpıcı olmamıştır. Bu olgunun dışında doğa bilimlerindeki gelişmeler bilimsel yöntemin kullanılışı ve yeni kıtaların keşfi de sosyolojik düşüncenin gelişiminde önemli bir yer tutar. İlk sosyologların toplum konusundaki düşüncelerini ve sosyolojinin üç temel yaklaşımı olan fonksiyonalist çatışma ve etkileşimcilik yaklaşımlarını açıklamak. Sosyolojinin kurucuları arasında adını koyan Auguste Comte'dur. Zamanın en özgün düşünürü olan Comte doğa bilimlerinde kullanılan bilimsel yöntemin toplumsal olayları incelemede de kullanılabileceğini savunur. Daha sonra Herbert Spencer biyolojik yaklaşımın kurucularındandır. Spencer toplumu canlı bir organizmaya benzeterek incelemek ister. Karl Marx ise çatışma kuramının kurucusudur.
    Düşüncelerinde bir diğer Alman düşünür olan Hegel'in etkisindedir. Marx'a göre toplumbilimcilerin görevi dünyayı açıklamak de¤il değiştirmektir. Her şeyin birbiriyle çatışma içinde olduğunu savunan Marx kuramını sınıf çatışması ile destekler. Sosyolojinin bilimsel alanda gelişmesinde önemli bir kişi de Fransız Emile Durkheim'dir. Durkheim toplumsal gerçeğin temelini toplumsal bilinçte görür. Durkheim'in bir diğer ilgi alanı toplumsal işbölümü ve sonuçlarıdır. Modern bir Alman düşünürü ise Max Weber'dir. Weber sosyolojide anlama üzerinde durarak ideal tip ve tarihi analiz tekniklerini geliştirmiştir. Sosyolojide tarihsel gelişim içinde üç yaklaşım söz konusudur.
    Bunlar;
    • Fonksiyonalist yaklaşım
    • Çatışma yaklaşımı
    • Etkileşimcilik yaklaşımıdır.
    Sosyolojide yeni yaklaşımlardan sosyal alışveriş kuramı ve feminist kuramı tartışmaları ile inceleyebileceksiniz. İki modern kuram Sosyal Alışveriş Kuramı ve Feminist kuramlar da giderek popüler hale gelen ve tartışılan kuramlar arasında yer almaktadır. Bu kuramlardan sosyal alışveriş kuramı genelde ekonomistlerin antropologların ve psikologların fikirlerine dayalıdır. Kuram insan etkileşiminin ödül ve cezalara dayalı olarak gerçekleşen bir alışveriş ile oluştuğunu ileri sürer. Kuramda sözü edilen değişim kavramı toplumsal bir değişimden çok karşılıklı bir alışverişi ifade eden bir nitelik taşır. Bu nedenle kurama sosyal alışveriş kuramı da denilmektedir. Feminist kuram kadının odak olarak alındığı bir perspektiften bakarak toplumsal yaşamı ve buradaki farklı sistem ve fikirleri irdelemektedir. Feminist kuram kadını temel obje veya ilgi odağı olarak görür ve inceler. Feminist kuram liberal sosyalist ve radikal olmak üzere temel yaklaşıma sahiptir.

    alıntıdır...


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: davranış bilimlerine giriş ders özetleri 1

          Kategori: Ödev İstek

          Konuyu Baslatan: Emine

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1407


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş