Anitkabirde Ataturk`un okudugu kitaplar bolumunde camekan icinde bir kitap vardir: KAYIP KITA MU (LIMURYA) J. Churchward isimli taninmis bir ingiliz arastirmacisinin Limurya uzerine yapilan en genis capli arastirmalarini iceren bu kitabi Ataturk niye okumustu? Bir lider, bir asker, Cumhuriyetin kurucusunun tamda devrimleri gerceklestirdigi, biryigin isinin oldugu bir donemde neden Limurya`ya merak sarmisti? Ustelik oyle bir merak sarmis ki, Tahsin Bey i cesitli medeniyetleri arastirmak

Bu konu 2958 kez görüntülendi 10 yorum aldı ...
Kayıp kıta mu (lımurya) 2958 Reviews

    Konuyu değerlendir: Kayıp kıta mu (lımurya)

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2958 kez incelendi.

  1. #1
    Yaver ARANCI - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    25.10.2008
    Mesajlar
    298
    Konular
    108
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    590
    @Yaver ARANCI

    Yeni Kayıp kıta mu (lımurya)

    Anitkabirde Ataturk`un okudugu kitaplar bolumunde camekan icinde bir
    kitap vardir: KAYIP KITA MU (LIMURYA)

    J. Churchward isimli taninmis bir ingiliz arastirmacisinin Limurya uzerine yapilan en genis capli arastirmalarini iceren bu kitabi Ataturk niye okumustu? Bir lider, bir asker, Cumhuriyetin kurucusunun tamda devrimleri gerceklestirdigi, biryigin isinin oldugu bir donemde neden Limurya`ya merak sarmisti? Ustelik oyle bir merak sarmis ki, Tahsin Bey i cesitli medeniyetleri arastirmak uzere Meksikaya konsolos olarak gorevlendiriyor, Tahsin bey buradan Mayalar ve Amerikan halklari uzerine yaptigi arastirmalarin raporlarini gonderiyordu. Boylesine cetin bir arastirmanin amaci neydi?

    Ataturk Turk dil kurumu ve Turk Tarih kurumunu gelistirme asamasinda kendine bir soru sorar: "TURKLER ANADOLU`YA ASYADAN GELMISLERDIR. PEKI AMA ASYA`YA NEREDEN GELDILER?" iste bu soruyla baslayan arastirma Meksikalarda Maya medeniyetini, bulunan bir cok tabletlerin anlami ve Turk dilinin Amerikan dilleriyle ortak yanlarini bulunup arastirilmasina kadar giden bir surec yaratmistir. Tahsin bey Ataturke "Kayip kita mu" kitabindan bahsedince hemen istetir, hemen bir ceviri ekibi olusturulur ve cevrilen sayfalar Ataturke ulastirilir. Bilgiler cok enteresandir ve butun veriler TURKLERIN BIR ZAMANLAR ASYA`YA PASIFIKTE BATAN KAYIP KITA MU`DAN GELDIGINI GOSTERMEKTEDIR.

    Cok gelismis olan Limurya ve insanlari dagildiklari heryere kendi uygarliklarini ve bilgiyi goturmusler, bir cok medeniyetler kurmuslar.

    Arastirmaci yazar Sinan Meydan`in Ataturk ve kayip kita MU isimli arastirma kitabi gercekten cok ilginc belgelerle dolu. (Truva yayinlari)

    Bizim icin onemli olan gercek, Turkiye Cumhuriyetinin kurucusu Ataturk`un onca isin icinde ta 1930 larda, gunumuz sprituellerini dahi yolda birakan boyle bir arastirmaya girmis olmasidir. Bu kitabi okumanizi oneririm. Gunumuzde ozellikle ruhsal konularla ilgilenen insanlar tarafindan da Ataturk gibi bir liderin cok iyi taninmasi gerektigine inaniyorum. O kesinlikle bir isik iscisi, buyuk ongurulere sahip engin bir ruhtu ve anadoluya tesadufen gelmemisti.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Kayıp kıta mu (lımurya)

          Kategori: Mustafa Kemal Atatürk

          Konuyu Baslatan: Yaver ARANCI

          Cevaplar: 10

          Görüntüleme: 2958

    İnsan TEK başına hayal eder, TEK başına acı çeker, TEK Başına Ölür. Henry Frederic Amiel

  2. #2
    -
    - - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Duyarliligin bilgilendirmen icin tebrikler ve tesekkürler...

  3. #3
    -
    - - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Mu Kıtası 70 bin yıl önce batmıstı. Atatürk, Türk halkının Mu kıtasından dünyaya yayılmıs olabilecegini düsünerek bir arastırma baslattı; Meksika’ya elci olarak atanan Tahsin Mayatepek'i, Türkce ile Maya dili benzerliğin araştırılmasıyla görevlendirdi.Fakat Atanin ölümüyle sanirim yarim kalmis arastirma.. Bu kitap o olayi daha yakindan anlatmaktadir. Gercekten iddali bir kitap ve icerik..

    Bu kitapta apacik Atatürkün üstün zekası ve gayreti bizleri bir kez daha hayrete düsürecektir...

  4. #4
    Gonax - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    889
    Konular
    94
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @Gonax

    Standart

    selamun aleyküm

    mu adası ile ilgili birkaç kaynak bende okudum. genel izlenimlerim şu yönde oldu

    kitabın yarısına kadar geldim yada gelmedim. buraya kadar kaynaklar ve anlatımla
    bunun gerçek olduğu izlenimleri uyandırıyor. (gerçek olmadığını söylemiyorum elbette )
    yanlız okunup herşey bittikten sonra biraz düşününce aslında çok sıralı ve doğalmış
    gibi görünen yazı veya belgelerin de aralarında ve hatta belge kaynaklarının
    ne şekilde bulunduklarınıda göz önünde tutunca çokda inandırıcı gelmedi (gerçek
    olduğunuda söylemiyorum).

    bu bir varsayımdır ve hatta mu kıtasının tahmini yok olma zamanından 5 - 10 bin yıl
    sonra bulunan bazı yazıtlar mu adasından bahsederler. fakat yinede biraz detaylı
    düşünerek mitolojinin, efsanelerin nasıl gelştiğinide göz önünde tutarsak 5 yada
    10 bin yıl sonraki bir yazıtın gerçekmi yoksa hayal ürünümü olduğu yönünde
    karar veremeyiz. çünkü belge olarak nitelendirilen esas olarak birkaç taş levhadan
    başka birşey değildir. kağıt üzerindeki belgelerin tamamı bu konuyu araştırmak için
    verilmiş yetkiler ve araştırma görevi için yurt dışından yardımına ihtiyaç duyulan
    kimselerin şahsi görüşleridir.

    ama eğer gerçek ise şu anki teknoloji ve medeniyetimizin dahi çok üzerinde bir kıta bir ülkeden
    bahsediyoruz. dediğim gibi bunlar yine çok büyük bir varsayım.....

    teşekkür ederim.........


    selametle................
    Tutmamışsa Aşkın Mayası, Cezbeylemez Gözlerin Elası
    Hak'ka Yönelmişse Gönül, Yüze Ne Hacet..!




    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


  5. #5
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1047
    @Dygsuz

    Standart

    Varsayımlara prim veriliyor Darvin'in teorisinin yasaklanması bile günlerce medyayı meşgul etti.İnancımız belli,geçmişimiz belli,tarihimiz belli gerisi savsata.Peygamberler tarihini okursanız kimin nereden geldiğini anlayabilirsiniz.

  6. #6
    CiLqiN-GözDé - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    23.01.2009
    Yaş;
    31
    Mesajlar
    2.509
    Konular
    489
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    100
    @CiLqiN-GözDé

    Standart

    p.için tsk emegine saglik
    .






    .




    .






    DoqRuLuquna inanabiLécéqin Ték RoMan,
    Kéndi HayaTınDıR...

  7. #7
    Gonax - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    889
    Konular
    94
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @Gonax

    Standart

    Alıntı Dygsuz Rumuzlu Üyeden Alıntı
    Varsayımlara prim veriliyor Darvin'in teorisinin yasaklanması bile günlerce medyayı meşgul etti.İnancımız belli,geçmişimiz belli,tarihimiz belli gerisi savsata.Peygamberler tarihini okursanız kimin nereden geldiğini anlayabilirsiniz.
    selamun aleyküm

    neyazikki öyle ablam haklısın.

    bi yerde okumuştum. kurbağanın kan yapısı, maymununkinden daha fazla
    insana benziyor...........

    bence ya gerçekler saklanıyor, yada bilim adamları vs. çok çabuk
    karar verip kendi tezlerinin doğru olduğunu söylüyor..........

    varsayımlara pirim verilmediği ile ilgili bir duyum yok...........

    pirim verilmesi çok önemli değil bence kaldıki pirim verilmiyor olsaydı sanıyorum
    burada dahi bu kadar yazılar yazılmazdı.

    söylemek istediğim pirim vermekten biraz daha farklı. yani gerçek olup olmadığı
    şüphe götürür bir olaydır. ama mesela vikipedia dan okuduğuma göre bunlar
    boş işler değil yani halen dahi pek sesi solukları çıkmasa bile bu kıtanın
    gerçek olup olmadığını araştıran ekipler var.

    insallah gerçekleri öğreniriz diyorum. teşekkür ederim...


    selametle.............
    Tutmamışsa Aşkın Mayası, Cezbeylemez Gözlerin Elası
    Hak'ka Yönelmişse Gönül, Yüze Ne Hacet..!




    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


  8. #8
    -
    - - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Bu gerceklerle yüzlesmeye her zaman hazir olmak gereklidir..
    Atatürk 3 yil kadar bir sürede arastirmalarini sürdürmüs ölümünden sonra ise sir gibi saklanmis..
    Atatürk Türklerin orta asyadan önceki vatanlarinin Mu kitasi olabilecegini düsünmeye baslamis...
    Bu her ne kadar celiski gibi gelsede arastirarak kaynakca yüzlesebilir irdeliyebiliriz sentezini yapabiliriz ozaman gerceklerle yüzlesecegimize inaniyorum..
    Ama sonucta varligi bilinen batik bir kita var...
    ATATÜRK’Ü, ONUN bitmis tükenmis denilen İMPARATORLUKtan NASIL BİR HALK, BİR MİLLET Meydana getirdigini (yeniledigini) yalnız ASKERİ DEHASI zekasi ile değil, aslında anlik denebilecek zaman dilimlerinde GELECEK icin, HEPIMIZ icin arastırıp sentezlediği belgelerde elbetteki gercekler mevcuttur sanirim bu belgeler Anitkabirde oldugu söylemini biliyordum...


    Konu - tarafından (10.05.2009 Saat 10:14 ) değiş;tirilmiş;tir.

  9. #9
    Gonax - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    889
    Konular
    94
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @Gonax

    Standart

    selamun aleyküm

    mu kıtasının yeri ile ilgili haritalara bakıldığında, mu ile Ortaasya'nın bir birleri ile
    aralarıdaki mesafe görülür.

    bunu bazı bilim adamları şöyle soruyor. diyarlarki;

    kıtalar tam oluşmamış iken mu kıtası ile orta asya arasında büyük bir deniz vs. okyanus
    vardı. yani tam olarak kıtaların nerelerde olduğu bilinmiyor iken neden orta asya tarafına
    yöneldiler ve bu okyanusu nasıl geçmeyi başardılar.

    yine aynı bilim adamları da şunları söylüyor. diyorlarki;

    mu kıtası kendilerini geliştirmiş, şu anki teknoloji ve bilimle dahi yapılması riskli veya
    imkansız olan beyin ameliyatlarını yapabilecek bir bilgiye ve beceriye sahiptiler...

    kendileri bile kendileriyle çelişki içerisindeler. yani beyin ameliyatı yapacak teknik ve
    teçhizata sahip olacak kadar ileri bir teknolojiye sahip olduklarından bahsederken
    okyanusu nasıl geçtiler gibide bir soru soruyorlar.................

    ve asıl can alıcı noktayıda size söyle anlatayım. bazı kaynaklar mu kıtası ile atlantisi
    aynı kıta olarak anlatır. bazı kaynaklar ise atlantisden daha önce mu kıtası vardı der.
    bazı kaynaklar ise hem atlantisin mu kıtası olduğundan bahsederken hemde ordaki
    insanların dış evrende başka bir gezegende meydana gelen iyiler ve karabüyücüler
    arasındaki savaştan kendi neslini kurtarabilmek için dünyaya getirildiklerinden ve
    epey bir zaman sonra dünyada da iyiler ve karabüyü ile uğraşan kimselerin yine
    savaşmak zorunda kaldıkları için tarih tekerrür eder.

    savaşta bütün herşeyin ve herkesin yok olacağını bilen iyiler tarafı daha önce
    uzaylı olan atalarının yaptığı gibi yine kendi halkından bazı kimseleri bir rivayete göre
    şu anki mısır bazı rivayetlere görede asya taraflarına kaçırırlar ve şavaşta geriye
    kalan herkes ve kıta yok olur gider.

    bu sebeple bu kıtadan kaçmayı başaran halk bilim ve teknolji bakımından en üst
    seviyede kimselerin kurduğu yeni ülke için şu sözler sarfedilir.

    bu ülkenin doğumu çocukluğu ve ergenliği yoktu. bu ülke doğduğu an bilim ve
    teknolji bakımından en üst seviyedeydiler.


    sanıyorum bunlarıda dikkate alıp aradaki çelişkileri görmek gerekir....

    bu okuduğum bir kitapdan aklımda kalanlardı, elbetteki o kitabın yazarı içinde aynı şaibe
    sözkonusudur.

    teşekkür ederim.........


    selametle..................


    not: bazı sebeplerden dolayı kitaplığımı kaybettim. ama buradan şunu söyleyebilirim.
    kitabı bulur isem aynen buraya yazacağım...............
    en kötü ihtilamlle adını ve yazarını veririm ilgilenen arkadaşlar bu kaynağa ulaşabilirler.

    selametle................


    bir cümle daha: bu kitapta Atatürk ve Hitler arasındaki mektuplardanda bahsediliyor.
    hitler bu karabüyü kaynaklarına ulaşmış ve iki yardımcısı ile birlikte kısa zamanda
    onbaşılıktan koca ülkenin başına geçecek ikna kabiliyetini geliştirmiştir

    Atatürk hitlerin ikna kabiliyetinin almanya için sorun olacağını görerek hitlere
    hemen yanındaki iki yardımcısından kurtulmasını ve aklını başına toplaması
    öğüdünü vermiştir. bunu dinlemeyen hitler de kısa zaman sonra Rusya
    faciasını yaşamıştır...........

    selametle..............
    Tutmamışsa Aşkın Mayası, Cezbeylemez Gözlerin Elası
    Hak'ka Yönelmişse Gönül, Yüze Ne Hacet..!




    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


  10. #10
    -
    - - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Efendiler,
    Bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında tarih alanında da bir derinliği vardır. Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh Aleyhisselamın oğlu Yasef'in oğlu olan kişidir." Yeni Aktüel/2-8 ağustos/2005





    Atatürk 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 130. toplantısının birinci oturumunda yaptığı konuşmada Türklerin kökeni hakkında böyle diyordu. Tesadüfi bir konuşma değildi ve onun Türklerin kökenine ilgisinin devamı da gelecekti...
    Atatürk'ün cumhuriyetin ilk yıllarında bu alanda başlattığı araştırmalar, özellikle 1930'ların başında yoğunlaştı. 1930'da Tarih Heyeti'ni oluşturarak Türk Tarihinin Ana Hatları adlı kitabı hazırlattı. 1931'de ise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti'nin kuruluşuna ön ayak oldu ve adı daha sonra Türk Tarih Kurumu olarak değiştirilen cemiyetin çalışma alanını Türk ve Türkiye tarihi olarak belirledi. Kurumun bir yıl sonra gerçekleştirilen ilk genel kurulunda Türk Tarih Tezi kabul edildi.Tez iki ana eksen üzerine oturuyordu; "Türk uygarlığı tarihin en eski uygarlıklarından biridir ve bu uygarlığın kökeni Orta Asya'dır. "

    Bu çalışmaların bir ayağının eksik olduğunu düşünen Atatürk, Türk Dil Kurumu'nu da kurdurarak, ulusçuluğun ana öğelerinden olan dil konusunda da derin bir çalışma başlattı. Onun Türk Tarih Kurumu'nun ikinci Dil Kurultayı'nda yaptığı konuşmada yer alan "Güneş" yaklaşımı, sonradan tanışacağı Mu Efsanesinin Güneş kültü ve kendi tezi Güneş Dil Teorisi'yle doğrudan ilintiliydi.
    Tarih çalışmaları, Türk tarihinin ana kaynaklarını araştırmak, arkeoloji yoluyla yeni bilgiler sağlamak, tarihte ve bugün ırk karakterlerini antropolojik yöntemlerle saptamak gibi noktalar üzerinde şekilleniyordu.
    Tarih ve Dil kurumlarının varlık nedeni de bu temellere yaslanıyordu. Atatürk, uzmanların yabancı meslektaşlarına ihtiyaç duymadan arkeolojik kazılardan çıkacak yazıları inceleyebilmesi ve bu yoldan elde edilecek bilgilerle eski uygarlıkların gerçeğine ulaşmak amacıyla eski dillerin öğrenilmesi için de Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'ni kurdurdu.

    Orta Asya Uygarlıklarının Kökeni

    Türk Tarih Tezi'nde Türklerin kökeninin Orta Asya olduğu resmen dile getiriliyordu. Ama Orta Asya uygarlıklarının kökü neredeydi? Mustafa Kemal bu sorunun yanıtı olabilecek anahtara 1932'de ulaştı. İlkel diller uzmanı ve tarihçi-diplomat Tahsin Mayatepek'in sunduğu ön raporda Güney Amerika uygarlıklarından Maya uygarlığının dil ve kültürleriyle Anadolu ve Orta Asya kültürleri arasındaki benzerliğe dikkat çekiliyordu.

    Mayatepek, bu süreci inceleyip Atatürk’e raporlar halinde iletmesi için 1935’de Meksika’ya maslahatgüzar atandı. Çok geçmeden de arkeolog William Niven’in Meksika’da yaptığı kazılarda bulduğu yaklaşık 15 bin yıl öncesine ait tabletlerin deşifrelerinden ve ardından James Churcward’ın Hindistan’da bulduğu benzer tabletlerin çevrilerinden Atatürk’ü haberdar etti. O da söz konusu yazarların kitaplarının çevrilmesini emretti. Sağlığı yerinde değildi ama, 1937 yılının önemli bir bölümünü geniş bir kurulca gerçekleştirilen bu çeviriler, üzerlerinde notlar alarak incelemekle geçirdi.



    . Kaybolmuş Mu kıtası adlı bölümün 376-395 nolu sayfaları arasında Atatürk’ün okuduğu, altını çizdiği ve yanına notlar aldığı bölümleri incelemek mümkün.

    Atatürk’ün özellikle altını çizip notlar aldığı bölümler insanlığın yaratılışı, 64 milyon nüfuslu bir kıtanın batışı, kıtadan göçler ve özellikle de Orta Asya, Uygurlar ve Türklerle ilgiliydi.
    Mayatepek başlangıçta bu temelden yola çıkıp raporlarında Amerika ve Meksika yerlilerinin dillerindeki Türkçe sözcükleri incelemiş ve yerlilerin kültürel kaynakları ve güneş kültünün dinlerindeki etkilerine yoğunlaşmıştı.




    Ancak 29 şubat 1936 tarihli 7. raporu çarpıcı bir biçimde başlıyor ve şaşırtıcı bilgilerle devam ediyordu.
    “Uygur, Akad, Sümer Türkleri’nin Pasifik Denizi’nde ilk insanların zuhur ettiği Mu’daki büyük medeniyet, dil ve dinlerini cihana yaydıklarına dair yepyeni ve mühim malumatı ihtiva eden rapor: Kuzey Amerika alimlerinden Cononel James Churcward 4 Kıta eserinde dünyada ilk insanların ilk zuhur ve saadet diyarı olarak Tevrat’ta ‘Gan Edn' ve Kuran’da “Cenneti Adn" namı altında zikri geçen ve Pasifik deniz’inde bulunan ‘Mu’ kıtasında ortaya çıktığı ve bu büyük kıtanın 11 bin 500 sene evvel müthiş depremler ve patlamalar neticesinde 24 saatte 64 milyon nüfusuyla denize battığı ve ilk yüksek medeniyetin, dilin ve vahdaniyete dayalı dinin ve fen ilimlerinin Mu kıtasından 70 bin sene önce Maya namıyla çıkarak Asya’da Uygur, Hindistan Naga-Maya, Fırat nehri deltasında Akad, Mezopotamya da Sümer, Kızıldeniz’in batısındaki arazisindeki Mayu ve Etiyopi kıtasında Tamil namlarını almış olan Mu çocukları tarafından bütün cihana yayılmış olduğu vesaire hakkında, şimdiye kadar Doğu’da ve Batı’da yayımlanan kitapların hiçbirinde görmediğim çok derin ve 50 sene süren incelemeler mahsulü malumata tesadüf ettim.”

    Mayatepek Churcward’ın kitabından şunları naklediyordu: “Eski Türklerin ilk vatan ve kökenleri şimdiye kadar bildiğimiz üzere Orta Asya olmayıp, Pasifik Denizi’nde 200 bin sene mevcudiyetten sonra batmış olan Mu kıtası olduğu ve Orta Asya’ya, Mezopotamya’ya, Yukarı ve Aşağı Mısır kıtasına ve Etiyopi’ye Mu kıtasından binlerce sene evvel gelip Mu’daki yüksek kültür ve medeniyetlerini, dil ve dinlerini yaydıkları anlaşılıyor.”

    Raporda Mu’ya ait bazı sembolleri açıklayarak dünyanın dört bir yanına dağılan uygarlıkları da anlatıyordu:

    “1.Kol: Bu kolu Mu’dan ‘Maya’ namıyla çıkarak Asya’nın doğu kıyılarına ayak bastıktan sonra ‘Uygur’ namı alan Mu çocukları teşkil etmektedir.
    2.Kol: Bu kolu teşkil eden Mu çocukları gemilerle ve ‘Maya’ namıyla çıkarak Hindi Çini kıyılarına çıkmışlar ve oradan ‘Burma’ kıtası istikametinden Hindistan’a girerek oralarda, ‘Naga Maya’ namını alıp, bu namda büyük bir imparatorluk vücuda getirmişlerdir ve bu devlet 200 bin sene devam ettikten sonra yok olmuştur. Bu insanların bir kısmı Hindistan'ın batısından gemilerle Basra Körfezi’nin kuzeyinde Fırat Nehri deltasına girerek, bu yerlere ‘Akad’ ve daha kuzeye ilerleyerek bu havaliye de ‘Sümer’ adını vermişler ve kendileri de bu namı almışlardır.”

    Churcward’ın yapıtı kaynak gösterilerek nakledilen bilgiler arasında şu satırlar da yer alıyordu: ”Uygur İmparatorluğu ortadan kalkmadan önce Türk İmparatorluğu’nun mevcut olmadığı ve bu imparatorluğun, Uygur İmparatorluğu’nun yukarıda izah olunan felaketler neticesinde son bulmasından sonra, 10-11 bin sene evvel ortaya çıktığı ve ırktaşlarımız olan Akadlar’la Sümerler’in Orta Asya’dan değil, doğrudan doğruya 70 bin sene evvel Mu kıtasından çıkıp Hindi Çini, Burma, Hindistan yolu ile evvela Fırat deltasına ve müteakiben Mezopotomya arazisine yerleştikleri anlaşılmaktadır.”
    Kaynak:Kültür yayinlari

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş