Iğdır Adının Kaynağı Iğdır'ın adı; 24 Oğuz boyundan 21.sayılan İç-Oğuzlar Üç-Ok koluna mensup Oğuz Han'ın altı oğlundan biri olanCengiz ALP'ın en büyük oğlu olan 'Iğdır Bey' den gelmektedir. Bu boyun ilkbaşbuğ'u Iğdır Bey'dir. Iğdır, kelime olarak 'iyi, büyük, ulu, yiğit başkan vebahadır' gibi anlamlara gelmekdedir. tarihçesi Kars iline bağlı bir ilçe iken, ekonomik,sosyal ve stratejik özellikleri dikkate alınarak, 27.05.1992 tarih ve 3806 sayılı kanunhükmünde kararname ile

Bu konu 1705 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
ıgdır'im 1705 Reviews

    Konuyu değerlendir: ıgdır'im

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1705 kez incelendi.

Konu: ıgdır'im

  1. #1
    DoĞu
    DoĞu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart ıgdır'im

    Iğdır Adının Kaynağı

    Iğdır'ın adı; 24 Oğuz boyundan 21.sayılan İç-Oğuzlar Üç-Ok koluna mensup Oğuz Han'ın altı oğlundan biri olanCengiz ALP'ın en büyük oğlu olan 'Iğdır Bey' den gelmektedir. Bu boyun ilkbaşbuğ'u Iğdır Bey'dir. Iğdır, kelime olarak 'iyi, büyük, ulu, yiğit başkan vebahadır' gibi anlamlara gelmekdedir.

    tarihçesi

    Kars iline bağlı bir ilçe iken, ekonomik,sosyal ve stratejik özellikleri dikkate alınarak, 27.05.1992 tarih ve 3806 sayılı kanunhükmünde kararname ile Türkiye'nin 76. ili olmuştur. Doğu Anadolu Bölgesinindoğusunda yer alan ilimizde, asırlar boyu birçok medeniyetin ve uygarlıkların hükümsürdüğü, bıraktıkları tarihi kalıntılardan anlaşılmaktadır. Günümüze kadar;Urartular, Sakalar, Moğollar, Sasaniler, Selçuklular, Karakoyunlular ve Osmanlıİmparatorluğu'nun kültürleri ilimizde hayat bulmuştur ve izleri hala yansımaktadır.14 Ekim 1920 tarihinde Kazım Karabekir komutasındaki ordumuz tarafından Ermeniişgalinden kurtarılarak anavatan topraklarına katılmıştır. ğdır ile ilgili olarakbugüne kadar yapılan çeşitli arkeolojik ve prehistorik (tarih öncesi) araştırmalar,bölgedeki yerleşmelerin insanlık tarihi kadar eski olduğunu, bölgenin bir çok medeniyete ve uygarlığa beşiklik ettiğini ortaya koymaktadır. Iğdır Ovası'ndabulunan kara obsidiyen taş aletlerle, çakmak taşından yapılmış aletler, mezolitik(yontma taş) devrin bölgede de yaşandığını göstermektedir. Bölgenin ilk yerleşikkavmi, MÖ. 5000-4000 yıllarında Orta Asya'dan geldikleri kabul edilen, bugünkü Azerbaycan, Sürmeli Çukuru ve Doğu Anadolu'da yerleştikleri sanılan HURRİLER'dir.Hurrilerden sonra, MÖ.. 3000-2000 yıllarında MİTANNİLER, ETİLER, ASURLAR,KİMMERLER, MEDLER, PERSLER, SÜMERLER ve SUBAİLER gibi kavimlerin Orta Asya'dan gelerekAğrı Dağı yamaçları, Aras Nehri Havzası ve Doğu Anadolu'da ikamet ettiklerisanılmaktadır. Bölge daha sonra sırasıyla; URARTULAR, İSKİTLER, SELEVKOSLULAR,ARSAKLILAR, SASANİLER, ARAPLAR, BİZANSLILAR, SELÇUKLULAR, MOĞOLLAR, ÇİNGİZLER,İLHANLILAR, CELAYIRLILAR, KARAKOYUNLULAR, AKKOYUNLULAR ve SAFEVİLER' İN elinegeçmiştir.Yavuz Sultan Selim'in 1514'te Çaldıran Savaşı'yla Safevileri yenmesiylebirlikte bölge de Osmanlı idaresine girmiştir. Osmanlıların 1583'te Revan'ı (Erivan)fetihlerinden sonra, bugünkü Iğdır, Tuzluca ve Aralık ilçelerinin idaresi"Aralık Kazası" adıyla Revan Eyaleti'ne bağlanmıştır. İranlılarlayapılan savaşlar sonunda imzalanan 1736 tarihli İstanbul Antlaşmasından sonra 1827'yekadar İRAN idaresinde kalan bölge, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı (93 harbi) sonunda 42yıl Rus işgaline maruz kalmıştır. 1917 Ekim Devriminden, Bolşevik İhtilali sonraiçine düştüğü siyasi bunalımdan kurtulamayan Rusya'nın diğer devletlerleBrest-Litovks muahedesini imzalamasıyla bölge, tekrar Türklere geçmişse de 30 Ekim1918 tarihli Mondros Mütarekesiyle Türk orduları bölgeden çekilince bölge Ermeniler'in mezalimine sahne olmuştur. Nihayet, 14 Kasım 1920'de 15. Kolordu Komutanı KazımKarabekir komutasındaki kahraman Türk ordusunca bozguna uğratılan Ermenilerin ArasNehri'nin kuzeyine püskürtülmesiyle birlikte, Iğdır ve çevresi de kesin olarak Türkiye'nin mukaddes topraklarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Nitekim,Iğdır'da 14 Kasım tarihleri ilin düşman işgalinden kurtarılışının yıldönümü olarak her yıl törenlerle kutlanmaktadır.




    Iğdır halk oyunları, Türk'ünkendisidir. Yöre insanının duygularını, düşüncelerini en içten biçimde sergiler.Bazen bir ordunun atılışını yansıtan sesli bir tablodur. Cihandaki zaferlerimiziaksettiren canlı bir tarihtir. Bazen Türk'ün ölümsüz ruhu için dikilmiş birbağımsızlık anıtıdır. Bazen bir coğrafyadır, yer yüzündeki dağılışımıza,doğal koşullarımıza göre hareket ve ses alır. Çeşitli figürlerle bir destanolmuş, bir deniz kaynayışına ulaşmış, ovada da bir ipek yumuşaklığıylaincelmiştir. Kıskançlığımız onlardadır, yiğitliğimiz onla/dadır,kahramanlığımız onlardadır, neşemiz, sevincirniz onlardadır. Kısaca bütünyaşantımız onlardadır.
    Iğdır' da halk oyunlarının çok büyük birönemi bulunmaktadır. Azerbaycan Türk Halk oyunlarının oynandığı oyunlar, hemenhemen günlük yaşantımızda bize iz bırakan bir olaydan esinlenerekyaratılmıştır.Acı, tatlı, hüzünlü, yiğitlik, savaş bazen de aile içindeyaşanılan olayları mimik ve hareketle canlandırmanın en güzel örnekleridir. Bunedenle oyunlar çok canlı ve incelikle oynandığından izleyenlere büyük bir hazvermektedir.


    Iğdır'ın Göğe Uzanan Eli: Ağrı Dağı
    Evliya Çelebi'nin Türkmen yaylağı ,Marco Polo'nun hiçbir zaman çıkılmayacak bir dağ diye sözünü ettiği AğrıDağı'nın uzaktan mavimsi bir görüntüsü var. Başında kardan beyaz şapkası…Gökyüzüyle, bulutlarla dost Ağrı Dağı… Bir de yavrusu var bu dağınkanatlarının altında: Küçük Ağrı Dağı…
    Ağrı Dağı için, Ararat adı dakullanılır. Ermenice bir kelime olduğu zannıyla tepki de gösterilir. Oysa bu adınErmeni ve Ermenice ile alakası yoktur. Kaynaklarda, daha Ermeniler bu bölgeye gelmedençok önceleri kullanıldığı görülür. Urartu kaynaklarında geçen Ararat adı, Ağrı Dağı çevresi için kullanılan bir yer adıdır. Araratbölgesinin dağı anlamında da kullanılmıştır. Ermeniler bu gerçeği anlayınca,yapmacık olarak sahiplendikleri ve kullandıkları bu adı bırakmış ve AğrıDağı'na Masis dağı demeye başlamışlardır. Oysa "Masis" kelimesi deErmenice değil, Gürcücedir.
    Ağrı Dağı'nın piramit şeklindegökyüzüne doğru dimdik yükseldiğini söyleyen Marco Polo'nun: Bütün yıl,kar eksik olmuyor tepesinde, hep bembeyaz, bulutlu. Dağın etekleri ise yemyeşil, gürotlaklarla çevrili, Türklerin hayvanları otlatması için bulunmaz bir bölge"olarak anlattığı Ağrı Dağı, Türkiye, İran ve Nahçıvan devlet sınırlarınınkesişme noktasına oturmuştur. Görülmeye değer heybeti ile geniş bir alana egemenolduğu için, Iğdır ve Nahçıvan'ın her tarafından, Ağrı ilinin bir çok yerinden,Van'ın, Erzurum'un, Kars'ın, Ermenistan'ın ve İran'ın yüksek yerlerindengörünmektedir.
    Ağrı Dağı'nın kuzeybatı eteklerindeinşâ edilen Surp-Mari / Sürmeli (Karakale), Iğdır Ovasının en büyük ve meşhurşehriymiş… Büyük tufandan sonra kuru toprak üzerine inşa edilen ilk şehrin,Nuh'un oğulları tarafından bu bölgede inşa edildiği inancı hakimdir. Selçuklukaynağı Ahbarü'd-Devleti's-Selçukiyye'de: "Bu kalenin içinde akarsular vebostanlar vardı" denmektedir. 1664 yılında meydana gelen büyük depremde IğdırKalesinin yıkıldığı ve ahalisinin ovaya inerek bugünkü Iğdır şehrinin nüvesinikurduğu ileri sürülmektedir. 1927 tarihli Tahrir Defteri'nde Iğdır adlı nahiyeninvarlığı, bu görüşü desteklemektedir.
    İspanyol Elçisi Ruj Gonzales de Clavijo, 29Mayıs 1404 Perşembe günü öğle üzeri Iğdır/ Sürmeli'ye geldiklerinikaydetmektedir. Büyük tufandan sonra ilk inşa olunan şehrin Surmari (Sürmeli)olduğunu, şehrin kapısı üzerinde kuvvetli kuleleri olan bir kalesinin bulunduğunukalenin iç içe iki kapsının olduğunu ve şehrin giriş kapısından vadi içineinilebildiğini belirtmektedir. 30 Mayıs 1404 Cuma günü Karakale'ye geldiklerini, bukalenin bir kadın tarafından idare edildiğini, kendisinin Timur'a tabi olup ona vergiverdiğinden bahsetmektedir. Eskiden bu kalede şakilerin barındığını, civardan gelipgeçen yolcuları ve kervanları soyarak geçindiklerini, Timur'un bu kaleye hücum ederekkaleyi ele geçirdiğini ve eşkıya reisini idam ederek kalenin idaresini reisinhanımına bıraktığını anlatmaktadır. Timur, kalenin tekrar eşkıya barınağıolmaması için, bütün kapılarını yıktırdığı ve bir daha kapı yapılmamasınıyasakladığı belirtilmektedir. Clavijo, bölge gezilerinde Ağrı dağında yaygınotların bulunduğunu, bunlar arasında bir çok sular (pınarlar) aktığını ve yoldapek çok şehir harabelerine, büyük taşlardan inşa olunmuş evlere rastladıklarını,dağın eteğindeki vadilerde bir takım böceklerden çıkarılan kırmızı boyalarlaipeklilerin boyandığını belirtiyor.
    Kendisine atfedilen dini ve efsanevi özelliğiile meşhur Ağrı Dağı'nın önem ve şöhretini arttıran dini-efsanevi husus, büyüktufandan sonra Hz. Nuh'un gemisinin Ağrı Dağı'nda karaya oturduğu inancıdır. Buözelliği nedeniyle "dinler tarihi" açısından da önemli bir yere sahiptir.Tarih boyunca Ağrı Dağı'nı, Oğuzlar Arkuri (Arkadaki Dağ), Marko Polo(1290 yılında bölgeden geçerken) Akdağ, Katip Çelebi (Ünlü eseriCihannüma'da) Kül-i Argı, Evliya Çelebi (Ünlü eseri Seyahatname'de) Kül-i Argı, Batılılar Ararat, Araplar Cebelü'l Haris, İranlılar Küh-i Nuh, Ermeniler Masis Dağı olarakadlandırmışlardır.
    Yörede, Iğdır'a gidip de Ağrı Dağı'nı görmeden, Türklüğün sembolüKoçbaşlı Mezarları görmeden, Karakale'yi gezmeden, Bozbaşı'nı yemeden gelmeyinderler.







    SOYKIRIM ANITI

    24-26 Nisan 1995
    tarihleriarasında Iğdır'da düzenlenen Tarihi Gerçekler ve
    Ermeniler" konulu Uluslararası Sempozyum'a çeşitli ülkelerden bilim ve
    siyaset adamları katılmıştır.Sempozyuma
    Azerbaycan'dan katılan
    Mimar Prof. Dr. Cafer Gayisi'nin,
    Ermeniler
    tarafındankatledilen Türkler hatırasına hazırladığı anıt projesinin katılanlar tarafındanbeğenilmesi üzerine
    anıt projesinin inşa edilmesinin
    gerekliliği sempozyum sonuçbildirisinde şu şekilde vurgulanmıştır:
    "DoğuAnadolu'da geçmişte kaybettiğimiz bir milyondan fazla şehidimizin aziz hatırasınıgelecek kuşaklara
    aktaracak ve 24 Nisan'ı Katliam
    günü olarak kabul edenlere veonlarcası dünyanın birçok yerinde açılan sözde
    soykırım anıtlarına cevapverecek bir Şehitler Anıtı'nın Iğdır'da
    açılması ve Oba Köyü'nde bir şehitlikdüzenlenmesiz
    kararlaştırılmıştır. Iğdır'da inşa
    edilecek bu anıt; geçmiştekikötü
    günleri ve bizleri düşman eden
    sömürgeci devletleri sürekli aklımızdatutmamızı sağlayacak,
    geleceğimize dostluk, iyi komşuluk ve işbirliği temelindeışık tutacaktır.




    SELÇUKLU KÜMMBETİ
    selçuklu dönemine ait bu tarihi yapıt ığdırdan 15 km uzaklıkta bulunan necefali kadıkışlak köyündedir.


    AZERİ İSAK PAŞA
    İshak Paşa Sarayı, saraydan öte bir külliyedir. İstanbul Topkapı Sarayı'ndan sonra son devirde yapılmış sarayların en ünlüsüdür. IĞDIR il merkezine 50 km uzaklıkta bir dağın yamacındaki tepe üzerine kurulan Saray, Osmanlı İmparatorluğu'nun Lale Devrindeki son büyük anıt yapısıdır. 18. yy. Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden olduğu kadar, sanat tarihi yönünden de değeri büyüktür. Sarayın Harem Dairesi Takkapı kitabesine göre yapılış tarihi Hicri 1199, Miladî 1784'tür.
    Saray, kalelerin özelliğini kaybettiği; ateşli silahların bulunduğu bir çağda yapıldığından, doğu yönündeki tepelere karşı müdafaası zayıftır. Cümle kapısı müdafaa bakımından en zayıf noktasıdır. Cümle kapısı bölümü, İstanbul ve Anadolu'da kurulan saraylarınkinden farksız olup, taş işçiliği ve oymacılığı yönünden muntazamdır.
    AZERİ TÜRKLERİNE özgü tarihi saray örnekleri bugün ülkemizde pek az sayıda kalmıştır. Bunlardan biri de İshak Paşa Sarayı ve Külliyesi'dir.



    IĞDIR HAKKINDA BUNLARI BİLİYORMUYDUNUZ.?



    Güneşin ülkemize ilk ığdırdan doğduğunu...ülkemizin ve avrupanın en yüksek dağının(ağrı dağı)ığdırda olduğunu...türkiyenin en yüksek anıtının(soykırım anıtı)ığdırda olduğunu...ülkemizde iki ülke arasında yapılan tek festivalin (ığdır nahçivan kültür dayanışma festivali)ığdırda olduğunu...dünyada 3 ülkeye sınır ilin sadece ığdır olduğunu fakat bu konumumuzun hiç bir şekilde deyerlendirilmediğini...ağrı dağında nuhun gemisinden kalıntılar olduğunu ığdırın necefali köyünde karakoyunlulardan kalma bir kümbet olduğunu biliyormuydunuz.?


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: ıgdır'im

          Kategori: Türkiyeden Haberler

          Konuyu Baslatan: DoĞu

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1705


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş