Tarihte izbirakanlar..... Abuk Ahmet Paşa (1857-1923) Kafkasya'nın Kabardey yöresinden Anadolu'ya göç eden bir Çerkes ailesinin çocuğu olarak 1857 yılında Uzunyayla'da doğdu. Harbokulu'nu 1879 ve Harp Akademisi'ni 1881 yılında bitirdi. Kurmay Binbaşı rütbesiyle Osmanlı Devleti'nin Belgrat Elçiliği'ne ataşemiliter oldu. Çarlık Rusya'da görevli olarak bulundu. İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra (1908) genellikle İttihat ve Terakki Partisi'ni desteklemekle birlikte onun yersiz

Bu konu 3949 kez görüntülendi 24 yorum aldı ...
ızbırakanlar ! 3949 Reviews

    Konuyu değerlendir: ızbırakanlar !

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 3949 kez incelendi.

  1. #1
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart ızbırakanlar !

    Tarihte izbirakanlar.....



    Abuk Ahmet Paşa
    (1857-1923)


    Kafkasya'nın Kabardey yöresinden Anadolu'ya göç eden bir Çerkes ailesinin çocuğu olarak 1857 yılında Uzunyayla'da doğdu. Harbokulu'nu 1879 ve Harp Akademisi'ni 1881 yılında bitirdi. Kurmay Binbaşı rütbesiyle Osmanlı Devleti'nin Belgrat Elçiliği'ne ataşemiliter oldu. Çarlık Rusya'da görevli olarak bulundu. İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra (1908) genellikle İttihat ve Terakki Partisi'ni desteklemekle birlikte onun yersiz uygulamalarına karşı çıkmaktan da çekinmedi.
    "Çerkes İttihad ve Teavun Cemiyeti"nin üyeleri arasında bulundu. Savaş yıllarında Kafkas Göçmenleri tarafından Çarlık Rusyası'na karşı oluşturulan "Şimali Kafkas Cemiyeti", "Türkiye' de Şimali Kafkas Siyasi Muhacirleri Komitesi" vb. kuruluşlarda rol oynadı.
    Anadolu'daki Kafkas göçmenlerinin karşı ihtilal hareketlerine karışmalarını önlemeye çalıştı. Kafkasya'da Sovyet iktidarının kurulmasından sonra İstanbul'a sığınan Kafkasyalı göçmenlere büyük yardımları oldu. 1923 yılında İstanbul'da öldü. Paşabahçe Mezarlığı'nda gömülüdür.

    * Bu yazı Sefer E. Berzeg'in Çerkes Göçmenleri II adlı kitabından derlenmiştir


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: ızbırakanlar !

          Kategori: Azerbaycan Tarihi

          Konuyu Baslatan: AyMaRaLCaN

          Cevaplar: 24

          Görüntüleme: 3949

    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  2. #2
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Cevap: ızbırakanlar !

    Ali Sait Akbaytugan
    (1864-1950)


    Büyük Çerkes sürgününde Anadolu'ya göç ederek Manyas yöresine yerleşen bir Vubıh ailesindendir. 1872 yılında Hacıosman (Hunce Hable) Köyü'nde doğdu. 1877-1778 Osmanlı-Rus Savaşı'na Çerkes Gönüllü Kuvvetleri ile katılmış olan Hunc Kasbolet Bey'in oğludur. Harbokulu'nu 1896'da ve Harp Akademisi'ni 1898'de bitirdi. Osmanlı-İtalyan Savaşı'na 1911 ve Balkan Savaşları'na 1912-13 yıllarında katıldı. Birinci Dünya Savaşı'nda yemen cephesinde İngilizlere karşı gösterdiği üstün başarılar nedeniyle tümgeneralliğe yükseltildi. 1918'de Mondros Silah Bırakışması'nın imzalanması üzerine Osmanlı Hükümeti'nin emriyle, Aden'de kuşatmış olduğu İngiliz birliklerine teslim olmak zorunda kaldı.
    Esaretten döndüğünde 25. Kolordu Komutanlığı'na getirildi ve 1919'da İstanbul Muhafızı oldu. Bu görevi sırasında Kuvay-ı Milliye'yi destekledi. 14. Kolordu Komutanı Met Yusuf İzzet Paşa ( kayınbiraderidir), Maraşal Tuğa Fuat Paşa, Mareşel Berzeg Zeki Paşa, Big Ahmet Fevzi Paşa, Karzeg Salih Paşa gibi ileri gelen hemşehrileriyle işbirliği içinde, Anadolu'daki Kafkas göçmenlerinin karşı ihtilal hareketlerine katılmalarını engellemeye çalıştı. İstanbul'daki birçok kişinin Ançok Ahmet Anzavur Bey'in güçlerine katılmak üzere Anadolu'ya göçmelerini önledi. Anadolu ihtilalini destekleyen tutumu nedeniyle 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal eden İngilizler tarafından tutuklanarak Malta Adası'na sürgün edildi. TBMM adına Kunduh Bekir Samih Bey tarafından imzalanan Londra Anlaşması uyarınca serbest bırakıldığında Aşharuva Rauf (Orbay), Hatko İsmail Canbulat, Mürsel Baku (Paşa) gibi arkadaşları ile birlikte Ankara'ya giderek TBMM Ordusu'na katıldı. Komutanlık görevi yanında Elviye-i Selase Soruşturma Kurulu Başkanlığı yaptı. Abhazca, Almanca, İngilizce, Fransızca ve Arapça'yı biliyordu.
    "Çester Projesi Hakkında Bazı Tenkidat ve Mütealaat (1923)" adlı bir kitabı da vardır. Çerkeslerin ilk kitap yazarlarından Hayriye Melek Hunc'un ağabeyidir. 1950 İstanbul'da öldü.

    * Bu yazı Sefer E. Berzeg'in Çerkes Göçmenleri II adlı kitabından derlenmiştir
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  3. #3
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Cevap: ızbırakanlar !

    Ançok Ahmet Anzavur
    (1834-1921)



    Büyük Çerkes sürgününde (1864) Adiğey'den göç ederek Marmara yöresine yerleşen Ançok adlı bir Adıge ailesindendir.
    Osmanlı zaptiye örgütüne katılarak binbaşı rütbesine kadar yükseldi. İstanbul, Kütahya, Konya gibi önemli şehirlerde jandarma tabur komutanı olarak görev yaptıktan sonra emekliye ayrılarak Biga'ya yerleşti.
    Birinci Dünya Savaşın'da Çerkes İttihad veTeavun Cemiyeti'nin önde gelen kişilerinden Met Yusuf İzzet (Paşa) ve öğretmen Üzeyir Bey'lerin tavsiyesiyle Osmanlı Teşkilat-ı Mahsusası'na alınarak Kafkas cephesinde görevlendirildi. Cesur, becerikli ve rütbesinin üstünde görevler yapan tanınmış bir kişiydi. Gönen ve Manyas yöresindeki Kafkas göçmen köylerinden topladığı gönüllülerle Marmara yöresinde Kuvay-ı Milliye'ye karşı ilk karşı ihtilal hareketini başlattı. Başarıları sayesinde aldığı güçle Ankara'ya yürümek için harekete geçtiyse de Geyve Boğazı'ndaki çarpışmalarda başarı sağlayamadı.Atından düşerek yaralandı ve tekrar İstanbul'a dönmek zorunda kaldı. Bir süre sonra Biga tarafına gitti. 1921 yılı şubat ayı sonunda Eskişehir İstiklal Mahkemesi'nce gıyabında idam cezasına çarptırıldı.
    Bundan sonra pek etkinliği görülmeyen Ançok Ahmet Anzavur Bey, 15 Nisan 1921'de Karabiga dolaylarında bir Arnavut çetesinin pususuna düşerek öldürüldü. Biga'nın Buzağılık köyünde gömülüdür.

    * Bu yazı Sefer E. Berzeg'in Çerkes Göçmenleri II adlı kitabından derlenmiştir
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  4. #4
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Cevap: ızbırakanlar !

    Aziz Meker
    (1877-1941)


    Kuzey Kafkasya'da bugünkü Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi'nde bulunan Biberdkuace köyünde 1877 yılında doğdu. İlk eğitimini burada ve Batalpaşinsk (Çerkesk) köyünde yaptı. Ailesinin Türkiye'ye göçerek Eskişehir yöresine yerleşmesinden sonra 1889 yılında İstanbul Sultanisi'nde okudu. Daha sonra Fransa'ya giderek tarımcılık eğitimi gördü. İstanbul'da Halkalı Ziraat Okulu'nda öğretmenlik yaptı. Kafkas göçmenlerini oluşturan "Çerkes Teavun Cemiyeti" ve "Şimali Kafkas Cemiyeti" ile"Kafkasya İstiklal Komitesi" gibi kuruluşlarda aktif görevler aldı, konferanslar verdi, broşürler yayınladı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Tuşa Fuat Paşa'nın başkanlığındaki bir Kafkas kuruluyla Avrupa'ya giderek Viyana, Berlin, Lozan vb. merkezlerde bu komite adına ve Kafkas davası lehine temaslarda bulundu. Çeşitli devlet adamlarıyla ve bunlar arasında Cenevre'de sürgünde bulunan Lenin'le görüşmeler yaptı. Mondros Silah Bırakışması'ndan sonra Anadolu'ya geçerek Anadolu ihtilalinin saflarına katıldı. TBMM tarafından Sovyet Rusya'ya gönderilen elçilik heyetinde başkatiplik olarak görevlendirildi. 1923 yılında Ankara'ya dönerek Ziraat Okulu'nda öğretim üyeliği ve Ziraat Enstitüsü Başkanlığı yaptı. 1932 yılında ise Tarım Başkanlığı Müsteşarlığı'nda bulundu. Çerkezce, Abhazca, Türkçe, Rusça, Fransızca ve Almanca biliyordu. 1941 yılında Ankara'da öldü.

    * Bu yazı Sefer E. Berzeg'in Çerkes Göçmenleri II adlı kitabından derlenmiştir
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  5. #5
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Cevap: ızbırakanlar !

    Berzeg Sefer Bey
    (1892-1920)



    1877-78 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Kafkasya'dan göç eden bir Vubıh ailesine mensuptur.1892 yılında Düzce'de doğdu. Babası Mehmet Talustan Bey, Balkan Savaşı'na Kafkas göçmenlerinden kurulu bir gönüllü birliğinin başında katılmış ve Çatalca'da Bulgarlara karşı savaşırken ölmüştü. Sefere genç yaşında bu savaşa gönüllü olarak katıldı.
    Birinci Dünya Savaşı'nda da askerliğini inzibat eri olarak yaptıktan sonra Mondros Mütarekesi'nden sonra Düzce'ye dönü. Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na mensuptu. Buna karşın, üçüncü Damat Ferit Paşa Hükümeti'nin Kuvay-ı Milliyecilerin girişimiyle iktidardan düşürülmesinden sonra muhaliflerin Düzce ve Adapazarı yöresindeki Kafkas göçmenlerini Kuvay-ı Milliye ve İstanbul Hükümeti aleyhine örgütleme girişimlerine karşı çıktı. Ancak Damat Ferit Paşa'nın tekrar iktidara gelmesi ile İstanbul hükümetince Şeyhülislam fetvaları ile kışkırtılan Kafkas göçmenleri arasında Kuvay-ı Milliye'ye karşı silahlı eylemlerin de başlaması üzerine, halktan gelen bu harekete katılma zorunluluğunu duydu. Kişisel nüfusu ile Maan Koç Bey, Maan Ali Bey, Kesebiy Abdülvahab Bey gibi yöredeki Kafkas göçmenlerinin ileri gelen kişilerini bir araya getirerek Düzce'de geçici bir yöresel yönetim kurdu ve düzeni sağlamaya çalıştı. İstanbul ile Ankara'daki Kuvay-ı Milliyecilerin bazılarıyla ve Adapazarı'ndaki Karzeg Sait Bey ve arkadaşları ile ilişki kurdu. Ankar hükümetince yöreye gönderilen Rafet Bey (Bele), Pşevu Ethem Bey gibi Kuvay-ı Milliye Komutanları ile de görüşerek kardeş kavgasını önlemeye çalıştı.
    4000 Çerkes atlısı ile Kuvay-ı Milliye'ye katılacağını bildirdi ve önerisi kabul edildi. Buna karşın yapılan antlaşmalara uygun olarak ve hiçbir direnme ile karşılaşmaksızın Düzce'ye gelen Pşevu Ethem Bey tarafından, arkadaşları ile birlikte 27 Mayıs 1920'de asılarak idam edildi.

    * Bu yazı Sefer E. Berzeg'in Çerkes Göçmenleri II adlı kitabından derlenmiştir
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  6. #6
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Cevap: ızbırakanlar !

    Cemil Cahit Toydemir
    (1883-1956)


    Büyük Çerkes sürgününde Anadolu'ya göçeden Therhet adlı bir Vubıh ailesinden olan Mehmet Cahit Bey'in oğludur. 1883 yılında İstanbul'da doğdu. Harp Okulu'nu 1902'de bitirdi. Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarına katıldı.1918 yılında Met Yusuf İzzet Paşa'nın emrinde tümen komutanı olarak anayurdu Kafkasya'yı kurtarmak ve bağımsız bir Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti kurmak için yapılan savaşlara katıldı.
    Mondros Silah Bırakışması'ndan sonra Kafkasya'dan döndüğünde Aşharuva Rauf Bey'in yardımıyla 5 Kafkas Tümeni Komutanlığı'na atanarak Anadolu'ya geçti. İstanbul'daki Ali Rıza Paşa Hükümeti adına Karzeg Salih Paşa ve Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal Paşa, Aşharuva Rauf ve Kunduh Bekir Sami Bey'ler arasında yapılan "Amasya Görüşmeleri" Cemil Cahit Bey'in evinde ve onun sağladığı güvence altında cereyan etti. 21 Ocak 1922 de 10. Tümen Komutanlığı'na getirildi ve tümeniyle Batı Cephesi'nde Yunanlılara karşı başarıyla savaştı. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra da Tümen Komutanlıkları, Kolordu Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı(1939), Askeri Yargıtay Başkanlığı(1942), 1.Ordu Komutanlığı gibi görevlerinde bulunduktan sonra 1946 yılında Orgeneral rütbesinden emekliye ayrıldı. TBMM'nin yedinci döneminde İstanbul Milletvekili ve aynı dönemde Recep Peker kabilesinde Milli Savunma Bakanı olarak hizmet gördü.1956 yılında İstanbul'da öldü.



    * Bu yazı Sefer E. Berzeg'in Çerkes Göçmenleri II adlı kitabından derlenmiştir
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  7. #7
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Cevap: ızbırakanlar !

    Çule İbrahim Hakkı
    (1876-1932)



    1877-78 Osmanlı Rus Savaşı sonunda Anadolu'ya göçederek Adapazarı yöresine yerleşen bir Vubıh ailesindendir. Mısır'da tarımcılık eğitimi gördü. İttihat ve Terakki iktidarına karşı olduğundan Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesi nedeniyle takibata uğradı ve ülkeyi terkederek savaş yılları boyunca Mısır'da yaşadı. Mondros Silah Bırakışması'ndan sonra çıkarılan af üzerine geri döndü.
    İzmit ve Adapazarı yöresindeki Kafkas göçmenleri arasından topladığı altı gönüllülerle bölgeye hakim oldu. İstanbul hükümetinin İzmit'e gönderdiği Kuvay-ı İnzibatiye birliklerine de el attı. Damat Ferit Paşa Hükümeti tarafından İzmit'e gönderilen Ançok Ahmet Anzavur (Paşa) ile de işbirliği yaparak yörede adeta bağımsız bir yönetim kurdu ve Kuvay-ı Milliye'ye karşı cephe aldı. İstanbul hükümeti, 7 Temmuz 1920'de kendisini görevden alarak Mutasarrıfı İzmit'e sokmadı. Kuvay-ı Milliye güçlerinin boşaltmak zorunda kaldığı Adapazarı'nı da işgal ederek Maan Mustafa Namık Bey'i buraya kaymakam vekili olarak atadı. Adeta bağımsız bir yönetim kurdu. Yunan işgali sırasında da işgal güçleriyle işbirliği yaptığı için, 1921 yılı Haziran ayı sonlarında onlarla birlikte İzmit'i terketti. Çule İbrahim Adıgece, Abzahca, Türkçe, İngilizce, Arapça biliyordu. Midilli adasına, daha sonra da Mısır'a gitti. 1932 yılında Mısır'da öldü.

    * Bu yazı Sefer E. Berzeg'in Çerkes Göçmenleri II adlı kitabından derlenmiştir

    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  8. #8
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Cevap: ızbırakanlar !


    Esat Bey
    (1882-1920)



    1882 yılında Gönen'in Keçidere köyünde doğdu.Dereköylü Kaymakam Çerkes Hasan'ın oğludur. Kuleli Askeri Lisesi'ni ve Harbokulu'nu bitirdi. Teğmen olarak Üçüncü Ordu'ya katıldı. Bu görevi sırasında gizli İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girerek Enver ve Niyazi Bey'lerle birlikte çalıştı. Meşrutiyet'in ilanından sonra yüzbaşı iken ordudan ayrıldı ve Matmülkiye Kaymakamlığı'na atandı.
    Balkan Savaşı'nda yeniden orduya dönerek savaşa katıldı. Savaştan sonra idarecilik mesleğine dönerek Sason Kaymakamlığı'na atandı. Birinci Dünya Savaşı'nda Bulanık Kaymakamı iken milis kuvvetlerinin başında savaşa katıldı ve kolundan yaralanarak sakat kaldı. Bu bölgenin Ruslar tarafından işgali üzerine önce İskenderun ve Antalya'da kaymakam, sonra da Kerek'de mutasarrıf olarak bulundu. Osmanlı kuvvetlerinin bozgunu sırasında Amman'da İngiliz'lere esir düştüyse de bir süre sonra kaçarak Gönen'e döndü. Anadolu ihtilaline başından itibaren katılarak Gönen'de Kuvay-ı Milliye örgütünün kurulmasında görev aldı. Ançok Anzavur'un yenilmesinden sonra Gönen'de Soma cephesine gönderilmek üzere kurulan gönüllü taburunun komutanlığını yaptı.1920'de Gönen'e dönerken Demirkapı Köyü'nde Anzavur taraftarı kişilerce pusuya düşürülerek öldürüldü.

    * Bu yazı Sefer E. Berzeg'in Çerkes Göçmenleri II adlı kitabından derlenmiştir
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  9. #9
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Cevap: ızbırakanlar !

    Hatko İsmail Canbulat
    (1880-1926)


    Büyük Çerkes sürgününde Anadolu'ya göçetmiş bir Adıge ailesinden jandarma binbaşısı Hatko Cemal Canbulat Bey'in oğludur. 1880 yılında İstanbul'da doğdu. Harp Okulu'nu bitirdikten sonra, Manastır ve Selanik'te görev yaptı. Sonradan imparatorluğun yazgısına hakim olan gizli Osmanlı Hürriyet Cemiyeti'ni kuranlardan biriydi.
    Meşrutiyetin ilanını sağlamak için Makedonya'da yapılan çalışmalarda büyük rol oynadı.Meşrutiyetin ilanı üzerine İstanbul'la gelerek Harp Okulu'nda tarih öğretmenliği yaptı.."Risale-i Askeriye" adlı dergiyi çıkardı. 1909 yılında askerlikten ayrıldı ve Büyükada Kaymakamlığı'na atandı. 1912 yılında İzmit milletvekili olarak mebuslar meclisine girdi. Balkan Savaşı'na gönüllü yedek subay olarak katıldı. Savaştan sonra Milli Emniyet ve birkaç ay sonrada Emniyet Genel Müdürlüğü'ne atandı. İstanbul valisi ve İstanbul şehremini oldu. Stokhol Elçiliği'ne atandı. 30 Temmuz 1918 İçişleri Bakanlığı'na getirildi. 30 Eylül'de bu görevden ayrıldı. Mütareke devrinin başında İttihat ve Terakki Fırkası'nın kendini feshi kararı almasından sonra "Teceddüt Fırkası" kurcuları arasında bulundu. Mustafa Kemal Paşa'nın ve Aşharuva Rauf Bey'in yakın arkadaşıydı. Damat Ferit Paşa hükümeti tarafından tutuklandı ve İngilizler tarafından Malta'ya sürüldü. Sürgünden döndükten sonra 1923 yılında İstanbul milletvekili olarak TBMM'nin ikinci devresine katıldı. Rauf Bey'le birlikte Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kurcusu ve yöneticileri arasında yer aldı. İzmir'de Atatürk'e düzenlenen suikastla ilgisi olduğu iddiasıyla İzmir'de İstiklal Mahkemesi kararıyla 1926'da asılarak idam edildi.

    * Bu yazı Sefer E. Berzeg'in Çerkes Göçmenleri II adlı kitabından derlenmiştir
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  10. #10
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Cevap: ızbırakanlar !

    Hüseyin Rauf Orbay
    (1881-1964)



    Kafkasya-Abhazya kökenli olup Trablusgarp Valiliği ve Ayan Meclisi Üyeliği yapmış olan Aşharuva Mehmet Muzaffer Paşa'nın oğludur. 1881 yılında İstanbul'da doğdu.Deniz Harp Okulu'nu ve Mühendishane'yi 1899'da bitirdi. Amerika, İngiltere, Almanya vs. ülkelerde çeşitli dış görevlerde bulundu. Trablusgarp ve Balkan Savaşları'na katıldı. Birinci Dünya Savaşı'nda İran ve Irak'ta Osmanlı Teşkilat-ı Mahsusası'nın bir görevlisi olarak askeriyede bulundu. Daha sonra yarbay rütbesi verilerek Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı'na atandı.
    TBMM'nin altıncı döneminde Kastamonu'dan milletvekili seçildi. İkinci Dünya Savaşı sırasında büyük bir güven kazandı ve 1942'de Londra Büyükelçiliği'ne getirildi. Bu görevden de 1944 yılında kendi isteğiyle ayrıldı ve bir daha devlet görevi kabul etmedi. Kendi halinde yaşadı ve 1964 yılında İstanbul'da hayatına son verdi.
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş