Vakit kaçtır tam olarak bilmiyorum… Sadece diz çöktüm alfabenin önüne.. Ben nakkaş, sen motif… Seni bana yâr eyledim gül(e)can… Çek ellerini gökyüzünden.. Bulutların sırtındaki yükleri omuzlarına boşaltmasına izin ver. Kirpiklerinle örtme bulutları.. Mutluluk yağıyor gül(e)can mutluluk.. Şerha şerha yarılsın toprak her yağmur taneleriyle… Bozkırlarım yeşersin gözlerindeki umut sağanağında.

Bu konu 3333 kez görüntülendi 9 yorum aldı ...
Çek Ellerini Gökyüzünden Gül(e)can... 3333 Reviews

    Konuyu değerlendir: Çek Ellerini Gökyüzünden Gül(e)can...

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 3333 kez incelendi.

  1. #1
    Apancene - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    04.08.2008
    Mesajlar
    4.254
    Konular
    278
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    714
    @Apancene

    Standart Çek Ellerini Gökyüzünden Gül(e)can...

    Vakit kaçtır tam olarak bilmiyorum…
    Sadece diz çöktüm alfabenin önüne..
    Ben nakkaş, sen motif…
    Seni bana yâr eyledim gül(e)can…
    Çek ellerini gökyüzünden..
    Bulutların sırtındaki yükleri omuzlarına boşaltmasına izin ver.
    Kirpiklerinle örtme bulutları..
    Mutluluk yağıyor gül(e)can mutluluk..
    Şerha şerha yarılsın toprak her yağmur taneleriyle…
    Bozkırlarım yeşersin gözlerindeki umut sağanağında.
    Susuzluğuma merhem olsun ıslak saçların..
    Bırak yağsın dal dal umut…Bırak açabildiği kadar açsın Elif nâr bahçesinde..
    Şaşkın şaşkın bakma bana.
    Eteğine doldur yağmurları..
    Sonra da ayıkla bulutlardan yağmuru..
    Göreceksin ki; avuçlarında sana kalanlar gül taneleri olacaktır..
    Hani bir söz vardır ya; gül verenin elinde gül kalır..
    Sus şimdi..
    Zaman sükut zamanı.
    Yüreğini sıvazla “ vâv “ ile..
    Sonra da gülümse “ elif “ bereketiyle..
    Gülümse ki; duaya duran gözlerim gül sağanağında gusletsin kendini ..
    “ Sen varsın şimdi “
    Yüzümü buldum yüzünde gül(e)can.
    Sen varsın ya şimdi mutluluk kapıları sonuna kadar açık.
    Dilimde mutluluk türküleri, gözlerimde dans eden binlerce kelebek..
    Her gülüşün bende bin mevsime denk gelirken köprüler kurarım gözlerine..
    Kırlangıç olur uzanırım sana, yol olur vurulurum topuklarına..
    Yolun sonunda sen varsın ya..
    Her yokuş sana kavuşmanın habercisidir..
    Sen varsın ya ekmek başka kokar burnuma..
    Bir başka tatlı gelir bir bardak su dudağıma..
    Saf tutarım mutluluğun her daim farzına.
    Binlerce umut ekerim bozkır toprağına.
    Bu yürekte bir gül yetişti ise bozkırda niye yetişmesin ki umut
    “ Sen varsın şimdi “
    Seni düşünürüm gül(e)can..
    Diz çökerim alfabenin önüne..
    Ben susarım gül(e)can konuşan sensindir gayri..
    Karanlıklar koymaz bana, ölüm bile güzel gelir senli zamana..
    Bir erkek eli ne kadar yatkın olmasa da nakışa, ben bir kalem sadeliğinde yazarım seni “ sana ..
    Unuttum yüzümdeki esir hüznü, kuruttum derinliğini sadece bildiğim yastık altı gözyaşlarımı..
    Kalleşçe gambazlandığım ayrılık sofralarından kalkıp varlığını katık eyledim gönül sofrasında..
    Sen varsın ya gözlerin umudum, sözlerin suyum oldu..
    Ekmeğin bereketine kattım yüzünü..
    Sessizliğime inat topuk seslerine kabarttım yüreğimi.
    Kendimi kendimden sakladığım karanlığa inat yüreğimi serdim aşkın aydınlığına…
    “ Sen varsın şimdi “
    Sırtımı hayata döndüm gül(e)can..
    Yaşayan bedenime kundakladığım yüreğime mutluluk anahtarını verdim..
    Bu yaşıma kadar ezberlemediğim nice türküler ezberlettim dilime..
    Morg sözcülüğüne soyunmuş gözyaşlarıma “ gülüşünü “ giydirdim. Sen varsın ya şimdi büyümeye başladım..
    Belki de hiç büyümemiştim..Seninle emekledim..
    Şimdi de yavaş yavaş hayatı öğreniyor kim bilir belki de sevmeyi yeniden keşfediyorum…
    Dallarına yağan kara inat üşümeyen güller nefes aldıkça,
    Ben ölmem…öle-mem..öl-me-me-li-yim….
    yaşasın Hayat, yaşasın Aşk….
    Senden önce...
    Kör bir ocaktım bacası üzerine yıkılan…
    Senden önce…
    Diz çöktürülüp yalnızlığa yamanan…
    Meğer senden önce küçüktüm..
    Emeklemeye çalışan,
    Çalıştıkça acıyla kalkan….
    Şimdi sen varsın ya…
    Büyüdüm..
    Sonra da yürüdüm..
    Avcumda gül kokusu,
    Bir elimde Elif…
    Bir elimde umut…
    Yürüyorum…..
    Öyle yakıştın ki;
    Menzilim mutluluk…
    Nefesim huzur…
    Adım umut….
    İyi ki varsın gül(e)can….
    İsmail Sarıgene


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Çek Ellerini Gökyüzünden Gül(e)can...

          Kategori: Türkce Şiirler

          Konuyu Baslatan: Apancene

          Cevaplar: 9

          Görüntüleme: 3333

    NE YARDAN, NE ÇAYDAN..!!
    Yeşil çay, siyah çay, Çay dünyanın gürültüsünü unutmak için içilir...



    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

  2. #2
    Apancene - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    04.08.2008
    Mesajlar
    4.254
    Konular
    278
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    714
    @Apancene

    Standart Bir Leyl Rüyası

    Ah yâr.
    Yağmurun yağmadığı şehirler düşlerken sana ben. Yorgun karanfillerin sencil denizlere düşüşü geldi aklıma. Dalgalanmamış bir denize kaç çocuk gözyaşı dökebilir diye sormuştun bana. Cevabını yokluğunda buldum. Ağlayan bir çocuk için kaç deniz dalgalanabilir alemde.
    İşte böyle yâr.
    Kendi kendime sorduğum soruların cevabını yalnızlıktan aldığım günün adıydı aşk belki de. Sözlerin içinden seçilen bir sözdü. Hiç kimseye ve herşeye dair bir hissin sürüncemesi. Vaktin ipliğini hüzne saran annelerin, çocuklarına gözyaşlarından bir mezar kurabilme elemi.
    Aşk her dilde aynı diyorlardı ama aşkın hangi dile mukabil olduğunu kimse bilmiyordu. Şehrin vakanüvistleri kendi usaresinde yatan müessir korkuya biat etmişti. Ve yeise düşen her gönülde bir leyla düşlemesiydi aşk.
    Mecnunca bir çaresizlik gezinirken parmak uçlarında aşksız kentin. Sahraları kırmızı bir alev topunun bergüzârlığıyla yakan İbrahim'lere haramdı aşk. Tahrimen mekruh kılınmıştı kölelik denizinde özgür bir aşkın gemisini yürütmek.
    Ah yâr.
    Yarasaların dahi tersinden göremediği yegâne varlıktı aşk. Dik ve onurluydu. Boyun eğmezdi hiçbir kuvvete. Herkes herşeyi satın alabilirdi. Ama pazarda her akşam satılamayanlar listesinde aşk vardı. Yitik bir ömrün tek hatırasıydı aşk. Müzmin bir ticaretin tek bakiyesi.
    Sana ellerimle gökyüzüne fırlattığım yağmurları sunmak isterdim. Toprağa düşmeden daha, damlaları avcunda biriktiren çocukların şarkısını dinletmek.
    Suya yazılan her yazıya adının katrelerini karıştırdım yâr. Bu yüzden adını ebru koydum senin.
    Ah yâr.
    Yeryüzünün bütün kuşları ve bütün hüzünleri adına, sana en kutsal aşkın yeminini vermeye ramak kalmışken. Yarama tuz diye basılan bu sessizliğin alamet-i fârikası nedir. Nedir bana gecenin içinde karanlığı dahi beyazı gösteren sır. Esrârını bilebilseydim avcumdaki güneş çiçeklerinin, gölgelemezdim gönül bahçeni ellerimin yağmuruyla.
    Sana toprağın arasındaki çatlaktan yağmura bakan bir ölünün sözleriyle susuyorum. Konuşsam dilimi mimleyecek yağmur halkaları. Aşktan yanan kalbime buz düşleri üşüşecek. Susmalıyım yâr. Bağıracaksam sana mahşerin on beşinci günü. Susmalıyım.
    Bilirsin yâr.
    Baharı beklemeyen yaprağa konmaz yusufçuk kuşları. Zemherileri göğsünde eritmeden hangi baharın müjdelerini duyabilirsin. İşte şimdi. Kemik sesleri törpülüyor hüznümün kılcal damarlarını. Ve cehenneme bir bilet ısmarladım ben. Aşkı kim kirletirse onun adına kesilecek. Ama sen yâr. Senin adın yâr. Cennet'i kalbeyleyen erguvan kokularına karışır adın.
    Bilesin yâr.
    Gümrâh bir ırmağın son damlasını aşk ile yıkayıp sana akacağım sonsuzluğun dehlizlerinden. Mısra mısra yollarına adanıp hece hece secdene kapanacağım. Bir Leyl rüyası bu yâr. Gözlerimiz kapanınca göreceğiz.
    Unutma yâr.
    Aşk yaşarken ölsede
    Öldükten sonra yine yaşanır


    İbrahim Sâki
    NE YARDAN, NE ÇAYDAN..!!
    Yeşil çay, siyah çay, Çay dünyanın gürültüsünü unutmak için içilir...



    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

  3. #3
    Apancene - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    04.08.2008
    Mesajlar
    4.254
    Konular
    278
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    714
    @Apancene

    Standart YALNIZLIK

    İçimden Yalnızlıkla ilgili yazı yazmak geldi...Yazmak kolay ama bir o kadar da zor. Anlatılacak ne çok şey var içimde dünden kalan ama unutmaya çalıştığım...Yalnızlık.İçimizi en güzel anlarda bile hep sarmadı mı...Yaşadığımız mutluluklar, hüzünler hep bitmedimi? Döktüğümüz gözyaşları niye? Sadece kendimiz için... Biten aşklarda da, biten ömürde de dökülen gözyaşları hep kendimiz için. Çünkü bizi asil korkutan YALNIZLIKTIR... Sevgiyi, özlemi birlikte yaşamak güzeldir...
    Sizin içinize hiç hüzün girdi mi, giripte yüreğinizi üzdü mü...
    Savurdu mu yüreğinizi sereserpe yanlızlığın üstüne...
    Yaşadınız mı en koyu yanlızlıkları... Siz hiç hüzün oldunuz mu...Hiç sebep yokken ağladınız mı geceleri ter içinde...
    Karanlığın denizinde boğularak uyandınız mı? Sessiz sedasız karanlık çöktümü üzerinize akşamüstleri? Sabah olup uyanınca,bir gülen yüz, bir ses karşıladı mı sizi? Gündüzler güzeldir. Gönlünce gezer dolaşırsın...Ya geceleri? Kabustur geceleri yaşamak karabasan gibi çöker üzerinize... İşte o zaman çekilmez olur yalnızlık ve hayat...
    İçinizdeki fırtınaları,dindirmek istersiniz... Sevdiğinizin gözlerinin içine
    bakarak anlamlı bakışlarla anlatmaya çalışırsınız, kaos içinde çırpınan
    kelimeleriniz isyan eder...
    Ondan uzak kaldığınız o işkence dolu günlerde, o uykusuz saatlerde, onu
    düşünürsünüz, yüzünü hayal ettiğiniz zamanlarda hep bu soru hançer gibi saplanır yüreğinize...Neden yalnızım diye...
    Yalnız olduğunuzu ve bedeli ne olursa olsun, onun yanında olmaktan başka bir şey istemediğinizi söylersiniz kendi kendinize...Gidişini düşünmek bile korkutur sizi...Ama sen yalnızlığın pençesindeyken kimbilir kimler bedenin de soluklanır onun.
    Benliğiniz yokluğunda yorulur, darmadağın olursunuz... Tarifi olmayan
    duygularla uyanırsınız her sabah,onun Varlığınla çoğalır yokluğunla
    eksilirsiniz...
    Yaşamın hangi ücra köşesine giderseniz gidin, onsuz olmak size en dayanılmaz acıları, en çekilmez hüzünleri yaşatacaktır ve bunları bile bile yaşamak zorunda kaldığınızı..
    Hatırlamak istemediğiniz anılarınız sanki çok istiyormuşsunuz gibi
    her mutlu anınızda karşına dikiliveriyor...
    Oysa bilirsinizki, kalan değil, gidendir yalnız olan...Bilirsiniz ki giden
    değil kalandır terk eden...


    (LAMİA CANAY)
    NE YARDAN, NE ÇAYDAN..!!
    Yeşil çay, siyah çay, Çay dünyanın gürültüsünü unutmak için içilir...



    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

  4. #4
    Apancene - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    04.08.2008
    Mesajlar
    4.254
    Konular
    278
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    714
    @Apancene

    Standart SuSMaK

    Kelimelerin anlamlarını yitirdiği bir vakitte susmak…
    Kör kuyulara terk edildiğin bir vakitte,
    Haykırışlarını gidenlerin ardı sıra duyuramadığın,
    Karanlık bir gecenin esaretinde kaybolduğun bir anda susmak…
    Kızgın çöllerde su bulamadığın veya bulamayacağını idrak ettiğin vakitte susmak…
    Ufuktaki kızıllığa gark olup ukbanın seherine vardığın bir vakitte susmak…
    Mevsimlerin bir birini aratmadığı
    Yağmurun ıslatmadığı, güneşinse yakmadığı bir vakitte susmak…
    Yıldızların bile kamere meftun olmadığı bir vakitte
    Akarsuların denizlere varmadığı, denizlerin ise okyanuslara koşmadığı bir vakitte susmak…

    Susmak…
    Kalbi fırtınaların dehlizlerinde bir feryada yürüyen hissiyatıma
    La havle çekip susmak…
    Yetimlerin toza bulanmış saçları okşandığında
    Kana bulanmış ellerin tövbeye açıldığında susmak…
    Ya leyl üstümüze karanlığını örttüğünde
    Herkes kendince kendine döndüğünde
    Bir vaveyla kulakları patlatırcasına yükseldiğinde susmak…
    Kâğıda yürüyen kelimelerin,
    Mateme bürünmüş sözcüklerin,
    Dilin mecalsiz ve elin takatsiz kaldığında susmak…
    Hüznün nemli caddelerinde yürürken
    Herkesin seni terk ettiği ama hüznün terk etmediğinde,
    Yalnız kaldığında ve yalnızlığı sevmeye alıştığın da susmak…

    Susmak…
    Gözyaşlarının kelimelerin manalarını yıkadığı bir saatte susmak
    Yürek sevdasının yangınıyla yanmayan bir gönüle sevdayı anlatmadan susmak…
    Gidişlerin hicranına bürünmüş bir sabahın ufkunda
    Elvedaları dilimizden düşürmemek adına susmak…
    Garipliğin sancısının simanda çizildiği bir vakitte susmak…
    Ah ve ofların bahçesinde boy verdiği sitemkâr hanenin önünden geçerken susmak…
    Bakışların manidarlığından sıyrıldığı bir vakitte susmak…
    Gönül kapılarının yüzüne kapandığı ve ikindinin hüznünü yürekte hissettiğinde susmak…
    Gecenin karanlıklar Ummanlarında alabora olduğunda,
    Yunus’a seslenen Rahmani sesi kulaklarında ağırlamak adına susmak…
    Musa’nın Tur-u Sina’daki duasına yürekler çatlatırcasına amin deyip susmak…
    Yusuf’un nefsinin karayeline kapılmadığı ve edep meltemiyle arındığı bir vakitte susmak
    Yakup’un gözler dağlayan hicranına teselli olacak kelimelerinde,
    Yusuf’un kanlı gömleğiyle paramparça olduğu zamanda susmak…

    Susmak…
    Sevgiliye meftun bulutun sevdası karşısında susmak…
    Gafletin elinden Nur_u Dilaranın cemaline savrulan taşların mahcubiyetiyle susmak…
    Hicretle ayrılığa mahkum edilen Mekke’nin hicranına bürünerek susmak…
    En şerefli ağaç olarak bilinen hutbelerin yoldaşının ardın sıra özlemden kuruduğu anda susmak
    Ebu Bekir’in babasını can dostta feda ettiği yarenliğin en yüce mertebesinde,
    Ömer’in sevdasına bürünüp, adaletiyle gönülleri fethettiği, bir vakitte
    Osman’ın edebiyle melekleri bile hayran bıraktığı
    Ali’nin bedeninin küçüklüğüne aldırmadığı, yüreğinin büyüklüğüyle ölüme meydan okuduğu bir vakitte susmak…
    Ensar ve Muhacirin gönüllerindeki muhabbetti simalarındaki akse yansıdığı bir anda susmak…
    Bilal-i Habeşi’nin ALLAH BİRDİR sözüne mazhar olduğun saniyede susmak…
    Ve Sevgilinin ikliminde dolaşan tüm varlıkların dili kelamından dökülenleri duyduğun anda susmak…

    Dildeki savunmaların anlamlarını yitirdiği, uvuzların bir bir dile geldiği bir vakitte susmak…
    Dünyalık kelamların varlığının hiçliğe sürüklediği bir gecede susmak…
    Söylenmemiş cümlelerin dahi tek ve yegane dinleyicisi olan HAKK’ın huzurunda susmak…
    İhlası derinliklerinde saklayan yüreğin konuştuğu bir vakitte
    Günahkar bir dilin haykırışına prangalar vurup susmak…
    Dünya rıhtımından, ukba okyanusuna

    Ilknur Doganay
    NE YARDAN, NE ÇAYDAN..!!
    Yeşil çay, siyah çay, Çay dünyanın gürültüsünü unutmak için içilir...



    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

  5. #5
    Canbazdı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2008
    Mesajlar
    654
    Konular
    24
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    600
    @Canbazdı

    Standart

    bir leyl rüyası..sayın apencene allah herkes gibi senide leylan dan ayırmasın..cok güzel bir paylaşım..teşekkürler

  6. #6
    Apancene - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    04.08.2008
    Mesajlar
    4.254
    Konular
    278
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    714
    @Apancene

    Standart Silemedim Beyaza Boyadım Sadece

    Silemedim, beyaza boyadım sadece....
    Ellerimi teslim ettim klavyenin tuşlarına..Yüreğim, nereye hangi harfi koyarsa; ellerim takipçisi olacak bu yazının..içimden geldi ve asla geriye dönüp değişiklik yapmayacağım..Uzun süredir inime çekilmiştim..yazacak o kadar şey varken bir süre ara vermeyi daha doğru buldu yüreğim. Bir tür feragat anlaşması sanırım.
    Gölgelerin peşinden koşarken, aslımı nerede kaybettiğimi bilmiyorum.Kim bilir, birinin gölgesidir belki; Uçurumun kıyısına itildiğim grileşen anlarım da oldu ama siyaha boyanmadan sıyrılmayı bildim..ve eğer renkler konuştu ise aldım beyaz kalemi elime.. beyaz olmasaydı, anlamların buzlaşan kalıplarının ağır yükünü taşıyamazdım.
    Sevdamı boyadım, çırpınan bir yürek kalmıştı geride, dakikada kaç kere attığını sayamadığım koca bir yürek..üzüntüleri sığdıramadığım günlerin ardında, lekelemeden yaşatmaya çalıştığım yüreğim..
    Öyle yorulmuştu ki son atışların heyecanı vardı.KIYAMADIM.
    Boyadım seni de sevdam bu sana son güzelliğim!.
    Bugüne kadar hiç, alçak kapıların güzelliği tercihim olmadı ki..'Sevdan uğruna kapıları yumruklamaz mısın?diye sormuştun.Gümbürdeyen davul seslerinden bir haber bir sağıra yumruk sesleri ne fayda..Sonra, düşündüm, ben yumrukladıkça alçaldı altın sırmalı kapılar; demir parçasına döndü tokmaklarıyla..
    KIYAMADIM.. Bembeyaz bir fona yerleştirdim bu sevdayı, beyaz kalemlerle üstünden geçtim.Resim mi yaptım, yazı mı yazdım, yoksa yazdığıma mı baktım bilmiyorum;
    tek bildiğim silmeyip sadece beyaza boyadığım.


    alıntı
    NE YARDAN, NE ÇAYDAN..!!
    Yeşil çay, siyah çay, Çay dünyanın gürültüsünü unutmak için içilir...



    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

  7. #7
    Apancene - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    04.08.2008
    Mesajlar
    4.254
    Konular
    278
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    714
    @Apancene

    Standart

    Alıntı canbazdı Rumuzlu Üyeden Alıntı
    bir leyl rüyası..sayın apencene allah herkes gibi senide leylan dan ayırmasın..cok güzel bir paylaşım..teşekkürler
    Teşekkür canbazdı amin hiç kimseyi ayırmasın efenim ilgin ve yorumun için teşk.
    NE YARDAN, NE ÇAYDAN..!!
    Yeşil çay, siyah çay, Çay dünyanın gürültüsünü unutmak için içilir...



    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

  8. #8
    -
    - - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Mısra mısra yollarına adanıp hece hece secdene kapanacağım. Bir Leyl rüyası bu yâr. Gözlerimiz kapanınca göreceğiz.
    Unutma yâr.
    Aşk yaşarken ölsede
    Öldükten sonra yine yaşanır



    Hocam mükemmel satirlar hepside birbirinden güzel ve özeller...
    Emegine saglik...

  9. #9
    Ersoy-Cav - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    03.11.2008
    Mesajlar
    103
    Konular
    69
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    574
    @Ersoy-Cav

    Standart

    of allah kahretsin kahretsin..
    neyse
    sevmek dedikleri iste böyle..

  10. #10
    Azeriyemm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    21.07.2009
    Mesajlar
    73
    Konular
    5
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    538
    @Azeriyemm

    Standart

    benim ilk misafirimdin, bana ilk selam veren yazılarını okudum teşekkür etmek ve mısralarımı taşımak istedim sayfana kabul eder misin

    önce sonbahardım
    yapraklarım döküldü birer birer...

    sonra kış oldum,
    buz kestim, dondu tüm iliklerim..

    ve bahar oldumm,
    coştuuuum, filizler verdim

    şimdi sıcacık yaz gibiyim
    güneş vurmuş yorgun düşen bedenimee...

    sizlerle mutluyum, mutluluklardır beni mutlu eden...




    herşey insanlar için deriz ama insanların iyi ve kötüyü, sıcakla - soğuğu, sevgiyi- sevgisizliği, ölümü -yaşamı, dersi - ibreti, hayatı, hayatın ne getirip ne götürdüğünü, gülmeyi - ağlamayı, verdiklerimizi- aldıklarımızı yani kazanıp - kaybettiklerimizi bilecek daha birçok şeyi kavrayacak kapasitede olmak şartı gerek!

    herbirimiz bir yerlerde hayatın cilvesine kaptırmışız kendimizi, sadece kendimizi ifade edip, kendimiz için yaşıyor gibiyiz, yaşıyoruz ama yaşamayı amaç uğruna değil de araç gibi kullanarak

    menfaat değildir yaşam, yaşam yaşamayı yaşamaya değer seviyeye getirmektir, herşeyi ile onu kabullenmek sevmektir. mücadeledir hayat, savaştır insanın yapması gereken, inattır, çabadır. uğraş vermeden kazanılamaz... altın tepside krallık değildir bizlere sunulan...

    allahın verdiği beden ve akıl gücünü kullanmak şükretmek, yaşananlardan ders almak, aldığımız dersleri beynimize kazımak ve nasıl yaşadığımızı bilmemiz gerekmektedir...

    ne ağlamakla, ne şımarıklıkla, ne kendini yalan dünyanın yalan düzenine kaptırmakla yaşanılamaz... yaşamayı insanca yaşamak gerek... Ece

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş