Aşk!” dedi içinden.Bu içerden gelen ses kendi sesi miydi,kalbininki miydi yoksa onun sesi miydi o an anlayamayacak kadar kafası karışıktı.Hem garip biçimde mutlu hem de bir o kadar hüzünlü olmak iyi gelmedi aslında ama iyi geliyormuş numarası yapmak zorundaydı.Neticede “Aşk!” demişti ismi lazım değil birisi içeriden… Yemekler yenildi,içildi,konuşuldu günlerce.Hayatında duyduğu en güzel kokuyu duydu birisi,gördüğü en güzel gözlerdi birinin,terk etmemek üzerine yeminler edildi.Hasret

Bu konu 1841 kez görüntülendi 1 yorum aldı ...
anlamsız gidiş hikayeleri 1841 Reviews

    Konuyu değerlendir: anlamsız gidiş hikayeleri

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1841 kez incelendi.

  1. #1
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart anlamsız gidiş hikayeleri

    Aşk!” dedi içinden.Bu içerden gelen ses kendi sesi miydi,kalbininki miydi yoksa onun sesi miydi o an anlayamayacak kadar kafası karışıktı.Hem garip biçimde mutlu hem de bir o kadar hüzünlü olmak iyi gelmedi aslında ama iyi geliyormuş numarası yapmak zorundaydı.Neticede “Aşk!” demişti ismi lazım değil birisi içeriden…



    Yemekler yenildi,içildi,konuşuldu günlerce.Hayatında duyduğu en güzel kokuyu duydu birisi,gördüğü en güzel gözlerdi birinin,terk etmemek üzerine yeminler edildi.Hasret kalındı iki günde özlenene.Telefon yeni bir uzuv haline geldi,mesaj yazmak sanki büyük bir karikatürdeki karakterlerin konuşma baloncuklarıydı.Her şey hem gıcır gıcır bir yenilik içinde,hem de kendi halinde bir rutindeydi.En ufak öksürük sanki kanser tedavisi gören birinin muzdarip olduğu ilgi ve sorgulama ile gideriliyor,üç dakika telefona cevap verilmemesi otuz tane ayrılık şarkısı dinlenerek dillendiriliyordu.”Aşk!” demişti ya ismi lazım birileri içeriden…Racon buydu!



    Sonra yatak faslına geçildi.Fısıltılar,egzotik içkiler ya da sıradan ucuz biralarla bahaneler yaratıldı.Hatta bir mum yakıldı,tütsülendi çöpten evler…Duvarlar ahenkle dans eden loş ışıklara boyandı.İlla ki geceydi.Saat ikiye,üçe geliyordu.Aslında bu iş bir çırpıda da halledilebilirdi ama hani aşk ya konuşulmalı,paylaşılmalı ve neticede fısıldanılmalıydı.Yoksa abes kaçar hakir görülürdü herkesin önünde mevcut uzuvlar.Aman allahım,buna nasıl dayanılırdı ki?Haliyle birkaç kadeh bir şeyler içilmeli,acemice makarna falan bir şeyler pişirilmeli ve gülümsenmeliydi.Hani birilerini bir şeylere ikna ederkenki riyakar surat ifadesi gibi sürekli gülümsenmeliydi.Yoksa korkardı karşıdaki.Oysa şiddetli bir şeydi sevişmek.Kavga edilip sevişilebilirdi.Avaz avaz bağırıp ardından dayak atılır gibi hırsla sevişilebilirdi.Ama gerçek değildi.Gerçeği bu kadar sevimli olamazdı.”Sex!” diyordu ya içeriden tanıdık sesli birileri…Hayret isteği ne de çabuk değişmişti.Ben mi yanlış anladımdı yoksa? “Aşk” mı dediydi az önce? Her neyse! Rast gele…



    Aşk dendi,sex geçildi..Şimdi sırada ne vardı hakikaten? Ne yapardı normal insanlar şimdi? Evlenmeli miydi? Çoluk çocuk,torun torba mı? Geç onu bir kalemde…Ha şimdi “Ayrılık!” diyor içeriden birileri.Ses yabancı olsa da tınısı aynı…O munislik ve şeker görünmeye çalışan ses değil sanki ama, aynı ses! Acilen bir bahane yaratılmalı ve gidilmeli.Gözünün üstünde kaşın var desem fazla kaçar değil mi? Güzel sevişemedin desem olmaz…Ne desek? “Duygularımdan emin değilim aslında biraz düşünsek mi? ” Bak bu oldu işte…Eğer yeterli gelmezse üstüne bir de: “Ayrı dünyaların insanları mıyız ne? Kadınlar Venüsten,Erkekler Marstan,diğerleri kim bilir nereden; bilinmedik menşeilerden…” şeklinde başlayan “Eh bu da böyle bitti napalım canım dost kalırız…” diyerek biten cümleler kullandın mı,tamamdır.



    Şimdi muhasebe zamanı:Elde ne var? Bir yerlerde yenen envai çeşit yemekler,şarap,bira ve türevleri,mum ışığı gibi sahte ortam ayartıcıları,gülümsemeler en sahtesinden,üç sevişme,iki sarılma,ses tonu sürekli değişen ayrı ya da aynı sesler,giden biri,kalan biri,bir ayrılık…İyi.Çok iyi.İyi ki ortaokulda muhasebe dersi görmüşüm.Girdiler çıktılara eşitse bu şirket yürür.Yürü be oğlum harikayız!



    Değiliz! Yıpranmışlığının doruğundaki beden ve duygularla ben ve oğlum dediğim her kimse harika değiliz.Tam anlamıyla berbatız.Gün geçtikçe sahteleşen,artık hangi maskesini taktığını unutmuş bir suratla,bilmem kaçıncı kez ellenmiş dokunulmuş,tükürüğe bulanmış bir bedenle tam anlamıyla berbatız! Ne mum ışığı boyar egzotik egzotik beni tekrar,ne şarap arındırır Dionysos kutsayıp şarabı ben baştan aşağı dökünsem de…Artık arınılmaz bir noktada aslında ermişlik mertebesinde tek başıma oturmaya müebbetliyim.Ruhunun dönüştüğü sokak kadını modundaki tükenmişliğin esaretinde,kanadı kırık bir martının üstüne oturup geçtin gittin sen…Martı; artık tek kanatlı bir martı.Uçamasa da,hala martı…Bir kanadı kırıldı yalnızca…Tek kanatla uçmaya da mutasyonlanır nasılsa!

    Ya sen? Sen hala insan mısın odalarında sakladığın binlerce “kırık kanat” koleksiyonunla?


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: anlamsız gidiş hikayeleri

          Kategori: Aşk Hikayeler

          Konuyu Baslatan: Emine

          Cevaplar: 1

          Görüntüleme: 1841


  2. #2
    Azerigüzeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    07.12.2009
    Mesajlar
    558
    Konular
    69
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    100
    @Azerigüzeli

    Standart

    emeğine ve yüreğine sağlık cnm

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş