Sabırla okunası bir günlük, tebessümlerinize manî olamayacaksınız- 8 Temmuz İşte Türkiye'deyim; bölge sorumlusu Tommy arkadaşla havaalanından kalacağımız eve giderken hayli uyarıcı bilgiler aldım; "Hemen başlama, biraz sağını solunu tanımalısın; Türkler acayip bir millettir" filan diye bir şeyler söyledi, ama aldırış etmedim. Bir dakika bile zayi edilmemeli; görev kutsal, görev ağır.

Bu konu 1196 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Hristiyan misyonerin Türkiye günlüğü 1196 Reviews

    Konuyu değerlendir: Hristiyan misyonerin Türkiye günlüğü

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1196 kez incelendi.

  1. #1
    Vuslata Hasret - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    12.10.2009
    Mesajlar
    8.961
    Konular
    4260
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    755
    @Vuslata Hasret

    Standart Hristiyan misyonerin Türkiye günlüğü

    Sabırla okunası bir günlük, tebessümlerinize manî olamayacaksınız-

    8 Temmuz

    İşte Türkiye'deyim; bölge sorumlusu Tommy arkadaşla havaalanından
    kalacağımız eve giderken hayli uyarıcı bilgiler aldım;

    "Hemen başlama, biraz sağını solunu tanımalısın; Türkler acayip bir
    millettir" filan diye bir şeyler söyledi, ama aldırış etmedim. Bir dakika
    bile zayi edilmemeli; görev kutsal, görev ağır.


    9 Temmuz



    Tommy'nin yanıldığı açık; bugün ilk tebliğimi yaptım bile.Adam parkta
    öylece oturuyordu.Söylediğim her şeyi gülümseyip başıyla tasdik ederek
    saatlerce dinlerken ruhumun göklere değdiğini hissetmiştim. Bizi seyreden
    simitçi, sonradan o adamın sağır olduğunu söyleyince biraz moralim bozuldu

    ama olur öyle şeyler.daha yolun başındayım


    11 Temmuz

    Üçüncü gün; Tommy hâlâ "erken henüz" diye ısrar ediyor.Mânâsız bir ısrar
    bu; kurtulması gereken o kadar çok ruh var ki burada.Çorap almaya inmiştim
    semt pazarına. Nasıl oldu anlamadım ama eve dönerken artık benim altılı
    çelik tencere takımım vardı.

    Önemli değil, tencere gerekli bir araç nasıl olsa.

    Tencereci arkadaşa müjdeyi tebliğ ettim."Ayıpsın abi, Hazreti İsâ' ya can
    fedâ." dedi, ben ağladım.

    Söz verdi, pazar toplantılarına gelecek; hatta bana bir adres bile verdi.O
    adrese gidersem bir sürü insanı misyona katabilirmişim.


    21 Temmuz

    Tommy hâlâ "gitme, bak karışmam" diyor; işte bu aşırı ihtiyatkârlık
    yüzünden buralarda İsa'nın
    mesajı yeterince bilinmiyor zaten. Gittim;
    şehrin kenarında kalabalık bir mahallede bir apartmanın altıncı katına
    çıktım. İçeride bir hayli erkek vardı; beni içeri aldılar, mobilyasız bir
    salona geçtik. Çay getirdiler; hatır sordular. Tam lâfa başlarken biri
    parmağıyla "sus" işareti yaptı. İçeriden yaşlıca bir adam çıkıp salona
    gelince herkes gibi ben de ayağa kalktım. Sonra adam konuşmaya, bir nevi
    vaaz vermeye başladı. Şöyle bir dinledim; eh fena şeyler değil.
    Toplantıdan sonra herkes birbirine sarıldı, yeniden çay ikram edildi.
    Burayı sevdim, yarın da geleceğim.


    2 Ağustos

    Yine aynı şeyler oldu; bir ara fırsat bulup salondaki arkadaşları misyona
    kazandırayım dedim. Tam "İsa" demiştim ki, ihtiyar vaiz "İsa dedin de
    aklıma geldi." deyip çok tatlı bir bahis açtı. Öyle
    güzel anlatıyor ki
    başladım ağlamaya. Zor teselli ettiler; sonra ortaya sofra geldi. Yemek
    yedik. Kuşbaşılı pilav nefisti; hele cacık!


    12 Ağustos

    Tommy beni tesbihle oynarken yakaladı. "Nereden buldun" diye sıkıştırıyor.
    "Dükkanın birinden aldım." dedim. Tesbih bana iyi geliyor, meditasyon
    yerine geçiyor. Bir tane de Tommy'e mi alsam?


    6 Eylül

    Bugün hep birlikte camiye gittik. "Bakayım" dedim burada neler yapıyorlar,
    nasıl ibadet ediyorlar. Mecit diye bir temiz yüzlü arkadaşım var
    cemaatten. Bana abdest almayı öğretti caminin avlusunda. Tuvaletleri pek
    temiz değil ama abdest çok güzel bir olay. Fırsatını kolluyorum; bunların
    hepsini Protestan etmezsem bana da Mahmut demesinler!


    16 Eylül

    "Nereden
    çıktı bu Mahmut?!" diye çıldırdı Tommy. "Kod adım" dedim.
    Anlamadı. Anlamaz tabii. Ben ne yaptığımı biliyorum. Şimdilik sesimi
    çıkarmıyor, toplantılara muntazaman devam ediyorum; ezan okununca "Hadi
    camiye gidelim, Mahmut." diyorlar, gidiyorum. "Neler okuyorsunuz fısır
    fısır?" diye sordum. Öğrettiler. Fatiha çok güzel bir sûre. Tommy'e de
    öğretmeliyim.


    1 Ekim

    Tommy beni evden atmaya kalkıştı dün. "Seni kandırıyorlar,
    Müslüman yapacaklar enayi." diye çıkıştı. İtiraz ettim, "Ben bunların
    içyüzünü öğrenmeye çalışıyorum Pastör Tommy" dedim.

    "Sırlarını öğrendiğim an, bunları sürü halinde önüme katıp Sarayburnu'
    ndan denize sokup cümlesini birden çatır çatır vaftiz etmezsem bana da
    Mahmut demesinler." dedim. "Çık dışarı aptal." diye kovdu beni. Misyondan

    gelen aylığımı da kesti. Vermezse vermesin, cemaatteki arkadaşlar
    aralarında para toplayıp verdiler. Geceyi ucuz bir otelde geçirdim.

    Bugün Mecit'in evine taşınıyorum.

    Az kaldı, az.. Dayan, oğlum Mahmut!


    6 Kasım

    Mecit benim için istihareye yatmış; "Yeşil gördüm, Mahmut." dedi, "Nurlar
    içindeydin, hidâyet nasip oldu sana, ne mutlu." dedi. Tabii, aldırış
    etmiyorum, fakat hoşuma gitmedi de değil.


    9 Kasım

    Bugünlerde cemaate İngilizce dersleri vermeye başladım; sabah namazını
    topluca edâ ettikten sonra kuşluk vaktine kadar ders veriyorum. Kuşlukla
    öğle arasında tefsir dersleri yapıyoruz.Beni artık iyice kendilerinden
    zannediyorlar.


    21 Kasım

    Yeni damat olduğum için dört günden
    beri günlük yazamadım. Mecit'in
    teyzesinin kızı Sabiha ile nikahlandık dün. Nikâhımızı Saadettin Hoca
    kıydı sağ olsun.Sünnet dediğin ise sinek ısırığı gibi bir şey zaten,
    çabucak geçti. Bu sabah yolda Tommy ile karşılaştık. "Kiliseye yazdım,
    seni defterden sildiler." dedi. Güldüm, hâlâ o bayatlamış misyoner kafası
    işte. Benim din değiştirdiğimi sanıyor, gerzek. Halbuki ben...


    28 Kasım

    Ne kadar üzgünüm. Mecit, "Nasip değilmiş, seneye gidersin" diyor. Hac
    kayıtları kapanmışmış. İstesem ecnebi pasaportumla Mısır üzerindenvize
    alır giderim, ama ben olayı içeriden, herkesle bütün mü'minlerle birlikte yaşamak istiyorum oysaki.


    19 Aralık

    Öğleden sonra yayıncımla sözlü anlaşma yaptık; ilk eserim iki ay sonra
    çıkıyor:"İslâm'ın selefî
    boyutlarına dinamik bakışlar".Yayıncım, "Fiyatı
    iki lira yaparsak üç yüz bin satarız." diyor. "HAMD OLSUN"




    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Hristiyan misyonerin Türkiye günlüğü

          Kategori: Komik Yazılar Ve Fıkralar

          Konuyu Baslatan: Vuslata Hasret

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1196

    Ezan Oldum Dinmedim.Bayrak Oldum İnmedim. Şehit Oldum Ölmedim.Adım Müslüman Soyadım Türk Benim

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş