Polise Silah Yetkisi Yugoslavya'yı Parçaladı Diplomatik dille Balkanizasyon olarak geçen Yugoslavlaşma süreci aslında parçalanma sözcüğünü söylemeye dili varmayanların kullandığı bir terim. Aydınlık dergisi 1990'lı yılların başından itibaren Yugoslavya'nın parçalanmasına karşı durdu. Aydınlık grubu o dönem çıkarttığı 2000'e doğru dergisinde Yugoslavya'nın parçalanmasından çok önce ABD'nin Irak'ın kuzeyinde kurmak istediği yapıyı, ABD Dışişleri Bakanı Taft'ın adını taşıyan Taft projesiyle

Bu konu 1665 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Polise Silah Yetkisi Yugoslavya'yı Parçaladı 1665 Reviews

    Konuyu değerlendir: Polise Silah Yetkisi Yugoslavya'yı Parçaladı

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1665 kez incelendi.

  1. #1
    Türk Milliyetçisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    20.05.2011
    Mesajlar
    3.825
    Konular
    3630
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    802
    @Türk Milliyetçisi

    Standart Polise Silah Yetkisi Yugoslavya'yı Parçaladı

    Polise Silah Yetkisi Yugoslavya'yı Parçaladı

    Diplomatik dille Balkanizasyon olarak geçen Yugoslavlaşma süreci aslında parçalanma sözcüğünü söylemeye dili varmayanların kullandığı bir terim. Aydınlık dergisi 1990'lı yılların başından itibaren Yugoslavya'nın parçalanmasına karşı durdu. Aydınlık grubu o dönem çıkarttığı 2000'e doğru dergisinde Yugoslavya'nın parçalanmasından çok önce ABD'nin Irak'ın kuzeyinde kurmak istediği yapıyı, ABD Dışişleri Bakanı Taft'ın adını taşıyan Taft projesiyle kapağa taşınmıştı. ABD'nin saldırgan politikası SSCB'nin çökmesinin ardından Varşova Paktı'na bağlı olmayan tam tersine Pakt'a karşı çıkarak SSCB'yi de emperyalist bir devlet olarak gören Yugoslavya üzerine yoğunlaştı. Bugün Türkiye'de Büyükelçilik görevleri yapan Edelman ve Jeffrey gibi isimler ile ABD dış politikasına kumanda eden Holbrooke Yugoslavya'nın parçalanma sürecinde Hırvatistan, Bosna ve Kosova'da aktif görevler üstlendiler.
    Yugoslavya, Tito'nun deyimiyle "Ancak bağımsız olursa yaşayabilecek" bir ülkeydi ve Tito bu sözü 1961 yılında Belgrad'da toplanan Bağlantı-sızlar Hareketi toplantısında söylemişti. Gerçekten de Yugoslavya bağımsız duruşu sayesinde SSCB'nin çöküşüyle birlikte yok olan sosyalist rejimler gibi değil, 12 yıl süren direniş ve iç savaşlarla parçalanabilmişti. Bu süreçte bugün Türkiye'de tartışılan polise askeri silah yetkisi verilmesinin ve özelleştirmelerin önemli rolü oldu.

    ÖZELLEŞTİRMELER

    Galeri kahvesi daha çok Türklerin, Türk sosyalistlerin çıktığı bir kahve. Çarşının ortasında bir ara sokak içinde yer alan ve adından da anlaşılacağı gibi aynı zamanda bir resim galerisi olan küçük şirin bir kıraathane. Kahve'de öğrencilik yıllarımda evinde kaldığım Aki (Hakki) amca ve arkadaşlarını buldum. Endişe içindeler ve resim çekilmesini istemiyorlardı. Aki amcaya durumu özetledim. Eskiden sendikacı olan Aki amca Türk televizyonlarını seyrettiğini işçilere yapılan zulümden çok etkilendiğini söyledi. Özelleştirme dediğimde Aki amca Türkçenin güzelliğini kullandı ve özelleştirme kelimesinden özeli çıkar geriye leştirme kalır aslında leşleştirme kalır dedi. Yugoslavya'da özelleştirmelerin rolü büyük olmuş. Tito'nun özyönetim sistemi işçilerin çalıştıkları fabrikaların sahibi olması prensibine dayanıyordu. Ancak Tito'nun ölümüyle birlikte özyönetimcilerin geri dönüş olarak tanımladığı fabrikaların işçi kontrolünden alınıp tamamen devlet kontrolüne verilmesi süreci yaşandı. Bu süreçte fabrikalar devlet eline geçti ve Ante Markovic Yugoslavya'nın en önemli fabrikalarını, Slovenya'daki beyaz eşya devi Gorenje'yi, Makedonya'nın dev demir çelik fabrikası Jelezara'yı yabancı ortaklıklara açtı. Markovic açıkça pazar ekonomisine geçildiğini ilan ediyor ve fabrikalarda çalışan isçilerin sayısının ihtiyacın fazlası olduğunu öne sürüyordu. Markovic yönetimi 1985'ten sonra sendikaların bütün direnişine rağmen isçileri işten çıkarmaya ve devlet eline geçen fabrikaları özel sektöre açmaya başladı. Bu süreçte isçilere maaşlarının yarısı karşılığında çeşitli kamu kuruluşlarında çalışma hakkı verildi.

    SENDİKALAR BÖLÜNDÜ

    Tabi isçilere yapılan teklif hemen reddedildi. Tito döneminde çalıştıkları fabrikaların sahibi olan işçiler bir anda yük olarak görülmeye başlandı. Grevler sürecine girildi. Tam bu noktada grevlerin neden başarıya ulaşmadığı sorusu gündeme geliyor. Yugoslavya'daki işçi hareke ti yıllar boyunca sürdü ancak hareketin etkisini kırma görevi Almanya ve ABD'nin elindeydi. Makedonya'daki bira fabrikası Pivara'yı satın alan Coca Cola kendine yakın bir sendika kurup, demokratik yapılanma adı altında etnik ayrımcılığı kışkırttı. Sendika içinde Makedon ve Arnavut isçiler bölgelerine göre ayrıldı. Almanya'da ise Gencher yönetimi Hırvat ve Sloven isçi önderlerini Almanya'ya davet ederek Sırp ve Boşnak isçilerden ayrı örgütlenmeleri gerektiği yönünde propaganda yaptı. Propagandanın temelinde Hırvatistan ve Slovenya'nın Yugoslavya sanayisinin merkezi olduğu ve iş yükünün esas olarak bu bölgelerde yasayan isçilerin üzerinde bulunduğu tezi vardı. Kısa zamanda sendikalar etnik temelli bölünmeler yaşadı ve işçi mücadelesinde kakofoni dönemine geçildi.

    YUGOSLAV HALK ORDUSU BİTİNCE

    Yugoslavya'da en dikkat çeken ve en acı veren sivil ölümleri ve sistemli katliamlardı. Bu katliamların sorumluları hâlâ bulunamıyor. Bosnalı Sırp Karadzic yıllar sonra yakalandı ama esas katil Mladic hâlâ ortada yok. Ancak bu ikisinin de ötesinde bir katil var ki onun yaptıkları ve yaptıklarını yaparken yaşadığı süreç tüyler ürpertiyor. Babası bir polis olan ve kendisi de polis içinde gizli görevler alan Jelko Raznatovic ya da bilinen adıyla Arkan'dan bahsedeceğiz. Arkan Kızılyıldız takımının stadyumunun yanında pastane işleten ama esas görevi polislik olan genç bir Sırp. Kısa zamanda derin bağlantılar kurarak Yugoslavya'nın en vahşi paramiliter grubu olan Tigri'yi (Kaplanlar) kurdu. Bu grup iki kesimden oluşuyordu, polis ve fanatik Kızılyıldız taraftarları. Yugoslavya parçalanma sürecini yaşarken ilk büyük çatışmalar Sırplar ve Hırvatlar arasında yaşanmıştı. İlk dönemde bir albay olan Nebojsa Pavkovic ile eski bir asker ve ülkenin en önemli gazetesinin strateji yazarı olan Bosko Perosovic bir savunma doktrini hazırlamıştı.

    Sosyalist bir devlet olan Yugoslavya'nın Ordusu da Jugoslavenska Narodna Armija yani Yugoslav Halk Ordusu adını taşıyordu. Buna bağlı olarak Pavkovic-Perosovic ikilisi halka dayalı bir savunma planı hazırlamış ve halkı örgütleyen bir sistem üzerinde çalışmaya başlamıştı. Ancak Milosevic yönetimi onların sisteminden çok Sırp milliyetçisi Vojislav Sesel'le anlaşarak paramiliter kontrterör ekipleri oluşturmayı tercih etmişti. Perosovic bir süre sonra öldürüldü. Paramiliter güçler kuvvetlendi. Bu güçler özellikle polis içinde örgütlendiler. Tam bu noktada Arkan ismi parladı. Arkan tam aranan adamdı. Yugoslav toplum polisi ve terörle mücadele birimi içinde önemli bağlantıları vardı üstelik Kızılyıldız taraftarlarını kontrolü altında tutabiliyordu.

    İLK BÜYÜK EYLEMİ MAÇ

    Arkan ilk büyük eylemini Hırvatistan'daki Dinamo Zagreb- Kızılyıldız maçında yaptı. Maça tribün lideri olarak giden Arkan'ın taraftar grubu arasında silahlı kişiler de vardı. Bu kişiler polisle olan sıkı bağlantı sayesinde stada rahatça girmişti. Maçın bir bölümünde Kızılyıldız taraftarları Dinamo taraftarlarına saldırdı. Polis de kendi evinde olan Dinamo taraftarlarını hedef aldı. Bu maç bölünmenin miladi olarak kabul ediliyor. Çünkü Sırp-Hırvat gerilimi ilk kez ete kemiğe bürünüyordu ve faşist Arkan doğuyordu. Arkan kısa zamanda güçlendi. Hırvatlarla savaştı ama esas katliamlarını Bosna ve Kosova'da yaptı. Arkan Sırp polisinin gizli lideri gibi çalışıyordu.

    POLİSE ASKERİ SİLAH YETKİSİ

    O dönemde polise askeri silah alma yetkisi verildi. ABD ve İsrail bolca silah sağladı. Bu silahlar kısa zamanda Sırp toplum polisi ve terörle mücadele polis birimlerinin eline geçti. Arkan ve ekibi açıkça Gladyo bağlantılı operasyonlarla Yugoslavya'nın en güçlü grubu oldu. ABD bir yandan Arkan'ı silahla beslerken zulüm altındaki Boşnak ve Arnavutları da kışkırttı. Arkan'ın vahşi katliamları bitene kadar ABD ve batı olayları seyretmekle yetindi. Ta ki Arkan Yugoslav Askeri İstihbaratı tarafından kendi oteli önünde sol gözünden vurularak öldürülene dek. Arkan öldü ama paramiliter güçler özellikle silahlanan polis birimlerinde örgütlenerek Yugoslavya'nın parçalanmasında en önemli rolü oynadı.

    Teoman ALİLİ - 3 Ocak 2010 - Aydınlık Türkiye Dergisi


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Polise Silah Yetkisi Yugoslavya'yı Parçaladı

          Kategori: Dünya'dan Güncel Haberler

          Konuyu Baslatan: Türk Milliyetçisi

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1665


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş