Dayağa Hayır, Şiddete Devam! http://res.kadiningazetesi.com/8a443dd1kemal.jpg Genç Yazar bilgisayarın başına oturdu; daha doğrusu sandalyeye oturdu ve bilgisayarının karşısına geçti; hafızasını yokladı; bomboştu. Aslında yazacağı konu belliydi. Dün, dergiden ayrılmadan önce editörüne “iyi akşamlar” demek için uğradığında yol haritasını almıştı; “senin çok önemli bir yazı yazmanı istiyorum. İki gün içinde, kadına şiddete hayır kampanyasına destek veren bir yazı yazar mısın? Yazı içine

Bu konu 2714 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Dayağa Hayır, Şiddete Devam! 2714 Reviews

    Konuyu değerlendir: Dayağa Hayır, Şiddete Devam!

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2714 kez incelendi.

  1. #1
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Dayağa Hayır, Şiddete Devam!

    Dayağa Hayır, Şiddete Devam!




    Genç Yazar bilgisayarın başına oturdu; daha doğrusu sandalyeye oturdu ve bilgisayarının karşısına geçti; hafızasını yokladı; bomboştu. Aslında yazacağı konu belliydi. Dün, dergiden ayrılmadan önce editörüne “iyi akşamlar” demek için uğradığında yol haritasını almıştı; “senin çok önemli bir yazı yazmanı istiyorum. İki gün içinde, kadına şiddete hayır kampanyasına destek veren bir yazı yazar mısın? Yazı içine biraz erkek düşmanlığı aroması da koy”.

    Genç Yazar biliyordu ki, bu ince, narin ve zarif görünüşünün ardında bir cellât ve bu güzel teklifin ardında da emir yatıyordu. Kendi kendine “hele bir yazmıyorum de, o zaman görürsün dünyanın kaç bucak olduğunu.” Değil hayır demek, Nadide Hanımın, ihmallere, vurdumduymazlığa ve gecikmelere asla tahammülü yoktu.

    Genç Yazar başını elleri arasına aldı “oofff of..iki gün yani 48 saat; sekizi uykuda gitti geriye kaldı kırk saat..ben ne yazayım ,bu konuda hiç birikimim yok ki,birilerine sormam lazım, belki bir malzeme bulurum.”

    Genç Yazar sıradan bir Anadolu çocuğuydu , pederşahi -ataerkil- bir ailede büyümüştü.. Adı ataerkil bir aile olmasına rağmen ailede sözü Nine keserdi ve herkes ona saygı duyardı. Bundan dolayı genç adamın hayali ve havsalası “kadına karşı şiddetin” ne olduğunu bir türlü almıyordu.

    Televizyonu açtı ..sabah haberlerinde aynı konu işleniyordu..tanıdık simalar, şöhretli isimler “şiddete hayır” demek için yürüyorlardı..gözlerine inanamadı..cihazın sesini yükseltti ..dizide amcasının karısını ayartmış ve bir sezon kadınlara en büyük eza ve cefayı çektirmiş yakışıklı, yürüyüşün önünde, elinde pankart poz veriyor; “ya şu adam.. ya bu kadın..aman Allah’ım”. Genç yazar adeta bir boşluğa düştü; ekranlarda şiddeti, dayağı, aldatmayı, tacizi ve daha fazlasını meşru gösteren, yaygınlaştıran bu insanların riyakârlığından tiksindi.

    Şiddetli baş ağrısına derman olur diye, mutfağa koşup bir ağrıkesici aldı, günlük gazetelerde bir şey bulurum umuduyla kapısına bırakılan bir tomar gazeteyi salonun ortasına serdi, bir elinde kahvesi diğer eliyle gazete sayfalarını, özellikle üçüncü sayfaları karıştırmaya başladı. Bir yudum aldıktan sonra “işim olmasa bu sayfalara asla bakmam ya.. Midem bulanıyor, insanlığımdan utanıyorum” dedi. Bu sayfalarda kadına şiddetten daha ziyade herkesin birbirine karşı uyguladığı şiddet, fecaat ve şenaatlerin fotoğrafları yer alıyordu.

    Gazete sayfaları arasında gezinirken bir uçurumdan diğerine düşüyor, mahcubiyetten yüzü kıpkırmızı oluyor, utancından yerin dibine geçiyor, öfkesinden kahve fincanını ısırıyor bazen de “bu kadar da olamaz” diyerek, gayri ihtiyari ayağa fırlıyordu. Şu başlıklar onun mantığını susturmuş ve insanın, esfeli safiline yani aşağıların en aşağısına nasıl düşebileceğini anlamasına vesile olmuştu: Kocasını, komşusu ile aldatan kadın, kurşun yağmuruna tutuldu; adam sevdiği kızı kimseye yar etmedi; yurt dışından getirilen yabancı kadınları pazarlayan bir çetenin lideri kadın çıktı; kızından usanan üvey anne onu, tanımadığı insanlara sattı; koca dayağından bıkan kadın sığınma evlerine kendini attı; uzun yıllardır işsiz olan adamı eşi evden kovdu. Yazar, kendini bu karanlık denizin dalgalarına mahkum eden editörü Nadide hanımı hayırla andı!!!

    Her şeye rağmen Genç Yazar not defterine bazı notlar almıştı “kadını dövmek kadına şiddetin sadece bir türüdür..kadını sadece erkeklerin değil hemcinslerinin de şiddetinden korumak lazım..kadın, erkeğine zulmettiği yerlerde aslında kendine ve ailesine zulmediyordur..yuvayı dişi kuş yaptığı gibi yuvanın bütünlüğünü korumak konusunda kadına büyük görev düşüyor..kadın erkekten üstün bir varlık değil erkeğin tamamlayıcısı bir varlıktır; herkes kendi yerini bilmeli kimse kimsenin yerine göz dikmemeli,kadınlık aleminin sultanları Hz. Havva, Hz. Meryem, Hz.Aişe’yi araştırılmalı ”

    Telefon acı acı çalmaya başlamıştı ama genç yazar üçüncü sayfa batağından bir türlü kurtulamıyordu; nihayet kendini zor bela sahile attı ve telefonu açtı ; “yavrum, evladım bi tanem, nasılsın?”. Adam sadece “anneemm “diyebildi; sinirleri boşaldı ve başladı ağlamaya. Vahşet denizinden onu yine bir kadın kurtarmıştı..sesi ne kadar yumuşak ve şefkat doluydu.. “ne kadar da ihtiyacım varmış meğer” diye iç geçirdi, hemen ardından damdan düşer gibi sordu: “anne hiç babam seni dövdü mü?” Ahizenin diğer yanından şaşkın edalı bir cevap geldi “baban Allahtan korkar oğlum, beni, Allahın emaneti gibi bilir, değil dövmek bir fiske bile vurduğunu hatırlamıyorum..hayırdır oğul niye sordun?” genç yazar cevabını almıştı,sıkışan kalbi rahatladı ve “hiiç öylesine” diye cevapladı.

    Ertesi gün Nadide Hanım masasında üzerinde tek satır bulunan bir makale ve yanında da istifa mektubu buldu. “Allahtan korkan, eşini dövmez, ona kötü davranmaz, onu aldatmaz ve onu korur kollar ve gözetir”.Hafta sonu dergiyi eline alanlar kapakta bir elmanın iki yarısı gibi sırt sırta vermiş bir kadın ile bir erkek fotoğrafının altında bu yazıyı okudular. Dosya için ayrılar iç sayfalarda da sadece bu satır yer almıştı.

    Derginin e-posta adresine ağırlıkta iki mail geldi. İlk mesaj “ size minnettarız, bizi uyandırdınız ve eşimizi Allah’tan dolayı sevmemizi hatırlattınız”; ikinci mesaj ise “ eyvah bir dergimiz daha irticaya kurban gitti “

    Sıcak bir hikâye

    Melih Cevdet'e sormuşlar 'evlilik nedir' diye.Eskiden demiş, kız tarafının ve oğlan tarafının ailesi biraraya gelir, yeni çiftin kuracağı yuva için beraber hazırlık yapılır, beraberce yeni ev düzülürdü. Tabi o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi. O yüzden buna 'evlenmek' denirdi. Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde yani katlarda oturuyorlar, bu yüzden artık evlilik 'katlanmaktır' demiş.'

    İbrahim Hakkı Hazretlerinin’nin eşine yazdğı iddia edilen mektup

    “Ve izzetli, hürmetli, akıllı, gayretli, şefkatli, güzel yüzlü, şirin sözlü, melek huylu, çelebi kollu, nazik belli, şirin yıldızlı, has ve talihim, oğlum annesi, gönlüm cânânesi, inci tanesi hatunum ve hanımım küçük kadın Zeliha Hatun huzuruna. Candan selâmlar ve gönülden dualar edip, ol mülayim hatırın kat kat sual ederiz. Allah’ın birliğine emanet veririz.

    Benim küçük kadınım, benim emektarım. Ne keyiftesin, ne haldesin ne demdesin? Neyliyorsun, ne işliyorsun? İyi misin, hoş musun? Allah yardımcın olsun. Kendin uşak (küçük) iken uşak hizmetine düştün. Allah emeklerini zayi etmesin. Allah seni bana bağışlasın. Bir dahi dünya gözü ile görüşmek müyesser eylesin, âmin!

    Aceb cihanda senin gibi var mıdır? Zeliha’m, Zeliha’m! O tatlı canını sevim, o tatlı bakışlarını sevim. Hiç fikrimden gitmezsin. Böylece ayan gönlümde durursun.

    Maşallah, maşallah! Benim nazlı aşıkım, senin için yollarda ve İstanbul’da besteler yazıyorum; öğreniyorum ki inşallah gelende seninle ses sese verelim de çok türlü besteler, güzel kitaplar okuyalım. Allah Teâlâ’ya âşık olalım, safâlar edelim...

    KEMAL GÜLEN




    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]



    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Dayağa Hayır, Şiddete Devam!

          Kategori: Kısa Hikayeler

          Konuyu Baslatan: AyMaRaLCaN

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 2714

    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş