”Ayný emperyalist devletler ayný derecede þiddetle Türk'ün de Arap'ýn da Irak'ýn da Anadolu'nun da Suriye'nin de düþmanlarýdýr”¦” (Hâkimiyeti Milliye, 23 Temmuz 1920).
AKP iktidarý baþýndan beri Suriye politikasýný yanlýþlar üzerine kurdu. Yeni Osmanlýcýlýk kaynaklý ham hayallerle, ”Þam'da namaz kýlmak” parolasýyla yola çýktýlar, Suriye'de ABD ve Rusya arasýnda sýkýþýp kaldýlar. Olan Türkiye'ye oldu. Ýdlib'den yüreðimizi yakan þehit haberleri gelmeye baþladý.
Türkiye'yi yönetenler keþke biraz yakýn tarih bilselerdi! Keþke Atatürk'ün mazlum milletler cephesinden ve Suriye politikasýndan biraz haberdar olsalardý. Ama maalesef onlar Atatürk'le deðil, Abdülhamit'le vatan kurtaracaklarýný sanýyorlar.
MAZLUM MÝLLETLER CEPHESÝ
Atatürk, Milli Mücadele'de emperyalist Batý'yý ”zulüm dünyasý”, onun sömürdüðü Doðu'yu ise ”mazlumlar dünyasý” diye adlandýrdý. (1).
Atatürk, Milli Mücadele'de Ýngiltere, Fransa, Ýtalya ve onlarýn taþeronu durumundaki Yunanistan'dan oluþan ”emperyalist cephenin” karþýsýna Afganistan, Hindistan, Ýran, Irak, Suriye, Mýsýr ve Sovyet Rusya gibi ülkelerden oluþan ”mazlum milletler cephesiyle” çýktý. Savaþ yorgunu, yoksul, ordularý daðýtýlmýþ, silahlarý elinden alýnmýþ, Amerikan veya Ýngiliz mandasý arasýnda bocalayan bir ülkeyi emperyalist iþgalden kurtarmak için en akýllýca ve en gerçekçi yol, ezilen, sömürülen mazlum milletlerden bir ”dayanýþma cephesi” yaratmaktý. Atatürk iþte bunu baþardý.
Atatürk, 23 Temmuz 1919'da toplanan Erzurum Kongresi açýþ konuþmasýnda Mýsýr'da, Hindistan'da, Afganistan'da, Suriye'de, Irak'ta ve Sovyet Rusya'da emperyalizme karþý ”baðýmsýzlýk hareketleri” baþladýðýný anlatarak Türklerin de ”baðýmsýzlýk mücadelesine” baþlamasýnýn tam zamaný olduðunu belirtti. (2)
Bu konuþma, mazlum milletler cephesinin ilk iþaretiydi.
Atatürk'ün Milli Mücadele'deki temel stratejisi, bir taraftan karþýsýndaki emperyalist cepheyi zayýflatmak, diðer taraftan bir mazlum milletler cephesi kurup onu güçlendirmekti.
Altý çizili satýrlarýn tercümesi þöyle: ”Ayný emperyalist devletler ayný derecede þiddetle Türk'ün de Arap'ýn da Irak'ýn da Anadolu'nun da Suriye'nin de düþmanlarýdýr. Irak'ta Ýngilizler bütün zulümleriyle Irak Araplarýný ezmeye çalýþýyorlar. Anadolu hakkýnda ayný zalimin takip ettiði siyaset ayný þeydir. Fransýzlar ise Suriye'de ayný siyasetin tatbiki için uðraþýyorlar. Þu halde Anadolu'nun, Irak'ýn, Suriye'nin hayati menfaatleri de pek sýký bir tarzda birleþmiþ bulunuyor. Demek oluyor ki, Türklerle Iraklýlar ve Suriyeliler arasýnda sýký bir dostluk ve uyum siyaseti gerekir. (”¦) Biz pekiyi biliyoruz ki Adana'dan düþmanýn uzaklaþtýrýlmasý ve bir daha oraya basmamasý Suriye'nin yardýmýyla mümkün olduðu gibi, Suriyeliler de takdir ediyorlar ki, Beyrut ve Þam'ýn en saðlam savunmalarý Adana'dadýr. (”¦) Bundan sonrasý için kuvvetle ümit edebiliriz ki, Anadolulularla Suriyeliler hakiki menfaatlerinin nerede olduðunu hakkýyla anlayacaklarý için müþterek düþmanlara karþý el ele ayný azim ve gayretle çalýþacaklardýr.” (”Suriye'de Fransýzlar”, Hakimiyeti Milliye, 23 Temmuz 1920, s.2)
Mazlum Milletler Cephesinin Kuruluþu
1920'den itibaren ”emperyalist cepheye karþý” anlaþmalara dayalý bir ”mazlum milletler cephesi” kuruldu.
- 21 Þubat 1921'de Ýran-Sovyetler Birliði antlaþmasý imzalandý.
- 1 Mart 1921'de Türkiye (TBMM)-Afganistan antlaþmasý imzalandý.
- 16 Mart 1921'de Türkiye-Sovyetler Birliði antlaþmasý imzalandý.
- 13 Ekim 1921'de Türkiye-Kafkas Cumhuriyetleri antlaþmasý imzalandý.
- 20 Ekim 1921'de Ýran-Afganistan antlaþmasý imzalandý.
1 Mart 1921 tarihli Türk-Afgan Antlaþmasý tüm mazlum milletlerin uyanýþý yolundaki ilk resmi manifestoydu. Antlaþmada ”Doðu dünyasýnýn uyanýþýnýn ve kurtuluþunun baþlangýcýnýn sevinçle görüldüðü” belirtiliyordu. Antlaþmanýn 2. Maddesi'nde aynen þöyle deniliyordu: ”Taraflar, tüm Doðu uluslarýnýn kurtuluþ, bütünüyle özgürlük ve baðýmsýzlýk hakkýna sahip olduklarýný ve bunlardan her ulusun istediði herhangi bir rejim ve hükümet biçimiyle kendisini yönetmekle özgür olduðunu açýklar; Buhara ve Hive devletlerinin baðýmsýzlýðýný tanýrlar.” Böylece sömürge çaðýnda bir antlaþmada, ezilen sömürülen milletlerin ”özgürlük” ve ”baðýmsýzlýk” hakkýna sahip olduklarý belirtildi. Wilson Ýlkeleri'nin o sözde kalan ”özgürlük” ve ”baðýmsýzlýk” vaadine karþý Türk-Afgan Antlaþmasý gerçekten ”özgürlük” ve ”baðýmsýzlýk” vaat ediyordu. Böylece Afganistan TBMM'yi tanýyan ilk devlet oldu. Ýki ülke arasýnda karþýlýklý elçilikler açýldý. (3)
10 Haziran 1921'de Ankara'da Afgan Elçiliði'ne bayrak çekme töreninde konuþan Atatürk, emperyalizme karþý bir ”mazlum milletler cephesi” kurulduðunu þöyle ifade etti: ”Ýslam âleminin istediði þey baðýmsýzlýktan ibarettir. Yoksa Ýslam âleminin bir araya gelerek baþkalarýný mahvetmek gibi (Panislamizm) bir görüþü yoktur. Her Ýslam hükümetinin Afganistan gibi baðýmsýz ve hür olduðunu görmekle iftihar edeceðiz. Doðu âleminde baský altýnda olan insanlar için Türkiye, Afganistan ve Rusya Þuralar Cumhuriyeti ittifaký memnuniyet vermektedir.” (4).
Atatürk, 1 Mart 1922'de meclisin üçüncü toplanma yýlýný açarken yaptýðý konuþmada emperyalist cepheye karþý antlaþmalarla kurulan ”mazlum milletler cephesini” þöyle özetledi:
1 - Rus Þuralar Cumhuriyeti ile mevcut iliþkilerimiz ve baðlarýmýz devam etmiþtir. Rusya ile 16 Mart'ta Moskova'da dostluk antlaþmasý yaptýk.
2 - Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan Sovyet Cumhuriyetleriyle Moskova Antlaþmasý esaslarýna uygun olarak 13 Ekim'de Kars Antlaþmasý'ný yaptýk.
3 - Ukrayna Sosyalist Cumhuriyeti ile 2 Ocak'ta Ankara'da yine Moskova Antlaþmasý esaslarýyla bir antlaþma yaptýk.
4 - Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti'nin temsilcisi Ýbrahim Abilof ise geçen yazdan beri Ankara'da aramýzdadýr.
5 - Buhara Halk Sovyet Cumhuriyeti de Ankara'ya haberciler göndererek dostluk baðlarýnýn güçlendirilmesini istemiþtir.
6 - Afganistan Ýslam hükümetiyle 1 Mart'ta Moskova'da antlaþma yaptýk. Karþýlýklý elçilikler açýldý.
7 - Ýran Ýslam hükümetiyle de yerleþmiþ durumdaki iyi komþuluk iliþkilerini geliþtirmek öncelikli amaçlarýmýzdan biridir. (5).
Bu antlaþmalar dýþýnda Atatürk, 1920'den itibaren Mýsýr, Ýran, Hindistan, Irak ve Suriye'deki baðýmsýzlýk hareketlerini destekledi. Buna karþýlýk oralardaki, antiemperyalist hareketler de Atatürk'ün önderliðindeki Milli Mücadele'yi desteklediler. Örneðin Muhammed Ali'nin liderliðindeki Hindistan Müslümanlarý aralarýnda para toplayýp Atatürk'e gönderdiler. Gandi'nin liderliðindeki Hindular, Atatürk'ün önderliðindeki milli harekete her türlü desteði verdiler; mitingler düzenlediler, genel grev yaptýlar, iþ býraktýlar, hatta Atatürk'e destek verdikleri için hapis bile yattýlar. Mýsýrlýlar cadde ve sokaklarda Ýngilizlere karþý Atatürk fotoðraflarýyla yürüdüler. Onlar da aralarýnda para toplayýp Milli Mücadele'ye destek oldular. Sovyet Ruslar ve onlarýn etkisindeki Azerbaycan ve Buhara cumhuriyetleri de en zor zamanda Milli Mücadele'ye maddi, manevi destek verdiler. (6).
Atatürk'ün Suriye Politikasý
Dünya Savaþý'nýn sonunda, Kasým 1918'de Ýngilizler Suriye'yi iþgal ettiler. Mart 1920'de Þam'da toplanan Suriye Kongresi'nde Emir Faysal Suriye kralý ilan edildi. Fakat Nisan 1920'de San Remo Konferansý'nda Filistin Ýngiliz, Suriye ve Lübnan Fransýz mandasýna verildi. Bunun üzerine Fransýzlar Suriye Kralý Emir Faysal'ý görevden aldýlar. Fransa, Suriye'de bir askeri yönetim kurdu. Ancak Suriyeliler, Fransýz mandasýný kabul etmeyerek 1920'den itibaren Fransa'ya karþý ayaklandýlar. Suriye Ýstiklal Komitesi'ni kurdular. Fransýzlara karþý mitingler ve gösteriler yaptýlar. Halep civarýnda millici Suriyelilerle Fransýzlar arasýnda kanlý çarpýþmalar oldu. (7)
Ýngiliz belgelerine göre Atatürk, Milli Mücadele'de Suriye-Filisin Kuvayý Osmaniye Heyeti, Ýstikbal Cemiyeti ve Yakýndoðu Kurtuluþ Cemiyeti ile doðrudan iletiþim halindeydi. 15 Þubat 1920'de Suriye-Filistin Kuvayý Osmaniye Heyeti'ne gönderdiði gizli telgrafta Araplarýn, Türkiye'nin güneyini iþgal eden Fransýzlara saldýrmalarýný istedi. Ayrýca Suriyelileri Fransýzlara karþý ayaklandýrmak için Halep ve Þam'a iki subay gönderdi. 9 Ekim 1919'da Suriye halkýna bir beyanname yayýnlayarak Suriyeli Müslümanlarý, iþgalci Fransa'ya karþý mücadeleye çaðýrdý. Ýngiliz belgelerine göre Atatürk, Suriyeli direniþçilere Alman yapýmý silah ve cephane yardýmýnda bile bulundu. (8).
Ýngiliz belgelerine göre 16 Haziran 1919'da Kerkük Mutasarrýfý Esat Bey'in himayesinde Atatürk ile Emir Faysal arasýnda bir anlaþma yapýldý. 11 maddelik antlaþmanýn Fransýzca kopyasý Ýngiliz arþivindedir. Bu antlaþmaya göre Suriye ve Türkiye, diðer Arap-Ýslam ülkelerini da yanlarýna alarak emperyalizme karþý birlikte hareket edecekti. (9).
Atatürk, 24 Nisan 1920 tarihli meclis konuþmasýnda Emir Faysal'ýn özel delegelerinin kendisiyle görüþtüðünü, ancak kendisinin Ýngiliz, Fransýz etkisindeki Emir Faysal'ý ”samimi görmediðini”, bu nedenle kendisine yapýlan ”siyasi baþvuruya siyasi cevap vermekle” yetindiðini belirtti. Atatürk, ayrýca birlikten kuvvet doðacaðýný, bunun için bütün Ýslam dünyasýnýn birlikte hareket etmesini istediklerini belirterek þöyle dedi: ”Biz kendi sýnýrlarýmýz dâhilinde baðýmsýz olduðumuz gibi Suriyeliler de sýnýrý dahlinde baðýmsýz olabilirler. Bizimle anlaþmanýn veya ittifakýn üstünde bir þekille, bir federatif yahut konfederatif þekillerden birisiyle irtibat kurabiliriz.” (10).
Atatürk, 9 Mayýs 1920 tarihli meclis gizli oturumunda da Emir Faysal'ýn kendilerine bir antlaþma metni gönderdiðini ancak kendisinin bu metni imzalamadýðýný belirtti. (11). Atatürk, Ýngiliz, Fransýz yanlýsý bir siyaset izleyen Emir Faysal'la bir antlaþma yapmayý doðru bulmamýþtý. (12).
Sözün özü þu ki, Milli Mücadele'de ”baðýmsýz Türkiye” için savaþan Atatürk, tüm ezilen sömürülen mazlum milletlerin, dolayýsýyla Suriye'nin de baðýmsýz olmasýný istiyordu.
Son olarak 23 Temmuz 1920 tarihli Hâkimiyeti Milliye gazetesindeki bir yazýyla bitirelim: ”Ayný emperyalist devletler ayný derecede þiddetle Türk'ün de Arap'ýn da Irak'ýn da Anadolu'nun da Suriye'nin de düþmanlarýdýr. Irak'ta Ýngilizler bütün zulümleriyle Irak Araplarýný ezmeye çalýþýyorlar. Anadolu hakkýnda ayný zalimin takip ettiði siyaset ayný þeydir. Fransýzlar ise Suriye'de ayný siyasetin tatbiki için uðraþýyorlar. Þu halde Anadolu'nun, Irak'ýn, Suriye'nin hayati menfaatleri de pek sýký bir tarzda birleþmiþ bulunuyor. (”¦) Bundan sonrasý için kuvvetle ümit edebiliriz ki, Anadolulularla Suriyeliler hakiki menfaatlerinin nerede olduðunu hakkýyla anlayacaklarý için müþterek düþmanlara karþý el ele ayný azim ve gayretle çalýþacaklardýr.” (13).
1920'de kaleme alýnan bu satýrlar, yüz yýl sonra bugün, 2020'de hâlâ geçerlidir. Emperyalizm var oldukça da geçerli olmaya devam edecektir.
KAYNAKLAR
DÝPNOTLAR:
1- Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 12, s. 50.
2- Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Belgeler, C.III, Ankara, 1999, s.1256-1258.
3- Sinan Meydan, 1923, Kuruluþ Ayarlarýna Dönmek, Ýstanbul, 2017, s. 66-78.
4- Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 11, s. 200.
5- Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 12, s. 285, 286.
6- Meydan, s. 61-81.
7- Hadiye Yýlmaz, Kurtuluþ Savaþýmýz ve Asya-Afrika'nýn Uyanýþý, Ýstanbul, 2007, s. 20, 62 vd.
8- Metin Hülagü, Ýslam Birliði ve Mustafa Kemal, Ýstanbul, 2008, s. 68-72.
9- Yýlmaz, s. 75, 76.
10- Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 8, s. 78-81.
11- Atatürk'ün Bütün Eserleri, C.8, s. 197.
12- Yýlmaz, s. 78.
13- Hâkimiyet-i Milliye, 23 Temmuz 1920.