Türk milleti; beylik evladları, gelinlik kızları bunu işitin..!
Yine sana masallar okunuyor, kulağına ninniler fısıldanıyor; biraz daha uyuyasın diye.
Oysa Atalar sözü der ki “su uyur düşman uyumaz”. Sen öyle derin bir uykuya daldın ki; ellerine kınalar yakarak asker ettiğimiz vatan evlatlarının, subaylarımızın başına, Amerikalı öküz çobanları çuval geçirdi de kıpırdamadın. Oysa sen, namusuna ve vatanına el ve dil uzatanların cezasını mutlaka veren bir milletin evladısın. Türk Ordusu ise subayından erine kadar senin çocuklarındır. Onlara yapılan hakaret bütün bir Türk milletine yapılmıştır. Sen sessiz kaldıkça ve sana bugün uslu adam olmayı önerenlerin sesine kulak verdikçe; Süleymaniye’de Türk subayına bunu yapanlar yarın Ankara’nın göbeğinde de aynısını yapmaya cesaret edecektir. Gelinlik kızlarının başına çuval geçirilince mi uyanacaksın..? Bu sözlerimi duy... İşit... Yanacaksın..!
Tarihler seni değil sen tarihleri yazdın..! Sen, insanlığın ilk gününden beri; iyiliğin, adaletin, merhametin ve mertliğin temsilcisi olmuş bir milletin evladı, torunusun.. Onlar ise milletlerin vatanlarını, yaşamlarını, ekmeklerini çalarak zengin olmuş, bir zamanlar öküz çobanlığı yapan, merhamet ve adalet kelimeleri sözlüğünde bulunmayan sürülerdir. Onlar çalar ve yerler. O kadar çok yerler ki 72 milyon Amerikalı açtır. Eski metro tünellerinde, köprü altlarında yaşamaya mahkum edilmişlerdir. Her gün sokaklarında yüzlerce cani, cinayet işler de, medeniliklerine halel gelmez. Bu dünyadan nice teknolojisi üstün kavim gelmiş geçmiş ama Türk milleti hâlâ yerindedir. Nesebi karışık çoban sürüleri Türk milletine el ve dil uzatacak seviye ve seciyede değildir.
Türk milletini temsil ettiğini iddia eden, sabırlı olmak ile teslim olmak arasındaki anlam farkını bile kavramaktan aciz olan bu yöneticilere; Türk Silahlı Kuvvetleri ile uğraşma, aşağılayıcı hakaretlere boyun bükme yetkisi verdin mi?
Harp Okulu öğrencilerine geçit töreninde alkış tutarak sevgini belirtmen yeterli değildir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın verdiği haklarını kullanman gerekmektedir. Üzerine ölü toprağı serpilmiş gibisin. İçine düşürüldüğün derin aşağılık duygusunu sana; yetersizlik ve beceriksizliklerini gizlemek için AB normlarına sığınan bu siyaset ağaları aşıladılar. Senin gerçek rehberin Mustafa Kemal Atatürk ve yüreğindeki vatan sevgisidir. Türk milletini yok gösteren yöneticilere tepkini göstermelisin.
O Türk Ordusu ki, senin evlatlarından, yeğenlerinden, gelinlik kızlarının nişanlılarından oluşur. Onlar silahlar üzerine elini koyar da vatanı milleti koruyacağına yemin eder. Görevini de eksiksiz yapar. Eğer sen; gündüzleri işinde, geceleri yatağında huzur içindeysen; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin uyumadığını bildiğindendir, güvendiğindendir. Oysa emellerini müstevlilerin emelleri ile birleştirmiş olan, Avrupa Birliği kara sevdalıları politikacılar, şimdi senin ordularını çok değil seksen iki yıl önce vatanımızdan kovduğumuz Yunan’ın, İngiliz’in, Fransız’ın emrine vermek istemektedirler.
Yüce Türk milleti bu sözleri duy ve işit..!
Türkiye Cumhuriyeti’ni idare ettiğini sanan iktidar mensupları, Süleymaniye’de Türk subaylarına saldıran öküz çobanlarının “hata yaptığını” beyan ettiler. Oysa onlar; Anayasamızın 81. Maddesi uyarınca yemin etmiş, “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim” demişlerdi. Türk Milleti..! Galiba en büyük hatayı, ettiği yemin metni içinde geçen namus düşmanlarına oy vererek iktidara taşıyan sen, yaptın. En temel görevinin bu ülkeyi savunmak olduğunu bilmeyen eski ve yeni politikacı tiplere hadlerini bildirmediğin, söyledikleri her yalana inandığın için sen yaptın. En büyük gafleti de, Amerikalı çobanları stratejik müttefik olarak tanıyıp, tanıtan politikacılara inanmakla gene sen yapmaktasın. Oysa ABD, hiçbir zaman hiçbir millete dost olmamıştır. Yüce Türk Budunu, bu sözleri duy ve işit..!
Bu vatanı; Yemen’den Fizan’a kadar, Filistin’den Kafkasya’ya, Balkanlar’dan Çanakkale’ye kadar kanlarını sebil canlarını feda eden iki milyon şehidin kanı bedeli kurtarmıştık. Milletimiz yoksul ama onurlu, başı dik idi. Demokrasiyi başı bozukluk, her aklına eseni yapanların ve ülkeyi bölmek, parçalamak isteyenlerin rejimi sananlar tarafından; yedi milyon kardeşimizin aç olduğu, adalet kelimesinin içinin boşaltıldığı bir ülke haline geldik.
Dünyanın hangi ülkesinde otuz bin kişinin canına kıymış katillere af çıkarılır ve çıkarılmıştır. Öldürülenlerin içinde bebekler, dal gibi gençler, askerlerimiz ve polislerimiz vardı. PKK-KADEK adlı bölücü örgüt Ülkemizi ve bizi yönetenlerin oğullarını öldürmüş olsaydı, şehit analarının-babalarının yürekleri hâlâ kanarken, hâlâ teröristler askerlerimizi şehit etmeye devam ederken af çıkarabilirler miydi? Öyleyse işit ve düşün..! Bu adamlarda adalet anlayışı var mı? Vicdan denen duygudan yoksun olmasalardı, evlatlarını vatan savunması için şehit veren anaların babaların aradığı adaleti kim verecek?
Tabelasında adalet kelimesi olan fakat vicdanlarında adalet duygusu olmayan, para eden her şeyi satmayı kafasına koymuş, dış ve iç şer güç odaklarının istediği her şeyi yapan ama yetimle yoksulla alakaları olmayan, müslümanlıkları kendinden menkul liberal, muhafazakar, demokrat, şarkıcı türkücü politikacıları tanı. Onlar serbest piyasa ekonomisi denen vurgun soygun düzeninin aç gözlü üçüncü kuşağıdır. Sana birinci kuşak çağ atlama masalı anlattı, kendileri dolar-euro yığınlarının üzerinden atladılar. Türk Ordusu teröristler ile çarpışırken, onlar bankalardaki paraları tokatladılar. Köşe dönmeci papatya sürülerini ne çabuk unuttun? Büyük Türkiye masalının yazarı baba-kız kuşağının aile fotoğrafında yer alan ikinci kuşak; kredi hırsızlığı yapıyordu. Türk Ordusu ise gene vatanı savunuyordu. Onların oğulları ise yalılarının önündeki sularda komandoculuk oynayıp askerlik yapıyordu. Üçünçü kuşak ise “biz değiştik” numarasına yatanlarla, eski vurguncu takımının koalisyonundan başka bir şey değil. ''Ak'' kulüplerinde toplanarak, eski hortumcuları yakalama numarası altında kendi soygunlarını gizlemeye çalışıyorlar. Şimdi hazine arazilerini, ormanları, sit alanlarını yağmalayacaklar. Sloganları ise; “Varlığım A.B.D ve Avrupa Birliği’ne armağan olsun, Anadolu onlara feda olsun”dur. Tabii kendi varlıklarını değil, milletin malını mülkünü armağan edecekler…Yüce Türk Milleti..! Uyanmakta geç kalırsan vatansız kalacaksın.
Türk beyler Türk adını bıraktı.!!
Her milletin kendini diri tutmak, hafızasını yitirmemek, yakın ve uzak tehlikelere karşı hazırlıklı olmak, kısacası yaşamak ve yükselmek için, içinden çıkaracağı has evlatlara ihtiyacı vardır. Bir millet ancak ve ancak has evlatlarının kendisine adanmışlığıyla ayakta kalır. O has evlatlar, hayatlarını ve benliklerini milletine adarlar ve bu adanmışlıkla yaşarlar. Bu adanmışlık, makam, mevki, kişisel ikbal, şan, şöhret ve her türlü maddi refah beklentisini unutmayı gerektirir. Yukarıdaki sözleri duy ve işit..!
Türk beyler Türk adını unuttu ve Türk sözü ağzından çıkmayanlar yüz yıl önceki gibi İl’ini teslim edecekler. Sen sessiz ve tepkisiz kaldıkça, seni yok saymaktalar. Varlığını göster ve bu ülkenin has evlatlarına ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne güç ver… Avrupalıların Türkiye’yi 27 bölüme ayırdıklarını bilmiyor, ''bağımsız Kürdistan'' diye bağıran soysuz çakalların sesini duymuyor musun? Kıbrıs’ta Türk varlığı yok edilmek isteniyor, görmüyor musun?
Türk milleti ayağa kalk…! Türkiye Cumhuriyeti’ni de, seni de; yine senin azim ve kararın kurtaracaktır. Yoksa tarihin sayfalarında bir satır yazı olacaksın.
Unutma ki; binlerce yıldır hür ve bağımsız yaşayan Türk Milleti, tarihin karanlık labirentlerinde kaybolamayacak kadar büyük bir millettir.
ALINTIDIR