Mutlu Olmak İçin Neyiniz Var, Neyiniz Yok? http://img91.imageshack.us/img91/6738/151ii3.gif Bir düşünün; insanlar her sabah değil de senede bir kez doğan bir güneşe sahip olsalardı! O günün doğuşunu görmek için kim bilir ne kadar para ve zaman harcarlardı. Oysa, güneş her gün bizim için hiçbir karşılık beklemeden doğuyor ve bizler bu güzelliğin, bu nimetin değerini sahip olduğumuz pek çok şey gibi görmezden gelerek yaşıyoruz. Kısacası, mutlu olmak için çok şeyimiz var. Sadece

Bu konu 9365 kez görüntülendi 32 yorum aldı ...
Günün Başarı Taktiği [Güncellenecektir] 9365 Reviews

    Konuyu değerlendir: Günün Başarı Taktiği [Güncellenecektir]

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 9365 kez incelendi.

Sayfa 1 Toplam 4 Sayfadan 123 ... Sonuncu
  1. #1
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1048
    @Dygsuz

    Standart Günün Başarı Taktiği [Güncellenecektir]

    Mutlu Olmak İçin Neyiniz Var, Neyiniz Yok?





    Bir düşünün; insanlar her sabah değil de senede bir kez doğan bir güneşe sahip olsalardı! O günün doğuşunu görmek için kim bilir ne kadar para ve zaman harcarlardı. Oysa, güneş her gün bizim için hiçbir karşılık beklemeden doğuyor ve bizler bu güzelliğin, bu nimetin değerini sahip olduğumuz pek çok şey gibi görmezden gelerek yaşıyoruz. Kısacası, mutlu olmak için çok şeyimiz var. Sadece baktığımız noktada bu değerleri görmemiz gerekiyor. Değerlerin farkına varabilmek, mutlu olabilmek için birkaç tavsiyemiz var:

    < Her yeni güne yüzünüzde kocaman bir tebessümle başlayın.
    < Sahip olduğunuz beden ve ruhun sağlıklı olmasının şükrünü yaşayın.
    < Gün boyunca size tebessüm eden insanların farkına varın.
    < Gülümseyenler olmasa bile siz o güzel tebessümünüzle onları şaşırtın.
    < İnsanların çirkin ya da lüzumsuz davranışlarına karşılık vermek yerine onların verebileceği olumsuzluklardan uzak durun.
    < Güzel bakmanın temelinin ‘bağışlamak’ olduğunu unutmayın.
    < Sahip olmadıklarınıza yakınmak yerine, sahip olduklarınızla mutlu olmaya çalışın.
    < Sevginizi ve saygınızı karşılık beklemeden sunun.
    < Ve gününüzü yaşadığınız ya da yaşamayı umduğunuz güzellikleri hayal ederek noktalayın.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Günün Başarı Taktiği [Güncellenecektir]

          Kategori: Psikoloji

          Konuyu Baslatan: Dygsuz

          Cevaplar: 32

          Görüntüleme: 9365


  2. #2
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1048
    @Dygsuz

    Standart

    Oyun Oynamak GÜZELDİR


    Hatta içinizden biri "zaten sana hep bunu yaptılar" diye başlar söylenmeye.
    Peki ya, "GÜZELLİKLERİ BUL" dediğinizde ne olur dersiniz? Neler, bulur size?
    Başka güzellikler diye tekrarlamaya devam edin, siz bile şaşırır kalırsınız...
    Ben hep güzellikleri soruyorum, aldığım cevaplar ise inanılmaz güzel, uyanıp, canlanıyorsunuz. Sorunlar karşısında ilginç çözümler yaratma yeteneğiniz gelişiyor.
    Aklın yolu bir diyenlere yüreğin bin yolunu gösterecek seçenekler sunabiliyorsunuz.
    Dışarıdaki maniplasyonlara karşıda güçlü oluyorsunuz. Her şey çok güzel yada olması gerektiği gibi olmayabilir. Oyunlar gerçeküstü kurgulamalardır...
    Bu kurgulamalar ne kadar çok tekrarlanırsa hayatın gerçekleri olup çıkarlar. Sonuçta, hayat dediğimiz de bir oyun değil mi?
    Benim oyunumun senaryosunda, mizah olmalı, duygu olmalı, bilincin sonsuzluğunda yolculuk olmalı, aklın halleri bazen külahları değişmeli...
    Kendi adınıza iç açıcı şeyler görmekte zorlansanız da, her karşılaştığınız kimseye güzel şeylerden bahsedin onların sahip olduğu güzelliklere ayna tutun. Evren verilene aynı şekilde karşılık verdiği için mutlu ederek, mutlu olma sanatına sahip olursunuz.
    Yolda, durak ta, ofiste birilerini şaşırtacak kadar hoşgörülü olun, anlayışlı olun bakalım ne olacak? Her gün gittiğiniz yolu değiştirin, her zaman fantezi olarak düşlediğiniz bir şey için atılım yapın..
    Sorgulamaksızın "BİR DİLEK TUTUN" Bu dileği yüreğinizden safça ve yoğun bir şekilde geçirin. Ve, dilek balonunuzu evrene salıverin gitsin...
    Er ya da geç, kelebek etkisi gibi görünen enerjinin kuantum fizik gereği neler yaptığına tanık olacaksınız. Enerjiniz pozitifse güzel sürprizlere hazır olun...
    Artık seçim size kalıyor, olumlu-pozitif enerjiyi mi seçersiniz yoksa endişeli-negatif olanı mı?
    Haydi, olumlu-pozitif bir oyunun başrol oyuncusu olalım. Oyunun adını herkes kendi koysun...

    Işığınız bol, yolunuz açık olsun..

  3. #3
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1048
    @Dygsuz

    Standart

    Kendinizi Kefeye Koydunuz Mu?

    İstediğimiz bir şey için herekete geçtiğimizde kaçımız devam edebiliyor ve hedefimize ulaşabiliyoruz? Başarısızlığa uğradığımızda bunun nedenlerini kendimizde de arıyor muyuz? Gelin kendimizi KEFE’ye koyalım. Yani Kuvvetli ve Eksik yanlarımızı tekrar gözden geçirelim, Fırsat’ları ve Engel’leri dikkate alalım.

    Bireyler ve örgütlerin değişimin baskısı altında olduğu gerçeği artık hepimiz için çok açık. hale geldi. Gün geçmesin ki, bir sohbette, iş toplantısında, televizyon programında, müşteri veya tedarikçi ziyaretinde, hatta evde özünde değişimi vurgulayan; “Yapmamız gerekli”, “Şöyle veya böyle olmalı”, “Yan komşular ........ yaptılar” gibi cümleleri duymayalım.


    Kimi zaman bir umudu, gelecekle ilgili hoş bir hayali, bir hedefi içeren, kimi zamanda yine gelecekte başımıza geleceğini hissettiğimiz ve karşılaşmamayı istediğimiz gerçekleri belirten tüm bu cümleler bize tek bir şeyi hatırlatır: değişin, harekete geçin. Hepimiz bu sesi duyuyor veya bu hatırlatmalara maruz kalıyoruz. Ancak üzücü bir gerçek var ki, harekete geçtiğimizde çok azımız devam edebiliyor ve çok azımız istediğimiz hedefe ulaşabiliyoruz. Gelin kendimizi KEFE’ye koyalım. Yani Kuvvetli ve Eksik yanlarımızı tekrar gözden geçirelim, Fırsatları ve Engelleri dikkate alalım.


    Kuvvetli yanlarınızın üzerine odaklanın


    Yeni bir atılıma hazırlanırken kuvvetli yanlarımızın üzerine odaklanmak önemlidir çünkü bize başlamak ve en zor olan ilk hareketleri yapmak için cesaret verir. Bunun için önce kuvvetli olduğumuz alanları bulalım. Nede iyiyiz? Neyi iyi yapıyoruz? Hangi temel yeteneklere sahibiz? Tabii en önemlisi, kuvvetli yanlarımızı hazırlandığımız atılım hamlesinde nasıl kullanırız? Abartmadan, doğru tespit etmeye çalışarak bu sorulara verdiğimiz cevaplar bize cesaret ve başlamak için kuvvet verecektir.


    Eksik yanlarınızı geliştirin


    İş ilanlarına göz attığımızda hep aynı ifadeyi görürüz; “Sektöründe lider bir kuruluş .....”. Peki bu kadar lider varken, izleyiciler kimler? Hiçbir şirket veya hiçbir insan kendini kuvvetsiz hissetmek istemez ve öncelikle kuvvetli yanlarının üzerine yoğunlaşır. Doğrusu da budur, ancak kuvvetli yanlarımıza fazla vurgu yapmak, eksik yanlarımızı gözden kaçırmamıza neden olabilir.


    Dürüstçe, biraz zorlanarak da olsa eksik yanlarımızı bulmak önemlidir. Çünkü bu bizleri hem gereksiz tehlikelere atılmaktan korur, hem de gelişmek için bir fırsat penceresi oluşturur. Eksik yanlarımız hakkında bu bakış açısıyla bakarsak onlarla yüzleşmek ve yüzleştikten sonra netleştirmek daha kolay olur. Kendimize şu soruları soralım; hangi konularda kendime güvenmiyorum? Bu konularda kendime güvenmememin nedenleri nelerdir? Kendime güvenmemem objektif bir değerlendirmenin sonucu mu, yoksa bu benim bakış açımdan mı kaynaklanıyor?


    İnsanların ve şirketlerin zayıflıkları genelde kendi bakış açılarından kaynaklanır. Bir konuda kendinizi eksik hissetmek veya eksik olduğunuzu düşünmek, o konuda başarısız olmayı nerede ise garantiler. Biz Vision Europe’da herkesin düşündüklerini başarma kapasitesine sahip olduğuna inanırız. Yaptığımız danışmanlık hizmetleri ve kişisel koçluk çalışmalarında da bunu kendimize ve muhataplarımıza ispatlarız. Bu nedenle de hep aynı şeyi tavsiye ederiz; kuvvetli olduğunuz alanlar olduğu gibi, zayıf olduğunuz alanlar da olacak. Önemli olan bu alanlarda gelişebileceğinize inanmaktır.


    Fırsatları görmek için bakış açınızı değiştirin


    İş hayatı ve bireysel başarı yolu engellerle olduğu kadar fırsatlarla da doludur. Burada bakış açısı önem kazanır. Eğer fırsatların sizin ayağınıza gelmesini beklerseniz, daha bekleyeceğiniz çok zaman var demektir.


    Beyin neyi ararsa onu bulur. Neyi gündeminizde tutarsanız onla ilgili ip uçları bulursunuz. Hepimiz yaşamışızdır. Yeni bir giysiyi almayı planladığımızda, benzerlerinin insanların üzerinde olduğunu, yeni bir arabaya ilgi duyduğumuzda o arabadan trafikte ne kadar çok olduğunu şaşırarak görürüz. Fırsatlar da böyledir. Eğer siz fırsatları aramaz, etrafınızdaki olayların sizi hedefinize götürmek için yardımcı olup olmayacağını düşünmezseniz, siz farkında olmadan fırsatlar yanınızdan geçip gider.


    Özellikle ayağınız bir şeye takıldığında, işler ters gitmeye başladığında, şikayetler artmaya başladığında bunların etrafında bir yerlerde fırsatlar olduğunu unutmayın. Kalite çalışmalarımızda vurguladığımız ve slogan halinde kullandığımız cümlelerden biri “Her hata, her şikayet bir fırsattır; size yeni şeyler öğretirler.” cümlesidir.


    “NEYİ GÜNDEMİNİZDE TUTARSANIZ ONLA İLGİLİ İPUÇLARI BULURSUNUZ. YENİ BİR GİYSİYİ ALMAYI PLANLADIĞIMIZDA BENZERLERİNİN İNSANLARIN ÜZERİNDE OLDUĞUNU, YENİ BİR ARABAYA İLGİ DUYDUĞUMUZDA O ARABADAN TRAFİKTE NE KADAR ÇOK OLDUĞUNU ŞAŞIRARAK GÖRÜRÜZ. fIRSATLAR DA BÖYLEDİR. EĞER SİZ FIRSATLARI ARAMAZSANIZ SİZ FARKINDA OLMADAN FIRSATLAR YANINIZDAN GEÇİP GİDER.”


    Engelleri nasıl aşacağınıza konsantre olun


    Gitmek istediğiniz yola olduğunuz yerden bakınca birçok engel göreceksiniz. Yürümeye başladığınızda da görmediklerinize takılacaksınız. Tavsiyemizse sadece engelleri görüp başarı yolculuğuna hiç çıkmamak yerine engelleri nasıl aşacağımıza konsantre olmaktır.



    Engeller hayatın bir parçası. Önemli olan yeni atılıma başlarken bunları doğru tespit etmeye çalışmak, öngörü yeteneğinizi geliştirmek ve bunlarla karşılaştığınızda nasıl mücadele edileceği konusunda hazırlıklı olmak. Kendinize şu soruları sorun; ne gibi olaylar beni hedefime ulaşmaktan alıkoyabilir? Bu engeller konusunda bugünden bir şey yapılabilir mi? Bu engellerle karşılaştığımda hangi donanıma sahip olmam gerekir ki aşayım?


    Düşünerek hareket etmek, gelecekle ilgili düşünmek ve bugünden gelecek için adımlar atmak gelişmenin en önemli şartıdır. Ancak bunun için çaba ve sabır gerekir. Kendimizi kefeye koymadan atacağımız adımlar daha sonra önümüze sorun olarak çıkacaktır.

  4. #4
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1048
    @Dygsuz

    Standart

    Televizyonu kapat, hayatı aç!

    TV'nin en büyük zararı, insan beynini en düşük seviyede çalışmaya yönlendirilmesidir. TV beynin "fast food" alışkanlığıdır. J. Canfield'i dinleyin: "Günde televizyon izlemeye ayırdığınız süreden yalnızca bir saati ayıracak olusanız bu yılda 365 saat olur. Bu da bir yılda 2.5 aylık fazladan zaman demektir. Bu sürede neler başarabileceğinizi bir düşünsenize?" Radyo TV kadar sınırlayıcı değildir, çünkü sadece kulağı esir eder, gözünüz ve hayal gücünüz size kalır. Kitap okuduktan sonra beyninizin düşünme kalitesindeki artışa dikkat edin. Her gün en az yarım saat iyi bir kitap okuyun. Başarılı olmak isteyen insanlar kitap okur. Kitaplara girecek işler başarmak isteyenler iki katı kitap okur. Bilgi kalitesi açısından, en yüksekte kitaplar, ondan sonra dergiler, ondan sonra gazeteler, en son TV gelir.

  5. #5
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1048
    @Dygsuz

    Standart

    Ne olursa olsun, başarmaya mecbursan!


    Unvan maçına çıkan bir insan ne yapmalı? Önce içine dönmeli, kendi içinde yürümeli, aynada gözünün içine bakmalı. aklının ve kalbinin onayını almalı. İçine odaklanmışlıktan, insanlara biraz hüzünle bakmalı. Büyük başarı öncesi dalgın ama duru olmalı insan. Zihni bir tür akış halinde çalışmalı. "Benim içim elimden gelenin bir fazlasını yapmaya çalışmaktır" demeli. Albümünde çocukluk resimlerine bakmalı. Şehri tepeden gösteren bir açıdan şehri seyretmeli. Hayata başladığı yeri, geldiği yeri, olmak istediği yeri düşünmeli. İlk büyük başarısında kendisini sonuca götüren iç güçlerini davet etmeli, o ruhu tekrar çağırmalı. Unutmamalı "korku yetersiz hazırlıktan doğar, şans en hazırlıklıya yarar" Ve bu insan eğer tüm bu çabalara rağmen yine de kaybederse, bir türkü tadında yaşamayı bilmeli.

  6. #6
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1048
    @Dygsuz

    Standart

    Çöp Tenekesi ve "Siz"


    "İnanamıyorum! Nasıl bu kadar aptalca bir şey yapabildim?" Bu sözleri söylemek için pek çok fırsatımız olur. Yanmış ekmeği,kağıtlardaki kahve lekesi, çalar saate rağmen uyanmamak, çarpılan ayak parmağı, otoyolda kaçırılan çıkışlar... Arada bir yanlış yapmak insanın doğasında vardır. Kimse mükemmel değildir ve bunu hepimiz gün içinde ispatlarız.Bir dahaki sefere bir başkasının yanlışına gülmeden önce bunu hatırlamaya çalışın. Siz de, ne zaman işe birbirinden farklı çoraplar giyip gideceğinizi bilemezsiniz.
    Şimdi belirteceğim durumu gözünüzde canlandırın ve seçeneklerden birini seçin.

    Sokakta bambaşka şeyler düşünerek yürürken bir çöp
    tenekesine çarpıp devirdiniz. Kapağın altından yola
    neler döküldü?

    1. Hiçbir şey, teneke boştu.

    2. Bir yığın torbalanmamış çöp yola saçıldı.

    3. Elma koçanları, tavuk kemikleri ve başka yemek
    artıkları

    4.Gayet güzel bağlanmıs siyah bir çöp torbası.




    Dikkatsizlikle bir çöp tenekesi devirdiniz,
    atılması için düzgün bir sekilde toplanmış ve üstü
    örtülmüş bir şeyi dünyanın gözleri önüne serdiniz.
    Çöp tenekesinin içinde olduğunu düşündüğünüz şeyler
    sizin dış dünyadan saklamaya çalıştığınız şeylerdir.



    1. Hiçbir şey, teneke boştu:
    Bu cevabi veren kisiler hayatlarını ortaya
    sermeden ya da olduklarından başka görünmeden
    yaşarlar. içleri neyse dışları da odur.
    Çekiciliklerini saf dürüstlüklerine borçludurlar.

    2. Bir yığın torbalanmamış çöp yola saçıldı.
    Tenekenin içinin torbalanmamış çöple dolu oldugunu
    soyleyenlerdenseniz dünyaya karşı açık bir görünüm
    sergileseler de aslında içleri ifade edemedikleri
    duygularla doludur. Bu duyguları sadece genel bir
    sıkıntı olarak hissederler ama eğer düşünürlerse
    gerçekten hissettiklerini söyleyecekleri yerler
    olduğunu fark edeceklerdir.

    3. Elma koçanları, tavuk kemikleri ve baska yemek
    artıklari:
    Bir yığın mutfak artığı hayal edenler iştahlarını
    ve yemege karşı doğal isteklerini bastıran
    kisilerdir. Belki de diyet yapıyorsunuz ya da
    yemekten kısarak para arttırmaya çalışıyorsunuz
    Şartlarınız her ne ise bu sizi etkiliyor. Fazla
    abartmaya gerek yok ve arkadaşlarınızla bir
    restoranda güzel bir gece geçirmek size iyi gelecek.

    4. Gayet güzel bağlanmış siyah bir çöp torbası:
    Gayet guzel baglanmış siyah bir çöp torbası hayal
    etmis olanlarin kendilerini kontrol duygulari cok
    gelişmiştir. Siz zayıflık göstermekten ya da şikayet
    etmekten nefret edersiniz çünkü gururunuz buna izin
    vermez. Ama başkalarının neler hissettiginizi
    bilmesi, zayıflık belirtisi değildir. ipleri biraz
    gevşetin de o çöpler kokmaya basşamadan önce içeriye
    birazcık hava girsin.

  7. #7
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1048
    @Dygsuz

    Standart

    Hayatımı Yeniden Yaşayabilseydim



    Emma Bombeck Avustralya'da kanserden öldü. Ölümünden hemen önce şunları yazdı...


    "Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer;
    Hastayken yatağa girer dinlenirdim. Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim..
    Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım..
    Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim..
    Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim..

    Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer, şömineyi yakmak isteyen birisi olduğunda ona engel olmazdım.. Yerler leke olacak diye korkmazdım.. Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım.. Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım..

    Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim..
    Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum..
    TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim.. Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım..

    Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine, hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde bir canlı yaratmanın ne kadar harika olduğunu fark ederdim.. Bu o kadar nadir bir olay ki.. Mucize gibi bir şey..

    Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla "Önce git ellerini yüzünü yıka" demezdim.. Onlara daha çok "seni seviyorum", ondan da daha çok "özür dilerim" derdim..
    Ama başka bir hayat verilseydi en çok yapacağım şey; her dakikasını değerlendirmek olurdu..

    Dikkatle bak. Gerçekten gör. Yaşa. Vazgeçme.
    Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç..
    Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi..
    Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım..
    Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için Allah'a
    şükredin.. Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor.. Umarım her
    gününüzü değerlendirirsiniz

  8. #8
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1048
    @Dygsuz

    Standart

    Sizin Yolunuzu Sizden Başkası Açamaz

    Hayatta kimin ne kadar yaşayacağı bilinmez şüphesiz. Süresi ne kadar olursa olsun anlamlı yaşamak en güzeli. Hep başarılı ve mutlu kalmak tüm gönüllerin istediği...
    Yaşanılan yıllar anlamlı gelmediğinde yürekle beden geride kalan yıllara, çocukluklarına dönmek için derin ‘ah’lar çekerler.
    Kimisi yaptığı hataları düzeltmek için en başa dönmek ister. Kimisi çocuklar gibi neşeyle dolmak, hayatın tadına tekrar varabilmek için...
    Bazıları da çocukların en güzel özelliklerinden biri olan korkusuz, çelişkilerden uzak yaşamak için çocukluğuna dönmek ister.
    Çocuklukta sorunlar daha bir hafiftir, çözümlenmesi daha bir kolaydır sanki. Çocukluktan çıkıp da yaş ilerledikçe dertler de büyük gelir insanoğluna. Yaşadıkları karşısında kendini güçsüz hisseder. Sorunlarının çözümünde hiç yol alamadığını, karşısındaki duvarları yıkamadığını düşünür.
    Bazen gerçekten gücünün sınırında sınavlara tabidir, bazen de üstesinden kolaylıkla geleceği sınavlara...
    Bedene ve ruha ağır geleceği düşünülen zorluklar kolaylıkla aşılırken bazen çok basit olayların üstesinden gelinemediği görülür. Kişi kendisiyle yapmış olduğu iç savaşta sorunu gözünde öylesine büyük hale getirir ki, çözülmesi çok zor bir hal alır. Sorunun aşılamaz olduğuna kendini şartlandırır.
    Öğrenciliğimi hatırlıyorum da; üniversitede fizikokimya dersini ikinci alışımda vermiştim. Birinci alışımda kitabın yüzüne bile bakmamıştım; çünkü herkes bu sınavı tek seferde kimsenin başaramayacağını, dersin çok zor, öğretmeninin de notunun çok kıt olduğunu söylemişti. Dolayısıyla kendimi önceden şartlandırmıştım başarısız olmaya. Dersi ikinci kez aldığımda, tüm moralimi toplamış, bu sınavı vermem gerektiğine inanarak masanın başına oturduğumda aslında hiç de zor olmadığını görmüştüm.

    Siz ve İstekleriniz Arasındaki Engel
    İşte size sorunlardan önce kendinizi yenmeniz gerektiğini anlatan bir hikaye:
    Bir bilge, bir göletin başında oturmaktadır. Susuzluktan kırılan bir köpeğin devamlı olarak gölete kadar gelip tam su içerken kaçması dikkatini çeker. Köpek susamıştır ama gölete her gelişinde sudaki yansımasını görüp korkar ve suyu içmeden kaçar. Sonunda köpek susuzluğa dayanamayıp kendini gölete atar ve kendi yansımasını görmediği için suyu içer. O anda bilge şöyle düşünür: “Bir insanın istedikleri ile arasındaki en büyük engel, çoğu zaman kendi içinde büyüttüğü korkulardır. İnsan bunları aşarsa, isteklerini elde edebilir.”
    Konuyla ilgili örneklerin sayısını artırabilirsiniz...
    Başarısız olmaktan korktuğu için iş dünyasında atılım yapamayan insanlar,
    Sevmeyi çok isteyip de sevmekten korkan insanlar,
    Çok gülerse ağlayacağından korkan insanlar...
    Birçoğu sorunlarını kendileri büyütmekte, onları aşılmaz bir duvar haline getirmekte... Sorunlarınızın omzunuza kocaman bir yük gibi çökmesini istemiyorsanız önce kendinizi yenmeyi, kendinize güvenmeyi deneyin.

    Unutmayın her zorluğa iki kolaylık verilmiştir.
    Kalp bile çalışırken önce sıkar sonra genişletir.

  9. #9
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1048
    @Dygsuz

    Standart

    Her şey kötü giderken unutma, gelecek hala yerinde duruyor!

    Her şeyin gidebileceği en kötü halde gitmesi durumunda, "Her Şey Seninle Başlar" kitabındaki bir cümleyi hatırlamanızı isterim: "Yaşanan kötü olaylar, sadece sıfırdan zirveye gelmiş insanların geçmişlerinde güzel görünür..." Büyük acıların bir insanın hayatında en güzel durduğu yer, büyük bir başarıya ulaşmadan önce yaşananmasıdır. Büyük, çok büyük acılar çektiğinizde, kendinize deyin ki: "Bir gün o kadar başarılı olacağım ki, o kadar yükseğe çıkacağım ki, zirveden baktığımda geçmişimdeki kötü olaylar ve kötü insanlar çok küçük görünecek..." Unutmayın, başarı en zeki intikam alma aracıdır. "

  10. #10
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1048
    @Dygsuz

    Standart

    Önyargıdan Kurtulmak

    Hamile bir kadin kendisine arkadas olmasi acisindan dagda yarali olarak buldugu bir gelincigi evinde beslemeye baslar.Gelincik kadinin yanindan bir an bile ayrilmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukca uysallasir. Bir kac ay sonra kadinin cocugu dogar.Tek basina tum zorluklara gogus germek ve yavrusuna bakmak zorundadir.

    Gunler gecer ve kadin bir gun bir kac dakikaligina da olsa evden
    ayrilmak ve yavrusunu evde birakmak zorunda kalir... Gelincikle bebek evde yalniz kalmislardir. Aradan biraz zaman gecer ve anne eve gelir. Gelincigi ve kanli agzini gorur. Anne cildirmiscasina gelincige saldirir ve oracikta oldurur hayvani. Tam o sirada icerdeki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yonelir... Ve odada besigi, besigin icindeki bebegi ve bebegin yaninda duran parcalanmis bir yilani gorur.

    Einstein'in soyledigi rivayet edilen bir soz var:

    "insanlardaki onyargiyi parcalamak benim atomu parcalamamdan cok daha zor"

Sayfa 1 Toplam 4 Sayfadan 123 ... Sonuncu

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş