http://i.hizliresim.com/LpDXjo.jpg KARABAĞ'IN HAY'LAR (ERMENİLER) TARAFINDAN İŞĞALİNİ VE HOCALI SOYKIRIMINI TAM ANLAYABİLMENİZ İÇİN BU YAZIYI MUTLAKA OKUYUNUZ. HOCALI SOYKIRIMI (XOCALI SOYQIRIMI) Ermenistanın Hınçak ve Taşnaksutyuncu (Asalacı) resmi ve sivil Faşist militarist güçlerinin, Rusyanın Askeri ve siyasi desteğinden hareketle, Azerbaycan Türk Cumhuriyetinin KADİM toprağı olan Karabağ'a saldırması ve işğale yönelmesi ile 26 Şubat 1992 tarihinde Hocalıda, Azerbaycan Türklerine

Bu konu 2689 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Hocalı katliamı (etnik temizlik-soykırım) 2689 Reviews

    Konuyu değerlendir: Hocalı katliamı (etnik temizlik-soykırım)

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2689 kez incelendi.

  1. #1
    Turkuaz&Tr. - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    08.10.2010
    Yaş;
    64
    Mesajlar
    901
    Konular
    443
    Beğendikleri
    66
    Beğenileri
    54
    Tecrübe Puanı
    100
    @Turkuaz&Tr.

    Harika Hocalı katliamı (etnik temizlik-soykırım)


    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


    KARABAĞ'IN HAY'LAR (ERMENİLER) TARAFINDAN İŞĞALİNİ VE HOCALI SOYKIRIMINI TAM ANLAYABİLMENİZ İÇİN BU YAZIYI MUTLAKA OKUYUNUZ.

    HOCALI SOYKIRIMI (XOCALI SOYQIRIMI)

    Ermenistanın Hınçak ve Taşnaksutyuncu (Asalacı) resmi ve sivil Faşist militarist güçlerinin, Rusyanın Askeri ve siyasi desteğinden hareketle, Azerbaycan Türk Cumhuriyetinin KADİM toprağı olan Karabağ'a saldırması ve işğale yönelmesi ile 26 Şubat 1992 tarihinde Hocalıda, Azerbaycan Türklerine karşı gerçekleştirdiği katliam, etnik temizlik ve soykırımdır.

    Azerbaycan Türk Cumhuriyeti toprağı olan Karabağın, Faşist Ermeni kurumsallaşmış çetelerce işğal edilip yağmalanmasını ve Hocalı soykırımını anlayabilmek için Tarihsel, Siyasi, ekonomik ve Jeostratejik nedenlerini kavramak gereklidir. Çünkü Hocalı soykırımı Hay'larca (Ermenilerce) Türklere karşı uygulanan ne ilk, ne de son katliam, etnik temizlik ve (JENOSİD) soykırımdır.

    ERMENİLERCE TÜRKLERE UYGULANAN JENOSİD'İN (SOYKIRIMIN) TARİHSEL VE SİYASAL KÖKLERİ.
    19.yy.'a kadar bugünkü Ermenistan toprakları; İrevan ve İrevan merkezli Çukur Saad ve Sürmeli Çukuru, kadim Türk-Türkmen yurdu topraklarıydı.
    Tarihsel süreçte bu bölgede ağırlıklı olarak Selçuklu, Osmanlı ve Safevi gibi Türk menşeli imparatorluk devletleri ve hanlıklarıyla yaşam süren Türkler bölge nüfusunun %99'unu oluşturmakta idi.

    Bölgede yaşam süren HAY lar (Ermeniler) ise; 1441 yılında Kilikya bölgesinden çıkarılan Ermeni ruhanilerinin Üçkilise (Eçmiyazin) bölgesine gelip, burayı kendilerine dini merkez (Katolikosluk-Katogigosluk) Manastır yaparak, VERGİ ALINMAYAN, çok küçük dini bir topluluk olarak, Türklerin hoşgörüsü ve refahı içerisinde yaşayanlardı.
    Aşağıdaki açıklamalarımda, HAY'ların Kafkasya sınırlarına doğru ERMEN-ERMENYA Türk bölgesinden nasıl yapay olarak yayılmaya çalıştıklarının kısa bir tarihçesini okuyacaksınız.

    BU AÇIKLAMAYA ÇOK DİKKAT EDİNİZ
    __________________________________
    Bu arada HAY'ların kimler olduklarına kısaca değinmekte yarar vardır. Bugünkü ermenilerin etnik soyu Hay'lardan gelmektedir. Asla kadim Kafkas Halklarından değillerdir. Hay'lara Gürcüler SOMEHİ, bizlerde başkaları gibi alışıla gelmiş olarak ERMEN bölgesinin halkı yani ERMENİ demekteyiz. Bu ne kadar doğrudur? Önce Hay (Ermeni) kökenli tarihçilerin söylediklerine bakalım.
    Hay'larca (Ermenilerce) Ermeni tarihinin babası kabul edilen Movses Horenatsi'ye göre:

    ''Balkanlardan önce Anadolu'ya, Anadolu'dan Suriye'ye ve oradan
    çok sonraları ERMEN topraklarına gelen Haylar,
    hem antropolojik, hem de dil bakımından yerli ERMENLER'den farklıdırlar."

    "Anadolu'da Friglerin topraklarında, onlara bağlı bir koloni olarak yaşayan Haylar, Frig devletinin Kimmer (Gimer-Gamar) Türkleri tarafından yıkılması ve Kimmerlerin kendilerini sıkıştırması sonucunda M.Ö. 6.-7. yüzyıllarda Suriye'ye geçmişler, 4.-5. yüzyıllarda Asur-Urartu devletinin yıkılmasından sonra Diyarbakır'ın bir hayli kuzeyinde olan ERMEN bölgesine gelmişlerdir.
    ERMENLER burada onlara (Hay'lara) toprak vermiş ve yerleşmelerine müsaade etmişlerdir."
    (Ermeni Tarihi, s. 251)

    Pekala kimdir bu ERMENLER ve nedir bu ERMEN coğrafyası?
    ERMENLER; SUBAR TÜRKLERİNİN ERMEN BOYLARININ ADIDIR. ERMEN COĞRAFYASIDA FIRAT NEHRİNİN KUZEYİNDEKİ TOPRAKLARDIR.
    M.Ö. 3.binyıldan 10.yüzyıla kadar Subar-Mitan, M.Ö. 10.yy.dan 8.yy.'a kadar Urartu toprağı, 7. yy.da Saka-Kimmer
    Türk boylarının yaşadığı topraklardır. Selçuklu Türklerinin gelişine kadar Ermen ülkesi, Perslerin, Ersakların, Sasanilerin, Bizansların ve Arap Halifelerinin saldırısına uğramış, bunların vilayetleri durumuna getirilmiştir.
    ERMEN'ler (Subar Türkleri), tıpke ALBAN Türkleri gibi Hristiyanlığı seçmiş ilk Türk boylarından biridir.

    Kabul gören tarihi görüşe göre HAY'lar (Ermeniler), M.Ö. 2.yy.da Balkanlardan, ERMEN topraklarına çok küçük topluluklar halinde göç etmiş klanlardır. Bunlar Ermen topraklarına göç ettikçe, ÖZELLİKLE HRİSTİYANLIĞI KABULLERİNDEN SONRA DA,CİVAR BÖLGELERE VE Kafkasya sınırlarına kadar küçük topluluklar, koloniler halinde yayılmışlardır.
    Gerek Anadolu ve gerekse Kafkasya bugünkü HAY'ların (Ermenilerin) tarihi toprakları ve Anavatanı değildir.

    Tarihin bir dönemine kadar kendilerini HAY VE ARAM SOYU olarak adlandıran ve ülkelerini HAYOTŞAŞKAR-HAYOTSAN-HAYOTYERSKİR-HAYOTSANAŞKAR diye isimlendiren bu topluluk, bir dönem sonra,Tarihte SUBAR TÜRKLERİNİN ERMEN BOYLARI ve süreçte Saklar, Kimmerler, Peçenekler, Gugarlar, Şiraklar, Kenkerler, Aranlar, Kataklar, Sadaklar, Hazarlar ve Oğuzlar gibi kadim Türk boylarının yurdu olarak ADLANDIRILAN KADİM TÜRK YURDU VE TOPRAKLARI OLAN ERMEN BÖLGESİNiN TARİHİNİ, ÖZELLİKLE M.S. 8. YY.'DAN BAŞLAYARAK SAHİPLENMEYE, TARİH HIRSIZLIĞI YAPMAYA BAŞLAMIŞLARDIR.

    YANİ BİR TARLAYA ÇOK KÜÇÜK BİR YERDEN SİRAYET EDEN AYRIK OTU MİSALİ ÇOĞALDIKÇA YAYILMAYA, YAYILDIKÇA TARLAYA (ERMEN COĞRAFYASINA) EĞEMEN OLMA SİYASETİNE SOYUNMUŞLARDIR.

    NE YAPMIŞLARDIR? YAPTIKLARI; M.S. 8. YY. DAN BAŞLAYARAK VE KENDİLERİNE ALFABE YAPARAK TARİH YAZARKEN ERMEN BOYLARI TÜRK TARİHİNİ ÜZERLERİNE GEÇİRMİŞLER, ERMEN COĞRAFİ BÖLGESİ DE, ERMENYA OLARAK ADLANDIRILDIĞINDAN, SANKİ KADİM ERMEN HALKIYMIŞ GİBİ DAVRANARAK SAHİPLENMEYE BAŞLAMIŞLARDIR.
    Süreç içerisinde de, kendilerine ERMEN-ERMENYA halkı yani ERMENİ denmesini sağlamışlardır.

    1441 yılında Kilikya bölgesinden çıkarılan Hay (Ermeni) ruhanilerinin İREVAN'daki Üçkilise (Eçmiyazin) bölgesine gelip misyonerlik adı altında faaliyet göstermeleride tesadüfi olmayıp, yukarıda bahsetmiş olduğum amaca hizmet maksatlıdır.

    Not: Bugünkü Ermeni siyasetinin hedef olarak belirlediği Kafkaslardan
    Doğu Anadolunun bir bölümüne, buradan doğu Akdenize (tarihi klikya bölgesine) kadar uzanan ''BÜYÜK ERMENİSTAN'' hayalinin kökleri burada yatmaktadır.


    TEKRAR KONUMUZA DÖNERSEM;
    1590 Osmanlı Revan (İrevan) Çukur Saad (İrevan Iğdır Ovası) yöresi Tapu Tahrir kayıtlarında yerleşim yerlerinin adları; Yahyalu, Lalabegi, Ozanlar, İsalu, Kuşoğlu,Takçılu, Cebecilü, Palaslu, Gökçebeglü, Khoçkeri, Aparanoğlu, Gencelü, Develü, Zencirlü, Saçlu, Avşar, Tekerlü, Köseler, Karabörk, Ağzıkanlu, Cibinlü diye uzayıp gider.
    İrevan bölgesi için 1783 yılında Fransa Historia Üniversitesince kaleme alınmış ve Fransa kralının onayı ile yayınlanmış ''Osmanlı Tarihi'' adlı eserde, bugünkü Ermenistan'ın kurulduğu topraklar (İREVAN bölgesi), 13.yy.da Türkmen-Türk ülkesi olarak adlandırılarak kayıt altına alınmıştır.
    Yabancı ve Türk Tarih kaynakları tartışmasız olarak İrevan'ın kadim Türk yurdu toprakları olduğunu belgelemektedir. Bu tarihi yabancı belge ve kayıtların en çarpıcılarından biri ise, Ermeni tarihçi Z. Gorgodyan’ın Ermenistanda bastırılan ''1831-1931’inci Yıllar Arasında Sovyet Ermenistanın Ahalisi'' adlı kitabında Ermenistan’da kayıtlı 2310 yerleşim yerinden 2000’nin adının Türkçe menşeli olduğunu belirtmektedir.

    Ermen-Ermenya bölgesinin siyasi ve coğrafi anlamda yapay olarak genişletilmesi 1828 yılında olmuştur. Bu dönemde İran hakimiyeti Kaçar Türkmenlerinin elindeydi. Bu dönemdeki İran Rus savaşında HAYlar yani Ermeniler, bağlı oldukları Türk idaresinin kendilerine sağladıkları her türlü kolaylıklara rağmen, din adamlarının öncülüğünde silahlı çeteler kurarak Rusların safında Türklere karşı savaşmışlardır.

    Rus İran savaşında, İranın yenilmesi sonucu 1828 Türkmençay antlaşması imzalanmış, bu antlaşmaya göre de, kadim Türk yurdu Azerbaycan Aras nehrinden ikiye bölünerek Kuzeyi Ruslara, Güneyi ise Fars Pehlevi sülalesinin yönetimine bırakılmıştır.
    Rusların hakimiyetinde kalan bölümde Ruslar ilk iş olarak, Anadolu Türkleri ile Azerbaycan Türklerinin İRTİBATINI KESMEK, Müslüman bölgesinde sonradan kullanabileceği Hristiyan bir karakol inşa etmek ve Osmanlı devletini doğudan sıkıştırmak maksadı ile İrevan, Karabağ ve Nahçıvan Azerbaycan Türk bölgelerini kapsayan
    bölgede “ARMANSKAYA OBLAST” yani ERMENİ VİLAYETİ'ni siyasi olarak hayata geçirmiştir.

    1828 yılından sonra yapay olarak Ruslar tarafından Kafkaslara doğru genişletilen ERMEN-ERMENYA bölgesi için, Ermenilere Suni ''Yurt, Vatan'' merkezi İrevan seçilmiş, bu doğrultuda özellikle Rusyadan, Fars Pehlevi Hanedanlığı hakimiyetine geçen İrandan ve Anadoludan Ermeniler (Haylar) teşvik edilerek, İrevan bölgesine
    getirtilmeye başlanarak Türk nüfusu karşısında Emeni nüfusu çoğaltılmaya çalışılmıştır.


    "1828 yılından 1830 yılına kadar, iki sene içerisinde yeni kurulan
    Ermenskaya Oblastı'na Türkiye'den seksen dört bin, İran'dan kırk bin
    Ermeni getirilerek yerleştirildi."
    (Griboyadev, Rusya Anıları, s. 73, Tahran, 1901-1972)

    ''Bu şekilde, başka ülkelerde yaşayan Ermeniler, yavaş yavaş bölgeye getirildi.
    1915 yılına kadar sadece Türkiye'de yaşayan dört yüz bin Ermeni bölgeye göç ettirildi.''
    (S. Weems, Ermenistan: Terörist Hıristiyan Devletin Sırları, s.144. İst. 2006)

    Rus Çarının 9. Haziran 1849 tarihli ikinci emri ile bölgedeki Azerbaycan
    Türklerinden 3 Milyona yakını, Ermenilerce Katliam ve Etnik temizlik saldırıları ile öldürüldü ve kalanlar bölgeden göç ettirildi.

    Rusların ve Farslarında desteği ile kadim Türk yurdu İrevana gelen ermeniler, süreç içerisinde din adamlarının önderliğinde kurmuş oldukları silahlı çeteleri çoğaltarak Türklere saldırmaya, etnik temizlik yapmaya başlayarak, Türkleri göçe zorlamışlardır. Ermenilerin Rus destekli bu Jenosidçi (Soykırımcı) siyasetleri süreç içerisinde bölgenin demografik yapısını değiştirmede başarı elde edememiştir.

    Bütün bu saldırı ve katliamlara rağmen 1828 yılından 1918 yılına kadar
    İrevan ve çevresinin demografik yapısını (Nüfus yapsını)
    değiştirmek için Ruslar büyük çabalar göstermelerine rağmen büyük oranda Hristiyan çoğunluğunu sağlamayı başaramamışlardır.

    BURADA 1915 ÖNCESİ VE SONRASI ANADOLUDA RUS VE İNGİLİZ DESTEKLİ HAY'LARIN (ERMENİLERİN hınçak ve taşnaksutyun SİLAHLI ÇETELERİNİN) AYAKLANMALARINI, TÜRKLERE RUS ORDULARI İLE YAPTIKLARI KATLİAMLARI, SOYKIRIMI (Amerikan belgelerine göre 2 Milyon 500 bin Müslüman Türk'ün katledildiği belirtilmektedir) uzun uzun anlatmama yer sığmaz. Ancak, Azerbaycan Türk'üne uygulanan jenosid aynı şekilde koordineli ve planlı biçimde Anadolu Türk'üne de katmerli olarak uygulanmıştır.

    İngiliz Amirali Bristol’un tuttuğu günlükte geçen şu sözler, Türklerin bölgeden (Sürmeli çukuru ve Çukur Saad yani Rus denetimindeki İrevan bölgesinde) nasıl düzenli ve sistemli olarak katledilerek göçe zorlandığına çarpıçı bir örnektir.

    “Genaral Dro’nun yanında (bulunarak) hizmet görmüş subayların verdiği
    raporlardan biliyorum ki, savunmasız köyler topçu ateşine tutulmuştur ve sonra işgal edilmişlerdir; eğer orada kaçmamış yerli halktan (Müslüman) kimse bulunmuş ise bunlar vahşice öldürülmüşlerdir. Köy talan edilmiştir. Bütün hayvan sürüleri gasp edilmiş ve sonunda köy yakılmıştır.
    Bu eylemler Müslümanları (Türkleri) defetme amacıyla DÜZENLİ VE SİSTEMLİ BİÇİMDE yürütülmüştü.”
    Bristol’un Savaş Günlüğü, 14 Ağustos 1922, U. S. 867.00/1540. naklen, Mc Carthy, Ölüm ve Sürgün, s. 252.

    BU DÖNEMLE İLGİLİ OLARAK ŞUNU KISACA İFADE EDEBİLİRİM.
    RUS VE HAY (ERMENİ) EĞEMENLİĞİNDE OLAN İREVAN OVASININ (TÜRK YURDUNUN) Iğdır ve civarı, Anadolu Türk Milli Mücadelesi (1919-1922) ile Ermeni vatanı olmaktan kurtarılmıştır.

    1923 sonrası Sovyet döneminde Ermenistan Taşnaksutyuncuları, Bükreşteki kongrelerinde durumlarını değerlendirirken, ilk Ermenistan başbakanı sıfatı taşıyan Hovhannes Kaçaznuni'nin kongreye sunduğu rapor, Türklere yaptıkları jenosid'in itirafı niteliğinde tarihi bir belgedir.

    Ancak; Ermeni Taşnaksutyun partisinin ve diasporasının 1915 TEHCİR'ini bahane ederek ve çarpıtarak formüle ettiği 4T planı (1.Tanıtım, 2.Tanınma, 3.Tazminat talebi 4.TOPRAK TALEBİ) her ne kadar Türkiye'ye yönelik gibi görünsede, planın 4. maddesi yani TOPRAK TALEBİ, planın TÜRK TOPRAKLARINDA ERMENİ (HAY) İSTİLACILIĞI-YAYILMACILIĞI'nın temelini teşkil etmektedir.

    Sovyet rejimi döneminde, Ruslar tarafından batıya karşı bir askeri üs, Kuzey Azerbaycan Türkleri ile Anadolu Türkleri arasında bir tampon bölge ve İran üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılan Ermenistan, Sovyetlerin dağılması ile birlikte istilacı-yayılmacı emelerine ulaşmak için hareket özgürlüğü elde ettiler.

    BURAYA DİKKAT !
    Batıya doğru yayılma, 1. evrede Karadenize ulaşma demek olan, Türkiye'ye (Anadolu'ya) yönelik toprak taleplerinin, T.C. Devletinin ve Ordusunun güçlü yapısından dolayı imkansızlığını gördüklerinden, 1. ve 2. evreli (Suriye topraklarının bir bölümü dahil) batıya yayılmayı 1990 lar da olgunlaştırılmakta olan Pe KaKa Kürt maskeli stratejileri ile uzun vadeye yayarken, DOĞUYA (KAFKASYA'YA DOĞRU) YAYILMAYI-İSTİLAYI,YANİ AZERBAYCAN TÜRK TOPRAKLARINI (KARABAĞ'I) İŞĞAL PLANLARINI UYGULAMA ŞANSI YAKALADIKLARINI DÜŞÜNEREK RUSYA VE İRAN'IN DESTEĞİ İLE HEMEN HAYATA GEÇİRDİLER.

    NEDEN KARABAĞ?
    Karabağ Azerbaycan Türk toprakları içinde kökleri tarihin derinliklerinden gelen kadim bir Türk yurdudur. Tarihi Azerbaycan Türk tarihi ile aynıdır. Burada uzun uzun anlatmama gerek yok.

    1813 yılında Gülistan mukavelesi ile Rus Çarlığının eğemenliğine geçmiş, (dikkat ediniz 1828 Türkmençay anlaşması, 1813 Gülistan mukavelesinin devamı niteliğindedir.) 1918-1920 yıllarında tekrar Türkler eğemenlik sağlamıştır.

    Karabağ'ın Türk hakimiyetine yediden girmesinin ardından Ermeniler 22-23 Mart 1920 tarihlerinde, HANKENDİ başta olmak üzere Türklere soykırıma (JENOSİD) başmışlardır. Binlerce Türk Hunharca katledilerek şehit edilmiştir. Bu duruma seyirci kalmayan Türk Ordusu Nuri Paşa komutasında Karabağ'a girMİŞ ve Ermenilerin Türklere yönelik yaptıkları etnik temizlik katliamlarına son vermiştir.

    Nuri Paşa komutasındaki Türk Odusunun Anadoluya geri dönmesi mecburiyeti ortaya çıkanca Türk Ordusunun Karabağdan ayrılmasının ardından Ermeniler tekrar Türklere yönelik etnik temizlik katliamlarına başlamışlardır

    (Dikkat ediniz Ermenilerin (Hay'ların) yaptıkları bu katliamlar, 1828 sonrası İrevan'a getirtilen bu ermenilerin (Hayların) Türklere yönelik yaptıkları soykırım zincirlerinin 1920'li yıllardaki devamıdır.)

    12 Mayıs 1920 tarihinde Kızıl Ordu Karabağda duruma el koymuş ve gelişmeleri takiben, 7 Haziran 1923 tarihi itibariyle de Karabağ Azerbaycan’a bağlı muhtar vilâyet konumuna getirilmiştir.

    Sovyetlerin dağılması ile birlikte, 1988 yılı Subat ayından itibaren bu bölgenin Türklerden arındırılması siyaseti
    yoğunlasarak devam etmis ve sonuç olarak bölgedeki Türk nüfus soy kırıma ve sağ kalanlar da göçe mecbur edilmislerdir.

    Karabağ Coğrafi olarak ''Cennet'' diye tabir edebileceğimiz güzellikte bir bitki örtüsüne, ormanlara,tepelere, göllere ve nehirlere sahiptir.

    ''Bu bölgede Alagöller ve Garagöl adlı iki küçük
    volkanik göl bulunmaktadır. Bölgedeki Terter, Haçın ve Gargar
    ırmakları Kür nehrine; Köndelençay, Gozluçay ve Guruçay ise
    Aras nehrine dökülür. Karabağ topraklarının % 33’ü ormanlık
    arazidir. Karabağ genel itibariyle ekip biçmeye elverisli, bereketli
    arazisi ve zengin yer altı / yer üstü kaynakları ile tarih boyunca ve
    bugün Kafkasların odak noktası olmustur''

    -Dursun Yıldırım - Cihat Özönder, Karabağ Dosyası, Türk Kültürü
    Arastırma Enstitüsü Yayınları Nu: 110, Ankara 1990, s. 29-30; Zeynel;
    Karabağ Dağlık mıydı Bağlık mıydı?

    Evliya Çelebi de seyahatnamesinde Karabağı Cennet Bahçelerine benzetir.

    “El-hâsıl Azerbaycân
    vilâyetinde üç aded Karabağlar var kim her biri hadîka-i ravza-i
    rıdvân-ı cinândan nisân verür.”

    Karabağ; Tarım Endüstrisi ürünlerinin üretilmesine müsait yer üstü zengin topraklara sahip olmasının yanı sıra doğa Turizmine çok müsait topraklarada sahiptir.
    Ayrıca, yer altı zenginlik kaynakları olarak 150 çeşitin üzerinde maden yataklarına sahiptir.
    Bunlardan altın, cıva, bakır, kurşun, çinko, kaplama taşları, parke taşı, çimento, ve Maden suları başta gelmektedir.
    Diğer taraftan Karabağ'ın %25'i Ormanlık alanlarla kaplıdır. Ermeniler bu ormanlık alanlardaki ağaçları keserek Mobilyacılık sektöründe kullanmakla, doğayı katletmektedirler.

    Sovyetlerin dağılması ile birlikte ekonomik alanda kendi başına kalan Ermenistan ekonomisi ve Halkı, zaten atıl kalmış ve çok kısıtlı sanayi teknolojlerinden dahi mahrum bir vaziyette iken, İktidarda bulunan Faşist Taşnaksutyuncular bu durumu fırsat bilerek Türk düşmanlığını körüklemeye başlamış, Rusyadan Ekonomik yardım yerine Silah yardımı görmeye başlayınca da kendi açılarından istila ve işğal yolu ile Topraklarını genişletmenin yanı sıra,hemen yanı başındaki Azerbaycan Türk topraklarındaki (Karabağ) yer altı ve yer üstü zenginlikliklerine ulaşarak yağmalama, Türk düşmanlığı güdülerini tatmin etme temelinde Karabağı işğale başlamıştır.
    Rusya açısından; Ermenilere Karabağı işğal ettirmeleri, Azerbaycan Türk Cumhuriyetini dize getirme, Askeri, Siyasi ve Ekonomik olarak bölgede işbirliğine zorlama niteliği taşırken, İran Faşist Molla rejimi için ise, Kuzey Azerbaycan ile Güney Azerbaycan arasındaki Ermeni set'inin büyümesi hesaplarına geldiğinden, Faşist Ermenilere Karabağı işğallerinde gizli ekonomik ve askeri yardımlarda bulunmuşlardır.

    Eski Asalacı Faşist Ermenilerin, Hankendi de konuşlu her türlü gelişmiş silahlarla donanımlı Rus Tuğayına bağlı 366. Rus Zırhlı Alayının desteği ile, askeri staratejik öneme sahip hakim tepedeki HOCALI'ya 26 Şubat 1992 tarihinde gece saldırmaları, planlı ve düzenli olarak katliama ve etnik temizliğe yönelik, soykırım-Jenosid dir..

    Sabaha kadar Sivil ve savunmasız Türklerin çoluk, çocuk, kadın, yaşlı, özürlü demeden hunharca katledilmeleri etnik temizliğe tutulmaları İnsanlık dışı Ermeni vahşetinin örneklerinden biridir.

    Azerbaycan Türk Cumhuriyetinin kadim Türk topraklarından olan Karabağ'ın işğaline yönelik Hocalı Soykırımının tüyler ürpertici vahşetini burada uzun uzun anlatmama gerek yok. Zaten bir çok kaynak bu vahşi soykırımı en ince ayrıntısına kadar anlatmaktadır.
    Buraya kadar anlatmış olduğum belgelere dayalı tarihi süreçte, HAY'ların (Ermenlerin) Türk Yurtlarına gelişlerini, tarihi gerçekleri saptırarak klan-koloni gurupları halinde yerleştikleri Türk Coğrafyasındaki Türk tarihlerini kendilerine mal ederek, Kafkasya'ya doğru nasıl yapay yayılmaya çalıştıklarını, yakın tarihte Türk topraklarını nasıl işğal ederek Türklere yönelik katliamlarını, etnik temizlik siyasetlerinin, tarihsel, siyasi, ekonomik ve etnik köklerini kısaca gözler önüne sermeye çalıştım.

    Bu tarihi gerçekler bilinmez ise, ne 1915 öncesi ve sonrası HAY(Ermeni) ayaklanmaları, yaptıkları katliamlar ve etnik temizlikler ne de Hocalı soykırımı ve bağlamında Karabağ işğali anlaşılamaz.

    Sadece aşağıda vereceğim şu satırlar, Hay (Ermeni) vahşetinin, Türklere uyguladıkları etnik temizlik-soykırımın korkunçluğunu anlatmaya yetecektir.

    Eski Asalacı Sivil Faşist Ermeni çetelerinin komutanlarından biri, Dr.ZORİ BALAYAN

    “...Biz Haçatur’la çocukların saklandığı bodruma indiğimiz zaman, askerlerimiz onlardan birini avuçlarından pencerenin çerçevesine çivilemişlerdi.
    Çocuğun sesini azaltmak için Haçatur onun ağzına öldürdüğümüz anasının kesilmiş göğsünü soktu. Sonra ben onun başının, göğsünün ve karnının derisini soydum. O, 7 dakika sonra kan kaybından öldü. Hekim olduğum için hümanisttim ve bu yüzden çocuğun başına gelenlerden sevinç duymadım. Ancak kalbim şadoluyordu. Haçatur çocuğun bedenini parçalara böldü ve köpeklere attı.
    Akşam biz aynı hareketleri 3 Azerbaycanlı çocuk üzerinde daha uyguladık.
    Ben vatanperver bir Ermeni vatandaşı gibi borcumu yerine getirdim...”

    Eski Asalacı Monte Melkonyan'ın günlüğü. Markar Melkonyan My Brother's Road
    adlı kitaptan.

    ''Bir gece önce akşam 11 civarında, 2.000 Ermeni savaşçısı, Hocalı'nın üç tarafındaki yüksekliklerden ilerleyerek, kasaba sakinlerini doğudaki açılışa doğru sıkıştırmışlar. 26 Şubat sabahına kadar mülteciler Dağlık Karabağın doğu yüksekliklerine ulaşmış ve aşağıdakı Azeri kenti olan Ağdam'a doğru inmeye başlamışlar. Burdaki tepeciklerde yerleşen sivilleri güvenli arazide takip eden Dağlık Karabağ askerleri onlara ulaşmışlar. Mülteci kadın Reise Aslanova İnsan Hakları İzleme Örgütüne verdiği açıklamada "Onlar sürekli ateş ediyorlardı" diye konuşmuştu. Arabo'nun savaşçıları daha sonra uzun zaman kalçalarında taşıdıkları bıçakları kınlarından çıkarakak bıçaklamaya başlamışlar.
    Şu anda yalnız kuru çimenden esen rüzgarın sesi ıslık çalıyordu, ve ceset kokusunu uçurması için bu rüzgar henüz erkendi.
    Monte üzerinde kadınların ve çocukların kırılmış kuklalar gibi saçıldığı çimene eğilerek "Disiplin yok" diye fısıldadı. O bu günün önemini anlıyordu: bu gün Sumgayıt Pogromunun dördüncü yıldönümüne yaklaşıyordu.
    Hocalı stratejik bir amaç olmasından başka aynı zamanda bir öç alma eylemiydi.''

    SONUÇ OLARAK; HAY'LAR (ERMENİLER) NE ANADOLU TÜRKLERİNDEN VE DE AZERBAYCAN TÜRKLERİNDEN TOPRAK TALEP ETMEKTEN VAZ GEÇECEK, NE DE BU EMELLERİNE UYGUN ''BÜYÜK ERMENİSTAN'' HAM HAYELLERİ İÇİN TÜRKLERE YÖNELİK KATLİAM VE SOYKIRIMLARINDAN VAZ GEÇECEKLERDİR.

    KARABAĞ İŞĞALİNE VE HOCALI SOYKIRIMINA KAYITSIZ KALMAK DEMEK, HAY'LARIN (ERMENİLERİN) TOPRAK VE SOYKIRIM DEĞİRMENLERİNE SU TAŞIMAKTIR.

    Veten ecdadımızın medfenidir,
    Veten övladımızın meskenidir,
    Veteni sévmeyen insan olmaz,
    Olsa, ol sehsde vicdan olmaz.
    Abbas SEHHET

    ALINTIR.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Hocalı katliamı (etnik temizlik-soykırım)

          Kategori: Türk Soykırımı

          Konuyu Baslatan: Turkuaz&Tr.

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 2689

    AZERBAYCAN BAYRAĞINDA MAVİ; TÜRKLÜK, BAĞIMSIZLIK VE GÖĞ'Ü İFADE EDER. MAVİ ÖZGÜRLÜK, MAVİ SONSUZLUKTUR.



    ''UYUYAN MİLLETLER YA ÖLÜR,
    YA DA KÖLE OLARAK UYANIR''

    Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş