Türkiye'de yüzde 10 gibi bir nüfusun özürlü olduğu ifade ediliyor. 7 milyonu aşkın insan demek bu. Konu sık sık gündeme geliyor. Gelmemesi de mümkün değil, çünkü bu yüzde 10'un ailelerini düşündüğümüzde, neredeyse her aile – akraba çevresine bir özürlü düşüyor. Akraba çevresi içinde bir özürlü varsa, o, ister istemez herkesin gündeminde bir ölçüde yer işgal ediyor. Başbakanlık Özürlüler Dairesi Başkanı, kendisi de bir özürlü yakını olan Dr. Mehmet Aysoy'la yaptığımız bir sohbette,

Bu konu 1405 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Özürlü Çocuk: Ne Yapmalı!? 1405 Reviews

    Konuyu değerlendir: Özürlü Çocuk: Ne Yapmalı!?

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1405 kez incelendi.

  1. #1
    Züleyha" - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    12.09.2009
    Mesajlar
    112
    Konular
    50
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    534
    @Züleyha"

    Standart Özürlü Çocuk: Ne Yapmalı!?

    Türkiye'de yüzde 10 gibi bir nüfusun özürlü olduğu ifade ediliyor. 7 milyonu aşkın insan demek bu.

    Konu sık sık gündeme geliyor. Gelmemesi de mümkün değil, çünkü bu yüzde 10'un ailelerini düşündüğümüzde, neredeyse her aile – akraba çevresine bir özürlü düşüyor.

    Akraba çevresi içinde bir özürlü varsa, o, ister istemez herkesin gündeminde bir ölçüde yer işgal ediyor.

    Başbakanlık Özürlüler Dairesi Başkanı, kendisi de bir özürlü yakını olan Dr. Mehmet Aysoy'la yaptığımız bir sohbette, o, özürlü insan kadar onun yakınının yaşadığı zorlukların da dikkate alınması gerektiğini, oysa bunun yeterince önemsenmediğini söylemişti.

    Özürlü çocuğa sahip tanıdığım aileler var. Anne – babanın bütün hayatı, o çocuklara endeksli hale geliyor. Hele beden olarak büyüdükleri zaman onlara sağlıklı hizmet, ciddi bir soruna dönüşüyor.

    Bir süre önce ABD'de bir anne, Ashley isimli özürlü çocuğunun büyümesini durduracak bir tıbbi müdaheleye izin verdi. Yani artık özürlü çocuğun fiziki büyümesi durdurulmuş olacaktı.

    Bütün dünyada tıbbi etik açısından tartışma başladı. Soru şuydu:

    -Anne bile olsa bir insanın canı – hayatı üzerinde negatif bir karar verme yetkisine sahip miydi?

    Şimdi bu tartışma Türkiye'deki bir olayla bağlantılı olarak sürüyor.

    Anne Füsun hanım, özürlü oğlu Umut Mert'in artık büyümemesi için tıbbi müdahale yapılmasına izin versin mi?

    Diyanet adına yapılan açıklamada Dinin buna izin vermediği bildirildi.

    Geriye kalan alanda insanlar ikiye ayrılmış durumdalar. Bir kısmı tıbbi etik adına buna izin verilemeyeceğini, bir başka kısım ise, hizmet eden insanın hizmet edemeyecek duruma düşme ihtimali durumunda böyle bir yola başvurulabileceğini söylüyor.

    Tabii, burada böyle bir girişimi annenin başlatmasını tartışıyoruz.

    Her anne gibi Füsun Hanım için de böyle bir karar kolay verilecek cinsten bir karar değil. O, onun bir parçası. Umut Mert şu an 13 yaşında ve Füsun hanım 13 yıldır çocuğuna kol kanat germiş durumda.

    Bugün de, çocuğunun büyümesini durdurma arzusunu güle oynaya dile getirmiyor.

    Bir acıyı yaşıyor.

    Hatta çocuğunun da daha büyük acılar yaşamaması için böyle bir karar almaya yöneldiğini söylüyor.

    Şu ana kadar hizmet ettim, sırtımda, kucağımda taşıdım, ama bünye gelişiyor, taşımam zorlaşıyor, yarın yatağa bağlı hale gelip de, vücudunda yaralar oluşmaya başlarsa ne yaparım. bu acıya dayanamam, diyor.

    Empati, diyoruz ya, hadi gelin kendimizi bu annenin yerine koyalım.

    Hemen şunu söylemiyorum:

    -Öyleyse çocuğun büyümesi durdurulsun.

    Hayır bunu demiyorum.

    Ama anne Füsun hanımı yargılarken, onun yaşadıklarını ve yaşayacaklarını da göz önüne almalı, diyorum.

    Buradan varmak istediğim sonuç da şu:

    -Durumu bu halde olan özürlüler ve anneleri için toplum olarak biz ne yapabiliriz? Ya da toplum adına devlet nasıl bir hizmet üretebilir?

    Merhum Sakıp Sabancı, özürlü çocuğunun geliştirdiği hassasiyetle, özürlülere yönelik rehabilitasyon merkezi açtı. O merkez, bir çok özürlünün yarasına merhem oldu, olmaya devam ediyor.

    Ne bileyim, diyelim Füsun Hanım'ın bir nebzecik de olsa nefes almasını sağlayacak bir kurum... İnsana hizmeti kutsal bir hizmet telakki eden hasta bakıcı, hemşire gibi görevlilerin çalışacağı rehabilitasyon merkezleri... Bu kurumlar etrafında vakıflar... Gönüllüler...

    -Çocuğuna bunu nasıl yaparsın? Sen nasıl annesin?

    gibi peşin boğmalar yerine,

    -Size nasıl yardımcı olabiliriz, taşıdığınız yükü yeterince anlayamasak bile tahmin edebiliyoruz. Yükünüzü nasıl hafifletebiliriz?

    diyebilsek...

    Tabii ki, Füsun hanım, Umut Mert'in büyümesini durdurursa, bu belki de diğer özürlüler ve aileleri için benzeri bir yolu gelenek haline getirecek. Azıcık daralan, içinde bir sıkıntı duymadan genlerle oynamak üzere kliniklerin yolunu tutacak. Özürlü kıyımı başlayacak.

    Ben, bu çağda, benmerkezciliğin alıp başını gittiği, insanın son derece kıyıcı hale geldiği, nefsi hesapların bütün diğerkamlıkları silip süpürdüğü bu çağda, altta kalanın kolaylıkla canının çıkarılacağını gözardı etmiyorum.

    Avrupa, hastane bahçelerinde çöp kutularına atılan yeni doğmuş bebek cesetleri ile uğraşıyor.

    Annelik, kadın dünyasından kovuluyor. Bedeni cazibe ve cinsel tutkular öne çıkıyor.

    Anneliğin bütünüyle öleceğini düşünmüyorum. O fıtri duygu bir gün, insanın yüreğinin derinliklerinden yeniden ortaya çıkacak. Ama bu arada olanlar da olacak.

    Füsun hanım, 13 yıldır özürlü çocuğuna annelik yapıyor. Belki gene yapacak.

    Ama birileri çıkmalı ve onun yürek yangınını paylaşmalı.

    Devlet de böyle zamanlar için lazım, başkasının derdi ile dertlenebilen toplum da bugün için lazım.

    Yani sınav Füsun hanım kadar devletin ve toplumun da sınavı...

    Ahmet Taşgetiren





    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Özürlü Çocuk: Ne Yapmalı!?

          Kategori: Gazete, Dergi, İnternetten Alıntılar

          Konuyu Baslatan: Züleyha"

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1405



    Çok zordu Yusuf'u görmeyen gözün Züleyha'yı anlaması. Çok kolaydı Yusuf'u görmeyen gözün Züleyha'yı kınaması

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş