Yusuf Has Hacib yazar, şair ve devlet adamı http://www.biyografi.net/images/kisi/4099.jpg Karahanlı Türk Edebiyatı

Bu konu 2860 kez görüntülendi 2 yorum aldı ...
Yusuf Has Hacib - Hayatı Eserleri Biyografi 2860 Reviews

    Konuyu değerlendir: Yusuf Has Hacib - Hayatı Eserleri Biyografi

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2860 kez incelendi.

  1. #1
    CaucasianEagle - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    04.09.2009
    Yaş;
    30
    Mesajlar
    3.172
    Konular
    2089
    Beğendikleri
    1
    Beğenileri
    7
    Tecrübe Puanı
    100
    @CaucasianEagle

    Standart Yusuf Has Hacib - Hayatı Eserleri Biyografi

    Yusuf Has Hacib
    yazar, şair ve devlet adamı





    Karahanlı Türk Edebiyatı




    Doğu Türkistan’daki Balasagun şehrinde, muhtemelen 1017 yılında doğdu. Asil bir Türk ve Müslüman aileye mensup olduğu tahmin edilmektedir. Balasagun’da tahsil ve terbiye gördü. Karahanlı hizmetine girip, “Has Hacib” unvanını almadan önce Balasagunlu Yusuf, olarak tanındı. Balasagunlu Yusuf, kendini çok iyi yetiştirdi. Elli yaşlarındayken on sekiz ay içerisinde manzum olarak Kutadgu Bilig adlı meşhur eserini yazdı. Bu kitabı, Kaşgar’a gelip, 1070’te Karahanlı hükümdarı, edebiyat meraklısı Uluğ Kara Buğra Hana arz etti. Kara Buğra Han, Türklerin ahlak hukuk ve devlet idaresi ile törelerini çok güzel olarak dile getiren eseri, Balasagunlu Yusuf’a, sarayında okuttu. Kutadgu Bilig, Karahanlı Sarayında günlerce okunup, çok beğenildi. “Uluğ Has Hacib” unvanı ile başvezir yardımcılığı ile taltif edilerek, en yüksek Karahanlı devlet memuriyetlerinden biri verildi. Bu vazifesiyle “Yusuf Has Hacib” olarak tanınıp, tarih ve edebiyat literatürüne girdi.


    Yusuf Has Hacib, İslamî Türk edebiyatının, eseri elimize geçen ilk yazarıdır. Devrinin bilgin bir yazarı ve Türk tefekkür tarihinin mümtaz bir düşünürüdür. Eserini, münacat, nat, dört büyük halifeyi övme ile süslemiştir. Yusuf Has Hacib’in vefatı muhtemelen 1077’dir.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Yusuf Has Hacib - Hayatı Eserleri Biyografi

          Kategori: Yazarlar & Şairler

          Konuyu Baslatan: CaucasianEagle

          Cevaplar: 2

          Görüntüleme: 2860



    Sor bakalım...
    Çay içtiği biri var mıymış?
    Gönlünü gönlünde demlediği
    gözlerinin gözlerine aktığı

    hayatına iki şeker kattığı biri
    İçini ısıtan biri, demek gibi

    Çay içtiği biri var mıymış?

  2. #2
    CaucasianEagle - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    04.09.2009
    Yaş;
    30
    Mesajlar
    3.172
    Konular
    2089
    Beğendikleri
    1
    Beğenileri
    7
    Tecrübe Puanı
    100
    @CaucasianEagle

    Standart Yusuf Has Hacib - English Biography

    ENGLISH BIOGRAPHY


    YUSUF HAS HACIB


    Yusuf Has Hacip, who lived in Karahanli State period, was born in Balasagun city in 1017. His family is estimated to be one of the notables of the period. He received his first education in Balasagun. He was called as "Balasagunlu Yusuf (Yusuf from Balasagun)" before he was entitled as "Has Hacip".


    He wrote his famous book Kutadgu Bilig promoting him all over the world in his 50. He nearly immortalized with his book he completed in 18 months.He presented such immortal book to Karahanli ruler Ulug Kara Bugra Khan, going to Kaşgar in 1070. Ulug Bugra Khan, who was also interested in literature and art, after having read the book in the palace, entitled Balasagunlu Yusuf as "Ulug Has Hacip". Balasagunlu Yusuf, who was gratified with the help of grand vizier of Karahanli State, became famous as Yusuf Has Hacip during his office as deputy grand vizier.


    Yusuf Has Hacib, who was a distinguished scientist and writer of his age, is the first Turkish writer whose Islamic Turkish literature book reached today.


    Yusuf Has Hacib passed away in 1077. His grave is in Kaşgar, which is one of the most important cities of Eastern Turkistan under Chinese invasion.


    Sor bakalım...
    Çay içtiği biri var mıymış?
    Gönlünü gönlünde demlediği
    gözlerinin gözlerine aktığı

    hayatına iki şeker kattığı biri
    İçini ısıtan biri, demek gibi

    Çay içtiği biri var mıymış?

  3. #3
    CaucasianEagle - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    04.09.2009
    Yaş;
    30
    Mesajlar
    3.172
    Konular
    2089
    Beğendikleri
    1
    Beğenileri
    7
    Tecrübe Puanı
    100
    @CaucasianEagle

    Standart Yusuf Has Hacib 'in Eseri Kutadgu Bilig

    YUSUF HAS HACİB’İN ESERİ KUTADGU BİLİG


    Yusuf Has Hacib’in 1069-1070 yılında yazdığı meşhur eseri. İslami devir içinde Türk Dili ve Edebiyatı’nın olduğu kadar, Türk Kültür Tarihinin de asla ihmal edemeyeceği bir siyasetnamedir. Kutadgu Bilig, siyasi ve kültür bakımından, Türk-İslam muhitinin çok mühim bir merhalesini teşkil etmektedir. Böyle olmasına rağmen uzun müddet bir kenarda unutulup kalmıştır.


    Eser, Tavgaç Ulug Bugra Karahan (Hakan) Ebu Ali Hasan bin Süleyman Arslan Kara Han’a ithaf edilmiştir. Bu vesika ile beraber Kutadgu Bilig’in zikrettiği Bugra Han hakkındaki vesikaların sayısı 15’e yükselmiştir. Bunların yedisi Türkçe, diğerleri Arapça’dır. Kutadgu Bilig yazıldıktan bir hayli zaman sonra unutulmuş veya çok dar bir muhitin istifadesinde kalmıştır. Kitaba ilk ilave edilen 77 beyitlik bir manzume vardır. Bu manzum önsözde eserin kendisi ve yazarı hakkında malumat verilmektedir. Burada hükümdarlara “ilig” ve “beg” yerine “melik” tabiri kullanılmıştır. Şark meliki ve Maçin beylerinin hepsi bu kitabı benimsemişler ve kendilerine miras yolu ile intikal ettiği için başkalarına vermemişlerdir. Ayrıca diğer memleketlerde kitaba başka adlar da vermişlerdir. Çinliler Edebü’l-Müluk, Maçinliler Enisü’l-Memalik, İranlılar Şehname ve Turanlılar (Türkler) Kutadgu Bilig demişlerdir. Bu önsözü yazan Kutadgu Bilig’i bir nevi siyasetname olarak düşünmüştür ki, yerinde bir düşüncedir.


    Kutadgu Bilig bu devreden sonra üçüncü olarak meydana çıkarılmıştır. Bu defa manzum önsözün bir özeti, eksik bir mukaddime olarak eklenmiştir. Burada, manzum önsözdeki “melik” tabiri yerine “padişah” kelimesi kullanılmıştır.


    Eser, yazı bakımından iki türlü alfabe ile yazılmıştır. Bunlardan biri Uygur alfabesi, diğeri ise Araplardan aldığımız İslami Türk alfabesidir. Uygur harfleri ile yazılan bazı yazıların Fatih devrine kadar sürmesi önceleri her iki alfabenin at başı gittiğini, Fatih Sultan Mehmet Han’dan sonra Uygur harflerinin yerini tamamen Türk-İslam alfabesine bıraktığını söylemek gerekmektedir. Kutadgu Bilig’in bu bakımdan aslının nasıl bir alfabe ile yazıldığı bilinmiyor. Çünkü yeryüzünde bilinen üç nüshasından biri Uygur harfleri ile yazılmıştır. Bu nüsha Herat nüshasıdır. Diğer iki nüshası Arap harfleri ile yazılmıştır. Böyle olmasına rağmen islami-Türk yazısı ile yazılmış bir nüshadan istinsah edildiği kanaatini doğurmaktadır. Aynı durum daha sonra Karahanlı ülkesinde yazılan Atabetü’l-Hakayık gibi eserlerde de kendisini göstermektedir.


    Balasagun’lu Yusuf Has Hacib, eserinde kendi adına yalnız bir yerde yer vermiştir. O asil bir aileye mensub olup, ilmi, faziletleri, zühd ve takvası ile cemiyetin içinde hürmet görmüş biridir. Eserini Balasagun’da yazmaya başlamış, sonra Kaşgar’a gitmiş orada tamamlayarak Tavgaç Kara Buğra Han’ın huzurunda okumuştur. Bunun üzerine hükümdar iltifat etmiş ve kendisine Has Hacib ünvanını vermiştir. Onun eserini yazmada en mühim amil muhakkak ki çağdaşı Kaşgarlı Mahmut’un da Türklüğü ve Türk milletinin değerlerine sahib olma azminden başka birşey değildir. Kaşgarlı, Türkçe’nin Arapça karşısındaki durumundan hareketle ve Araplara Türkçe’yi öğretmek niyeti ile yazdığı eserinde Türklerin gelecek için büyük ve devamlı bir hakimiyetlerinin olacağından bahsetmiştir. Balasagunlu Yusuf ise zamanında Fars dilinde bir Şehname’nin yazılmış olmasını görerek, Kutadgu Bilig’i Türk milletine bir Şehname hediye etmek arzusu ve Türkçenin kudretini göstermek niyetiyle yazmıştır. Yusuf Has Hacib eserini yazdığı zaman elli yaşlarında olması muhtemeldir. Şair bu durumda 1019 yılı civarında doğmuş olmalıdır. Nerede ve kaç yılında öldüğü belli değildir.


    Eserde tasvir edilen hayat ve idealize edilmiş olan şahıslar şairin kendi devrinden evvelki bir zamana aittir. Yusuf, ideal fertlerden teşekkül eden cemiyet ve devleti gözünde canlandırır. Sonra kendi devrinden acı acı şikayet eder. Eserinde, büyük meziyet olarak gösterdiği hareket ve düşüncelerin kalmadığını söylemektedir. Eser, şairin tasavvur ettiği ideal bir hayatı işlemesine rağmen, gerçeğin içinde dolaşır. Hatta Türk Edebiyatı içinde bir tiyatro eseri hüviyetine bürünür. Eserde saadet ve ikbali (kut) temsil eden vezir Aytoldu ile aklı (ukuş) temsil eden Ögdülmiş’in şahıslarında şairin kendisini tasvir etmiş olması mümkündür.


    Türk yazı diline hakkıyla hakim ve inceliklerine vakıf olan şair Uygur Türklerinin an’anesini devam ve inkişaf ettirerek, Türk Milleti’nin hayatına geniş yer vermiştir. Böyle olmakla birlikte Yusuf Has Hacib zaman zaman tecrübelere yönelir. Tecrübeli yiğitlerin, büyüklerin, milleti düşünenlerin düşüncelerine eserinde yer verir ve bu sözlerin yabana atılamayacağından bahseder. Hatta müdafaa ettiği fikri buna benzer sözlerin eşiğine getirerek, atasözlerine, değer verdiği tecrübeli kimselerin buyruk ve işaretlerine bırakır. Bunların içinde pekçok sözün kaynağının hadislere dayanması esere ayrı bir değer katar ve ilk İslami eser olan Kutadgu Bilig değerler bakımından İslamiyete dayanır. Böylece eser dünya ve ahiret saadetinin ancak bu şekilde bulunacağı fikrini işler. Yusuf Has Hacip, bu yönü ile ilk Türk eğitimcileri arasına girmeye de hak kazanmaktadır. Zaten Kutadgu Bilig; dünya ve ahiret saadetini gösteren bilgi demektir.


    Yusuf Has Hacib, İslam sanatkarlarını örnek tutarak, aruz vezni kullanmıştır. Eser; Şehname vezni olarak bilinen; Fe’ulün, fe’ulün, fe’ulün, fe’ul vezninde yazılmıştır. Şair bu vezni pürüzsüz bir şekilde kullanmıştır.


    Muhteva bakımından ise Kutadgu Bilig; sahnesiz bir tiyatro eseri görünüşündedir. Hükümdar Küntogdı’nın, akibeti temsil eden Odgurmuş ile görüştükten sonra, dünyadaki hayatın esasını kavrayarak üzerindeki yükü taşımak istemediğini aklı temsil eden Ögdülmiş’e söylemesi üzerine; Ögdülmiş hükümdara yapacağı işleri hatırlatır. Ve ona iyi ad kazanmak için yeni iş sahası gösterir. Eserin başında “tevhid, naat, dört halifenin zikri ve yaz mevsiminin tasviri vardır. Bunlardan sonra Ulug Bugra Han’ın medhiyesi yer alır. Bu şekli ile eser klasik tertib usulüne uygunluk gösterir.


    Kutadgu Bilig dört esas üzerine tanzim edilmiştir:


    1. Doğru kanun (köni töri); bunu Küntogdı (hükümdar),


    2. Saadet (kut); bunu Aytoldı (vezir),


    3. Akıl (ukuş); bunu Ögdülmiş (vezirin oğlu),


    4. Odgurmış (zahid) tarafından temsil edilmektedir.


    Bunlardan başka Aytoldı’nın Hacib ile buluşmasını temin eden Küsemiş, huzura kabulü sağlayan Hacib, arada hizmet gören oğlan, haber getiren Yumışçı ve zahidin yanında çalışan Kumarı da şahıslar kadrosu içinde yer alırlar. İnsanların iki dünyada ele geçirmek istedikleri saadet (Aytoldı) ile kainatın üzerine kurulduğu doğru kanun (Küntogdı) arasındaki karşılıklı konuşmalarda o devrin ferdi ve ictimai ahlak prensiplerine yer verilir. Küntogdı’nın akıl (Ögdülmiş) ile devam eden konuşmalarında ise cemiyet hayatının, bilgi nazariyesinin ve hayat görüşünün bütün meselelerine temas edilmektedir.


    Aytoldı’nın oğlu Ögdülmiş büyümüş, hükümdarın itibarını kazanarak babasının yerine vezir olmuştur. Şair, bu alim veziri hükümdarın yardımcısı olarak şahsi düşünce ve hareketlerinde de sahneye çıkarmaktadır. Ona devletin en yüksek müesseseleri hakkında konuşmak fırsatını da vermektedir. Eserde sırası ile hükümdar, vezir, kumandan, hacib, mabeyinci, sefir, sır katibi, hazinedar, aşçıbaşı, şarabdar mansıbları ve bunları işgal eden şahısların vasıf ve vazifeleri ayrı ayrı anlatılmaktadır. Hükümdar, vezir ve diğer memurlar şairin tasvir ettiği ideal bir durumda maddi ve manevi hayatı her bakımdan tanzim edilmiş bulunmakta ve ahali hükümdara dua etmektedir. Hükümdar ilerisini düşünerek Ögdülmiş gibi birini arıyor ve bununla müellif bütün zevkleri ile birlikte, dünyadan yüz çeviren aşırı bir zahid zümresi mümessilinin ortaya çıkmasını sağlıyor.


    Hükümdar, Zahid Odgurmış’a Vezir Ögdülmüş vasıtasıyla bir mektup gönderiyor. Ögdülmiş ile Odgurmış dünya ve ahiret meselelerinden konuşuyorlar. Bu konuşmalardan sonra Zahid tereddüd ediyor. Kendisinde; dünyada Müslümanlara hizmet etmekle ukbayı(ahireti) kazanmak fikri doğuyor. Fakat dünyanın ağır basan kusurları karşısında niyetinden vazgeçiyor. Hükümdarın ikinci mektubu üzerine şehre, insanlar arasına dönmeye razı oluyor. Ögdülmiş kendisine lazım olan bazı bilgileri veriyor. Fakat zahid, dünya sevgisini gönülden çıkarmadan ona Allah sevgisini sokmanın mümkün olmadığını ileri sürerek şehre gelmekten vazgeçiyor. Hükümdar, kendisini görmek için zahidin ayağına kadar geleceğini söyleyince Zahid, hükümdarın yanına gidiyor. Hükümdarla konuşurlar. Zahid en çok ömrün kısalığından ve ölümden bahseder. Hükümdar bu sözlerin tesiri altında kalarak dünyanın hiçliğini ve bu kadar yükü yüklenmenin manasız olduğunu düşünür.


    Ögdülmiş hükümdara, vazifesinin Allah tarafından verildiğini ve ye’se kapılmamasını söyleyerek onu iyilik yapmaya teşvik ediyor.


    Ögdülmiş ihtiyarlamaktadır. Tövbe etmek ve gönlünü temizlemek lüzumunu duymakta, kardeşi Zahid ile istişare etmek istemektedir. Odgurmış’ın hastalanması üzerine Ögdülmiş çağrılıyor. Odgurmış hastalık hakkında bir rüya görmüştür. Her ikisi bu rüyayı farklı tabir etmişlerdir. Odgurmış tekrar kendi görüşünü hülasa ediyor. Ögdülmüş hükümdarın da muvafakatı ile Zahid’in yanına gelmiştir. Fakat o çoktan ölmüştür. Bu durumda Ögdülmiş üzülmüş ve Zahid için matem tutmuş, yasına hükümdar da iştirak etmiştir.


    Şair en sonunda esere dönüyor. Bunun yazılış sebebini ve ehemmiyetini belirttikten sonra sözlerini dua ile bitiriyor.






    Kutadgu Bilig’in nüshaları:


    Eserin bugün bilinen üç nüshası vardır:


    1. Herat Nüshası:


    Kutadgu Bilig’in ilk bilinen nüshasıdır. Arap harfleri ile yazılmış bir nüshadan Uygur harflerine çevrilmiştir. Hicri 4 Muharrem 843 tarihinde istinsah edilmiştir. Bu nüsha Fatih Sultan Mehmet Han devrinde, Uygur katiblerinden Abdürrezzak Bahşı için Fenari oğlu Kadı Ali tarafından Tokat’tan İstanbul’a getirtilmiştir. Eserin bundan sonraki macerası karanlıktır.


    2. Fergana Nüshası:


    Kutadgu Bilig’in en önemli nüshasıdır. Nüshayı bulan Fitret, Maarif ve Okutguçı mecmuasında hakkında umumi bir bilgi vermiştir. Nerede, ne zaman ve kim tarafından, kimin için istinsah edilmiş olduğu belli değildir.


    3. Mısır Nüshası:


    Bu nüsha Kahire’de, Hidiv kütüphanesinin o zamanki müdürü Alman Moritz tarafından 1896 yılında bulunmuştur.


    Eser üzerinde yerli ve yabancı Türkologlar çalışmışlardır. Fakat en önemli çalışma Reşit Rahmeti Arat tarafından yapılmıştır. Prof. Dr. R.R. Arat; üç nüshan’ın karşılaştırmalı metnini 1947’de, metnin tercümesini 1959 yılında ölümünden önce yayınlamış; fakat ortaya çıkardığı fişlerle yaptığı çalışmaları ise ölümünden sonra Prof. Dr. Muharrem Ergin, Prof. Dr. Kemal Erarslan, Dr. Nuri Yüce ve Dr. O.Fikri Sertkaya’nın gayretleri ile ortaya çıkarılmıştır. Eserin 3. cildini meydana getiren bu indeks kısmı Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü tarafından 1979 yılında neşredilmiştir.


    Sor bakalım...
    Çay içtiği biri var mıymış?
    Gönlünü gönlünde demlediği
    gözlerinin gözlerine aktığı

    hayatına iki şeker kattığı biri
    İçini ısıtan biri, demek gibi

    Çay içtiği biri var mıymış?

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş